James Surowiecki – Kitlelerin Bilgeliği
1906 sonbaharında
Francis Galton, Plymouth kasabasındaki evinden bir taşra
panayırına girmek üzere yola çıktı.
Sergi alanında dolaşırken Galton bir ağırlık tahmin etme
yarışmasına rastladı. Besili bir öküz teşhire çıkarılmıştı.
Kalabalıktan bazıları öküzün ağırlığı üzerinde bahis oynamak
için sıraya giriyordu.
Sekiz yüz kişi şansını denemişti.
Atlar üzerine hiçbir bilgisi olmadığı halde gazetelerin,
arkadaşlarının ve kendi hayal güçlerinin rehberliğinde yarışlar üzerine bahse
giren şu memurlar ve diğerleri gibi…
Ortalama bir seçmen, hakkında oy verdiği çoğu politik
kanunun niteliği üzerine ne kadar akıl yürütebiliyorsa; ortalama bir katılımcı
da öküzün net ağırlığını doğru tahmin etmekte herhalde o kadar yeterli olabilirdi.
Yarışma bittiğinde (…) Galton organizatörlerden bahis
kuponlarını ödünç aldı ve onların üzerinde bir dizi istatistiksel deney yaptı.
Okunamayacak kadar kötü olan 13 tanesini çıkardıktan sonra
kalan 787 tane tahmini en yüksekten en düşüğe doğru sıraladı.
Tahminlerinin aritmetik ortalamasını aldı.
Galton grubun tahmin ortalamasının hedefin çok uzağında
kalacağını düşünmüştü.
Galton yanılmıştı. Kitle, kesilip temizlenmiş öküzün
ağırlığını 1197 pound olarak tahmin etmişti. Öküzün net ağırlığı da 1198 pound
gelmişti.
Sonuç demokratik bir yargının güvenilirliğini
beklenileceğinden daha fazla gösteriyor.
…doğru şartlar altında gruplar olağanüstü zekidir ve çoğu
kez içlerindeki en akıllı insandan bile akıllı çıkarlar. (s. 9-11)
(Charles Mackay) “kitleler asla bilgelik sahibi olmamıştı”
(Henry David Threau) “Kitle hiçbir zaman en üst üyesinin
standardına ulaşmaz; aksine kendini en kötüsünün seviyesine indirir.”
(Nietzsche) “Çılgınlık birey için istisna, gruplar içinse
kuraldır.”
(Thomas Carlyle) “Cahil bireylerin kolektif bilgeliğine
inanmıyorum.” (s. 13)
(Le Bon) Bir kitle, üyelerinin salt toplamının daha
fazlasıdır. Bir çeşit bağımsız organizmadır.
Le Bon’a göre bir kitle cesur veya korkak ya da zalim
olabilirdi; ama asla akıllı olamazdı. (s. 14)
…bağımsız insanlardan oluşan büyük bir gruba bir olasılık
hakkında tahmin ya da kestirimde bulunmalarını söyler ve sonra da bu
kestirimlerin ortalamasını alırsanız, her birinin yanıtı bulurken yaptığı
hatalar birbirini telafi eder. Diyebilirsiniz ki herkesin tahmininin iki
bileşeni vardır: Enformasyon ve hata. Hatayı çıkarırsanız elinizde enformasyon
kalır. (s. 29-30)
(Kitlelerin bilgeliği) …işe yaramalarının nedeni,
…bir gurubun akıllı olması için asıl anahtarın belirli bir
yöntemde mükemmelleşmek olmadığı, daha ziyade gerekli koşulları –çeşitlilik,
bağımsızlık ve ademi merkeziyetçilik- sağlamak olduğu ortaya çıkmaktadır. (s.
41)
…farklılıklar sadece gruba yeni bakış açıları katmakla
değil, bireylerin gerçek düşüncelerini açıklamasını kolaylaştırarak da yararlı
olur. (s. 57)
Bir karınca kitlesi çember halinde hareket ediyor.
Oluşturdukları dairenin çapı 365 metre.
Karıncalar iki gün boyunca çoğu ölüp kalana kadar bu daire
çevresinde yürüyüp duruyorlar.
Bir karıncanın her hareketi diğer karıncalarınkine bağlı
olduğundan, ölüme yürüyüşünü durduracak bağımsız bir davranışta bulunamaz. (s.
59)
…burada ortaya koymak istediğim, bir grubun üyeleri
birbirlerine ne kadar nüfuz ederler, birbirleriyle ne kadar çok kişisel temasta
bulunurlarsa, gruptan bilgece kararlar çıkmasının o kadar daha az olası
olacağıdır. (s. 60)
…çoğunluk, en güvenli yer olduğu için sürüye katılmaktadır.
Enformasyon tek bir kişinin elinde değildir; birçok insana
dağılmış haldedir. (s. 68)
Bir enformasyon çavlanın yol açtığı temel sorun, belli bir
noktadan sonra insanların kendi bilgilerine –kendi ellerindeki özel
enformasyona- dikkat etmekten vazgeçerek, başkalarının hareket tarzına bakıp
onları taklit etmesinin rasyonel bir davranış olarak telakki edilmeye
başlamasıdır.
…her birey kendi bilgisine güvenmekten vazgeçtiğinde, çavlan
gibi gürleşerek akan enformasyon bilgilendirici olmaktan çıkar. Herkes
insanların bildiklerine güvenerek kararlar verdiğini sanırken, aslında
kendilerinden önce gelenlerin bildiklerini sandıkları şeylere dayanarak karar
alır. (s. 72)
Çavlanların temel sorunu, insanların kararlarını hep
birlikte ve aynı anda değil, birbirlerinin ardından vermesidir.
…karar alma yeteneğini yükseltmek istiyorsanız,
yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri mümkün mertebe kararların birbirinin peşi
sıra değil, eşzamanlı verilmesini sağlamaktır. (s. 80)
Her iki taraf da çabasının adilane bir şekilde
ödüllendirileceğine emin olmadığından, oyuncular kendi çıkarlarını korumaya
gereğinden fazla çaba harcarlar.
Manipülasyon kendi kendini besleyen bir süreçtir.
…güven yokluğunda, sadece kısa vadeli öz-çıkarlar için
uğraşmak tek akıllıca strateji olur. (s. 125)
Ültimatom oyunu
İnsanlar ortaklarının ganimetin aslan payını kapmasına izin
vermektense, hiçbir şey kazanmamayı tercih etmektedir. (s. 127)
Çoğu insan, başka herkesin katıldığına inanırsa katkıda
bulunur. (s. 152)
Kutuplaşma neden olur?
İnsanlar, gruptaki göreli konumlarını korumak amacıyla
kendilerini diğerleriyle kıyaslar.
…grubun ortasında bir yerde başladıysanız ve grubun sağa
kaydığına inanıyorsanız, kendi konumunuzu da sağa kaydırma eğilimli olursunuz;
böylece diğerlerine kıyasla aynı konumda kalırsınız.
Gerçek olduğu varsayılan şey, sonunda gerçek olur. (s. 196)
Türkçeleştiren: Osman Deniztekin
Varlık Yayınları
2009