3 Ocak 2018 Çarşamba

Kubilay Mutlu - Hemşin Kültürel Kimliğinin Müziksel Dinamikleri - Özet

Hemşin Kültürel Kimliğinin Müziksel Dinamikleri
Birinci bölümde Hemşinlilerin geçmişle kurdukları tarihsel bağların anlaşılması ve onların “geleneklerini icat” edişleri sırasında faydalandıkları tarihsel gereçlerin anlaşılmasına çalışılmıştır.
İkinci bölümde (…) kültürel kimliğin birlik ve farklılık diyalektiği içerisinde inşa edilme süreçleri (tartışılıyor).
Çalışmanın üçüncü ve dördüncü bölümleri alan çalışmasına dayalı olarak iki bölge üzerinde odaklanmıştır. ‘Yuvada’ ve ‘gurbette’

1. BÖLÜM
(Çamlıhemşin) Bölgenin yüksek kesimlerinde hala hayvancılık ve bununla bağlantılı yaylacılık faaliyetleri görülse de, bölgede hayvancılık sektörü yerini hızlı bir şekilde turizm sektörüne bırakmaktadır. (s. 6)

Hemşin tarihini ele almak için en anlamlı görünen başlangıç tarihi 8. yüzyılın son çeyreği gibi görünmektedir (çünkü ancak bu dönem başlangıç kabul edilir ve öncesi (hatta sonrası!) yok sayılırsa, bölge tarihiyle Ermeniler ilişkilendirilebilir). (s. 10)

“789-790 yıllarında Araplar tarafından uygulanan ağır vergilerden kaçmak için 12,000 kişi ve aileleri hükümdarları Shapuh Amatuni ve oğlu Hamam önderliğinde anayurtları Aragatsotn bölgesinden ayrıldılar ve kuzeybatı Ermenistan’a, Karadeniz bölgesinin Bizans egemenliği altındaki bölgesine sığındılar. (s. 13-14)

93 harbi
Bölgedeki Müslüman ve Hıristiyan nüfusu benzer şekillerde etkileyen bu savaşların Hemşinliler için diğer adı gurbet olmuştur. Birbirine zıt yönlerde batının Sakarya, Adapazarı Bolu gibi kentlerine doğru yapılan gurbet yolculuğunun, bir de Rusya üzerine doğru yapılan versiyonu vardır. Günümüzde özellikle büyük kentlerdeki pastacılık faaliyetinin kaynağını işte bu Rusya’ya doğru yapılan gurbet yolculuğu sonunda elde edilen pastacılık mesleği oluşturmaktadır. İzmir’de Sevinç, Lozan, Flamingo ve Şortan gibi pastanelerin sahipleri Hemşinli ailelerdir.

Doğudaki Hopa Hemşinlileriyle (Homsetsi), batıdaki Hemşinlilerin (Baş Hemşin) arasında gerçekleştiği düşünülen tarihsel kırılma için yukarıda anlatılan 1900’lü yıllardaki bu tarihsel etmenler gerekçe gösterilmektedir. (s. 17)

2. BÖLÜM
…kimlik, öncelikle bir bilinç ve farkındalık durumudur. (s. 23)

…otantisite “genel olarak geçmişle ilişkilidir ve geçmişteki bir şeyin aslına uygunluğuna ilişkin bir iddiadır.

Durkheim’ın endüstriyalizm Weber’in bürokratik biçimde örgütlenmiş rasyonalleşme ve pek tabi ki Marx’ın kapitalizm olarak tanımladıkları süreç, modernliğin önemli bileşenleri olarak karşımızda duruyorlar. (s. 25)

Giddens, modernliğin yukarıdaki bileşenlerinin gerçekleşebilmesi için üç temel kaynak belirler “…zaman ve uzamın ayrılması.
Yerinden çıkarma düzeneklerinin gelişimi.
Bilginin düşünümsel temellükü (endüstrinin ürettiği şeyi satabilmesi için bunu ihtiyaç haline dönüştürmesi gerekir, ihtiyaç üretimi için geleneksel yaşamın ortadan kaldırılması gerekir). (s. 26)

3.BÖLÜM
Karadenizlilik ile ilgili en yaygın stereotip Karadenizlilerin Laz olduğuna ilişkin olandır. (s. 23)
(Türkiye’de yaygın olarak görülen kültür İslam’dır (çoğu yerde pratikte görüntüden ibaret olsa da), ve de hâlâ güçlüdür, buna karşın belli kesimler kendilerini farklı şekilde tanımlamak suretiyle İslam’a karşı olan mesafelerini ortaya koyarlar, kişiye kimliği/hüviyeti sorulduğunda verdiği cevabın hülasası budur, hal böyleyken sürekli eşelenen; alt kimlik - üst kimlik, etnisite, kültürel çeşitlilik, öteki / ötekileştirmeler vs. tüm bunlar ortak hedefi İslam olan çabalardır).

…etnik bir grup olan Hemşinliler kendilerine Hemşinli demektedirler. En yakın komşuları Lazlar tarafından Hemşinli olarak tanınmaktadırlar ve Hemşinliliklerini sergiledikleri sayısız kültürel pratiğe sahiptirler. (s. 31)

Müziğin toplumsal sınırları simgelediği düşüncesi müziğe antropolojik yaklaşım için oldukça açık bir çıkış noktası gibi görünüyor… (s. 34)

Hemşinli-Laz karşıtlığı söz konusu olmadığında bu kez Hemşin toplumu içinde iç içe mikro kimlik karşıtlıkları (örneğin Halalı, Sırtlı, Tecinalı gibi) başat hale gelir ki, aralarında hayli ciddi rekabet örnekleri gözlemlenebilmektedir.
Türkiye’de belki de içerisinde en çok farklılık dinamiği barındıran kültürel atmosfer olan Çamlıhemşin’de Hemşinlilik, bu farklılıklarını diğer pek çok kültürel gösterenin yanında daha çok horon icrasında sergilemektedir. (s. 35-36)

Horon icrası kendi içerisinde tulumcu, horoncu, oyuncu, değnekçi ve hatta horonu izleyenlerin(audience) aktif katılımıyla gerçekleşen bir performanstır. Bu öğelerden birisinin olmaması durumunda icranın estetik zevkinde bir azalma meydana gelir.
Horon performansının kuşkusuz en önemli aktörü horoncudur. (s. 38)

…tulumcuya verdiği talimatlarla da oynanacak horonun türünü belirler… (s. 39)

Kadınlar Tulumsuz horon oynamalarına rağmen müziksiz değillerdir. Özellikle türkü kaidelerini söyleyerek yani horonların fora bölümlerinde söylenen kimi zaman atma kimi zaman da tekrara dayalı sözlerle horon oynamaktadırlar. Kuşkusuz bu çok severek yaptıkları bir şey değildir. (s. 43)

(Bülent Bekar) Dilliklerin içine yerleştirildiği malzeme olarak kamış yerine metal boru kullanan Bekar, bu yolla bütün tulumcular için en önemli husus olan entonasyon problemlerini en aza indirger. Ürettiği tulumlardan neredeyse homojen bir malzeme olan metal borular kullanması sebebiyle aynı perdeli (unison) sesler elde eder. (s. 54)

4.BÖLÜM
Türkiye’nin en çok dış göç veren bölgesi olan Çamlıhemşin kışın adeta boşalmaktadır. (s. 59)

Horon bağlamında gurbetin başlıca ayırıcı unsuru icranın daha çok izleyenlerin göz zevkini baz almasıdır. Kentsel ortamlarda horonların izler kitlesi halka şeklindeki horonların ortasına sandalyelerini atıp oturmazlar. Bunun yerine oturdukları yerden icracıların kendilerine dönük bir şekil almasını isterler. (s. 63)

Sonuç
…kendimize ilişkin deneyimlerimizin görünürlük kazanması için kültürel pratiklere ihtiyaç duyarız. Bu anlamıyla kültürel kimliğin inşası dinamik bir yeniden üretim süreci olarak işleyen kültürel performanslarla görünürlük kazanır. (s. 65)

Mutlu, Kubilay. Hemşin Kültürel Kimliğinin Müziksel Dinamikleri. Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder