Bir Zamanlar Amerika
Kolomb’un gemileri kıyıya yanaştığında Arawak yerlileri
tarafından karşılandılar.
Kolomb’un yerliler hakkındaki izlenimleri çok olumludur.
İspanyol kralı ve kraliçesine yazdığı mektupta şöyle der: “Bu
insanlar o kadar yumuşak başlı, barışsever ki, yeryüzünde bunlardan daha iyi
bir ulus bulunmadığına majesteleriniz önünde ant içebilirim.”
Kolomb’un 12 Ekim 1492’de San Salvador sahiline ayak
basmasının üzerinden on yıl bile geçmeden bütün kabileler, yüzbinlerce insan
yok edildi.
Adada neler olduğuna ilişkin bilgi kaynağı, genç bir rahip
olarak Küba’nın fethine bizzat katılan Bartolome de las Casas’ın kitabı
olmuştur.
1800 yılında Jefferson artık Kızılderililerin bazı
bölgelerden uzaklaştırılmaları için hükûmeti ikna etti.
Jackson, 1813-1814 Creek Savaşı’nda yer almıştı. “Kızılderili
öldürdüğümde onların kafa derilerini sakladım” diyerek övünen Jackson…
1829’da Kızılderililerin “Keskin Bıçak” adını taktığı Andrew
Jackson, ABD başkanlığına getirildi.
1490’lardan 1890’lara kadar süren 400 yıllık soykırım Kolomb
ile başladı, Yaralı Diz ile son buldu.
Apokalips / Yunanca “gizli olanın açığa çıkması” anlamına
gelen apocalypteo kelimesinden türemiştir.
ABD dış politikası
Bağımsızlığın kazanıldığı ilk dönemde (1776-1822) ülke
topraklarının ve bağımsızlığın korunmasına öncelik verildi.
1823 tarihli Monroe Doktrini ile ABD tüm Amerika kıtasını
kendi nüfuz alanı olarak ilan etti.
1898 Amerikan-İspanyol Savaşı, ABD’yi emperyal bir güç
haline getirdi.
1898-1945 arasında Asya-Pasifik bölgesinde kurduğu siyasi,
askeri ve iktisadi üstünlük sayesinde ABD, dünya liderliğine doğru ilerledi.
Türkiye’nin “Batılılaşma” sevdası, Asya kökenli ve
geleneksel bir toplumun Avrupalı ve modern değerlerle buluşması şeklinde
gerçekleşmiştir. ABD’nin “Batılılaşma” macerası ise, Avrupa kökenli modern bir
toplumun Asyalı ve geleneksel değerlerle buluşması sonucunda mutlu sona
ulaşmıştır.
Nur Gürani Arslan - Türk
Edebiyatında Amerika (s. 241- )
Ahmet Mithat Efendi’nin 1874 tarihinde yazdığı Hükm-i Dil adlı tiyatro eserinde
aralarında sınıf farkı olan birbirine sevdalı iki Fransız genci, Amerika’yı
asaletin değil bireyin önemli olduğu düşüncesiyle sığınılacak ve mutlu olunacak
ülke olarak seçerler.
Rikalda yahut
Amerika’da Vahşet Âlemi, Aztek kabilesinin
eline esir düşen genç bir batılı kızın hikâyesini anlatır. Bu vesileyle medeniyet
fikri tartışılmaktadır.
Fenni Bir
Roman yahut Amerika Doktorları adlı
eserinde Amerikalıların bin bir türlü garipliklerinin tek bir nedeni olduğunu
söyler; terakki-perestlik.
Ömer Seyfettin Muhteri adlı hikâyesinde Kayseri’den Amerika’ya
giden bir Türk’ün macerasını anlatır.
Ercüment Ekrem Talu ise eserinde, Amerikalıların antika merakını kullanarak
ülkenin ileri gelen zenginlerini aldatan Meşhedi ve arkadaşlarını anlatır.
Halide Edip, bir Amerikan okulundan mezun olan ilk Müslüman öğrencidir.
Okul yıllarına dair anılarını Mor Salkımlı Ev’de anlatır.
Yeni Turan adlı romanında Osmanlı İmparatorluğu için kurtuluş çareleri
arar. Amerika modelinin örnek alınabileceğini söyler.
Tatarcık, Sonsuz Panayır, Akıle Hanım Sokağı ve Hayat Parçaları
adlı romanlarında da Amerikalı tiplere rastlarız.
Halide Edip’in eserlerinde Wilson prensiplerinden
beklentileri ve daha sonra duyduğu hayal kırıklığı açıkça görülür.
Müfide Ferit Tek ve Necmettin Halil
Onan (İşleyen
Yara), Amerikan kolejlerinde Türk ve Müslüman çocuklarına yapılan
baskılardan ve Hıristiyan propagandasından söz ederler.
Müfide Ferit Tek, Pervaneler adlı eserinde, Heybeliada’daki Amerikan
kolejinin üç kız öğrencisini anlatır.
Pervaneler, yabancı kültür nüfuzuna karşı yazılmış bir roman olarak değerlendirilmelidir.
Eser, kültür emperyalizmine karşı edebiyatımızdaki ilk bilinçli karşı koyuştur.
Naim Tirali 1946’da Missouri zırhlısı ile İstanbul’a gelen Amerikalı askerlere
aşırı ilgi gösteren idari kadrolar ve yerel yönetimleri alaycı bir dille
eleştirir (Yirmi
Beş Kuruşa Amerika).
Truman yardımı da Türk yazarlar tarafından eleştirel bir
bakışla incelenir.
Sermet Çağan’ın Ayak Bacak Fabrikası ve Fakir Baykurt’un Amerikan Sargısı’nın konusu Truman yardımlarıdır.
Fakir Baykurt’un eserindeki hükûmet görevlilerinin hepsi
Amerikan hayranıdır.
Cevat Fehmi Başkut, Harput’ta Bir Amerikalı Amerika’ya göç ettikten
sonra aslını kaybeden bir Türk’ün Harput’a döndükten sonra yaşadıklarını
anlatır.
Güngör Dilmen, Canlı Maymun Lokantası
Fazıl Hüsnü Dağlarca’ın Vietnam Savaşımız ve Vietnam Körü savaşı konu edinen
eserlerdir.
---
Blues
Yunanca’da cloros hem bal hem de çayır-yeşil anlamına gelir.
Yeşilin tadı baldır. Blue/mavinin tadı nasıldır?
Sarıya mavi (blue) karıştırınca tekrar yeşil olur. Blues
buradan başlar.
Yabancılaşmış, sararmış biz insanların ruhuna biraz Blues
katarak ruhundan koparılmış bedenlerimize bal olduğunu yeniden hatırlatmadır.
Müzik nedir?
“Sorduğuna göre hiçbir zaman anlayamayacaksın” L. Armstrong
Doğu Batı Dergisi
Sayı: 32, Temmuz 2005
Doğu Batı Yayınları
Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder