31 Mart 2024 Pazar

Richard Sennett, Jonathan Cobb - Sınıfın Gizli Yaraları

 

Richard Sennett, Jonathan Cobb - Sınıfın Gizli Yaraları


 

Amerikan işçileri arasındaki sınıf bilinci (ya da eksikliği var görünen bir bilinç).

 

Sınıfın Gizli Yaraları, daha geniş bir topluma entegre olan insanların kişisel farkındalık düzeyine dayanarak bu farklılığın kimi sonuçlarını belirlemeye çalışıyor.

 

Giriş

1937-38 / otomobil grevi insanların ışığı görmesini sağlayacak gibiydi. Bir doktrin yoktu. Mücadele insanlardaydı.

 

İşçi sınıfı bilincinin karmaşıklığı, işçiyi dinleyen kişiden, onlardan ne duyduğunu açıklayacak yeni bir teori gerektirir

 

Onlar için yaşamlarındaki değişimler, bir şans ya da başarısızlıktan, ona sınıf şeyleri başarmaktan daha öte bir anlam taşıyor. Tarih, onlara göre, hem kendilerini hem de çocuklarını, kelimenin entelektüel anlamıyla "kültürlü" olmaları için dürtüyor, tabi eğer Amerika'nın bu yeni koşullarında saygı görmek istiyorlarsa; ve onlar, bu dürtmeye karşı, son derece ikircikli hissediyorlar. / s. 33

 

"Yaşamımda iyi bir iş yaptığımı biliyorum" diyor, fakat insanların gizliden gizliye ona pek saygı duymadığından korkarak saygınlığına ilişkin savunmacı hisseden bir adam aynı zamanda; "olmalarını istediğinin tam tersi yolda" olan çocuklarından endişe ediyor ve bu nedenle evinde sert ve amirane bir tarzda davranıyor. / s. 33

 

…çocukluğundaki yoksulluk hakkında sanki utanç verici bir şeymiş gibi konuşuyor, hiçbir şeye sahip olmamaktan dolayı değil, hiçbir şeye sahip olmayan insanların hayvanlar gibi davranmasından dolayı. / s. 36

 

Herhangi bir otobiyografik hikayede kendini haklı çıkarma çabaları ortaya çıkar

…insanlar, eğitimli, üst-orta sınıftan birinin kendilerini yargılayıcı bir pozisyonda olduğunu düşündüler ve vardıkları yargı, işçi sınıfından insanlara eşitler olarak saygı gösterilmeyebileceği olacaktı. Bu korkuya işçiler iki biçimde tepki verdi. Ya toplumdaki konumlarının kişisel olarak kendi hataları olmadığını ya da insanları toplumsal konumlarına göre yargılamanın yanlış olduğunu göstermeye çalışıyorlardı. / s. 51

 

Birinci Kısım

Yaranın Kaynakları

Birinci Bölüm

Yetenek Rozetleri

İnsanlar yetersizlik ya da başarısızlık duygusundan bahsettiklerinde genellikle tüm dikkatlerini kendilerine vermiş bir halleri vardır.

(bunun nedeni kıyastır; başkalarıyla kıyas)

 

Eğer bir topluma ait değilsen, toplum senin canını yakamaz.

 

1 9. yy.'da terimi kullanan Marx, Saint-Simon ve Proudhon nezdinde sınıf, bir iktidar meselesiydi. Toplumda farklı sınıflardan insanlar vardı, ve bunlardan bazıları diğer insanların emeğini kontrol ediyordu

Max Weber gibi yazarlar sınıf kavramına "otorite" kavramında somutlaşmış yeni bir boyut ekledi.

 

Kapıcı temizlik yapmaktan memnun değildir, ancak bu işi yapmaktan utanmaz; utanç başka bir yerde yatmaktadır. O, "eğer daha iyi biri olsaydım, başarılı olsaydım mesela, o zaman insanlar beni itip kakamazdı ... " diye düşünür.

 

Bu duygular, bir toplumda "alttaki" insanın kendisini diğer insanlara göre tanımladığı anlamına gelir, dahası bu durum kendisinin hatası gibi görünür. / s. 103-104

 

İkinci Bölüm

Fedakârlık ve İhanet

…sınıf, iki yolla fedakarlığa sıkışıp kalır. Birincisi ekonomi meselesidir. Bir ücretli işçi iki şey arasında zor bir denge kurmaya çalışır: bir taraftan karısı ve çocuklarıyla birlikte olmak, onlara ilgisini göstermek ve onlarla oynamak isterken, diğer taraftan yaşamına anlam verebilmesinin, karısı ve çocukları için doğru dürüst bir hayat sağlayabilmesinin tek yolunun uzun saatler çalışmak olduğunu bilir ve bu yüzden de zamanının çoğunu ailesinden uzakta geçirir. / s. 130

 

Ailesi için yaptığı fedakarlığın, ailesinden kendi istekleri doğrultusunda davranmalarını bekleme hakkını verdiğine inanır. Diğer bir deyişle, onların özgürlüklerini ortadan kaldırmak meşrudur, zira onlar için kendisini sevgiden mahrum bırakmıştır.

 

Utancı "görmezden gelmek", suçtan çok daha zordur

 

…fedakârlık yapan kişi kendi yaptıklarına diğerinin refahına hizmet ediyor diye bakar temel olarak.

Hayatınızı, kendi yaşamınızı sürdürmekten daha yüksek bir ahlaki amaca bahşettiğinizde kaçınılmaz sonuç ihanet değil midir?

 

Toplumun çalışmayanlara refah yardımı sağlaması, fedakârlık sözleşmesinin ihlalinin gerçekleştiği en belirgin alandır.

 

Üçüncü Bölüm

Yaralı Haysiyetin Kullanımları

…ödül almak için yetenek sahibi olduğunu göstermek zorundasınız, fakat ödüller, ne yapabildiğinize ilişkin herhangi bir değerlendirmeyi aşan gizemli nedenlerle elde edilebilir.

 

Bir kişinin ulaştığı maddi durum ne olursa olsun, daha üstteki insanların konforuyla karşılaştırınca yetersiz görünür; onlar gibi olmak ister ve bu yüzden hep daha fazla tüketmeye devam eder.

 

Protestan ahlakı kendini onaylamak demekti, günümüzde sınıf ahlakı ise kendini engellemektir. Protestan ahlakı, sermaye biriktirmek için maddi tatmini ertelemek zorunda kalan insanlar için manevi bir öz tatmin temeli oluşturdu.

 

Mississippi'deki bir tekstil fabrikasında mavi yakalı işçiler arasında yapılan bir çalışma, daha az eğitimli işçilerin daha üretken olduğunu, daha az iş değiştirdiğini ve daha az devamsızlık yaptığını göstermektedir. Başka bir araştırma, eğitim düzeyi ile iş performansı arasındaki bu ters ilişkiyi, düşük vasıflı beyaz yakalı işlerde ve hatta idari pozisyonlarda çalışanlar için de doğrulamıştır.

"iyi" bir işçi niteliğine sahip olmak, bir kişinin eğitime harcadığı yıllarla ters orantılıdır. / s. 177

 

İkinci Kısım

Rüyalar ve Savunmalar

Dördüncü Bölüm

Bölünmüş Benlik

Özgürlüğün ve haysiyetin buraya kadar değinilmiş olan bilinmezlikleri insanları çılgına çevirmeliydi. Oysa her ne kadar insan için yemek ve cinsellik gibi vazgeçilmez bir gereksinim de olsa, haysiyet açlıklarını hiçbir zaman tatmin etmezken, onları bundan alenen mahrum da etmeyerek insanları arafa sürükleyen, haysiyetli olmayı anlamsız bir yük kılan ve tek mantıklı alternatifin başkaldırı olduğu bir toplumla karşı karşıyayız. / s. 191

 

Nietzsche bir zamanlar "güçle sevgiyi birleştirin" diye yazmıştı, "o zaman hiçbir zaman incitilemezsiniz." Bu sıradışı bir öğretidir / güç olmaksızın sevginin her zaman ihlale, ihanete ve

horgörüye açık olacağını söylemektedir. Saf sevgi diye bir şeyin olmadığını yazmıştır Nietzsche.

 

"Yabancılaşma'' sözcüğünün Latince kökenlerinden biri (alienatus, alienare), iki alanı birbirinden uzaklaştırmak, bunları yabancı kılmak demektir.

 

Gregory Bateson / bir şizofrenin hayatındaki bölünmüş benlik duygusunun ya da birbiriyle çelişen benliklerin ortaya çıkmasının, kendisinin "çifte açmaz" olarak adlandırdığı bir oluş biçimine kısılmış olmasına bağlı olduğu sonucuna varmıştır.

Çifte açmaz, birbiriyle çelişen emirler içeren ve kişinin bu "sahayı terk edemediği" zaman bu emirlere itaat etmeye çalıştığı durumlara işaret eder. / s. 207

 

Çifte açmaz, insana zıt düşen bir imkansızlığı ifade ettiği için -çalışmalısın ve çalışmamalısın- yalnızca tek ve gerçek emre (Çalış! Kanıtla kendini!) karşılık veren kişi, 'işi yapacağım ama yaparken ben orada olmayacağım' diye hisseder ve böylece emirler ile sınıfın sınırları karşısında kendi kendine bir çelişki yaratmış olur. Daha sonra da, bu çelişkinin neden olabileceği acıyı engellemek için kendini yabancılaştırır.

 

Kişinin kurumsal rolünün ötesini görmesinin bedeli, sevginin güçten ayrılmasıdır. Bundan sonra sevgi bir sır gibi saklanması gereken bir bilinç durumu olarak görülür; ve sır tutmanın en iyi yolu da konuşmamaktır. / s. 215

 

Beşinci Bölüm

Özgürlük

 

Sonuç

Kusurlu Bir Hümanizm

Nesnedeki mükemmellik kişideki mükemmelliği ölçmeye yarayan bir araçtır sadece.

Özgül bir liyakat fikri, bedenden ayrılmış mükemmeliyet ile bağlantılıdır.

The Hidden Injuries of Class

Türkçeleştiren: Mustafa Kemal Coşkun

Sennett, Richard -  Cobb, Jonathan (2018), Sınıfın Gizli Yaraları, 2. Basım, Heretik Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder