10 Mayıs 2014 Cumartesi

Hegel ve Aydınlanma Yüzyılı

Hegel ve Aydınlanma Yüzyılı


Guy Planty-Bonjour  - Montesquieu’ye Göre Bir Ulusun Genel Ruhu ve Hegelci Volgsgeist

Montesquieu Alman düşüncesi üzerine oldukça belirleyici bir etki bıraktı.
Lessing, Yasaların Ruhu’ndaki tezleri dinlerin tarihine uygular.
Herder, Volksgeist (halkların ruhu) temasını tarihsel araştırmaların merkezine koyar. (s. 9)

Montesquieu’den önce devlet özel hukukla açıklanıyordu. Montesquieu ise özel hukukun içinde doğmuş olduğu tarihsel karaktere bağlı olduğunu anladı.
…halkın yaşamını içeren erdemdi.
Montesquieu için erdem, törelerin dile getirilmesidir, öyleyse bir ulusun genel Ruhu’dur. (s. 19)

Vitaly Kuznetsov – Hegel ve Voltaire’de Tarih Felsefesi

Gençken yazılıp ölümünden çok sonra yayınlanan yazılarında Hegel bu Fransız Aydınlanmasına çok yakın görünür.

1807’den itibaren Hegel, Aydınlanmanın karşıtı olan bir tarih felsefesi geliştirir ve ortaya koyar. (s. 37)

…evrensel tarih, özgürlük bilincinin ilerlemesidir. (s. 44)

Marie-Jeanne Königson – Hegel, Adam Smith ve Diderot

Ekonomi politiğin keşfi, Hegelci felsefenin gelişiminde önemli bir dönemeci belirtir. (s. 52)

Hegel Frankfurt’ta Stewart ve Smith’i okurken, gerek Fransız Devrimi’nde, gerek kendi döneminde tarihsel olan ne varsa bunları keşfeder; bu, çalışma üzerine kurulu endüstri toplumunun doğuşudur. (s. 53)

Klasik ekonomi politikanın birinci ilkesine göre emek değerin temelidir.

Hegel çalışmayı insanın özünün somut dışavurumu gibi sayar.

Makineyle birlikte bu biçimsel etkinliği ortadan kaldırıyor.
Makine (…) insandan öç alıyor. (s. 56-57)

Çalışma mekanikleştikçe emeğin değeri azalır.

Hegel emeğin yabancılaşmasını (…) onu bir yandan gerekli öte yandan da aşılmaz buluyor.

Diderot, Rameau’nun Yeğeni
…yapıtın kendisinin de gösterdiği gibi, öznel bilincin özelliği olarak diyalektik, aynı zamanda toplumsal yaşamın da bir ürünüdür. (s. 62-63)

Rameau’nun Yeğeni’nin analiz eden Hegel, parçalanmış bilinç, sapmanın, tam olarak sapmanın bilincidir. (s. 64)

Diderot’nun diyaloğunda söz konusu olan, kapitalist endüstriyel toplumun gelişimidir. (s. 65)

Guy Besse – J.J. Rousseau: Efendi-Uşak-Köle

Tüm kültür, olmak ile görünmek diyalektiği içine girmiştir.
Buna göre egemenlik kulluk diyalektiği içine girmiştir (efendi-köle / köle-efendi). (s. 71)

…filozofun konuşmaları gerçeğe, insanlığa ve genel çıkara hizmet eder… (s. 72)

İtiraflar’ın baştan sona kadar iyilik bilme için bir kavga olduğunu anımsamak gerekir… (s. 74)

Uşak çalışmaz, hizmet eder ve uşak olarak efendisi üzerinde erk sahibi olur. (s. 76)

Türkçeleştiren: Hüseyin Portakal
Cem Yayınları

Mayıs, 2002

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder