3 Mayıs 2014 Cumartesi

Bir Zamanlar Amerika

Bir Zamanlar Amerika


Kolomb’un gemileri kıyıya yanaştığında Arawak yerlileri tarafından karşılandılar.
Kolomb’un yerliler hakkındaki izlenimleri çok olumludur.
İspanyol kralı ve kraliçesine yazdığı mektupta şöyle der: “Bu insanlar o kadar yumuşak başlı, barışsever ki, yeryüzünde bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına majesteleriniz önünde ant içebilirim.”

Kolomb’un 12 Ekim 1492’de San Salvador sahiline ayak basmasının üzerinden on yıl bile geçmeden bütün kabileler, yüzbinlerce insan yok edildi.
Adada neler olduğuna ilişkin bilgi kaynağı, genç bir rahip olarak Küba’nın fethine bizzat katılan Bartolome de las Casas’ın kitabı olmuştur.

1800 yılında Jefferson artık Kızılderililerin bazı bölgelerden uzaklaştırılmaları için hükûmeti ikna etti.

Jackson, 1813-1814 Creek Savaşı’nda yer almıştı. “Kızılderili öldürdüğümde onların kafa derilerini sakladım” diyerek övünen Jackson…

1829’da Kızılderililerin “Keskin Bıçak” adını taktığı Andrew Jackson, ABD başkanlığına getirildi.

1490’lardan 1890’lara kadar süren 400 yıllık soykırım Kolomb ile başladı, Yaralı Diz ile son buldu.

Apokalips / Yunanca “gizli olanın açığa çıkması” anlamına gelen apocalypteo kelimesinden türemiştir.

ABD dış politikası
Bağımsızlığın kazanıldığı ilk dönemde (1776-1822) ülke topraklarının ve bağımsızlığın korunmasına öncelik verildi.
1823 tarihli Monroe Doktrini ile ABD tüm Amerika kıtasını kendi nüfuz alanı olarak ilan etti.
1898 Amerikan-İspanyol Savaşı, ABD’yi emperyal bir güç haline getirdi.
1898-1945 arasında Asya-Pasifik bölgesinde kurduğu siyasi, askeri ve iktisadi üstünlük sayesinde ABD, dünya liderliğine doğru ilerledi.
Türkiye’nin “Batılılaşma” sevdası, Asya kökenli ve geleneksel bir toplumun Avrupalı ve modern değerlerle buluşması şeklinde gerçekleşmiştir. ABD’nin “Batılılaşma” macerası ise, Avrupa kökenli modern bir toplumun Asyalı ve geleneksel değerlerle buluşması sonucunda mutlu sona ulaşmıştır.

Nur Gürani Arslan - Türk Edebiyatında Amerika (s. 241- )

Ahmet Mithat Efendi’nin 1874 tarihinde yazdığı Hükm-i Dil adlı tiyatro eserinde aralarında sınıf farkı olan birbirine sevdalı iki Fransız genci, Amerika’yı asaletin değil bireyin önemli olduğu düşüncesiyle sığınılacak ve mutlu olunacak ülke olarak seçerler.
Rikalda yahut Amerika’da Vahşet Âlemi, Aztek kabilesinin eline esir düşen genç bir batılı kızın hikâyesini anlatır. Bu vesileyle medeniyet fikri tartışılmaktadır.
Fenni Bir Roman yahut Amerika Doktorları adlı eserinde Amerikalıların bin bir türlü garipliklerinin tek bir nedeni olduğunu söyler; terakki-perestlik.

Ömer Seyfettin Muhteri adlı hikâyesinde Kayseri’den Amerika’ya giden bir Türk’ün macerasını anlatır.
Ercüment Ekrem Talu ise eserinde, Amerikalıların antika merakını kullanarak ülkenin ileri gelen zenginlerini aldatan Meşhedi ve arkadaşlarını anlatır.  

Halide Edip, bir Amerikan okulundan mezun olan ilk Müslüman öğrencidir.
Okul yıllarına dair anılarını Mor Salkımlı Ev’de anlatır.
Yeni Turan adlı romanında Osmanlı İmparatorluğu için kurtuluş çareleri arar. Amerika modelinin örnek alınabileceğini söyler.
Tatarcık, Sonsuz Panayır, Akıle Hanım Sokağı ve Hayat Parçaları adlı romanlarında da Amerikalı tiplere rastlarız.
Halide Edip’in eserlerinde Wilson prensiplerinden beklentileri ve daha sonra duyduğu hayal kırıklığı açıkça görülür.

Müfide Ferit Tek ve Necmettin Halil Onan (İşleyen Yara), Amerikan kolejlerinde Türk ve Müslüman çocuklarına yapılan baskılardan ve Hıristiyan propagandasından söz ederler.
Müfide Ferit Tek, Pervaneler adlı eserinde, Heybeliada’daki Amerikan kolejinin üç kız öğrencisini anlatır.
Pervaneler, yabancı kültür nüfuzuna karşı yazılmış bir roman olarak değerlendirilmelidir. Eser, kültür emperyalizmine karşı edebiyatımızdaki ilk bilinçli karşı koyuştur.

Naim Tirali 1946’da Missouri zırhlısı ile İstanbul’a gelen Amerikalı askerlere aşırı ilgi gösteren idari kadrolar ve yerel yönetimleri alaycı bir dille eleştirir (Yirmi Beş Kuruşa Amerika).

Truman yardımı da Türk yazarlar tarafından eleştirel bir bakışla incelenir.
Sermet Çağan’ın Ayak Bacak Fabrikası ve Fakir Baykurt’un Amerikan Sargısı’nın konusu Truman yardımlarıdır.
Fakir Baykurt’un eserindeki hükûmet görevlilerinin hepsi Amerikan hayranıdır.

Cevat Fehmi Başkut, Harput’ta Bir Amerikalı Amerika’ya göç ettikten sonra aslını kaybeden bir Türk’ün Harput’a döndükten sonra yaşadıklarını anlatır.

Güngör Dilmen, Canlı Maymun Lokantası

Fazıl Hüsnü Dağlarca’ın Vietnam Savaşımız ve Vietnam Körü savaşı konu edinen eserlerdir.
---

Blues
Yunanca’da cloros hem bal hem de çayır-yeşil anlamına gelir.
Yeşilin tadı baldır. Blue/mavinin tadı nasıldır?
Sarıya mavi (blue) karıştırınca tekrar yeşil olur. Blues buradan başlar.
Yabancılaşmış, sararmış biz insanların ruhuna biraz Blues katarak ruhundan koparılmış bedenlerimize bal olduğunu yeniden hatırlatmadır.

Müzik nedir?
“Sorduğuna göre hiçbir zaman anlayamayacaksın” L. Armstrong

Doğu Batı Dergisi
Sayı: 32, Temmuz 2005
Doğu Batı Yayınları

Ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder