İslâmda Şehir ve Mimari
Turgut Cansever
Mimarlık varlığın
bütün alanlarını kapsayan bir disiplindir. Bu sebeple başarılı bir mimarlık faaliyetinin gerçekleşmesi, kültürel
oluşumun temel bir göstergesidir.
…mimarîyi
belirleyecek temelleri ancak yüksek kültür çağları tarif edebilmiş
…gösterişçiliğin
hâkim olduğu 20. Asırda / dünya böylece insanlık tarihinde daha önce benzeri
olmayan bir kültürel kirlenmeye uğratılmış bulunmaktadır.
Kültürel kirlenme,
özünde, teknolojiyi kendi başına yaratıcı güç addetmek gibi temel bir yanılgıyı
taşımaktadır.
Birinci Bölüm /
İslâm’da Şehir ve Mimarî
İslâm ülkeleri,
kültürel ve dinî kimliklerini reddetmelerinin sonucu olarak, kendi tarihî mimarlık
miraslarını Batılı yayınlar ve araştırmalardan öğrenmek ve bunlar vasıtasıyla
geçmişlerini değerlendirmek gibi garip bir durumla karşı karşıya kalmışlardır.
İslâm âleminin
görevi, İlahî Hakikat’in ve mazilerindeki tecrübelerin şuuruna varmaya çalışmak
olmalıdır.
Batı dünyası / düalistik
/ dikkatini yalnızca maddî ve ruhî düzeyler üzerinde yoğunlaştırmış / Batı
felsefesine egemen olan rakip, çatışan akımlar bu eksik varlık telakkisinden
beslenmiş…
…varlığın dört
düzeyi / maddî düzey, biyo-sosyal düzey, psikolojik düzey ve ruhî-aklî düzey.
Mimarî, insanın çevresini biçimlendirme çabasının
ürünüdür.
mimarî, maddî,
biyo-sosyal, psikolojik ve ruhî-aklî varlık düzeylerinde geliştirilir.
İnsan çevresini
biçimlendirirken ya psişik hayat güçlerinin etkisi altındadır yahut doğrudan
doğruya onlar tarafından yönlendirilmektedir.
İki ev arasındaki
mesafe / iki tür güç ve tavrın sonucudur: Birincisi korku, işbirliği ihtiyacı
ve sosyal dayanışma, ikincisi ise güvenlik, mahremiyet ve ferdiyettir.
…insanî duygular,
tavırlar ve haller sanat eserine biçim ifadeleri olarak yansır.
Üslûp, her türlü
pratiğin (amel) ve bütün pratik ve davranış alanlarındaki her türlü kararın
biçim ifadesidir.
Mekânın, zamanın bir
işlevi olarak organize edilmesi demek olan “ritim”
Müslüman’a ait bir
mimarî ancak Tevhid kavramı üzerinde geliştirilmelidir.
“Her şeyi doğru
yerine koymak” (adalet), İslâm mimarîsini tasarlamak için atılması gereken ilk
adımdır.
İslâm mimarîsi
malzemeyi olduğu gibi, neyse o olarak kullanır
Ev, harem ve selamlık olmak üzere iki bölümden
meydana gelir ve genellikle bir avlu etrafında teşekkül etmiştir. Bir İslâm şehrinde
sokakta oturmaya izin verilmez. Oturulacak ve toplanılacak yerler mescitler ve
evlerdir. Sokak, evlerle tarif edilmiştir. Avlu, evi dış dünyadan muhafaza
eder.
Evler tahta yahut
kerpiç gibi kısa ömürlü ve yeniden kullanılabilen malzemelerden inşa edilirdi.
Odaların çok amaçlı
kullanımı da genel bir tavrı belirler.
İslâm mimarîsinde
iklim pasif metotlarla kontrol edilmiştir.
…israf ve gereksiz
masraflara İslâm mimarîsinde izin verilmez.
Haller, Makamlar ve
Mimarî Tezahürleri…
Hıristiyan Batı
kültürünün insanı ümitsizliğe sevk eden, karanlık, kasvetli, dramatik boşluğu…
Modern dünyanın
vahşî (brutalist) tavırlarının sonuçlarıyla ve Barok’un huzursuzluğuyla sükûnet
ve mutluluk gibi etkileri de karşılaştırabiliriz.
Sonuç olarak mimarî
bir “irade” yahut “kudret” sembolü değildir. Başka deyişle bir fetiş (şirk)
nesnesi haline gelmemiştir.
…üslûp,
inançlarımızın doğrudan bir yansımasıdır; zira inançlar ile ameller (eylemler)
arasında kopmaz, saf, samimî ve mutlak bir ilişki vardır.
…modern çağ, kendi
fetişizmlerinin (şirklerinin) bile bilincinde olmayan bir trajik bilinçsizlik
çağıdır.
…tarihî formların
gayrisamimî kullanımı, kesinlikle insanlık tarihinde görülen en dramatik
kültürel kirlenmedir.
Antik Mısır kültürü,
inanç sistemiyle uyum içerisinde ebedîleşmeyi amaçlar, bu yüzden ebediyetin,
devasa ölçeklerin ve kalıcı olanın mükemmel bir tezahürünü ifade eden
piramitleri inşa eder.
Ortaçağda, Kilise
yönetiminin mütehakkim, emredici iktidarının sembolü olan Gotik mimarî, insanı
zapt etme ve sürükleme özelliğine sahipti.
Barok çağı, insanı
din-dışı bir yaratık haline getiren bilinç ve sorumluluğun inkârının son
safhasını oluşturmaktadır.
İslâm Mimarîsinin
Temel Meseleleri
Wölfflin, bir sanat eserinin biçimini tayin eden
temel özellikleri beş kategoride tasnif etmektedir:
1. Doğrusal -
resimsel
2. Satıh - iç
3. Kapalı - açık
4. Çokluk - birlik
5. Konunun mutlak ve
nispî berraklığı
Barok dönemi,
maddenin ortadan kaldırılması için ışık ve gölgeden yararlanır. 19. yüzyıl
Romantizmi yahut Empresyonizmi, renk kullanarak duygulara başvurur…
Barok sanat, hareketin
sonsuzluğunu vurgular ve sınırlara seyyâliyet getirir; oysa İslâm’daki tevhid,
parçaların (yani ferdlerin, tektoniklerin) karakter ve niteliğini tahrip eden
bir sonsuzluk telakkisine asla izin vermez.
Mimarîde Türk
Millî Üslûbu
Din, insanlığın bütün
kültür çağlarının düzenleyici temel müessesesi, üslûp da onun biçim alanındaki
tezahürüdür.
…her yaptığınız şey
mutlaka inancınızın tam bir inikâsı (yansıması) olacaktır
Üslûp “şekle” ait
bir vasıftır. (yani zaman ve mekâna tâbidir, somuttur)
Bütünlük…
İKİNCİ BÖLÜM /
ŞEHİRDEN KONUTA
Mimarî Üzerine
Düşünceler
Konutların
biçimlenmesi, komşuluk ilişkilerinin oluşturulması ve gelişmelerinde,
kullanıcıların ve ev sahiplerinin karar verme hakkının yeniden tesis edilmesi
zarurîdir.
Hz. Âdem ve Hz.
Havva, şeytanın dürtüsüyle memnu meyveyi yiyor ve günahkâr oluyorlar, fakat
daha sonra pişmanlık duyuyorlar. Allah affedici ve koruyucu olduğu için günah
affediliyor fakat insan bu af dolayısıyla çevrenin farkına varan bir yaradılmışa
dönüşüyor. İnsan, çevreyi fark eden tek canlı olduğu, çevrenin sorumluluğunu
yüklendiği ve çevreyi yeniden şekillendirme ve koruma imkânına eriştiği için
Allah’ın dünyadaki halifesi haline dönüşüyor...
Şehir
Şehir, ahlâkın,
sanatın, felsefenin ve dinî düşüncenin geliştiği ortam olarak, insanın bu
dünyadaki vazifesini, en üst düzeyde varlığının anlamını tamamladığı ortamdır.
Şehirlerin,
mahallelerin, evlerin ve insanların dünya ile ilişkisini, yaşama ve davranış
biçimini belirleyen çerçeveler olarak şekillendirilmesi ile de bu birimler insanın
kendisini ve gelecek nesillerin yaşama biçimini belirleyen inançlarının tam bir
tezahür alanı olmaktadır.
Ev, bağımsız yaşama
birimleri olan “otağ”dan türediği bilinen “oda”ların bir araya getirilmesi ile
teşekkül etmiştir. Odalar, bağımsız varlıklarıyla tektonikler olarak bütünlüğe
tezyînî bir düzen ile katılır.
Osmanlı şehirlerinin
kuruluşunda evvela işçilerin temizliği için hamamın, bilginin oluşması için
medresenin ve daha sonra da imanın merkezi olarak caminin inşa edilmesi ve
çarşıların, evlerin, cami, medrese ve hamamdan oluşan merkezden dışa doğru uzanan
yollar üzerinde geliştirilmesi…
Mesken
Mimarîmizin Temel Meseleleri
...çok katlı ve
büyük apartman blokları inşa etmekten vazgeçmek ve 1, 2, 3 katlı evler ile ufkî
(yatay) yoğun konut yerleşmeleri inşa etmek gereklidir.
Misafir odası,
oturma odası, yatak odası gibi ayırımlar kayıpların belli başlılarıdır.
Çok maksatlı
kullanışa göre (odaların oturma, yemek ve yatak odası olarak kullanılması
şeklinde) düzenlenmiş ev planları…
Çevre bilinci oluşunca
ve çevrenin sorumluluğunu üstlenince beşer insana dönüşür.
Türk Evi ve Konut
Sorunumuz
Evsizlik…
…loncaların 1840’da
Mustafa Reşit Paşa tarafından feshedilmesi
Evler arasındaki
ilişki, “bitişik”, “ayrık”, “yakın”, “uzak”, “aynı hizada”, “farklı hizada”
olmak, yol ile aynı yönde veya farklı yöne dönük olmak gibi pek çok biçimde
ortaya çıkar. Evlerin arasındaki bu mesafe ilişkisi her evin komşularına göre,
/ şekillenir.
Davranış
biçimlerini, insanların inançları ve ruhî halleri belirler. İnsanların ruhî
halleri ve psişik dünyaları ise hayvanlarınkinden farklı olarak terbiye yoluyla
şekillendirilir.
Dev, despot, gizli,
karanlık güçler, sermaye veya devlet olarak esir ettikleri insanı tahakküm
amaçlarının küçük değersiz aleti olarak kullanmakta, ezip yok etmektedir.
Sermayeye veya
devlete yeni bir anıt dikmek mimarînin görevi olunca, mimarlar da bütün
insancıl tavırları ve sorumlulukları bir kenara atarak, her işi gelecekte
alınacak bir işin reklamı saymış, her defa yeni soytarılıklar yapmayı mesleğin
temel özelliği haline getirmek zorunda kalmış ve mimarî bir endüstri düzeyine
indirilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM /
MİMARLIK MİRASI VE KORUMA
Mimarlık
Mirasımız ve Kültürümüzün Geleceği
…varlığın sorumluluğunu
yüklenmek suretiyle “beşer”, “insan”a dönüşür
Çevreye verdiğimiz
biçim, davranış tercihlerimizi ve bu tercihlerimizdeki ahlâk ve varlık
telakkimizi, inancımızı yansıtmaktadır.
Koruma fikri…
10 milyonluk
İstanbul’da insanlar yılda 280 trilyon lirayı evleriyle işleri arasında gidip gelmek
için harcıyorlar.
20 milyonluk
Frankfurt Metropolünde yalnız 68 trilyon harcanıyor ulaşıma. Aynı ölçülerle
hesap ettiğimizde 10 milyonluk İstanbul’da kişi başına 10 defa fazlası
ödenmektedir.
100 bin kişiye kadar
insanın yaşayabileceği şehirlerin maliyeti, daha büyük şehirlerin inşa ve
işletme maliyetinin yarısı kadardır.
Timaş Yayınları
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder