20 Mart 2015 Cuma

Thomas Mann - Değişen Kafalar

Thomas Mann - Değişen Kafalar


Değişen Kafalar bir Hint efsanesidir.

Şridaman, ruhça incelmiş, vücutça da hantallaşmış Brahmanlar sınıfındandır.
Nanda ise daha aşağı bir sınıftan, kültürce daha zayıf, ama vücutça çok çevik ve güçlü bir gençtir.
Aralarına bir kadın katılı: Sita
Sita, Şridaman’ın karısı olur. Zeki ve bilgili kocasına saygı göstermekle birlikte bir türlü onun zayıf ve yağlı vücudunu sevemez. Düşlerine egemen olan Nanda’nın esmer renkli çevik vücududur. Üçü arasında dayanılması zor bir süreç başlar.
Şridaman kendi canına kıyarak bu acı hayata son vermek ister. Nanda da aynı şeyi yapar.
Tek başına kalan Sira’ya acıyan tanrıça, aşkları uğruna kendilerini kurban eden gençleri hayata döndürmeye karar verir. Sita’dan gençlerin kopan kafalarını düzgün şekilde yerine koymasını ister. Sita söyleneni yapar ve fakat kafaların yanlış vücutlara yerleştirir. Nanda’nın başını kocasının vücuduna yerleştirir.
Hayata dönen gençler Sita üzerinde hak iddia ederler. Tartışmalarını bir bilge çözer: Şridaman’ın kafasını taşıyan vücudun Sita’nın kocası olduğuna karar verilir. Nanda başlı vücut ardına baka baka ormana çekilir.
Aradan zaman geçer. Şridaman’ın başı, Nanda’nın çevik vücudunu Brahmanların hareketten yoksun yaşamlarına entegre eder ve bu sayede kaslı-kuvvetli vücut hantallaşır. Sita yine mutsuzdur... Çocuğunu yanına alır ve Nanda başlı eski âşığını bulmak ümidiyle ormana gider. Nanda’yı bulunca sevinir. Şridaman da hemen Sita’nın hemen ardından Nanda’yı bulur. İki eski dost içine düştükleri açmazı ölerek çözmeye karar verirler. Sita da onlarla birlikte ateşe girer. Üçü ölür, Sita’nın miyop olan oğlu Samadhi / Andhaka rahat bir hayat sürer.

---
Notlar
Genç olanın adı Nanda
Biraz büyükçe olanın da Şridaman

…kararsızlık içinde birbirine dolaşan maskelerin ve biçimlerin kaynaştığı derinliklerde kendini gayet rahat hissediyorsun ve bu yüzden seni görmek de insana rahatlık veriyor. (s. 25)

…ad, varlığın ve ruhun bir parçasıdır.

…zevkten sersemleşen Şridaman olmaktan çıkayım.
Bu karanlık sözleri söyledikten sonra yerdeki kılıcı kavradı ve kendi eliyle başını gövdesinden ayırdı. (s. 57)

(Nanda)
Şridaman, diye hıçkırdı. Dostum, ne yaptın?

Ben de ardından geliyorum…


Güzel Sita (…) korkunç olayla karşı karşıya geldi.

…gözlerini kopuk kafalara, birbiri üzerine devrilmiş gövdelere ve akan kanlara dikti.

Tapınaktan dışarıya çıktı.
…sarmaşıklardan birini yakalayarak bir ilmek yaptı ve boynuna geçirerek kendini asmaya hazırlandı. (s. 68)

…onlar birbirlerini öldürüp beni ortada bıraktılar…

…geceleri (…) Şridaman’ın bana yaklaştığını gördükçe kederden soluyor ve beni kucaklayanın Nanda olduğunu düşleyebilmek için gözlerimi yumuyordum.

Ama Nanda da bana sokulmuyordu –beni istemediğinden değil- beni istiyordu, eminim ki beni kesinlikle istiyordu. Ama arkadaşına karşı beslediği kırılmaz bağlılık dolayısıyla bu isteğe göğüs geriyordu.

…böylelikle kocasız kalmıştım ve üçümüz de vazgeçişle dolu bir yaşam sürüyorduk. (s. 74)

Yıkımımızın nedeni, herhalde bundan önceki yaşamlarımdan birinde işlediğim bir suçtu.

Tanrısal ses:
Şimdi kulaklarını aç da sana söyleyeceklerimi dinle:
…kafaları alıp vücutlara uyduracaksın. (s. 77)

Kesilen kafaları yeniden yapışan ve kesik yerlerindeki yara izleri belli olmayan iki genç şimdi önünde duruyor ona ve kendi vücutlarına bakıyorlardı daha doğrusu bunu yapmak için birbirlerinin vücutlarına bakmak zorunda kalıyorlardı. (s. 78)

…iki şey kesinlikle ortaya çıktı. Bunlardan birincisi: Sita’nın yeniden can bulanlar kafalarını temel alarak seslenmekle doğru davrandığıydı; çünkü temel olan kafalardı ve kişilikle mülkiyet duygularını hiç kuşkusuz bunlar belirliyordu.
İkinci gerçek de, her ikisinin de yaptığı yanlıştan dolayı Sita’ya kızmayıp yeni biçimlerinden dolayı son derece hoşnut olduklarıydı. (s. 81)

Cesaretle merakı birbirinden ayırt etmek zordur.

Nasıl kadın mutlulukların en üstünü ve şarkıların kaynağıysa,
Baş da tüm organların en üstünüdür.

(Nanda)
Mutluluklar dilerim, ben artık kendi yoluma gideceğim.

…bahsi kaybeden birisinden ayrılırmış gibi ona karşı dost davrandılar.

Sita, zamanı gelince (…) Samadhi adını verdikleri oğlunu doğurdu.

Çocuğun gözleri son derece miyop.

Samadhi’yi sonraları Andhaka, yani kör diye çağırmaya başladılar… (s. 111)

Sita Nanda’yı özlemeye başladı. Oğlunu yanına aşıp ormanın içlerine doğru yol aldı.

Dankaka ormanına vardı.

Nanda, diye seslendiği zaman yüreği sevinçten çatlayacak gibiydi.

Şridaman, sen ey efendim ve sayın kocamın kafası, dedi. Selam sana. Sakın gelişinin bizim için korkunç ve istenmeyen bir şey olduğunu sanma. Çünkü ikimizin bulunduğu yerde her zaman üçüncünün eksikliği duyumsanacaktır. (s. 117/118)

…bu karşılıklı birbirini öldürme, vaktiyle ikimizin de başardığı kendi kafasını uçurmak kadar zor olmayacaktır.

Nanda:
Kılıçları ver, diye bağırdı.

İki delikanlı da birbirlerinin yüreklerini delerek çiçekli çayıra yıkıldılar.

Her yandan binlerce kişi gelerek (…) Sita’nın kendisini kocası ve dostuyla diri diri yakışını seyrettiler.

…sonraları yalnızca Andhaka diye anılan çocuğu Samadhi, rahat bir ömür yaşadı. (s. 124)

Die Vertauschten Köpfe
Türkçeleştiren: Saadet İkesus Alp
Cumhuriyet / Dünya Klasikleri
Aralık, 1998


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder