10 Mayıs 2014 Cumartesi

Kaan H. Ökten – Ölüm Kitabı

Kaan H. Ökten – Ölüm Kitabı
Ölüm Düşüncesinin Temel Metinleri



Logos’çu geleneğin belki de ilk örneği Şabaka Taşı’yla başlıyor.
Mısır hükümdarı Şabaka’nın anısına hazırlanan bir taş…
Buradaki metinde,
Tanrı Ptah, ağzından çıkan bir “söz = logos” ile Tanrıları ve onlar aracılığıyla her şeyi yarattı. (s. 3)

Upanişadlar’da ölüm, kurtuluşa ermemiş olan kişinin ruhu için yeniden bedenlenmenin bir geçiş kapısı, kurtuluşa ermiş bir ruh içinse mutlak bir’in içinde hemhal oluşun imkânıdır. (s. 4)

(Simmel) …yaşam içeriklerinin nasıl ölüm-aşan mana ve ahlak birikimlerine dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Bu itibarla ölüm sayesinde kültür ve ahlak söz konusu olabilmektedir. (s. 15)

Canlı Horus: İki Ülkeye bereket getiren (Yukarı ve Aşağı Mısır).
Re’nin oğlu[şa-ba-ka]
Dokuz büyük tanrı:
Re-Atum, Şu, Tefnut, Geb, Nut, Osiris, İsis, Seth ve Nephthys (s. 21)

Dildir kalbin ne düşündüğünü beyan eden.

…huzur sahibine hayat, günah sahibine ise ölüm verildi. (s. 23)

Ölüler Kitabı
Kötülük yoktur bende, aleyhimde bir iddia yoktur,
Ve kendisine kötülüğümün değdiği kimse yoktur.
Çünkü ben hakikatle yaşıyorum, hakikatle besleniyorum. (s. 35)

Gılgamış Destanı
Nasıl bir şeydir
Seni kapıp götüren bu uyku
Karanlıklara karıştın
Ve beni duymuyorsun artık
İkiz Dağlar’dı
Bu dağın adı
Dorukları
Gök kubbeye değen
Ve etekleri Cehenneme’e ulaşan
Doğan güneşin koruyucusu
İkiz Dağlar’a vardığında
İnsan-akrepler
Nöbet tutuyordu
Giriş kapısında… (s. 39)


Kim için
Yoruldu kollarım
Kimin uğruna kanadı kalbim
Bir iyiliğim
Dokunmadı kendime
Toprağın Aslanı’na
Kaptırdım bitkiyi… (s. 46)

Kutsal Kitaplar

Gözdeki öz ise buradan çıkıp dışarıya (kaynağı olan güneşe) geri döner. İşte o anda hiçbir şekil tanıyıp bilmez artık.
İnsan tümüyle ihtirastan (kama) meydana gelir; ihtirası hangi yöndeyse idraki (kratu) de o yöndedir. İdraki hangi yöndeyse amelleri (karman) de o yöndedir. Amelleri hangi yöndeyse başına gelenler de o yöndedir. (s. 55-56)

Her kim arzu etmiyorsa, arzudan arınmışsa, arzusunu söndürmüşse, bizzat kendi kendisinin arzusu haline gelmişse, onun yaşam güçleri kendisini terk etmez. Zira Brahman’dır o ve Brahman’da kendisini bulacaktır. (s. 56)

…onlar gelmeyen ölümü özler, onu define arar gibi ararlar; mezara kavuşunca neşeden coşar, sevinç bulurlar. Neden yaşam verilir nereye gideceğini bilmeyen insana, çevresini Tanrı’nın çitle çevirdiği kişiye? Çünkü iniltim ekmekten önce geliyor, su gibi dökülmekte feryadım. Korktuğum, çekindiğim başıma geldi. Huzur yok, sükûnet yok, rahat yok, yalnız kargaşa var. (s. 63)

Bu çağın insanları evlenip evlendirilirler. Ama gelecek çağa ve ölülerin dirilişine erişmeye layık görülenler ne evlenir ne evlendirilir. Bir daha ölmeleri söz konuş değildir. (s. 72)

Adı yaşam kitabına yazılmamış olanlar ateş gölüne atıldı. (s. 77)

İlyada
İnsanların soyu da yaprakların soyu gibidir;
Rüzgâr kimi zaman onları yere saçar ve kimi
Zaman da bahar onları yeşil ağaçların üzerinde filizlendirir. (s. 89)

Epikuros
Dinsiz olan, çoğunluğun tanrılarını ortadan kaldıran değil, çoğunluğun düşündüklerini onlara yakıştırandır. (s. 95)

…iyilik ve kötülük duyularla vardır; ölüm ise duyulardan yoksun olmalıdır. (s. 96)

Marcus Aurelius
Kimse bir insandan sahip olmadığı bir şeyi alamaz.
Bu nedenle belli bir süre ya da sonsuz bir zaman bir şeyi görmek arasında fark yoktur.
…bir insan hangi yaşta ölürse ölsün aynı şeyi kaybeder. Şimdiki an kaybedebileceğimiz tek şeydir. Çünkü sahip olduğumuz tek şeydir. Hiç kimse sahip olmadığı şeyi kaybedemez. (s. 129)

Feuerbach
Bir şey ancak başka bir şeyi sınırlandırabilir. Bir şeyin sonlu olabilmesi için, içinde ya da sayesinde sonlandığı şeyde hakiki özüne sahip olabilmesi gerekir.
…ölüm, herhangi bir varoluşa ve gerçekliğe sahip olmayan bir yaşam sınırıdır. (s. 191)

İçeriktir zamanı kendi içinde ayırt eden. Ancak ve sadece içeriğin ne ve nasıllığı sayesinde şimdiki an belirli, yani ayırt edilmiş bir an haline gelir. Dolayısıyla her bir şey, her bir içerik zaman-yoksunudur ve zaman-üstüdür, zaman içerisindeki her sınır bizatihi zamanın sınırı ve inkârıdır, dopdolu bir sonsuzluk ve bitimsizliktir. Bir başka deyişle sonsuzluk, zamanın tamamına erişi ve yazgısıdır, yani zamanın zaman içerisinde fiilen ve sahiden inkâr edilmesidir. (s. 193)

Kierkegaard
Üç kürek toprakla ölüyü, topraktan gelen diğer her şey gibi, toprağa geri vermek, işte o zaman her şey bitiyor. (s. 197)

Agora Kitaplığı

Eylül 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder