28 Haziran 2024 Cuma

Mimar Sinan

Turgut Cansever - Mimar Sinan

İslâm Mimarisi Üzerine Düşünceler

İçinde bulunduğumuz yüzyılda İslâm ülkeleri, kültürel ve dinî kimliklerini reddetmelerinin sonucu olarak, kendi tarihî mimarlık miraslarını Batılı yayınlar ve araştırmalardan öğrenmek ve bunlar vasıtasıyla geçmişlerini değerlendirmek gibi garip bir durumla karşı karşıya kalmışlardır.

…araştırmalar ve teoriler İslâm kültüründeki Tevhîd kavramının önemini gözardı etmektedir.

 

Antik dünyadaki bazı istisnaları bir yana bırakırsak, Batı dünyası felsefî problemleri dar, sınırlı ve dualistik (iki kutuplu) varlık telakkisiyle çözmeye çalışmış, dikkatini yalnızca maddî ve ruhî düzeyler üzerinde yoğunlaştırmıştır.

 

…varlığın dört düzeyi: maddî düzey, biyo-sosyal düzey, psikolojik düzey ve ruhî-aklî düzey.

 

Mimarî, insanın çevresini biçimlendirme çabalarının ürünüdür.

Mimaride Malzeme

 

Bir binanın konstrüksiyonunu mümkün kılan bilgi ve becerilerin bütünlüğü “inşaat teknolojisi” adını alır.

 

Binada yerine getirilen hizmetler çok çeşitlidir.

…evin planimetrik organizasyonu

 

Müslüman bir ailenin hayat tarzı gayet tabiî olarak Müslüman olmayan bir aileninkinden farklı olacaktır.

 

Ailenin yapısı, çocukların eğitimi, kültürel amaçlar, yaşlılara saygı, mahremiyet şuuru, bir Müslüman evinin planimetrik organizasyonuna yansımıştır.

 

Varlık, kâinat ve yaradılış telakkisinin biçim üzerine doğrudan yansıması, üslûbu meydana getirir.

 

“Allah’ın mescidlerini, yalnızca Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayanlar imar edebilirler. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır.” (Tevbe 9/18)

 

İslâm mimarisi Kutsal Sanat’ın bir disiplinidir.

 

“Yeryüzünde kibirlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne de boyca dağlara ulaşabilirsin.” (İsrâ’ 17/37)

 

İslâm mimarisinde malzeme ve teknolojiler kendi uygun yerlerinde kullanılmak zorundadır.

 

Haller, Makamlar ve Mimarî Tezahürleri

Mutluluk, ümitvâr ve neşeli olma gibi tavır ve duyguların renkli ve aydınlık dünyası, bütün İslâm sanatlarının ortak özelliklerini oluşturur.

 

…mimarî bir “irade” yahut “kudret” sembolü değildir. Başka deyişle bir fetiş (şirk) nesnesi haline gelmemiştir. O, dünyayı güzelleştirmenin bir aracı ve İslâmî durum ve tavır alışların bir yansımasıdır.

 

‘suretler’de uluhiyetin rüyasını görenler çok fazladır. Eğer bu rüya var olmasaydı taş ve sair gibi putlara ibadet edilmezdi.

 

Antik Mısır kültürü, inanç sistemiyle uyum içerisinde ebedîleşmeyi amaçlar, bu yüzden ebediyetin, devasa ölçeklerin ve kalıcı olanın mükemmel bir tezahürünü ifade eden piramitleri inşa eder.

 

…ilk beş asrında Hıristiyanlık, Roma kültürüyle çok yakın bir ilişki içerisinde olmuştur ve Karolenj ile Merovenj dönemlerinde İslâmî inançların derin etkisi altında kalmıştır

 

İslâm Mimarlık Eserlerine Genel Bakış

İmam Gazâlî önemli eseri İhyâu ‘Ulûmi’d-Dîn’de dayanıklı taş evler, konak ve saraylardan oluşan şehir dokusunun kalıcı niteliği ile tevazu ve sadelikten uzak olmasını eleştirerek, sonraki nesilleri kendisine uymaya zorlamayan ve değişime imkân veren bir çözüm şekli teklif etmiştir. İmam Gazâlî’nin, Hz. Peygamber’in evinin örnek alınmasını gündeme getiren yaklaşımı, Osmanlı ev ve şehir mimarisinin oluşumunda tayin edici bir rol oynamıştır.

 

Mimar Sinan’ın Dayandığı Osmanlı Mimarlık Birikimi

1512’de Kayseri’nin Ağırnas köyünde devşirme olarak Yeniçeri Ocağı’na alınan Sinan, ön eğitimini tamamladıktan sonra 1521’de Belgrad Sefer-i Hümayun’una, Rodos (1522), Mohaç (1526), Almanya (1529), Irak (1534), Korfu ve Pulya (1537) ile Boğdan (1538) seferlerine katılmıştır.

1538’de Hassa Mimarları Ocağı’nın başına getirilmiş ve bu görevini 50 yıl boyunca sürdürmüştür.

 

Orhan Bey döneminde (1324­1360) inşa edilen Bilecik Orhan Gazi Camii, Osmanlı mimarlığındaki etkisini sürekli hissettirmiş bir yapı olarak dikkat çekicidir.

Yapı, kare planlı bir kaide ile bu kaideyi koruyan yarım küre formundaki kubbenin oluşturduğu okunaklı ve güçlü bir mimarî ifadeye sahiptir.

 

Osmanlı Devleti, 14. Asrın ikinci yarısında Bursa dönemi mimarisiyle ilk büyük eserlerini vermeye başlamıştır.

 

Kanuni Sultan Süleyman ile başlayarak 17. asrın sonuna kadar süren Osmanlı’nın büyük medeniyet çağı olarak adlandırılabilecek bir dönemde / Mimar Sinan tarafından vücuda getirilmiş

İstanbul Sultanahmet Camii’nde (1617) Sedefkâr Mehmed Ağa kendi üslubunu ortaya koyarken, Mimar Sinan’ın takipçilerinin inşa ettiği, temeli 1597’de atılıp 1663’de tamamlanan Eminönü Valide Sultan Camii (Yeni Camii) ile son bir yükselişe geçen Osmanlı mimarisi daha sonra şaheser niteliğinde eserler üretememiştir.

İslâmiyet’in evrensel varlık bilincinin ve insan hayatını şekillendiren yansımalarının yok olduğu günden beri ne hazindir ki, Müslüman toplumlar büyük ve şerefli tarihî geçmişleri ile ilişkisi olmayan bir kültürel yıkıntı ve sefaleti yaşamaktadırlar. / s. 94

 

Mimar Sinan’ın Çağı

İslam’da temel kabul olan tevhid kavramı yeryüzündeki her yer ve her anı mutlak varlığın bir tecellisi olarak algılamayı öngörür ve bu nedenle de sanat alanındaki üslûpların temelini oluşturur.

 

İlk Eserleri

Haseki Hürrem Sultan Kulliyesi

Mimar Sinan 1538’de, 49 yaşında iken Acem Ali’nin vefatı üzerine mimarbaşılık (Ser mimârân-ı hassâ) makamına getirildi. / 1 yıl sonra / Haseki Külliyesi, Sinan’ın mimarbaşı sıfatıyla gerçekleştirdiği ilk iş olmuştur.

 

Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi

 

Üsküdar Mihrimah Sultan Külliyesi

 

Şehzade Mehmed Külliyesi

Caminin inşaatına başlanacağı sırada en sevdiği şehzadesi Mehmed’i bir hastalık neticesinde kaybeden Sultan Süleyman, caminin onun hatırasına inşa edilmesini emretti.

 

Süleymaniye Külliyesi

Mimarlık mirası, onu gerçekten tanıyanların ve tarihî tecrübeyi en iyi bilenlerin emanetindedir.

 

Süleymaniye, Sinan için Ayasofya’yı hem yüceltmek, hem de eksiklerini aşmak için bir başlangıçtır.

 

Şehzade ve Süleymaniye’den Selimiye’ye

 

Edirnekapı Mihrimah Sultan Külliyesi

 

Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Hadim İbrahim Paşa Camii Ve Sinan Paşa Camii

 

Haseki Hürrem Sultan Hamamı

 

Rüstem Paşa Camii

 

Zal Mahmud Paşa Külliyesi

 

Büyük Çekmece Köprüsü, Sokullu Mehmet Paşa Mescidi ve Kervansarayı

 

Mağlova Su Kemeri

 

Edirne Selimiye Camii

 

Mimar Sinan’ın Son Dönem Eserleri

Son dönem eserleri derinliğine incelendiği takdirde Sinan’ın bu eserlerinde kendisinin değil, yardımcılarının etkili olduğuna dair sathî yorumların geçersizliği açıkça anlaşılacaktır.

 

Tezkiretü’l-Bünyân’da Sinan’ın inşa ettiği belirtilen 33 saraydan günümüze yalnızca Topkapı Sarayı’nda III. Murad için inşa ettiği bir oda ulaşabilmiştir.

 

Ayasofya Minareleri

Ayasofya’ya birinci minare Fatih döneminde, ikincisi Yavuz Sultan Selim döneminde inşa edilmişti. Sinan’ın tasarımı olan ve önceki iki minare ile kıyaslanmayacak kadar kalın gövdeli iki minare, yapıyı batı yönünde âdeta zemine bağlayan iki güçlü odaktır

 

Kadırga Sokullu Mehmet Paşa Camii

 

Azapkapı Sokullu Mehmet Paşa Camii

 

Piyale Paşa Camii

 

Kılıç Ali Paşa Camii

 

Üsküdar Şemsi Paşa Külliyesi

 

Mimar Sinan’ın Mimarlık Mirası

Sinan’ın sivil mimarlık mirasının neredeyse tamamına yakını, dinî yapılarının da önemli bir kısmı, takib eden Osmanlı nesilleri tarafından tahrip edilmiştir. Mesela Sokullu Mehmet Paşa ve Rüstem Paşa’ya ait yönetim merkezleri olan muhteşem saraylar 17. asrın ilk yıllarında Sultanahmet Camii’ne yer açmak, Kanuni Sultan Süleyman’ın Üsküdar Sarayı ise 19. Asrın başlarında III. Selim tarafından yerine askeri kışla yaptırmak amacıyla yıkılmıştır.

 

Albaraka Türk Yayınları, 2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder