11 Haziran 2016 Cumartesi

Robert Walser – Haydut

Robert Walser – Haydut

Haydut romanında anlatıcı daha romanın ilk sayfalarında olay örgüsüyle ilgili vaatlerde bulunur. Roman boyunca bu vaatler devam eder. Anlatıcı verdiği sözleri tutmaz. Okur bunu fark ettikten sonra güvenemediği anlatıcıya rağmen romandaki olay akışından uzaklaşır (doğrusu pek de bir olay akışı yoktur romanda). Nedir o halde burada anlatılan, burjuva toplumunun edindiği alışkanlıklara adapte olamayan, uyumsuz bir elemandır Haydut. Romanın alışılmışın dışındaki tarzıyla Haydut’un sıra dışılığı örtüşür. Haydut’la Walser arasında da paralellikler kurulabilir. Hülasa, bu bir Walser anlatısı.

Notlar
…ürettiğim her şeyi, başta duraksayarak ve derin bir tefekkür içinde, kurşunkalemle karalamaya başladım.
Yaşadığım gerçek azapları yazıhanelere özgü bir kopyalama sistemiyle tutarlı bir biçimde birleşen bu kurşunkalem sistemine borçluyum. (s. 9)

Walser’den günümüze ulaşan bu kurşunkalem metinlerinin tümü, faal yazarlık hayatının son dönemini geçirdiği Bern’de yazılmıştır ve 1924-1933 yılları arasına tarihlenir.

1929 yılında geçirdiği ağır bir ruhsal bunalım sonucunda (…) Waldau Kliniği’nde tedavi altına alındı.

1933 yılında Herisau Psikiyatri Kliniği’ne istemediği halde zorla nakledilmesi, yazmayı nihai olarak bırakmasına neden oldu.

(bundan sonra) 1956’daki ölümüne dek hastanenin verdiği görevleri yerine getirerek yaşadı.

1936 yılında Carl Seelig’le tanıştı.
Kurşunkalem Bölgesi diye nitelediği taslaklar,
Bu taslaklar 526 sayfalık bir tomar oluşturur.
Karınca duasını andıran elyazısını okumak neredeyse imkânsızdır.
1957 yılında, Walser üzerine tez yazmakta olan edebiyat öğrencisi Jochen Greven, el yazmalarının mercek yardımıyla okunabildiğini fark etti.
Haydut romanı, bu yazmalardan deşifre edildi ve 1972’de yayınlandı.

Walser yazı dünyasında, toplumun normatif taleplerine karşı korunabileceği bir kabuk yaratmıştır.

---
Edith onu seviyor. Bu konunun ayrıntıları daha sonra.
Edith o hayırsızla asla ilişki geliştirmeye çalışmamalıydı.

Ona gülecek olursanız, o da hemen size katılır.
Tek bir dostu bile yok.

Onun durmadan bir şeyler düşünmek, adeta dalıp gitmek gibi bir alışkanlığı vardı; kimse bunun karşılığında ona bir şey vermediği halde.

Cüretkâr insanların çoğu cesaretten, gururlu olanların çoğu ise gururdan yoksun olurlar.

Haydut’un bir devlet müşavirinin oğlu olduğunu açıklamak istiyoruz.

Haydut’un iki erkek kardeşi bu şehrin mezarlıklarında yatıyor. (Olaylar Bern’de geçiyor).

Sevenler aptal ve bir o kadar da kurnaz olurla; ama bu ifade yakışıksız kaçtı bize göre. Kendimi sözlerin etkinlikleriyle sınırlayacağım, bir başka deyişle, anlatının akışına boyun eğeceğim.

Ciddiye almamak ciddi bir iştir.

Sağlıklı insanlar (…) bazı riskleri göze almalıdırlar. Yoksa hangi kahrolası akla hizmet için sağlıklı olur ki insan? Sadece günün birinde sağlıktan ölmek için mi?

Okul dediğimiz şey, yaşam ruhu uğruna eğitim ruhunu terk etti.
Öğretmenler artık gerçek birer öğretmen olmaktan ziyade, hayata yakın olmak istiyorlar.
Okular, deyim yerindeyse hayata dalkavukluk etmeye başladılar.

Aşk mutluluktan çok daha fazlasıdır; aşk bir mülktür, bir insanın kendiliğidir, bir başka türlü yapamama halidir.

Bir zamanlar bir kadın, “size inanıyorum” demişti…
Bana inandığı kanaatini taşıyordu ama kanaatler nedir ki? Kanaatler çabucak değişebilir ve inanç kanaate tabidir. Birine böyle bir şey söylemeye hakkımız yoktur.

O kadına (…) bana inanmaktan vazgeçmesini tercih edeceğimi söylemiştim.

Uykuya dalmak için çaba göstermemek gerekiyor. Âşık olabilmek için de, âşık olmamaya gayret etmeli, o zaman birden âşık olur insan.
Size muhteşem tavsiyeleri tamamıyla ücretsiz veriyorum. Onlara uymaya çalışın.

Her şeyin bir açıklığa kavuşturulması, aydınlatılması gerekmiyor.

Haydut
Kendini anlamaktan aciz sersem. O bir gönül böceği işte, ezelden dangalak.
Onu hem evrensel bir vurdumduymaz hem de tüm halkların vicdanı olarak görüyoruz.

---
“Hıçkırıklar” der Benjamin, “Walser’in gevezeliğinin melodisidir.

Yazarın maruz kaldığı toplumsal dışlanmışlık ve damgalanmışlık, Haydut karakterinde daha da yoğunlaşmış bir biçimde ortaya çıkar.
Haydut, beş parasız bir hayırsızdır.
---
Der Räuber
Türkçeleştiren: Cemal Ener
Can Yayınları
Ocak 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder