İlhan Tekeli - Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Eğitim Sistemindeki Değişmeler
Her toplumda eğitim sistemi, a)
kültür-değer-ideoloji, b) bilgi, c) hüner aktarımı sağlayarak toplumsal
formasyonun yeniden üretilmesinin en temel mekanizmalarından birini oluşturur.
Osmanlı İmparatorluğu 19. yy’da
(…) yapısal dönüşüm geçirirken, eğitim sistemi de onun gereklerine uygun bir
dönüşüm yaşadı (s. 456).
19. yy’da içine girilen dönüşüm
süreci, her milleti ayrı şekilde etkilemiş ve her milletin farklı bir sınıfsal
dönüşüm geçirmesine neden olmuştur.
Hem yeni sınıfsal yapıların hem
de ideolojilerin yeniden üretilmesi gereği, yeni eğitim kurumlarını ortaya
çıkarmıştır.
İmparatorlukta yönetim
merkezileşirken, ilmiye sınıfının dayandığı vakıf kaymaklarının denetim altına
alınması, (…) bu sınıfı kaybeden bir sınıf haline getirdi.
19. yy ticareti
…hammaddeyi dış pazara yönelterek
Osmanlı sanatkârlarının hammadde bulmasını zorlaştırıyor,
Ticaret kesiminin denetimi, tüm
Akdeniz’de olduğu gibi, İngiliz, Fransız, Hollanda vb. Avrupa sermayesinin
elindeydi.
…hammaddeyi köyden toplamak ve
sanayi ürünlerini uzak noktalara ulaştırmak için yerli aracılar kullanmak
zorundaydılar.
Rumlar ve Ermeniler, Avrupa
sermayesinin aracılık rolü için yeğledikleri milletlerdi.
…yükselen ticaret burjuvazisi,
yönetimde de denetimini artırmak istiyordu. Kilise içinde etkinliğini artırıyor
ve ayrılıkçı “milliyetçilik” hareketlerinin ve ideolojisinin dayanağını
oluşturuyordu.
Yükselen bu burjuvazi,
milliyetçilik ideolojisi etrafında Osmanlı İmparatorluğumdan kopucu bağımsızlık
hareketleri başlatacaklardır.
Müslüman kesim / Batıyı ve
kapitalistleşme sürecini yadsımamakta, sadece bunun yabancıların ve Müslüman
olmayanların denetiminde olmasını yadsımaktadır. Bu ideolojik çizgi, Türk
milliyetçiliğine dönüşerek millî burjuva yaratmaya çalışacaktır.
…kapitalizme açılma ile
işlevlerini kaybeden sınıfların yeni gelişmelere tepkileri yüksektir. …bu grubun
tutucu ideolojisi ve önderliğini ettiği toplumsal akımlar, din etrafında
kümeleniyordu.
(Eğitimdeki)
Dönüşümün üç temel ekseni vardır: Birincisi eğitim üstündeki dinî denetimin
zayıflatılarak kaldırılması ya da laikleştirilmesidir. İkincisi ise, dilin ve
yazının reforma uğratılmasıdır. Dönüşümün üçüncü ekseni, daha çok eğitim
teknolojisine ilişkindir (s. 460).
Kuruçeşme’deki okul 1803’te
varlıklı Fener Rumlarının kilise dışı bir girişimi olarak faaliyete geçmiştir.
…okul Fenerli zengin Rumlarca
kurulmasına karşın, öğrencilerinin bu zengin kesimin çocukları olmayıp, fakir
kesimlerin çocukları ya da öksüzler olmasıdır.
Bu okullar, zengin burjuvazinin
kendisinin yeniden üretiminden çok, bu grubun denetiminde kalacak, onun iş ve
toplumsal hayatındaki gereksinmelerini karşılayacak küçük burjuvazinin yeniden
üretilmesini amaçlıyordu.
18. yy’ın ikinci yarısında
Ayvalık, İstanbul’daki Rum burjuvazisinin elde ettiği imtiyazlarla, Türk
ailelerinin yerleşemediği, yönetimi büyük ölçüde seçimle gelen üç Rum burjuvasının
elinde olan bir kent haline gelmişti (s. 461).
1790’da Amira Miricanyan,
devletten resmî müsaade alarak, ilk resmî okulu Kumkapı’da Fıçıcı Sokağı’nda
açmıştır.
Ermeni Kilisesinin bir kaydına
göre, 1834’te Anadolu’da 120 Ermeni okulu bulunmaktaydı.
Yahudi kapitalistleri, 1860’ta
Paris’te Alyans İsrailit’i kurdular.
Osmanlı İmparatorluğunda ilk
Alyans okulu 1867’de Edirne’de açıldı. Bunu Selânik, İzmir, Hasköy, Balat ve
Galata’da kurulanlar izledi.
Müslüman kesiminin eğitimdeki
dönüşümler, önce “askerî sınıf”ın yeniden üretilmesinden başladı.
Dönüşümün bu sınıftan başlamış
olması, yükseköğretimden başlamış olmasını gerektirmiştir.
İlk ve ortaöğretimi örgütlenmemiş
bir yerde yüksek öğretim nasıl yapılacaktır? Bu sorunun yanıtı, çok uzun süren
bir eğitim olmuştur. Okula okuma yazma bilmeden giren öğrenciler Tıbhane ve
Harbiye’den 14 yıl sonra mezun olacaklardır.
II. Mahmud’un Tıbhanenin
açılışında Türkçe’ye geçmeyi bir hedef olarak koymasına karşın, “tıp kamusu”
hazırlamak için bir çalışma grubu, ancak 1852’de kurulmuş ve Türkçe tıp
eğitimine ancak 1867’de geçilebilmiştir.
Tanzimat’ın eğitim sistemine
getirdikleri, daha çok, yönetimde ortaya çıkardığı dönüşümler ve Osmanlı
İmparatorluğu’nun dışa açık kapitalistleşme sürecini hızlandırması yoluyla olmuştur.
Tanzimat, “Osmanlılık” ideolojisi
içinde “eşitlik” ilkesini getirmektedir. Bu, devletin kuracağı okulların
“Osmanlı okulları” olmasını gerektirmektedir. Bu okullar bütün milletlere açık
olacaktır (s. 466).
Tanzimat fermanında eğitimle
ilgili hükümler bulunmamasına karşın İslahat fermanında eğitime yer
verilmiştir. Fermanda, Osmanlı toplumunda tüm milletlerin okul açma hakkı
tanınmakta ve Devlet-i Aliyye’nin mekâtib-i askeriye ve mülkiyesi tüm Osmanlı
tebaasına (gayrimüslimlere) açılmaktadır (s. 467).
1869’da Saffet Paşa’nın Maarif
Nâzırlığı zamanında düzenlenen Maarif Nizamnâmesi’yle Osmanlı eğitimini uzun
yıllar yönlendirecek bir sistem oluşturuluyordu.
Bu nizâmnâme, ilk kez
vilayetlerde de bir maarif teşkilâtı kurulmasını öngörüyordu.
1869 Nizamnamesinin uygulanmaya
geçilmesi (II. Abdülhamit Dönemi):
Müslüman kesimde daha çok
rüştiyeler düzeyinde bir özel okul furyasının başlaması…
İkinci ilginç özelliği, Tanzimat
döneminde daha çok merkezde kalan eğitim gelişmelerinin tüm imparatorluğa
yaygınlaştırılmasıdır.
(Çünkü) Bürokrasisi yaygınlaşmaya
devam eden devlet, yerel bürokrasisini yetiştirmek durumundadır.
1908 sonrasında İttihat ve
Terakki ile birlikte gelen siyasal ve ideolojik tutumlar, yükseköğretime hemen
yansımıştır. 1909 yılında Hendese-i Mülkiye askerî yönetimden ayrılarak Nafia
Nezâreti’ne bağlı Mühendis Mekteb-i Âlîsi haline geldi. İlk “talebe cemiyeti”
bu okulda kuruldu.
Tanzimat’tan İttihat ve
Terakki’ye kadar uzanan dönemde izlenen çizgi, “medrese”ye dokunmadan çağdaş
eğitim kurulularının kurulması olmuştur (s. 474).
...Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi
2. Cilt (1985)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder