27 Mart 2015 Cuma

Didem Görkay - Eksik Bir Şey Mi Var

Didem Görkay - Eksik Bir Şey Mi Var


Yüzümde Emanet Dururdu Gülüşlerim
(Gazete haberi)
Şair ve yazar Kemal Göleli, dün akşam Kurtuluş Çobanoğlu Sokak’ta sevgilisinin evinin bulunduğu beş katlı apartmanın terasından atlayarak yaşamına son verdi.

Kemal Göleli yabancısı olduğu bir evde uyanıyor, uyandığı odanın duvarında şiirlerinden bir dize gözüne ilişiyor; “Yüzümde emanet dururdu gülüşlerim…”

Eve daha önce hiç gelmediğimden emindim.

Önceki gece çok içmiş. Evin sahibi Selma, onu o halde bırakamamış, alıp kendi evine getirmiş.
Selma’nın ilgisinde ve yüzünde tanıdık bir şeyler vardı.
Gülüşünde hayaller kuran bir çocuğun masumiyeti…

(Selma) İnsan unutmak için bu kadar çok içer. Hâlâ unutamadınız mı?

(Kemal Göleli) O sabahtan sonra haftada üç dört gün görüşmeye başladık. Bir süre sonra onun evine yerleştim.

Havai fişekler ayın canını yakar.

Her şey bir kere oluyordu hayatta, bütün sevinçler bir kere oluyordu aslında, aşk bir kere…

Selma bir kutu çıkardı yatağının altından.
İçinde röportajlarım, fotoğraflarım…

Selma, güldüğünde Eda’ya benziyordu.
Sarılıyorum Selma’ya Eda’ya sarıldığımı düşünerek.

…belki de kim bilir sevmiştim Selma’yı ama Eda’ya benzediğini fark ettikten sonra ona, Eda’ya sarıldığımı düşünerek sarılmıştım.

Selma beni yıllarca uzaktan sevmişti.
Keşke gene öyle kalsaydı her şey.
Benimle birlikte o da yok oluyor.

Mourir d’Aimer
Gülgün, Mahir’e âşık…

(Mahir’in) E-postayla gönderdiği şarkı (Mourir d’Aimer) yılın ilk karı gibi hüzünlüydü.
Şarkıyı dinlerken Mahir’le buluştuğu yaz akşamlarını, ıhlamur kokularını yeniden yaşıyordu.

Gülgün, yazı atölyesinde kendisine tavsiye dilen öykücü Mahir Üstün’ün kitaplarını okumuş, ondan etkilenmiş ve hakkında bilgi toplamıştı. Mahir’e yazdığı hayranlık dolu e-postadan sonra yazışmaya başlamışlardı.

İlerleyen günlerde Gülgün, Mahir’in hayatından başka kadınların olduğunu anlamıştı.

Gülgün, yazı atölyesinden arkadaşı Gamze’ye içini döküyor.

Mahir, Gülgün’ü kırdığının farkında değildi. Onun için hayatına aniden giren ve aynı hızla çıkan kadınlardan biriydi.
Onun dünyasında aşka yer yoktu.

Aradığı sevgiyi Mahir’in veremeyeceğini anladığında sanki içinde bir yerde, bir çocuk salıncaktan düştü, dizi kanamaya başladı.

Birlikte kaldıkları bir gecenin sabahında vapurla Beşiktaş’a geçmişlerdi. Mahir, vapurda iş yerinden bir arkadaşıyla konuşmuştu yol boyunca. Bir kere bile Gülgün’e yüzünü dönmemişti. Gülgün o sabahı, o yalnızlığını hiç unutmamıştı.

Mahir’in birkaç gün sonraki doğumgünü için hazırlık yapıp Mahir’i davet etti ama o gelmedi.

İlerleyen günlerde ayrıldılar.
İlişkileri boyunca Mahir aynı zamanda Gamze ile de birlikteydi fakat Gülgün bunu fark edemedi bile…

Vima Vima
Kiralık ev arıyor, sonunda Cihangir’de Susam Sokak’ta bir teras kat buluyor.
Evi çok sevdi, komşuları tanımak istiyor, onları gözlemliyor.
Fesleğenlerinden biri çiçek açmış, bu kötüye işaret. O sırada komşusu ona bakıyor.
Ertesi akşam paspasın üzerinde bir kutu buluyor. Kutuda bir kaset bir de mektup var. Komşu evden duyduğu şarkıyı bu sayede kendi evinde dinliyor.
Mektubu okuyor; Ali İhsan’ın Maria’ya yazdığı bir aşk mektubu. Maria bir de not bırakmış kutuya Güzel hatırlanmak isteyen fesleğenler bu nedenle ölmeden evvel çiçek açarlar.
Belli ki Maria ölmek üzeredir, o adeta bir fesleğen, zira kapı komşusu ona açan çiçeği oluyor. Bu nedenle yıllarca sakladığı hatıralarını ona emanet ederek huzur içinde ölüyor.

Üç Nokta…
Kayışdağı
Sevdiği kişi orada yaşıyor, o nedenle Kayışdağında, yarım kalmış bir şeyleri üç noktayı metafora dönüştürerek anlatıyor.

Aynada Saklanan Zaman
Yenimahalle
Nurgül, Ali’yi seviyor. Ali haytanın biri; ayaküstü kırk yalan uydurur. Nurgül’ü istemeye gelecek başka birileri. Nurgül konuyu Ali’ye açıyor. Ali sorumsuz.
Akşam, evde konu açılınca; “Ben Osman’ı istemiyorum, Ali’yi seviyorum, onunla evleneceğim” diyor.
Nurgül, yanına birkaç parça eşyasını alarak erkenden evden çıkıyor. İçini Ali’nin doldurduğu hayalleriyle birlikte Ali’yi aramaya gidiyor. Ali dün gece gitmiş.
Hayalleri yıkılmış bir halde evine geri dönüyor. Ailesinin istediği evliliğe razı oluyor.

O Gece Kaldı Geriye Sadece
(Anlatıcı, Cihangir’deki bir kâgir ev) Merafet Hanım’ın kocası inşaattan düşüp ölmüş. Yanına kızını alarak Edirne’ye dönmüş. Ev terk edilmiş.
Eleni taşınmış bu eve. Marangozluk yapan Ali’ye âşık olmuş. Onların aşkı da yarım kalmış. Amcası gelmiş ve Eleni’yi Fransa’ya götürmüş.
Yıllar sonra Eleni bu eve geliyor. Terk edilmiş evde geçmiş yıllardan kalan anılarını hatırlıyor.

Sonrasında Saklı Kalandı Aşk
Uyuyarak kaçabileceğimizi sanırız yaşadığımız acılardan, ne büyük bir yanılgı…
İki kişiyle başlanan bir ilişki bir kişinin istemesiyle bitebiliyordu.
Meriç’i düşünüyor.
Çok üşümüştüm. Birazdan Meriç’in gözlerinin beni ısıtacağını düşünerek Cadde-i Kebir’den içeri girdim.
Meriç’le göz göze geldiğimizde içimdeki çocuk bütün balonları gökyüzüne bıraktı; öyle bir coşku, sınırsız bir mutluluk…
Meriç’i düşünüyor, aklı ve gönlü hep onda ama Meriç hiçbir zaman ona bu denli yakın ve ilgili olmamış…


Koyu Kitap 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder