29 Ağustos 2020 Cumartesi

Yaşar Özüçetin - H. Mehmet Dağıstan - Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nun Müzakereleri ve Kabulü

Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nun Müzakereleri ve Kabulü

 

TBMM Hükümeti, olağanüstü şartlar altında (…) 29 Nisan 1920’de 2 nolu kararla Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nu kabul etmiştir.

…kanun doğrultusunda ve içerisinde milletin yüksek çıkarları aleyhine yapılan haksız eylemlerin bertaraf edilme yolu tutulmuştur.

23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılması

…isyanlar bastırılmadan, asker firarları önlenip düzenli ordu kurulmadan otoritenin tesis edilip, işgalci güçlere karşı konulması ve başarı elde edebilmesi mümkün gözükmemekte idi.

29 Nisan 1920’de Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nu çıkarıldı.

TBMM, 2 Mayıs 1920’de ilk İcra Vekilleri’ni seçip Hükümet’i kurdu.

20 Ocak 1921’de Teşkilât-ı Esasiye Kanunu kabul edildi.

…öncelikle asker kaçaklarının önüne geçilmesi gerekmekte idi.

…diğer bir tehlike ise, Şeyhülislâm Dürrîzade Mehmet Efendi’ye işgalci güçlerin etkisi ile hazırlatılan “fetvalar” idi.

Padişah-Halifenin de imzasını taşıyan Şeyhülislâm Dürrizâde Abdullah Efendi’nin 11 Nisan 1920 tarihli fetvasında “Asi (bagi) olarak tanımlanan Mustafa Kemal ile Millî Kuvvetler mensuplarının katlinin vacip olduğu” belirtilmekteydi.

Anadolu müftülerinin tamamının imzaları alınarak İstanbul fetvalarına karşı beş ayrı fetva yayımlandı.

Rifat (Börekçi) Efendi ve 153 müftü tarafından imzalanan diğer fetvalarda ise; Millî Mücadele’ye katılanların asî ve şakî (bagi) değil, gazi ve ölenlerin şehit olacakları, Millî Mücadele’ye karşı çıkanların da mahkûm edileceği belirtiliyordu.

25 Nisan 1920’de iki maddelik bir kanun teklifi hazırlayan Karahisarısahip Mebusu Mehmet Şükrü Bey, Meclis’in otoritesine ve kararlarına uymayanların “vatan haini” olduklarını ifade ettiği teklifi Meclise sunmuştu.

(iki madde) “Halifemiz ve Padişahımız Efendimiz Hazretleriyle memaliki Osmaniyeyi yed-i ecanibden tahlis maksadına matuf bulunan Millet Meclisi mukarreratına itaat eylemiyenler ihaneti vataniye ile ittiham olunurlar.”, “Hiyaneti vataniye hakkındaki kanunu mahsus bu gibiler hakkında tatbik olunur.”

“Makamı muallâyı hilafeti ve memaliki mahrusai şahanei yedi ecanipten tahlise ve taaarruzatı defi maksadına mâtuf olarak teşekkül eden Büyük Millet Meclisinin meşruiyetine isyanı mutazammın kavlen ve fiilen muhalefet veya ifsadatta bulunan kesan haini vatan addolunur”

Saruhan Mebusu Refik Şevket Bey, “Kanunun adının “Hıyanet-i Vataniye” olmasını istemiş

Bilfiil hiyaneti vataniyede bulunanlar salben idam olunur.

Sivas Mebusu Mustafa Taki Efendi, silahsız olarak fiili muhalefette bulunanlara idam cezasının ağır olacağını söyleyince bir mebus, “Etmesinler memleketi tehlikeye koymasınlar” cevabını verdi. Buna karşılık Lâyiha Encümeni’nden Abdülkadir Kemali Bey ise, bir kişinin silahsız olarak da vatana ihanet edebileceğinin izahına çalıştı

“Bilfiil hiyaneti vataniyede bulunanlar salben idam olunurlar. Fer’an zimethal olanlar ile mütesebbisler kanunu cezanın 45 ve 46 ncu maddeleri mucibince tecziye olunurlar” şeklinde kabul edildi.

28 Nisan tarihli toplantıda Hıyanet-i Vataniye Kanunu müzakeresine “Kavli veya tahriri surette muhalefet ve ifsadatta bulunanlar muvakaten kürege konulur” şeklindeki üçüncü madde ile devam edildi.

Karahisarısahip Mebusu İsmail Şükrü Bey, Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na taraftar olmakla birlikte, Kanun’la “Meclis’in meşruiyetine sözle karşı çıkanları vatan haini olarak değerlendirilmesini” isteyen maddesini doğru bulmamıştı

Netice olarak Sivas Mebusu Mustafa Taki Bey’in önergesinin kabulü ile bu madde kaldırıldı

29 Nisan’da kabul edilen Hıyanet-i Vataniye Kanunu, Meclis’te baştan itibaren madde madde yeniden okunarak ve gerekli ek düzenlemeler yapılarak 14 madde halinde gerçekleşti ve kabul edildi

Madde 1. Makamı muallâyi hilâfet ve saltanatı ve memaliki mahrusai şahaneyi yedi ecanipden tahlis ve taarruzatı defi maksadına matuf olarak teşekkül eden Büyük Millet Meclisinin meşruiyetine isyanı mutazammın kavlen veya fiilen veya tahriren muhalefet veya ifsadatta bulunan kesan haini vatan addolunur.

Madde 2. Bilfiil hiyaneti vataniyede bulunanlar salben idam olunur. Feran zimethal olanlar ile müteşebbisleri kanunu cezanın kırk beşinci ve kırk altıncı maddesi mucibince teczive edilirler.

Madde 3. Vaiz ve hitabet suretiyle alenen veya ezminci muhtelifede eşhası muhtclifeyi sırran ve kavlen hıyaneti vataniye cürmüne tahrik ve teşvik edenlerle işbu tahrik ve teşviki suver ve vesaiti muhtelife ile tahriren ve tersimen irtikâbeyliyenler muvakkat küreğe konulur. Tahrikât ve teşvikat sebebivle maddei fesat meydana çıkarsa muharrik ve müşevvikler idam olunurlar.

Madde 4. Hiyaneti vataniye maznunlarının mercii muhakemesi ikarı cürmedilen mahaldeki bidayet ceza mahkemesidir. Ahvali müstacele ve fevkalâdede maznunun derdest edildiği mahal mahkemesi de icrayı muhakeme ve itayı karara salâhiyettardır.

Madde 5. Hiyaneti vatanive maznunlarının muhakemesi bidayet ceza mahkemelerinden verilecek gayrimuvakkat tevkif müzekkeresi üzerine her halde mevkufen icra edilir.

Madde 6. Zabıtai adliye memurlarının tanzim edecekleri tahkikatı iptidaiye evrakı dairei istintaka tevdi olunmaksızın mahallin en büyük mülkiye memuruna ita olunur ve onun tarafından dahi müddei umumiler vasıtasiyle yirmi dört saat zarfında mahkemeye verilir.

Madde 7. Hiyaneti vataniye maznunlarına ait muhakemat bir sebebi mücbire olmadıkça âzami yirmi günde hükme raptolunacaktır. Bu müddeti bilâsebep mücbir tecavüz ettiren mahallî zabıtası ile mahkeme heyeti kanunu cezanın yüz ikinci maddesi zeyli mucibince cürmünün derecesine göre tecziye edilmek üzere mafevkı mahkemesince muhakemesi bilicra âzami yirmi gün zarfında hükme raptedilecektir.

Madde 8. İşbu kanuna tevfikan mahakimden sâdır olacak mukarrerat katî olup Büyük Millet Meclisince badettâsdik mahallerinde infaz olunur. Tasdik edilmediği takdirde Meclisçe ittihaz edilecek karara tevfiki muamele olunur.

Madde 9. İşbu ceraimin emrü muhakemesi için mahkemelerce istenilen şahsa celp ve davete hacet kalmaksızın bilâhüküm ihzar müzekkeresi tastir kılınır.

Madde 10. İsyana iştirak etmiyen eşhas hakkında ligarazin isnadatta bulunanlar isnadettikleri cürmün cezasiyle mücazaat olunurlar.

Madde 11. Haklarında gıyaben hüküm sâdır olan eşhas derdestlerinde işbu kanuna tevfikan yeniden ve vicahen muhakemeleri icra olunur.

Madde 12. İşbu kanun her mahallin idare âmiri tarafından nahiye ve kaza liva ve vilâyet merkezlerine ve köy heyeti ihtiyariyeleri müçtemian celbedilerek ifham ve sureti tebliği mutazammının heyeti mezkûre âzalarının imzalarını havi zabıt varakaları tutularak idare meclislerince hıfzedilmekle beraber kavaninin neşir ve ilânı hakkındaki kanuna tevfikan ayrıca neşir muamelesi dahi yapılacaktır.

Madde 13. İşbu kanunun icrayi ahkâmına Büyük Millet Meclisi memurdur.

Madde 14. İşbu kanun her mahalde tarihi tebliğ ve ilânından kırk sekiz saat sonra mer’i olacaktır

Yasa’nın ilk maddesinde kimlerin “vatan haini” sayılacağı belirtilmiş olup, buna göre; Büyük Millet Meclisi’nin yasallığına karşı ayaklanmaya yönelik sözle, yazıyla ya da doğrudan doğruya bilerek karşı çıkan, ya da fesat hareketlerine girişen veya yayında bulunan kişiler, bu suçla nitelendirileceklerdi.

Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun ikinci maddesi gereğince isyana katılanlara idam cezası verileceği gibi, isyanı teşvik edenlere de Ceza Kanunu’nun 45 ve 46. maddeleri gereğince ceza verilecekti

Hıyanet-i Vataniye Kanunu gereğince 200’e yakın Kuvay-ı İnzibatiye mensubu ve asî, Meclis’in onayı olmadan harp divanları tarafından yargılandı ve bunlardan on üçü ve Düzce ayaklanmasında rolü olan altı kişi idam edildi. Ancak, Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun 8. maddesi gereğince idam kararlarının, Meclis’in onayı bulunmadan infaz edilmesi, TBMM otoritesini olumsuz yönde etkiliyordu.

Ayaklanmaların bastırılmasında önemli rol oynayan Ethem, elebaşlarından Sefer Beyi suçluları Hükümet adına asmayacağına söz vermesine rağmen, Hükümet’in otoritesini çiğneyerek idam etti

Mahkemeler Hıyanet-i Vataniye gereğince verdikleri kararları TBMM’ye gönderiyor, Meclis ise konuyu Adliye Encümeni’ne iletiyor ve onun bilgisine dayanarak karar veriyordu. Bu gibi işlemler uzun zaman kaybına sebep olduğu için de görülüp karara bağlanması gereken davalar birikiyor, aynı zamanda cezadan ibret olması yönünde beklenen sonuç alınamıyordu.

TBMM’nin 7 Haziran 1920’de 5 numaralı kanun olarak çıkarttığı “Seyyar Jandarma Müfrezeleri” Kanunu’nu kabul edilip uygulanmaya başlamasından sonra yaklaşık dört ay gibi bir zaman geçmesine rağmen, istenilen sonuca ulaşılamadı.

Hıyanet-i Vataniye Kanunu’ndan beklenen sonucun alınabilmesi ve Kanun’un eksikliklerinin yok edilebilmesi ise çabuk ve sert kararlar alan ve bu kararı aynı çabuklukla uygulayan mahkemelerin kurulmasına bağlıydı.

11 Eylül 1920’de “Firariler Hakkında Kanun” adıyla TBMM’nin 21 nolu kanunu olarak yürürlüğe girdi.

Kanun’un 1. Maddesi Saltanatın kaldırılmasını müteakip 15 Nisan 1923 tarih ve 334 sayılı Kanun’la değiştirilerek, söz konusu karara aykırı olarak veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin meşruluğuna ayaklanmayı içeren sözle, yazı ile veya eylemli olarak karşı gelmek, karışıklık yaratmak veya yayında bulunmak vatan hainliği sayılmıştı

Böylece 334 sayılı sayılı Kanun’la Hıyanet-i Vataniye suçu kapsamına saltanat savunucuları da alınarak rejime geri dönüş riski ortadan kaldırılmıştı

Tarihin Peşinde, -Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi- Yıl: 2011, Sayı: 5, (s. 251-281)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder