Richard Sennett,
Jonathan Cobb - Sınıfın Gizli Yaraları
Amerikan işçileri
arasındaki sınıf bilinci (ya da eksikliği var görünen bir bilinç).
Sınıfın Gizli
Yaraları, daha geniş bir topluma entegre olan insanların kişisel farkındalık
düzeyine dayanarak bu farklılığın kimi sonuçlarını belirlemeye çalışıyor.
Giriş
1937-38 / otomobil
grevi insanların ışığı görmesini sağlayacak gibiydi. Bir doktrin yoktu.
Mücadele insanlardaydı.
İşçi sınıfı bilincinin
karmaşıklığı, işçiyi dinleyen kişiden, onlardan ne duyduğunu açıklayacak yeni
bir teori gerektirir
Onlar için
yaşamlarındaki değişimler, bir şans ya da başarısızlıktan, ona sınıf şeyleri
başarmaktan daha öte bir anlam taşıyor. Tarih, onlara göre, hem kendilerini hem
de çocuklarını, kelimenin entelektüel anlamıyla "kültürlü" olmaları için
dürtüyor, tabi eğer Amerika'nın bu yeni koşullarında saygı görmek istiyorlarsa;
ve onlar, bu dürtmeye karşı, son derece ikircikli hissediyorlar. / s. 33
"Yaşamımda iyi
bir iş yaptığımı biliyorum" diyor, fakat insanların gizliden gizliye ona
pek saygı duymadığından korkarak saygınlığına ilişkin savunmacı hisseden bir
adam aynı zamanda; "olmalarını istediğinin tam tersi yolda" olan
çocuklarından endişe ediyor ve bu nedenle evinde sert ve amirane bir tarzda
davranıyor. / s. 33
…çocukluğundaki
yoksulluk hakkında sanki utanç verici bir şeymiş gibi konuşuyor, hiçbir şeye
sahip olmamaktan dolayı değil, hiçbir şeye sahip olmayan insanların hayvanlar
gibi davranmasından dolayı. / s. 36
Herhangi bir
otobiyografik hikayede kendini haklı çıkarma çabaları ortaya çıkar
…insanlar, eğitimli,
üst-orta sınıftan birinin kendilerini yargılayıcı bir pozisyonda olduğunu
düşündüler ve vardıkları yargı, işçi sınıfından insanlara eşitler olarak saygı
gösterilmeyebileceği olacaktı. Bu korkuya işçiler iki biçimde tepki verdi. Ya
toplumdaki konumlarının kişisel olarak kendi hataları olmadığını ya da
insanları toplumsal konumlarına göre yargılamanın yanlış olduğunu göstermeye
çalışıyorlardı. / s. 51
Birinci Kısım
Yaranın Kaynakları
Birinci Bölüm
Yetenek Rozetleri
İnsanlar yetersizlik
ya da başarısızlık duygusundan bahsettiklerinde genellikle tüm dikkatlerini
kendilerine vermiş bir halleri vardır.
(bunun nedeni
kıyastır; başkalarıyla kıyas)
Eğer bir topluma ait
değilsen, toplum senin canını yakamaz.
1 9. yy.'da terimi
kullanan Marx, Saint-Simon ve Proudhon nezdinde sınıf, bir iktidar meselesiydi.
Toplumda farklı sınıflardan insanlar vardı, ve bunlardan bazıları diğer
insanların emeğini kontrol ediyordu
Max Weber gibi
yazarlar sınıf kavramına "otorite" kavramında somutlaşmış yeni bir
boyut ekledi.
Kapıcı temizlik
yapmaktan memnun değildir, ancak bu işi yapmaktan utanmaz; utanç başka bir
yerde yatmaktadır. O, "eğer daha iyi biri olsaydım, başarılı olsaydım
mesela, o zaman insanlar beni itip kakamazdı ... " diye düşünür.
Bu duygular, bir
toplumda "alttaki" insanın kendisini diğer insanlara göre tanımladığı
anlamına gelir, dahası bu durum kendisinin hatası gibi görünür. / s. 103-104
İkinci Bölüm
Fedakârlık ve
İhanet
…sınıf, iki yolla
fedakarlığa sıkışıp kalır. Birincisi ekonomi meselesidir. Bir ücretli işçi iki
şey arasında zor bir denge kurmaya çalışır: bir taraftan karısı ve çocuklarıyla
birlikte olmak, onlara ilgisini göstermek ve onlarla oynamak isterken, diğer
taraftan yaşamına anlam verebilmesinin, karısı ve çocukları için doğru dürüst
bir hayat sağlayabilmesinin tek yolunun uzun saatler çalışmak olduğunu bilir ve
bu yüzden de zamanının çoğunu ailesinden uzakta geçirir. / s. 130
Ailesi için yaptığı
fedakarlığın, ailesinden kendi istekleri doğrultusunda davranmalarını bekleme
hakkını verdiğine inanır. Diğer bir deyişle, onların özgürlüklerini ortadan
kaldırmak meşrudur, zira onlar için kendisini sevgiden mahrum bırakmıştır.
Utancı "görmezden
gelmek", suçtan çok daha zordur
…fedakârlık yapan kişi
kendi yaptıklarına diğerinin refahına hizmet ediyor diye bakar temel olarak.
Hayatınızı, kendi
yaşamınızı sürdürmekten daha yüksek bir ahlaki amaca bahşettiğinizde kaçınılmaz
sonuç ihanet değil midir?
Toplumun
çalışmayanlara refah yardımı sağlaması, fedakârlık sözleşmesinin ihlalinin
gerçekleştiği en belirgin alandır.
Üçüncü Bölüm
Yaralı Haysiyetin
Kullanımları
…ödül almak için
yetenek sahibi olduğunu göstermek zorundasınız, fakat ödüller, ne
yapabildiğinize ilişkin herhangi bir değerlendirmeyi aşan gizemli nedenlerle
elde edilebilir.
Bir kişinin ulaştığı maddi
durum ne olursa olsun, daha üstteki insanların konforuyla karşılaştırınca
yetersiz görünür; onlar gibi olmak ister ve bu yüzden hep daha fazla tüketmeye
devam eder.
Protestan ahlakı
kendini onaylamak demekti, günümüzde sınıf ahlakı ise kendini engellemektir.
Protestan ahlakı, sermaye biriktirmek için maddi tatmini ertelemek zorunda
kalan insanlar için manevi bir öz tatmin temeli oluşturdu.
Mississippi'deki bir
tekstil fabrikasında mavi yakalı işçiler arasında yapılan bir çalışma, daha az
eğitimli işçilerin daha üretken olduğunu, daha az iş değiştirdiğini ve daha az
devamsızlık yaptığını göstermektedir. Başka bir araştırma, eğitim düzeyi ile iş
performansı arasındaki bu ters ilişkiyi, düşük vasıflı beyaz yakalı işlerde ve
hatta idari pozisyonlarda çalışanlar için de doğrulamıştır.
"iyi" bir
işçi niteliğine sahip olmak, bir kişinin eğitime harcadığı yıllarla ters
orantılıdır. / s. 177
İkinci Kısım
Rüyalar ve
Savunmalar
Dördüncü Bölüm
Bölünmüş Benlik
Özgürlüğün ve
haysiyetin buraya kadar değinilmiş olan bilinmezlikleri insanları çılgına
çevirmeliydi. Oysa her ne kadar insan için yemek ve cinsellik gibi vazgeçilmez
bir gereksinim de olsa, haysiyet açlıklarını hiçbir zaman tatmin etmezken,
onları bundan alenen mahrum da etmeyerek insanları arafa sürükleyen, haysiyetli
olmayı anlamsız bir yük kılan ve tek mantıklı alternatifin başkaldırı olduğu
bir toplumla karşı karşıyayız. / s. 191
Nietzsche bir zamanlar
"güçle sevgiyi birleştirin" diye yazmıştı, "o zaman hiçbir zaman
incitilemezsiniz." Bu sıradışı bir öğretidir / güç olmaksızın sevginin her
zaman ihlale, ihanete ve
horgörüye açık
olacağını söylemektedir. Saf sevgi diye bir şeyin olmadığını yazmıştır
Nietzsche.
"Yabancılaşma''
sözcüğünün Latince kökenlerinden biri (alienatus, alienare), iki alanı
birbirinden uzaklaştırmak, bunları yabancı kılmak demektir.
Gregory Bateson / bir
şizofrenin hayatındaki bölünmüş benlik duygusunun ya da birbiriyle çelişen
benliklerin ortaya çıkmasının, kendisinin "çifte açmaz" olarak
adlandırdığı bir oluş biçimine kısılmış olmasına bağlı olduğu sonucuna
varmıştır.
Çifte açmaz,
birbiriyle çelişen emirler içeren ve kişinin bu "sahayı terk
edemediği" zaman bu emirlere itaat etmeye çalıştığı durumlara işaret eder.
/ s. 207
Çifte açmaz, insana
zıt düşen bir imkansızlığı ifade ettiği için -çalışmalısın ve çalışmamalısın-
yalnızca tek ve gerçek emre (Çalış! Kanıtla kendini!) karşılık veren kişi, 'işi
yapacağım ama yaparken ben orada olmayacağım' diye hisseder ve böylece emirler
ile sınıfın sınırları karşısında kendi kendine bir çelişki yaratmış olur. Daha
sonra da, bu çelişkinin neden olabileceği acıyı engellemek için kendini
yabancılaştırır.
Kişinin kurumsal
rolünün ötesini görmesinin bedeli, sevginin güçten ayrılmasıdır. Bundan sonra
sevgi bir sır gibi saklanması gereken bir bilinç durumu olarak görülür; ve sır
tutmanın en iyi yolu da konuşmamaktır. / s. 215
Beşinci Bölüm
Özgürlük
Sonuç
Kusurlu Bir
Hümanizm
Nesnedeki mükemmellik
kişideki mükemmelliği ölçmeye yarayan bir araçtır sadece.
Özgül bir liyakat
fikri, bedenden ayrılmış mükemmeliyet ile bağlantılıdır.
…
The Hidden Injuries of
Class
Türkçeleştiren: Mustafa
Kemal Coşkun
Sennett, Richard - Cobb, Jonathan (2018), Sınıfın Gizli Yaraları,
2. Basım, Heretik Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder