Ümit
Taşkın - 1317 (1899-1900) Maarif Salnamesi’ne Göre Trabzon
Vilayeti’nde Eğitim Kurumları
...ilerleyen dönemlerde, devlet
kademelerinde aksamaların oluşması sosyal, ekonomik ve askerî alanlarda
bozulmalara sebep olmuştur.
...sadece okulların açılmasıyla yetinilmemiş,
eğitim; çeviri kitaplarla desteklenmiş, kütüphaneler oluşturulmuştur.
Sıbyan mektepleri düzenlenerek yeni usulde
eğitim verir hale getirilmiş, orta eğitim diyebileceğimiz rüştiye ve idadiler
kurulmaya başlanmıştır. Diğer yandan yabancı devletlerin kurdukları misyon istasyonları,
gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının hamiliği kisvesi altında eğitim faaliyetlerine
girişmişlerdir.
1857’de kurulan Maarif Nezareti zaman
içerisinde her vilayete birer maarif müdürü atamıştır.
Modern eğitim kurumları ortaya çıkmadan
evvel, halkın bu ihtiyacını her yerde medrese olmadığından, genelde cami ve
kiliseler karşılamaktadır.
Abbasiler devrinde “küttab” adıyla anılan
mektebe, Karahanlı, Selçuklu ve Osmanlı Türkleri sıbyan
mektebi diyorlardı.
...hemen her mahallede açılmasından bunlara
mahalle mektebi denmiştir. Mektepler, medreselerin bir alt kademesini teşkil
eden eğitim kurumlarıydı.
Sıbyan mektepleri çocuklara Kur’an okutmak,
namaz kılma usullerini, namazda okunacak ayetleri, duaları öğretmek ve yazı yazdırmak
gibi üç önemli amaçla kurulmuştu.
...kız çocukları da erkeklerle birlikte mekteplere
devam ederlerdi. Bununla beraber sadece erkek veya kız çocuklarına ait sıbyan mektepleri
de vardı. Kızların devam ettiği okullar inas mektebi adı altında faaliyetlerine
devam etmekteydiler.
Tanzimat’tan önce çocuklara, bir sanat öğrenmeden
önce Kur’an ve ilmihal öğretilmesi emredildiği halde, 1846’da yayımlanan bir
talimatla dört beş yaşındaki çocukların ebeveynlerinin rızası ile okula
gönderileceği, altı yaşını bitiren çocuklarını sıbyan mektebine
göndermeyenlerin ise cezalandırılacağı, 1868 tarihli tebliğde herkesin altı yaşındaki
çocuğunu okula göndermeye mecbur edildiği (...) ifade edilmektedir
Mektebe kaydolup başlamak, çocukların
hayatında önemli bir olaydı. “Bed’-i besmele cemiyeti” ya da “amin alayı” da
denilen bu merasim, genellikle Kandil, Pazartesi veya Perşembe günleri
düzenlenirdi. Ailenin varlıklı veya yoksul olmasına bağlı olarak bu merasim şekillenmekteydi.
Tanzimatta dokunulmayan sıbyan mektebleri, 1279/1862’de
mekteplere dönüştürüldü ve mevcut 360 sıbyan mektebinden 36’sı ibtidai mektep
haline getirilerek yeni usulde eğitim ve öğretime başladı.
1892-1893 istatistiklerine göre Trabzon’da
eski usulle eğitim veren 2390, yeni usulle eğitim veren 229 mektep bulunmakta
idi (s. 248).
Rüştiyeler, sıbyan mekteplerinin programının takviyesiyle meydana
gelen orta seviyedeki okullardır.
İlk açılan rüştiyeler (Mekteb-i Maarif-i
Adli ve Ulum-ı Edebiye), memur yetiştirmek ve mevcut memurların bilgilerini
arttırmak üzere kurulmuşlardır.
Rüştiyeler; erkek, kız, karışık, askeri ve
özel rüştiyeler şeklinde açılmış ve bütün Osmanlı ülkesine yayılmıştır.
1846 talimatnamesine göre, buralarda
Kur’an-ı Kerim, Akaid, Arapça, Hesap ve yazı öğretilmekteydi. 1848’de bu
programa Farsça, Coğrafya ve Hendese ilave edilmiştir.
İdadiler
1869’da orta öğretimin II. kademesi olarak
açılan bu okullar, daha öncesinde 1845’te Harbiye’ye girecek gençleri yetiştirmek
amacıyla oluşturulmuş hazırlık sınıflarına ad olarak verilmiştir.
Sadrazam Sait Paşa, 1300 malî yılından
itibaren birtakım vergilerin eğitim için alınmasını sağlayarak, idadilerle
birlikte diğer eğitim kurumları için de bir kaynak oluşturmuştur. Bu şekilde sağlanan
malî kaynak sayesinde idadilerin açılmasına girişilmiştir.
Medreseler
Fatih’in kanunnamesinde Sahn-ı Seman olarak
bilinen bu medreselere eski vakfiyesinde Medaris-i Semaniye denilmektedir. Fetihten
sonra şehirdeki 8 kilise medreseye çevrilmişti.
Fatih’ten sonra ikinci büyük örgütlenme Kanûnî
zamanında gerçekleştirildi. Bu dönemde medreseler küçükten büyük sınıflara doğru
yükselen on iki kademeli bir sistemde örgütlenmiş ve bu sistem aşağı yukarı
imparatorluğun sonuna kadar sürmüştür (s. 256).
Kütüphaneler bir yandan halkın okuma ihtiyacını karşılarlarken diğer
yandan da buralara tayin edilen hafız-ı kütübler vasıtasıyla eğitim öğretim
faaliyetlerini yürütüyorlardı. O dönemlerde camilerin, mescitlerin ve
medreselerin en azından birer kitaplıklarının bulunduğu vakıadır. Bazen köy camilerinin
bile kendine ait kütüphaneleri olduğuna tesadüf edilir.
Gayrimüslimler, Tanzimat Fermanı’nın kendilerine verdiği müsaade ile mekteplerini
modern hale getirmişlerdir. Okullarında hayata dönük bilgiler vererek meslek edindirmişlerdir.
Müslüman halkın bir kısmı da çocuklarını gayrimüslimlerin açtığı okullara
vermekteydiler.
1856 Islahat Fermanı’nın ilanı ile
gayrimüslimlere eğitim-öğretim konusunda birçok haklar tanınmıştır.
Bu mektepler hükümetlerin kontrolünden uzak
oldukları için serbestçe çoğalıyorlardı.
Rüştiyelere ise 1867’de ilk kez
gayrimüslimler alınmaya başlanmıştır. 93 Harbi’nden sonra -ihanet ederek-
kötüye kullandıkları için askeri okullar gayrimüslimlere kapatılmıştır.
Osmanlı ülkesinde XVIII. yüzyıldan önce
yabancı okul olarak sadece Katolik okulları vardı. Bunlar Papa ve Fransa’nın
destek ve himayesiyle açılmışlardır. İlk defa 1536 yılında Fransa’ya
kapitülasyonlar adıyla verilen imtiyazların ürünü olan bu okullar, devletin zayıflamasına
paralel olarak diğer batı ülkelerine de verilen imtiyazlar sayesinde sayı ve çeşit
bakımından hızla artmışlardır.
---
Taşkın, Ümit. (2009), 1317 (1899-1900) Maarif Salnamesi’ne Göre Trabzon Vilayeti’nde Eğitim
Kurumları, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:, Sayı: 7, (s.
244-262)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder