TBMM - İstiklal Mahkemeleri Cilt 7/3 İkinci Dönem Ankara İstiklal Mahkemesi (1925-1927)
Sıra Numarası : 6
Esas Numarası : 191/341
Teşrinievvelin on beşinci günü Gazi Paşa Hazretlerini
istikbal için cem’ edilmiş olan zevatın kaffesi şapka giydikleri halde maznuniyeti
iddia kılınan Kazım bin Ali’nin fesle istasyonda bulunmasını gören
Jandarma Bölük Kumandanı Yüzbaşı Hüseyin Bey merkumun başından fesini alıp
yırtması üzerine merkum Kazım tarafından kumandan mir-i mumaileyh üzerine
taarruzla göğsünden kaktırmak ve başından yüzbaşılığa ait resmî serpuşunu
almasından kendisinin hüviyeti tahkik edilmek üzere karakola gönderilip ferdası
günü hüviyeti tesbit edilmek üzere karakoldan bir kefalet-i şahsiye senedi
alınarak bırakılan ve ferdası günü Jandarma Dairesine celb olunduğunda
kendisine şefaat için gelen şahit tüfenkçi İzzet Ağa ve hancı Süvari Hasan Ağa
muvacehelerinde ve esna-yı vazifede Yüzbaşı Bey’e karşı dürüştane bir vaziyet
takınarak ve şiddetli bir lisan ile fesini çıkarmaya hak-ı salahiyeti
olmadığını ve fesiyle istasyona gelinmeyeceğine dair kendisine bir tebligat
yapılmadığı ve başındaki fes ancak din ile alakası bulunan Müslümanların
çıkarabileceğini söylemesine karşı Yüzbaşı Bey de münadi marifetiyle tebligatın
Alaşehir ahalisine ifa kılınmış olduğunu söylemesi üzerine merkum cebinde
bulunan sustalı çakısını çıkarmak üzere oda kapısına doğru yürümesini müteakib
Takım Kumandanı Sezai Bey tarafından merkumun su-i kasdi hissedilerek Sezai Bey
tarafından arkası takip olunarak o sırada cebinden çıkarıp açtığı susta
çakısını Sezai Bey’in sol kalçasına saldırıp ağır surette yaralamış ve ikinci
defa da üzerine atılmış ise de esbab-ı mania hayluletiyle katle teşebbüsü akim
kaldığı ve çok müşkilat ile elinden mezkur çakı şahitlerin ve toplanan
jandarmaların muavenetleriyle alınabildiği ve bu uğraşma sırada bir çok eşhasın
ellerinden yaralandığı gerek evrak-ı tahkikiyede şahitlerin şehadâtından zabıt
ve keşif varakaları ve tabip raporu müfadından ve kendisinin huzur-ı mahkemede
vaki’ olan müevvel ikrarından anlaşılmakla hareketine tevafuk eden Kanun-ı
Ceza-yı Umumi’nin “174” üncü maddesinin ikinci fıkrası mucibince ve “46” ncı
maddenin [Yed-i ihtiyarında olmayan esbab-ı mania hayluletiyle …… fiil-i mezkur
idam olunur ve müddet kürek...... yedi seneden eksik olmamak üzere muvakkat
kürek cezası hüküm olunur] diye muharrer fıkrası delaletiyle on beş sene
müddetle küreğe konulmasına ve müddet-i mahkumiyetini Diyarbekir
Hapishanesinde ikmaline müttefikan 3/1/1926 tarihinde karar verildi. 3/1/1926 /
s. 9
…
Sıra Numarası : 22
Esas Numarası : 8
42’nci sayfada zeyl-i karar vardır.
Türkiye halkının umumi serpuşu şapka olduğu ve buna
münafi’ itiyadın devamını Hükümetin men’ edeceği hakkında Büyük Millet Meclis-i
Âlisince kabul edilen ve Anadolu Ajansı ile Maraş’a tebliğ edilmiş olan 25/Teşrinisani/341
tarih 45 numaralı kanunun 26/11/341 tarihinde saat 10 raddelerinde çarşıda
Maraş Belediye Reisi Lütfi Bey tarafından ilan edilmesi üzerine ertesi
27/11/341 Cuma günü Maraş’ın Ulucamii’nde Cuma namazını müteakib Molla
İbrahim namındaki Cami imamının vaazını müteakib cami minberinde bulunan
ayet-i kerime işlemeli kırmızı ve yeşil bayrakları müstashiben cemm-i gafir
halinde silah ata ata müsellehan Hükümete hücum ve kuvve-i zabıtayı ihataya
kıyam ve makam-ı vilayet etrafında ve Hükümet avlusunda hep bir ağızdan
tekbirlerle şapka giymeyiz şapka giyen Hükümeti tanımayız, gavur vali istemeyiz
diye fiilen ve müsellehan isyan ve fırsat kollayan iki yüz küsur mevkufu
bulunan hapishanenin kapılarını ve demir parmaklıklarını ve üst kata çıkılmak
için mevzu’ asma ve çivili merdiveni tahrib eylemekle maznunun aleyhim olup
28/11/341 tarihinde taht-ı tevkife alınan Ulucami müezzini Hafız Mehmed,
İnşallah Maşallah Ali, Pekmezci Hacı Hüseyin bin Mustafa, Cami hademesi muhacir
Abdullah, Battal oğlu Hacı Memiş, Hacı İshakzade Durdu Fakih, veznedarlıktan
matrut Ahmed Remzi, Bayrakdar Süleyman oğlu Mahmud, Pişkinzade Osman Fakıh,
Ekmekçi mahallesinden Memiş oğlu Ali, Ekmekçi mahallesinden müteveffa Memiş
oğlu Mehmed, imam Hüseyin oğlu Hacı Ali, Çolak Ali, Yemeli oğlu Memili,
Karaoğlan oğlu Bekir, Veli oğlu Muharrem, Kara Ali’nin oğlu Sıddık, Şeyh
mahallesinden İsmail oğlu Sıddık, Kamil oğlu Ali, Mahmud oğlu Durdu, berber
Mustafa oğlu Veysel, muhacir Resul oğlu Mehmed, kazzaz Durdu, Osmaniyeli Halil
oğlu Ahmed, Halil Çavuş, Taşo, Toplak oğlu Mustafa Çavuş, Tahmas Ökkeş,
Yılankırkan Mehmed oğlu Ahmed ve hal-i firarda bulunan Maraş’ın Kuytul Muhtarı
Hafız Mehmed, Molla İbrahim, Maraşlı Bayrakdar Hamdi, Maraşlı nalband Ahmed ile
merkum maznunların ef’al ve harekâtında bir âmil-i manevi mevkiinde
olduklarından ve isyan hadisesinden evvel şapka iksası hakkında Heyet-i
Vekilece verilen kararı tamamen tatbik eylememelerinden dolayı keza maznunun
aleyhim olup 9/Kanunıevvel/341 tarihinde taht-ı tevkife alınan Kadızade Ziya, Hüseyin
zade Nuri, Şişmanzade Arif, Ahmed Hamdi, Arifi Bey zade Abdulkadir, Şişmanzade
Nuri, Çiftçizade Hasan, Kadızade Tevfik, Mebus-ı sabık Hasib, Kocabaşzade Ömer,
Ebubekir zade Mustafa, Kocabaşzade Ahmed, Neşet Bey zade Hacı Nuri Bey, Hüsni
zade Hasan Efendi, Alikocabaşzade Mehmed, Dede zade Mehmed, Arifi zade Arif
Efendi, Turgud, İşbahzade Hüseyin, Kısakürekzade Ahmed, Guruşçuzade Ali,
Seyyidbahtizade Hacı Mehmed, Katibzade Mehmed, Katımzade Derviş Ağa,
Kocabaşzade Hacı İbrahim Ağa, Doktor Veliddin, Nazif zade Ahmed, Musa Efendi
zade Mehmed Efendilerin icra kılınan muhakemeleri neticesinde: Maznunlardan
Ulucami müezzini Hafız Mehmed’in isyan sabahı camide efkar-ı umumiyeyi ifsad
maksadıyla tanzim edilen tahrik-âmiz hezeyannameyi tertib ve kıraat ettiği ve
öğle namazında İnşallah
Maşallah Ali’nin ötede beride şapka giymeyeceğinden bahisle
isyan günü Cuma namazında toplanan halkı Pekmezci
Hacı Hüseyin ile birlikte Hükümet aleyhine kıyama tahrik
eyledikleri ve hal-i firarda bulunan Molla İbrahim’in de bu hususun temini için
minberde vaazda bulunduğu, Kuytul Muhtarı, Bayrakdar Hamdi ve nalband Ahmed ile
birlikte cümlesi fiilen ve müsellehan isyana iştirak ettikleri ve Süleyman oğlu
Mahmud, Müezzin Battal Mehmed, Tortufakıh, Ziraat Bankası veznedarlığından matrud
Ahmed Remzi, Karaoğlan oğlu Bekir, Ulucami hademesi Abdullah ile Bitlisli Resul
oğlu Mehmed, Van muhacirlerinden İsmail oğlu Sıddık’ın da isyanda suver-i saire
ile propaganda ve müsellehan Hükümete ve hapishaneye hücum eyledikleri ve
maznunlardan Mebus-ı sabık Hasib Bey’in de isyanın zuhurundan evvel kendisine
şapka hakkında müracaatta bulunan Hafız Mehmed ve sair kimselere ben şapka
giymeyeceğim beni Hükümet zaten muhalif tanıyor. Siz başınızın çaresine bakınız
ve mukavemet için kuvvet tedarik edilmiştir, gibi sözlerle isyanın zuhuruna
sebebiyet vermek suretiyle fer’an zî-medhal olduğu ve maznunlardan sabık
tahsildar Maraşlı oğlu Halil’in de Sabit Efendi hakkında hıyanet-i vataniyede
bulunduğuna dair yalan yere tahriren ihbaratta bulunduğu ve kendisinin huzur-ı
mahkemede yazısının kendisine ait olduğunu itiraf eylemesi ve Sabit Efendi’nin
iddia ettiği vechle camide halkı isyana teşvik eylemediği ve mezkur mektubu
aralarında mevcut davadan müteessir olarak yazdığını itiraf eylemesi ve
maznunların mezkur ef’ale mücaseretleri gerek evrak-ı tahkikiyede ifadeleri
tesbit edilen şahitlerin şehadâtından ve zabıt varakasından ve kendilerinin
huzur-ı mahkemede müevvelen vaki’ olan ikrarlarından anlaşılmakla bunlardan
Ulucami müezzini Hafız Mehmed, İnşallah Maşallah Ali, Pekmezci Hacı Hüseyin’in
vicahen ve hal-i firarda bulunan Kuytul Muhtarı Hafız Mehmed, Molla İbrahim,
Bayrakdar Hamdi, nalband Ahmed’in gıyaben hareketlerine tevafuk eden Kanun-ı
Ceza-yı Umumi’nin muaddel “55” inci maddesinde [Her kim Hükümet aleyhine
müsellehan isyana......] diye muharrer fıkrası delaletiyle muaddel “57” inci
maddesinin [Beyan olunan ...... ve icraya tasaddi eylerlerse ...... ol cemiyete
dahil bulunanlardan ...... ve muhrik-i mefsedet olanlar her nerede tutulur ise
idam olunur] diye muharrer fıkrası mucibince salben idamlarına ve hal-i
firarda bulunan Kuytul Muhtarı, Molla İbrahim, Bayrakdar Hamdi, nalband
Ahmed’in de hukuk-ı medeniyeden ıskatla mallarının haczine ve Süleyman oğlu
Mahmud, müezzin Battal Mehmed, Durdu Fakıh, Ziraat Bankası veznedarlığından
matrud Ahmed Remzi, Karaoğlan oğlu Bekir, Ulucami hademesi Abdullah, Bitlisli
Resul oğlu Mehmed, Van muhacirlerinden İsmail oğlu Sıddık’ın hareketine tevafuk
eden Kanun-ı Ceza-yı Umumi’nin muaddel “55” inci maddesi delaletiyle “57” inci
maddesinin [Mevki-i hıyanette tutulanlar ….. müebbeden veya muvakkatan küreğe
vaz’ olunurlar] diye muharrer fıkrası mucibince onar sene küreğe konulmalarına
bunlardan Süleyman oğlu Mahmud ceride-i nüfustaki kaydına nazaran henüz on beş
yasında gözükmekte ise de kendisinin hal ve tavrından 22 yaşında olduğuna
heyet-i hakimeye kanaat geldiğinden Usul-ı Muhakemât-ı Cezaiye Kanunu’na
müzeyyel 23/Nisan/341 tarih ve 660 numaralı kanunun yedinci maddesi mucibince
sinninin yirmi iki yaşında olduğuna ve sicill-i nüfusunun bu suretle tashihi
zımnında Mahalli Nüfus Müdüriyetine müzekkere tastirine ve Sabit Efendi
hakkında iftira ettiği muhakemeten tahakkuk eden Maraşlı oğlu Halil’in
hareketine tevafuk eden Kanun-ı Ceza-yı Umumi’nin “213” üncü maddesinin [Bir
kimseye li-garazın cürm isnad eder...... tasni’ eder ise...... delâil-i
maddiyenin derece-i kuvvetine göre bir haftadan üç seneye kadar habs olunur]
diye muharrer fıkrası mucibince üç sene hapsine ve keza işbu isyan ve harekâtta
fer’an zî-medhal olduğu tahakkuk eden Mebus-ı sabık Hasib Bey’in de hareketine
tevafuk eden Kanun-ı Ceza-yı Umumi’nin “57” inci maddesi delaletiyle “45” inci
maddesinin [Eğer fiil-i asli idam veya müebbed...... fer’an zî-medhal olanlar
hakkında on seneden aşağı olmamak üzere muvakkat küreğe konulurlar] diye
muharrer fıkrası mucibince on sene müddetle küreğe konulmasına ve isyan
hadisesiyle alakadar olduklarına dair kanaat-bahş-ı vicdan olacak delâil-i
kanuniye görülemediği cihetle Kadızade Ziya, Buru Hüseyin zade Nuri, Şişmanzade
Arif, Kuşçuzade Ahmed Hamdi, Arifi Bey zade Abdulkadir, Şişmanzade Nuri,
Çiftçizade Hasan, Kadızade Tevfik, Kocabaşzade Ömer, Ebubekir zade Mustafa,
Kocabaşzade Ahmed, Hacı Nuri Bey, Hüsni zade Hasan, Alikocazade Mehmed, Dede
zade Mehmed, Arifi zade Arif, diş tabibi Hasan Turgud, İşbahzade Hüseyin,
Kısakürekzade Ahmed, Kuruşçuzade Ali, Hacı Mehmed, Katibzade Mehmed, Katımzade
Derviş, Hacı İbrahim, Doktor Veliddin, Nazif zade Ahmed, Musa Efendi zade
Mehmed Efendilerle, Pişkinzade Osman Fakıh, Ekmekçi mahallesinden Memiş oğlu
Ali, Sofu Memiş oğlu Memiş, imam Hüseyin oğlu Hacı Ali, Çolak Ali, Ali oğlu
Memili, Veli oğlu Muharrem, Kara Ali oğlu Sıddık, Kamil oğlu Ali, Mehmed oğlu
Durdu, Osmaniyeli Halil oğlu Ahmed, Halil Çavuş, Şaziye mahallesinden Taşo,
Mustafa Çavuş, Topal Mehmed oğlu İbiş, Karaküçükzade Mustafa Efendi, meşhur
Tahmaz Ökkeş, Yılankırkan Mehmed oğlu Ahmed’in beraetlerine ve sebeb-i aherle
mevkuf değillerse tahliye-i sebillerine müttefikan /1/1926 tarihinde karar
verildi. 18/1/1926 / s. 41-45
…
Sıra Numarası : 31
Esas Numarası : 16, 166/341, 181/341 Tevhid
Erzurum, Rize, Giresun hadise-i isyaniyesiyle alakadar ve
işbu hadiselerin suret-i tertib ve ihzarında amil ve öteden beri Hükümet
tarafından yapılan hamalât-ı teceddüdkaraneye karşı bir vaz’-ı muhalefet ahzıyla
idare-i hazıra aleyhinde daima propagandada bulunmakla maznunun aleyhim olan ve
3/12/341 tarihinde taht-ı tevkife alınan Erzurum’un Dere mahallesinden Hoca
Osman ve biraderi Hoca Mehmed ve Bakırcı mahallesinden Sami[h] ve
Camiikebir’den Muhsin ve Sabuncuzade Mustafa, Erzurum Sulh Hakim-i sabıkı
Zühdi, Muradpaşa mahallesinden Hacı Bey, Habibmolla mahallesinden Kara Sabri
Bey ve kitapçı esnafından mütekaid Yüzbaşı İsmail Efendi, Hasankale Telgraf
Müdürü Halid, Erzincan Murakıbı Ali ile [Frenk Mukallidliği ve Şapka] nam
risaleyi tahrir ve muhtelif mahallere irsal ile halkı isyana teşvik ettiğinden
dolayı İstanbul’da 7/12/341 tarihinde tevkif edilen Fatih dersiâmlarından Hoca
Atıf ve rüfekasından Babaeski Müftü-i sabıkı Ali Rıza, Fatih’te Şeyh
Süleyman, Fatih türbedarı Hasan Tahsin, Bakırköy’den Seydişehirli Hasan Fehmi,
Suudûlmevlevi, Bayezid Dersiâmlarından Hoca Tahir, Hoca Fettah ve
19/Eylül/341’de tevkif edilen İstanbul’da Taladbey Hanında Yemenli Yusuf ve
16/Eylül/341 tarihinde tevkif edilen ve marü’l-beyan evrak ile muhakeme ve
evrak-ı tahkikiyesi tevhid edilen Uşaklı saatçi Mustafa oğlu Süleyman Sami ve
31/Teşrinievvel/341 tarihinde tevkif edilen Uşak’tan Köseoğulları’ndan saatçi
Hacı Ali oğlu Ahmed, Ayntabizade Rasih oğlu Salih, Kamil Paşa zade Muhlis ve
rüfeka-yı sairesi haklarında icra kılınan muhakeme neticesinde: Bunlardan Hoca
Atıf Efendi’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin teceddüd ve tekamüle doğru attığı
hatvelere mani olmak ve halkı isyan ve irticaa teşci’ etmek kasdıyla İstanbul’da
üç yüz kırk senesi nihayetlerinde [Frenk Mukallidliği ve Şapka] nam eseri neşr
ve muhtelif vasıtalarla memleketin muhtelif mahallerine irsal ettiği esnada
İstanbul Polis Müdüriyeti tarafından Birinci Şube ifadesiyle 24/8/341 tarihiyle
Dahiliye Vekalet-i Celilesine ihbar edildiği vekalet-i müşarünileyhanın
26/9/341 tarih ve 4717 numaralı emriyle mezkur risalenin müsaderesiyle men’-i
tevzii İstanbul’a bildirildiği ve kitapların bir miktarı derdest ve müsadere
olunduğu halde ve emrin suduru tarihinden bir müddet sonra eser-i mezkurun
isyanın zuhur ettiği mıntıkalarda yapılan taharriyatta elde edilmesi ve
muhakemeleri icra edilen maznunlara vaki’ olan suallerden eserin isyandan bir,
iki ay evvel mezkur muhitlere gelerek elden ele gezdirilmek suretiyle gizliden
gizliye okutturulduğu ve şapka iksası hakkındaki kanunun kabul edilmesi üzerine
muhtelif mahallerde şapka aleyhinde propagandada bulunan eşhasın tevkifi
esnasında yapılan taharriyatta mezkur esere tesadüf edildiği ve icra edilen
tahkikatta eser-i mezkurun efkar-ı masume-i halkı iğfal ve irticaa teşvik
maksadıyla Anadolu’nun içerilerine ve bi’l-hassa vilayât-ı şarkiyeye bila-bedel
gönderildiği ve eserin neşr ve tevzii Hükümetçe men’ edildiği halde neşr ve
tamimine güna gün vasıtalarla çalışmak suretiyle mevâki-i muhtelifedeki isyanın
zuhurunda amil ve muharrik-i
yegane olduğu ve Atıf Efendi hayat-ı maziyesi itibarıyla
da 31/Mart hadise-i irticaiyesinde ve Mahmud Şevket Paşa merhumun hadise-i
şehadetinde alakadar olduğundan suver-i muhtelife ile tecziye ve Sinob’a
nefy olunduğu ve bundan başka mücadele-i milliyenin en buhranlı zamanında
Anadolu içerilerine doğru uzamış olan işgal ordusuna mukavemet edilmemesi
zımnında riyasetinde bulunduğu Teali-i İslam Cemiyeti namına tanzim ettirdiği
beyannameleri sonradan alındığını inkar tertibâtına rağmen Yunan tayyareleriyle
istiklal ve hakk-ı hayatı için mücadele eden Anadolu köylerine attırdığı ve
teceddüd ve cumhuriyetin fırsat kollayan daimi bir düşmanı vaz’ını almış olan
mumaileyhin son hadise-i isyaniyede maddeten ve manen alakadar bulunduğunun
delâil-i mesrude ile teeyyüd ve tahakkuk ettiği ve diğer maznun Babaeski
Müftü-i sabıkı Ali Rıza Efendi’nin Giresun isyanının fail ve mürettiblerinden
olduğundan dolayı idamına karar verilen ve hükmü infaz edilen Hafız Muharrem’in
üzerinde derdest edilen ve tertibât-ı isyaniye ve fesatkarane hakkında teati-i
malumattan ibaret olan Ali Rıza imzalı mektuplar hakkında huzur-ı mahkemede
sorulan suallere cevaben [Efendim ben Giresun’a gelirken vaziyet ve şapka
hususunda mahallin efkar ve ahvâl-i sairesini “hasta iyidir veya fenadır”
parolasıyla bize malumat verdirmeleri üzerine ben de kendilerine bu suretle
bildirmekte idim] diye vaki’ olan itifaratından hadise-i isyaniyenin muharrik
ve müşevviklerinden olduğu ve Hafız Muharrem’le muhabere ile temasta ve
İstanbul’da hin-i tevkifinde elde edilen ve Muharrem’den kendisine gönderilen
ve aynı parola ile muhabere edildiğini mübeyyin mektupların bulunduğu ve
mücadele-i milliye senelerinde Babaeski’de müftülüğü zamanında birçok masum
halkı Yunanlılara teslim ve Yunan âmâline çalışmış olması hususunun tebeyyün
eylemesinde ve ihanet-i harbiye ve hıyanet-i vataniyeden dolayı mahkum ve
bi’l-ahire aftan istifade ederek tahliye kılındığı ve daima memleketin buhranlı
zamanlarında bu gibi ef’al-i hıyanetkaranede bulunması ve kendisinin son Giresun
hadise-i isyaniyesinde üzerlerinde zuhur eden mektuplar mündericatı dolayısıyla
Muharrem’le beraber müşterek bir surette hareket ettiklerine kanaat-ı vicdaniye
hasıl olduğu gibi şuhûdun şehadâtı ve huzur-ı mahkemede merkumûnun
müevvelen vaki’ olan ikrar ve itiraflarından ve Mahallî Hükümetinin bu hususa
mütedair muhtelif raporlarından anlaşılmakla hareketlerine tevafuk eden Kanun-ı
Ceza-yı Umumi’nin 45’inci maddesinin [Her biri cürmün husulü maksadıyla ef’al-i
mezbureden bir veya bir kaçını icra eylerse eşhas-ı mezkureye hemfiil denilir
ve cümlesi fail-i müstakil gibi mucazat olunur] diye muharrer fıkrası delaletiyle
kanun-ı mezkurun muaddel “55” inci maddesinin [Türkiye Cumhuriyeti’nin
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nu tamamen veya kısmen tağyir ...... veya ifa-yı
vazifeden men’e cebren teşebbüs edenler idam olunur] diye muharrer fıkrası
mucibince İskilibli Hoca Atıf ve Babaeski Müftü-i sabıkı Ali Rıza
Efendilerin salben idamlarına ve maslub Hafız Muharrem’in itaat-ı mutlaka
ile merbut bulunduğu şeyhi olup efkar-ı irticakaranesinin fiiliyat sahasında intikalinde
en büyük amil olan Fatih’te Sofular ve Talibanlılar şeyhi denilen Süleyman’ın
ve Muharrem’le Babaeski Müftü-i sabıkı Ali Rıza’nın muhaberelerine tavassut
ettiği anlaşılan Fatih türbedarı Hasan Tahsin ve Erzurum hadise-i isyaniyesinin
amil ve mürettiblerinden bulunup Erzurum’da idam edilen Şeyh Hafız Osman’ı
harekât-ı irticaiyeye tahrik mahiyetinde mektup yazmakla maznun Erzincan
murakıbı Ali ve hadise-i isyaniye günü Hükümetin şifre miftahını elde etmek
yolundaki hareket ve faaliyeti ve akrabalarına isyana takaddüm eden günlerde
yazmış olduğu Bayburd havalisini tahrik mahiyetinde irticakarane mektuplarla
Erzurum hadise-i isyaniyesinde fer’an zî-medhal olduğuna kanaat gelen Erzurum’un
Hasankale kazası Telgraf Müdürü Halid ve Erzurum hadise-i isyaniyesine takaddüm
eden günlerde ötede beride şapka aleyhinde propagandada bulunmakla keza maznun
Erzurum’un Dere mahallesinden Hoca Osman ve biraderi Mehmed, Erzurum’un
Muradpaşa mahallesinden Hacı Bey ve Habibmolla mahallesinden Kara Sabri Bey,
Erzurum’da Yüzbaşılıktan mütekaid İsmail ve Uşak’ta şapkayı vesile ittihaz
ederek teşkilat-ı idare-i hazıra aleyhinde bulunmakla müttehim Uşaklı
Köseoğulları’ndan Ahmed ve Ayntabizade Salih, saatçi Süleyman, Kamil Paşa zade
Muhlis Efendilerin haklarında isnad olunan ef’ale mücaseretleri gerek
haklarında tanzim edilen zabıt varakaları müfadı ve Mahallî Hükümetinin bu
hususta vermiş olduğu raporlar ve isyan sahalarında tezahür eden hissiyât
dolayısıyla [Frenk Mukallidliği ve Şapka] nam kitabın kıraatından mülhem olarak
âmâl ve efkar-ı irticakaraneyi teyid eder mahiyette tezahürat ve teşvikâtta
bulundukları evrak-ı tahkikiyede ifadeleri alınan şuhûdun şehadâtından ve
huzur-ı mahkemede müevvelen vaki’ olan ikrar ve itiraflarından anlaşılmakla
hareketlerine tevafuk eden Kanun-ı Ceza-yı Umumi’nin “45” inci maddesinin [Eğer
fiil-i asli idam...... fer’an zî-medhal olanlar hakkında on seneden aşağı
olmamak üzere muvakkatan küreğe konulur diye muharrer fıkrası delaletiyile
kanun-ı mezkurun muaddel “55” inci maddesinin birinci fıkrası mucibince
Erzurumlu Şeyh Süleyman’ın on, Fatih türbedarı Hasan Tahsin’in beş, Erzincan
murakıbı Ali ve Erzurum’un Dere mahallesinden Hoca Osman ve Hacı Bey ve Hoca Mehmed ve Erzurumlu Kara
Sabri ile Yüzbaşılıktan mütekaid İsmail’in yedişer sene ve Uşaklı
Köseoğulları’ndan Ahmed, Ayntabizade Salih, Hasankale Telgraf Müdürü Halid’in
onar, saatçi Süleyman, Kamil Paşa zade Muhlis’in on beşer sene küreğe
konulmalarına ve keza isyana tekaddüm eden günlerde Adapazarı, Burusa
mıntıkaları dahilindeki köylerde dolaşarak şapka aleyhinde beyanâtta bulunarak
Hükümet-i hazıranın idaresine halkı isyana teşvik etmekle maznun İstanbul’da
sabık komiser muavinlerinden Yusuf Kenan Efendi’nin hakkında isnad olunan
ef’ale mücasereti evrak-ı tahkikiyedeki ifadeleri bulunan şahitlerin şehadâtı
ve keza ikrar ve itirafından anlaşılmakla hareketine tevafuk eden Kanun-ı
Ceza-yı Umumi’nin 55 inci maddesinin [Ef’al-i mezkûreyi ika’a fiilen tahrik
...... ve madde-i fesadın icrasına başlanmış olursa yedi seneden ekal olmamak
üzere küreğe konulur] diye muharrer fıkrası nucibince kendisinin on sene
müddetle küreğe konulmasına ve İdare-i Hükümeti deruhde eden zevata harekât-ı
teceddüdkaraneye devam ettikleri takdirde hayatlarına kast edileceği ve
memleketin hayat-ı mazisi dolayısıyla bu gibi teceddüdâta tahammülü olmadığını
sair tefevvühatı havi imzasız mektuplar göndermekle keza maznunun aleyh
Suudûlmevlevi’nin ef’al-i müddea biha mücasereti elde edilen mektuplardaki yazılarla
mahkemede istiktab suretiyle yazdırılan yazıların aynı olması ve mektupların
Suudûlmevlevi tarafından yazıldığı bu hususta teşekkül eden ehl-i hibrenin
raporu müfadından anlaşıldığı ve bu hususa dair mahallî vilayetin göndermiş olduğu
raporlarda müddeiyât-ı anifeyi teyid ettiği cihetle hareketine tevafuk eden
Kanun-ı Ceza-yı Umumi’nin “191” inci maddesinin [Bir kimseye mühürlü veya
mühürsüz veya imzalı …... teklifini icra eylemezse …… vukua getireceği ......
beyan ettiği mazarrat faili hakkında idam ...... fakat fiile çıkmamış
olur...... muvakkaten küreğe konulur] diye muharrer fıkrası mucibince on sene
müddetle küreğe konulmasına keza ötede beride idare-i hazıra aleyhinde beyanâtta
bulunmak suretiyle halkın hissiyâtını Hükümet aleyhine tahrik eylemekle
maznunun aleyhim İstanbul Bayezid dersiâmlarından Hoca Tahir, Hoca Fettah,
Seydişehri Hasan Fehmi, Erzurumlu Samih, dava vekili Muhsin, Sabuncuzade
Mustafa, Sulh Hakim-i sabıkı Zühdî Beylerin ef’al-i müddea biha mücaseretleri
haklarında tanzim edilen evrak-ı tahkikiyede ifadeleri tesbit edilen şahitlerin
şehadâtından keza Mahallî Hükümetin vermiş olduğu raporlardan anlaşılmakla
Kanun-ı Ceza-yı Umumi’nin muaddel “64” üncü maddesinin [Zikr olunan teşvikâtın
bir güna eser-i fiilisi zuhur etmez ise muvakkat nefy cezasıyla mücazât olunur]
diye muharrer fıkrası mucibince kendilerinin üçer sene müddetle tagriblerine ve
bunlardan Hoca Fettah ve Hoca Tahir Efendilerin Adana, Seydişehirli Hasan Fehmi
Efendi’nin Isparta, Erzurumlu Samih, Muhsin ve Sulh Hakim-i sabıkı Zühdî,
Sabuncuzade Mustafa Efendilerin İstanbul vilayetlerinde müddet-i mahkume-i
cezaiyelerini ikmallerine ve Kanun-ı Ceza-yı Umumi’nin “39” uncu maddesinin
[Eğer mahkum-ı aleyh hakkında nefy cezası hükm olunmuş ise bir günlük
mevkufiyet beş günlük nefye muadil add olunur] diye muharrer fıkrası mucibince
tarih-i tevkiflerinden itibaren mevkuf kaldıkları müddetin de müddet-i
mahkumelerinden icra-yı mahsup ve tenziline ve mevâki-i muhtelifede vücuda
gelen harekât-ı isyaniyede alakadar oldukları iddiasıyla maznunun aleyhim
Uşaklı saatçi Mustafa Asım, gazete muharrirlerinden Ömer Rıza, Nurıosmaniye
Camii imamı Hafız Osman, Rize’den Gevelizade Yahya, Yüzbaşılıktan mütekaid
Hıdır, mahdumu Muhyiddin, Maarif Vekaleti mümeyyizlerinden İhsan, Dağıstanlı
Seyyid Tahir, Aziz bin Mahmud, yağlıkçı Mustafa ve biraderi Hüseyin, kitapçı
Aziz, Cihan Kütübhanesi sahibi Mihran, Şeyh Ali Haydar, berber Mustafa, saatçi
Hafız Nafiz, Gostivarlı Hasan, Uşak’tan saatçi Mülazım mütekaidi Halid,
Sürmeneli Hafız Ali, Tahirülmevlevi, Erzurumlu Cafer Beylerin haklarında isnad
olunan ef’ale mücaseretlerine dair kanaat-ı vicdaniye temin edecek delâil-i
kanuniye bulunamadığından beraetlerine ve sebeb-i aherle mevkuf değillerse
ihla-yı sebillerine müttefikan karar verildi. 3/2/926 / s. 59-63
…
Sıra Numarası : 32
Esas Numarası : 15
Hükümet-i Cumhuriye idaresi aleyhinde tefevvühatta bulunduğu
gibi şapka aleyhinde Hükümet-i Arabiye lehinde propagandada bulunmakla
maznunun aleyh Erbaa’da mukim mütekaid Mülazım-ı evvel Bağdadlı Arab Halil
hakkında icra edilen muhakeme-i vicahiye neticesinde: Maznun Bağdadlı Arab
Halil’in ötede beride Hükümet aleyhinde beyanâtta ve mensup olduğu milletinin
ve Arab Hükümetinin lehinde propagandada bulunduğu gerek evrak-ı tahkikiyede
ifadeleri alınan şuhûdun şehadâtından ve zabıt varakası müfadından
anlaşılmakla, hareketine tevafuk eden Tabiiyet Kanunu’nun altıncı maddesine
müzeyyel fıkarat mucibince kendisinin Türkiye tabiiyetinden ıskatına ve hudud-ı
millî haricine ihracına müttefikan karar verildi. 4/2/926 / s. 65
…
Sıra Numarası : 33
Esas Numarası : 17
Ötede beride Hükümet ve şapka aleyhinde beyanâtta
bulundukları iddiasıyla maznunun aleyhim olup 20/12/341 tarihinde taht-ı
tevkife alınarak 20/1/926 tarihinde gayr-ı mevkuf olarak icra-yı muhakemelerine
karar verilen Eskişehir Mahkeme-i Temyiz ketebesinden
Hacıibrahimoğulları’ndan Mehmed Ali, Müştak, Kemal Efendilerin muhakemeleri
neticesinde: Maznun-ı mumaileyhimûnun mabihi’z-zanları olan ef’al-i müddea
biha mücaseretleri hakkında kanaat- bahş-ı vicdan olacak bir güna delâil ve
emarât-ı kanuniyeye dest-res olunamadığından beraetlerine yalnız aynı
dairede üç biraderin müstahdem bulunması mahzurdan salim olamayacağından maaş-ı
hazıralarına halel gelmemek üzere ayrı ayrı devair-i adliyelerde istihdamları
hususunun da Adliye Vekalet-i Celilesine iblağına müttefikan karar verildi.
4/2/1926 / s. 65
…
Sıra Numarası : 36
Esas Numarası : 18
Halkı şapka hakkındaki kavanîn-i hükümete teşvik eylemek
iddiasıyla maznunun aleyhima olup 1/Kanunıevvel/341 tarihinde taht-ı
tevkife alınan Karadeniz Ereğlisi’nde mukim Dava Vekili Mehmed Nasır ve
Halveti sabık Şeyhlerinden Hacı Mehmed Efendilerin icra-yı muhakemelerinde:
Dava Vekili Nasır Efendi’nin 18-19/Kanunısani/926 tarihinde tevkifhanede ecel-i
mev’uduyla vuku’-ı vefatına binaen hakkındaki hukuk-ı umumiye davasının
sukutuna ve Hacı Mehmed Efendi’nin de mabihi’z-zannı olan ef’ale mücaseretine
dair kanaat-bahş-ı vicdan olacak delâil-i kanuniye görülemediğinden beraetine
müttefikan karar verildi. 6/2/1926 / s. 67
…
Sıra Numarası : 41
Esas Numarası : [33]
8/Kanunıevvel/341 tarihinde Fethiye kazasının Kesikkapu
mahallesinden Abdullah ve Faik Çavuşların kahvehanesinde alenen işret ve
saika-yı sekrle şapkasını yere atmak suretiyle tefevvühatta bulunmak maddesinden
maznunun aleyh olup ve Mahalli Müstantikliğinin 15/Kanunıevvel/341 tarihli
gayr-ı muvakkat tevkif müzekkeresiyle mevkuf bulunan Fethiye’nin Ovacık
karyesinden Ömer Çavuş bin Ahmed ve merkumla alenen müskirat istimalinden
maznun ve gayr-ı mevkuf rüfekası haklarında Mahalli
Müstantikliğince icra kılınan tahkikatta tefevvühat-ı vakıanın harekât-ı
irticaiyeden madud bulunmasına binaen rü’yet ve intac-ı muhakemenin İstiklal
Mahkemelerinin vazife ve salahiyet-i kanuniyeleri dahilinde bulunduğuna dair
ittihaz olunan karar ve evrak-ı müteferriası bi’l-vürud Müddei-i Umumilik
Makamının 7/Şubat/926 tarih ve […] numaralı iddianamesiyle mahkemeye tevdi’
olunmakla evrak-ı mezkure ve teferruât-ı sairesi mütalaa ve tedkik olunmakla
icabı müzakere olundu. İstiklal Mahkemelerinin rü’yetiyle vazifedâr olduğu
enva’-ı ceraim ol babdaki kanunun üçüncü maddesinde musarrah ve maznunun
aleyhimden Ömer Çavuş’un azam-ı cürmü bulunan tefevvühat-ı lisaniye maddesinin
ise Kanun-ı Ceza’nın yedinci faslında münderic ve İstiklal Mahkemesinin
vazife-i kazaiyesinden hariç bulunan ceraimden madud bulunmasına ve bu gibi
ceraimin memleketin huzur ve sükununu ihlal mahiyetinde bulunduğu surette
Takrir-i Sükun Kanunu’na tevfikan mürtekiblerinin ancak Heyet-i Vekile
kararıyla mahkememize tevdi’ olunabilecekleri kanun-ı mezkur ahkam-ı sarihası
cümlesinden olmasına binaen müstantikliğin nukât-ı mezkureden bi’z-zuhul hariç ez-vazife
kararı ittihazında isabet-i kanuniye bulunmadığından ve cürm-i mezkur failleri
hakkında tahkikat ve takibât-ı kanuniyenin Mahalli Müstantikliğinin cümle-i
vezaifinden bulunduğu cihetle evrakın merci-i kanunisine li-ecli’l-iade Müddei-i
Umumilik Memuriyet-i Âliyesine tevdiine müttefikan karar verildi. 8/2/926 / s.
71
…
Sıra Numarası : 42
Esas Numarası : 14
Kayseri vilayetinde Hükümetin şapka hakkında ittihaz
eylediği mukarreratın icrasını men’ kasdıyla halkı müsellehan Hükümet
aleyhine isyana teşvik eylediklerinden maznunun aleyhim olup 15/Teşrinisani/341
tarihinde taht-ı tevkife alınan an-asl Mekke ahalisinden olup Kayseri’nin
Melikgazi Medresesinde mukim Arab Hacı Ahmed Hamdi ve Kayseri Eytam Müdir-i
sabıkı Hacı Abdullah bin Mehmed ve Kayseri’nin Mükremin mahallesinden sebzeci
esnafından Kuşçu oğlu Hacı Ali mahdumu Mustafa ve başlarına yapılan propaganda
neticesi olarak sardıkları sarıkların çıkarılması için kendilerine ihtarâtta
bulunan kuvve-i zabıtaya karşı fiilen mümanaat ederek halkı kendi arzularına
iştirak ettirmeye tevessül eylediklerinden keza maznunun aleyhim Kayseri’nin
Mükremin mahallesinden Arpacı Hafız oğlu Lütfi ve mahdumu Osman, Kayseri ve
havalisinde yapılan propagandalarla alakadar olduklarından 4/12/341 tarihinde
Sivas mülhakatında tevkif edilen Kamalı Hoca namı ile maruf Hoca Mehmed Efendi
ile Mekkeli Yahya Hamza ve 16/Teşrinisani/341 tarihinde keza taht-ı tevkife
alınan Bozatlı Kabasakal mahallesinden Hoca Hacı Şeyh ve Nebioğulları’ndan Akif
oğlu Vehbi ve Kayseri’nin Gülük mahallesinden Medineli Borluzade Hamza oğlu
Mehmed ve Kayseri’de tevkif edilen Ahmed Hamdi’nin üzerinde yapılan
taharriyâtta zuhur eden mektupları calib-i şübhe görüldüğünden Elaziz’de
25/11/341 tarihinde taht-ı tevkife alınan müteveffa Şeyh Osman Bedreddin oğlu
Muhyiddin 12/Kanunıevvel/341 tarihinde Vezirköprü’de taht-ı tevkife alınan
Müftüzade Nuri, muallim Dursun ve Hafız İbrahim haklarında icra kılınan
muhakeme-i vicahiye neticesinde: Maznunlardan Arab Hacı Hamdi’nin Sivas’tan
Kayseri’ye gelerek çarşıda haffaf Hacı Ali’nin dükkanına giderek orada
bulunanlara [Sivas’ta bir vaka olmuş Kamalı Hoca namında birisi camiin
minaresine çıkarak sarığınızı sarınız şapka giyenler kafir olur demiş.
Bunun üzerine zabıta müdahale etmiş halk müsellah imiş Hocayı teslim
etmemişler, bir Mebusun hanesine taarruz etmişler. Mebus kaçmış, Hükümete
dehalet etmiş ahali de müttehiden sarık sarıyorlarmış] diye beyanâtta bulunduğu
evrak-ı tahkikiyenin 24’üncü sayfasında mazbutü’l-ifade kesanın şehadetleri ve
beşinci sayfadaki itiraflarıyla anlaşıldığı gibi Kayseri Eytam Müdir-i sabıkı
Hacı Abdullah’ın da Kayseri Eytam Müdürü iken şapka giymemek için 4/Teşrinievvel/341
tarihinde memuriyetten istifa eylediği, evrakı miyanında mevcut Cinayet
Müddei-i Umumiliğinin tezkere-i cevabiyesinden anlaşıldığı ve kendisinin aynı
zamanda Mekkeli Ahmed Hamdi ile birlikte aynı mealinde müteaddid yerlerde
beyanâtta bulunduğu ve her ikisinin saf ve nezih halkı iğfale tasaddi ettikleri
Ahmed Hamdi’nin tarikât-ı Nakşibendi’ye sulûk ederek tarikât-ı mezkurede
kendisi gibi bir fikr-i melanetkarane taşıyan eşhasla ittifak ve
propagandalarına germi vermiş oldukları ve Kayseri efkar-i umumiyesini tahriş
ve tahrik suretiyle halkı ilticaa doğru sürükledikleri ve bu beyanât ve
propagandaların tesir ve neticesi olarak kasaba halkından olup hiç bir sıfat ve
salahiyet-i ilmiyeleri olmayan elli kadar eşhasın ani olarak başlarına sarık
sardıkları gerek evrak-ı tahkikiyede ifadeleri alınan şahitlerin şehadâtı ve
gerek kendilerinin mahkemede vaki’ olan müevvelen ikrar ve itiraflarından
anlaşıldığı gibi, Ahmed Hamdi’nin üzerinde bulunan mektuplar delaletiyle
kendisinin Hükümet ve idare-i hazıra aleyhinde şüpheli hareketlerde bulunduğuna
heyet-i hakimece kanaat geldiğinden hareketlerine tevafuk eden Kanun-ı Ceza-yı
Umumi’nin muaddel elli beşinci maddesinin [Madde-i fesadın icrasına başlanmış
olur ise yedi seneden ekall olmamak üzere küreğe konulur] diye muharrer fıkrası
mucibince, Ahmed Hamdi ve Abdullah’ın on beşer sene müddetle küreğe
konulmalarına ve Sivas’ta taht-ı tevkife alınan Kamalı Hoca nam-ı diğeri Hoca
Mehmed Efendi’nin Sivas havalisini dolaşarak ve şapka aleyhinde beyanâtta
bulunarak halkı Hükümet aleyhine tahrike teşvik eylediği gerek Mahalli
Hükümetin hakkında vermiş olduğu raporlardan ve hakkında tanzim olunan evrak-ı
tahkikiyeden anlaşıldığından hareketine tevafuk eden Kanun-ı Ceza’nın muaddel
elli besinci maddesinin son fıkrası mucibince kendisinin on sene müddetle
küreğe konulmasına ve maznunlardan Kayseri’nin Mükremin mahallesinden Arpacı
Hafız oğlu Lütfi ve mahdumu Osman’ın sıfat ve salahiyeti olmadığı halde
başlarına sarık sardıkları görülmesi üzerine kendilerine sarıkların çıkarılması
hususunda polis tarafından vaki’ olan ihtara karşı [Siz necisiniz, elinizde ne
var] diye yüzlerce halkın tecemmu’ etmesine sebebiyet verdikleri ve yine
toplanan halka karşı [Burada ahali yoktur Hükümet de yoktur] diye yüksek sesle
beyanâtta bulunarak halkın heyacanını tevlid ve isyana tahrike çalıştıkları
gibi kendilerine ihtaratta bulunan polisin yakasından tutarak darba cüret
ettikleri haklarında tanzim edilmiş zabıt varakası müfadından ve evrak-ı
tahkikiye ve mahalli mahkemede ifadesi alınan şahitlerin şehadâtından ve
kendilerinin müevvelen vaki’ olan ikrar ve itiraflarından anlaşılmakla,
hareketlerine tevafuk Kanun-ı Ceza’nın 114’üncü maddesinin [polis sıfatında bir
neferi memuriyetlerini icrada iken …... darba ..…. cüret eden olursa altı aydan
iki seneye kadar habs olunur] diye muharrer fıkrası mucibince sıfat ve
salahiyetleri olmadığı halde kast-ı mahsus ile sarık sarmaları haklarında
esbab-ı müşeddide addiyle kendilerinin iki sene müddetle hapislerine ve
maznunlardan Kuşçu oğlu Hacı Ali mahdumu Mustafa’nın mukarrerat-ı Hükümete
adem-i itaatla kezalik sıfat ve salahiyeti olmadığı halde başına sarık sardığı
ve ötede beride şapka giyilmemesi için sarf-ı nüfuz eylediği, hakkında tanzim
edilen zabıt varakası müfadından ve evrak-ı tahkikiyedeki şahitlerin şehadâtından
ve kendisinin müevvelen vaki’ olan ikrar ve itirafından anlaşılmış olmakla
hareketine tevafuk eden Kanun-ı Ceza’nın doksan dokuzuncu maddesinin birinci
zeylinde [Bu vechle nüfuz …… memurînden değil ise bir seneden ziyade olmamak
üzere …… habs cezasıyla mücazât olunur] diye muharrer fıkrası mucibince
kendisinin bir sene müddetle hapsine ve maznunlardan Hacı Şeyh Efendi’nin ötede
beride şapka aleyhinde [Şapka giyiyorlar bununla namaz kılıyorlar bu caiz
değildir. Ben bütün kitapları karıştırdım yerini bulamadım] diye beyanâtta
bulunduğu hakkında tanzim edilen evrak-ı tahkikiyenin onuncu sayfasında ifadesi
alınan Demirci oğlu Mustafa Ağa’nın ve sair şuhûdun şehadâtından anlaşılmakla
hareketine tevafuk eden Kanun-ı Ceza’nın “64” üncü madde-i kaimesine ilave
edilen zeylin [Kavanîn ve nizamat-ı devlete adem-i itaata halkı teşvik ......
mecma’-ı nas olan mahallerde, bu suretle irad-ı nutuk eyleyenler iki aydan iki
seneye kadar habs olunur] diye muharrer fıkrası mucibince iki ay müddetle
hapsine ve l6/Teşrinisani/341 tarihinde tevkife alındığına nazaran müddet-i
mahkume-i cezaiyesini ikmal eylemiş bulunduğundan kendisinin tahliyesine ve
maznunlardan Kayserili Akif oğlu Vehbi, Vezirköprü’den Müftüzade Hafız Nuri,
muallim Dursun, Hafız İbrahim, Elaziz’den müteveffa Şeyh Osman Bedreddin oğlu
Muhyiddin, Medineli Borluzade Hamza oğlu Mehmed, Sivas’tan Mekkeli Yahya
Hamza’nın haklarında isnad olunan ef’ale mücaseretlerine dair kanaat-i
vicdaniyeyi temin edecek delâil-i kanuniye görülemediğinden beraetlerine ve
sebeb-i aherle mevkuf değiller ise ihla-yı sebillerine müttefikan karar
verilerek tefhim olundu. 10/2/926 / s. 73-75
…
Sıra Numarası : 57
Esas Numarası : 204/341
Gümüşhane Mebusunun şapka yüzünden katl edildiğini ve
İstanbul’a bir İngiliz filosu geldiğini ve emniyet-i dahiliyeyi ihlale matuf
bazı beyanâtta bulunmak maddesinden dolayı maznun-ı aleyhim ve mevkuf
bulunan ve Heyet-i Vekile-i Celile kararıyla İstiklal Mahkemesine tevdi’ olunan
Trabzon İmaret mahallesinden Sandıkçızade İsmail ve Çulhazade Hacı Pir ve Karagürcüzade
Mikdad oğlu Hasan ve Vakfıkebirli Karatebişzade Hacı Hüseyin ve Trabzon Vali-i
esbakı Hamid Bey haklarında icra kılınan muhakeme neticesinde: Merkumûn ve
mumaileyhimin isnad olunan ef’ale mücaseretleri hakkında delâil ve ihbarât-ı
kanuniyeye dest-res olunamadığından beraetlerine ve sebeb-i ahere mebni
mevkuf değiller ise ihla-yı sebillerine ve Vali Hamid Bey’in tevkifi esnasında
hanesinde zuhur eden vesâik miyanında elde edilen ve mahkemede sabık Dahiliye
Vekaleti Heyet-i Teftişiye Reisi Hüsni Bey’e ait olduğunu ifade eylediği
şayan-ı dikkat notları muhtevi defterin de Dahiliye Vekalet-i Celilesine
irsaline müttefikan 2/Mart/926 tarihinde karar verilerek tefhim kılındı.
2/Mart/926 / s. 99
…
Sıra Numarası : 65
Esas Numarası : 46
Yıldızeli kazasının Belcik nahiyesine mülhak Yavu
karyesinden nahiye azasından dükkancı Mehmed Çavuş’un şapka füruhtunu vesile
ittihaz ederek öteden beri mevcut husumetine binaen katl eylemekle
maznun ve 22/Kanunıevvel /341 tarihinde taht-ı tevkife alınan karye-i mezkureden
ve maktülün akrabasından Hasan oğlu Deli Ahmed hakkındaki evrak Müddei-i
Umumilik Makam-ı Âlisinin 16/Mart/926 tarih ve 46 numaralı iddianamesi ile
mahkememize tevdi’ edilmekle icabı müzakere olundukta: Maznun Deli Ahmed’in
aralarında mevcut husumete binaen Mehmed Çavuş’u katl eylediği cereyani-i
tahkikattan müsteban olacağı üzere Sivas Müstantikliğinin cürm-i mezkure bir
reng-i siyasi vererek ve aynı zamanda Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na temas
ettirerek cinayetle lüzum-ı mahakemesine ve evrakının mahkememize tevdiine dair
ittihaz eylediği karara cürmün şekl-i ika’ ve mahiyeti Hıyanet-i Vataniye
Kanunu’na münderic ef’al-i cürmiyeden bulunmaması itibarıyla isabet-i kanuniye
görülemediği ve icra-yı takibât ve tahkikatın mezkur müstantikliğin vazife-i
kazaiyesi dahilinde bulunduğu cihetle muvafık-ı kanun ve usul görülemeyen
karar-ı müttehazın fesih ve nakzıyla evrakın mevcuduyla maan merci-i kanunisine
irsali zımnında Adliye Vekalet-i Celilesine tevdiine müttefikan karar verildi.
14/Mart/926 / s. 113
…
Sıra Numarası : 71
Esas Numarası : 44, 51
Şapka iksasının kabulü dolayısıyla camide vaazda
bulunarak halkı Hükümet aleyhine tahrik eylediği iddiasıyla maznunun aleyh
olup 4/Şubat/926 tarihinde Mahalli Müstantikliğince taht-ı tevkife alınan ve
cürmün mahiyetine nazaran müttehaz aidiyet kararıyla mahkememize tevdi’ olunan Rize
kasabasında mukim manifatura tüccarlarından ve Çayırlı karyesi Hatibi Mehmed
oğlu Hasan Efendi’nin icra kılınan muhakemesinde: Maznun-ı mumaileyhin
fiil-i müddea biha mücaseret eylediği hakkındaki ihbarâtın öteden beri
beynlerinde husumet mevcut olan Gürcüoğulları’ndan Maksud,
Osmanağaoğulları’ndan Şevki, Ömer mahdumu Nesli, Ömerceyboğulları’ndan Hasan
taraflarından tertib ve tasni’ olunarak isnad edildiği ve maznun Hasan
Efendi’nin mabihi’l-isnad olan fiil-i mezkura mücaseretine dair delâil ve
emarât-ı kanuniyeye dest-res olunamadığı, mahallen icra kılınan tahkikat-ı
istintakiye ve evrak-ı müteferriası meal ve mündericatı ve suret-i cereyan-ı
muhakeme ile sabit olduğundan mumaileyhin beraetine ve beriü’z-zimme
olduğunu bildikleri halde mumaileyhe isnad ve tasni’-i cürm ile müfteriyâtta
bulunarak mevkufiyetine sebebiyet veren merkum Maksud, Şevki, Nesli ve Ömerceyb
oğlu Hasan’ın müfteri sıfatıyla maznunen ve mevkufen icra-yı muhakemelerine bi’l-ittifak
karar verildi. 24/Mart/926 / s. 121
…
Sıra Numarası : 160
Esas Numarası : 211/341
Numaralı ve 18/Kanunıevvel/341 tarihli karara zeyldir.
Şapka meselesi vesilesiyle Hükümete adem-i itaat ve
dini siyasete alet ittihaz ederek Ordu ve Giresun vilayetlerini basmak
ve Hükümet-i Cumhuriye idaresini ilga eylemek maksadlarıyla Kanunıevvel’in
yedinci günü Piraziz nahiyesinin Şeyhli karyesinde Derviş Hüseyin’in
hanesinde bir kısmı müsellah olarak ictima’ ve isyan eylemek cürmlerinden
maznunun aleyhim olup muhakemeleri Giresun’da 18/Kanunıevvel/341 tarihinde icra
edilerek derecat-ı muhtelifede cezalara mahkum edilen Hafız Muharrem ve
rüfekası miyanında olup hal-i firarda bulunması dolayısıyla gıyaben Hıyanet-i
Vataniye Kanunu’nun birinci ve ikinci maddeleri delaletiyle Kanun-ı Ceza’nın
45’inci maddesi mucibince on beş sene küreğe konulmasına karar verilen ve
24/12/341 tarihinde derdest edilerek mahkememize i’zam kılınan
Ebulhayrmustafalı karyesinden Çurbet oğlu Fettah mahdumu Dadak Ali’nin Usul-i
Muhakemât-ı Cezaiye Kanunu’nun 382’nci maddesinin [Müttehem-i gaib kendisini
Hükümete teslim eder veyahut hakkında terettüb eden ceza mürur-ı zaman ile
sakıt olmazdan evvel derdest olunursa hükm-i gıyabi münfesih olacağı] diye
muharrer fıkrası mucibince hakkındaki hükmün keenlemyekün addiyle tekriren icra
kılınan muhakeme-i vicahiyesinde: Maznun Dadak Ali’nin hakkında isnad olunan
ef’ale mücasereti kendisinin Giresun isyanına takaddüm eden günlerde Giresun
isyanı fail ve mürettiblerinden olup idam edilen Hafız Muharrem ve Derviş
Hüseyin ile görüşerek ve Hüseyin’in hanesinde vaki’ olan ictimaa iştirak ederek
hadise-i isyaniyenin suret-i tertibini görüştükleri hakkındaki ifadelerine
munzam evrak-ı tahkikiyede bu hususa dair istima’ edilen şuhûdun şehadâtından
anlaşıldığı gibi Giresun’da muhakemesi icra edilen maznunların huzur-ı
mahkemede müttefikan aynı mealde olarak merkum Dadak Ali’nin de Derviş
Hüseyin’in hanesindeki ictimada bulunduğu ve hatta isyanın kumandasını deruhde
edeceğini mezkur içtimada kendilerine beyan eylediğine dair vaki’ olan
ifadeleri ve kendisinin hadise-i isyaniye üzerine firar etmesi ve mahkeme
huzurunda da müevvelen ikrar ve itirafı gibi delâil-i kanuniye ile sabit
olduğundan hareketine tevafuk eden Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun birinci
maddesi ve ona müzeyyel madde-i kanuniye ve muaddel ikinci maddeleri
delaletiyle Kanun-ı Ceza’nın 45’inci maddesinin fıkra-i mahsusasına tevfikan
tarih-i derdestinden itibaren on beş sene müddetle küreğe konulmasına
müttefikan karar verildi. 27/Mart/926 / s. 127
…
Sıra Numarası : 83
Esas Numarası : 44, 51
Rize kasabasından manifatura tüccarı Hasan Efendi’ye dini
siyasete alet ittihaz ederek şapka aleyhinde beyanâtta bulunmak ve halkı
Hükümet aleyhine tahrik eylemek suretiyle hıyanet-i vataniyede bulunduğundan
bahisle müfteriyâtta bulunmak maddesinden dolayı maznunun aleyhim olup
25/Mart/926 tarihinde taht-ı tevkife alınan kasaba-i mezkureden
Gürcüoğulları’ndan Maksud ve Osmanağaoğulları’ndan Şevki ve 26/3/926 tarihinde
tevkif olunan Ömerhabiboğulları’ndan [Ömerceyboğulları] Hasan ve 3/Nisan/926
tarihinde tevkif olunan Ömer oğlu Nesli haklarında icra kılınan muhakeme
neticesinde: Merkumûnun mumaileyh Hasan Efendi’ye bî-cürm olduğunu bildikleri
halde beynlerinde mesbuk husumet ve adavet saikasıyla şapka iksası hakkında camide
vaazda bulunarak halkı Hükümet aleyhine tahrik ve hıyanet-i vataniye cürmünü
irtikab eylediğinden bahisle aleyhinde ihbarname tanzim ve tertib ve tevkifiyle
isnad ettikleri cürmün mahiyetine binaen İstiklal Mahkemesine sevk
ettirildikleri ve mumaileyhin bi’l-muhakeme fiil-i müddea biha mücaseret
eylemediği sabit olarak beraetine her ne kadar karar verilmiş ise de müfteri-i
anh Hasan Efendi’nin merkumûnun tasniât ve isnadlarından dolayı ve kendisinin
tevkifi ile hürriyet-i şahsiyesinin tahdidine sebebiyet verdikleri ol babdaki
evrak-ı tahkikiye ve müteferriâtı ve merkumûnun huzur-ı mahkemede yekdiğerine
mübayin ifadâtı ve adavet-i sabıkalarının mevcudiyeti delâil ve ihbarât-ı
kanuniye ile sabit bulunmuş olduğundan hareket-i vakıaları [İsyana iştirak
etmeyen eşhas hakkında li-garazin isnadâtta bulunanlar isnad ettikleri cürmün
cezasıyla mücazât olunurlar] diye muharrer olan Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun
“onuncu” maddesi delaletiyle [Vaaz ve hitabet suretiyle alenen veya ezmine-i
muhtelifede eşhas-ı muhtelifeyi sırran ve kavlen hıyanet-i vataniye cürmüne
tahrik …... ilah] diye muharrer olan kanun-ı mezkurun “üçüncü” maddesinin
fıkra-i mahsusasına tevfikan ve tarih-i tevkiflerinden itibaren onar sene
müddetle küreğe konulmalarına müttefikan karar verilerek tefhim kılındı.
18/Nisan/926 / s. 147
…
Sıra Numarası : 84
Esas Numarası : 1
Mukaddesât-ı diniyeyi alet ittihaz ederek Hükümet-i hazıra
ve şapka iksası aleyhinde tefevvühâtta bulunmak suretiyle kavlen
hıyanet-i vataniye cürmünü irtikab eylediği iddiasıyla maznunun aleyh olup
Çeşme kazası mahkemesince 2/Kanunıevvel/341 tarihinde gayr-ı muvakkat tevkif
müzekkeresiyle taht-ı tevkife alınarak mahiyet-i cürmüne nazaran aidiyet
kararıyla mahkememize tevdi’ olunan İzmir’in Alaçatı’da mukim
muhacirînden Hasan Kadı oğlu Necib’in icra kılınan muhakeme neticesinde:
Maznun-ı merkumun ef’al ve akvali itibarıyla melekât-ı akliyesine tamamiyle
hakim olup olmadığının tesbit ve tayinine lüzum görülerek taayyün edecek
ahvâl-i umumiye ve melekât-ı akliyesi hakkında raporu i’ta kılınmak üzere
beray-ı müşahede Tıbb-ı Adli Müessesesi Müşahedehanesi Müdüriyetine i’zam
kılınması karar-gir ve merkum müessese-i mezkureye i’zam kılınarak taht-ı
müşahedeye aldırılmış ve bu babda tanzim kılınan ve dosyası miyanında bulunan
16/Mart/926 tarihli raporda merkumun terakki-i sinni hasebiyle istitaât-ı
bedeniyesi gibi melekât-ı akliyesi de inhitat-ı ric’iye uğrayarak ateh-i şeyhi
denilen maluliyet-i ruhiyenin bidayete tekaddüm eden bir halet-i zihniye-i
mahsusa irae eylediği ve kavanîn-i milliyeye mutavaattan istinkaf suretindeki
cürmü müsbet ve faal ve kastı mutazammın bir muhalefetten ziyade menfi ve zelul
ve azm-i iradenin fıkdan-ı küllisinden münbais bir atalet-i menfiye idüğü beyan
edilmesine nazaran şuurunun marazi inkazı eseri olarak işlediği cürm-i
mesuliyet-i cezaiyeyi müstelzim olmadığından bu cihetten ittihaz-ı karara
mahal olmadığına ve şu kadar ki irade ve temyizi salib maluliyet-i akliyesi
itibarıyla her-bar huzur ve sükun-ı ammeyi ihlale matuf harekâtına mahal
kalmamak ve tedavisine itina olunmak üzere kesb-i ifakat edeceği zamana kadar
bimarhanede taht-ı tedaviye alınması hususuna bi’l-ittifak karar verildi.
18/Nisan/926 / s. 149
…
Sıra Numarası : 86
Esas Numarası : 55
Tirebolu kazasına tabi Arageriş karyesi ahalisinden
olup mezkur karye camii kapısında halk muvacehesinde idare-i hazıra-i
hükümet ve şapka aleyhinde tefevvühatta bulunmak ve cühelayı iğfale
çalışmak ve şapka giymesini icad edenlere itale-i lisan ve rüya gördüğünden
bahisle kurban kesmek ve saire suretiyle hıyanet-i vataniyede bulunmakla
maznunun aleyh olup mahalli müstantikliğince 13/Mart/926 tarihinde gayr-ı
muvakkat tevkif müzekkeresiyle taht-ı tevkife alınan mezkur karye hatibi
Bayrakdar oğlu Şeyh Mehmed’e atf ve isnad olunan cürmün mahiyetine nazaran
müttehaz aidiyet kararıyla mahkememize tevdi’ edilmesi üzerine icra kılınan
muhakeme neticesinde: Maznun-ı merkumun fiil-i müddea biha mücasereti sabit
olamadığından isnadât-ı vakıanın husumet-i kadimeden münbahis iğbirar
neticesi mezkur karyeden Emecan oğlu Hasan tarafından li-garazin isnad edildiği
sabit olduğundan merkumun beraetine ve ancak Şeyh Mehmed’e bî-cürm
olduğunu bilerek bu suretle aleyhinde ihbarname i’tası suretiyle isnad ve
müfteriyatta bulunan merkum Emecan oğlu Hasan ile Mahalli İstintak Dairesinde
merkumun isnadât-ı vakıasını teyid bir surette müfteriyâta da şehadât ve
beyanâtta bulunan Emecan oğlu Mustafa bin Emin ve Emecan oğlu Mürsel ve Durmuş
oğlu Hasan bin Ali’nin müfteri sıfatıyla dahil-i dava edilerek mevkufen icra-yı
muhakemelerine 18/Nisan/926 tarihinde bi’l-ittifak karar verildi. 18/Nisan/926
/ s. 151
…
Sıra Numarası : 100
Esas Numarası : 55
Tirebolu kazasının Arageriş karyesinden olup zikr
olunan karye camii önünde halk muvacehesinde Hükümet-i hazıra ve şapka
aleyhinde tefevvühatta ve şapkayı giyenlere itale-i lisanda bulunmak suretiyle
hıyanet-i vataniyede bulunmakla maznun, 13/Mart/926 tarihinde taht-ı tevkife
alınan karye-i mezkure ahalisinden Bayrakdar oğlu Şeyh Mehmed’in 18/Nisan/926
tarihinde mahkememizce icra kılınan muhakemesi neticesinde: Maznun-ı merkumunun
fiil-i müddea biha mücasereti sabit olamadığından isnadât-ı vakıanın husumet-i
kadimeden münbais iğbirar neticesinde mezkur karyeden Emecan oğlu Hasan
tarafından li-garazin isnad edildiği sabit olmasına binaen merkum Bayrakdar
oğlu Şeyh Mehmed’in beraetiyle Şeyh Mehmed’in bî-cürm olduğunu bilerek ve bu
suretle aleyhinde ihbarname i’tası suretiyle li-garazin isnad ve müfteriyâtta
bulunan merkum Emecan oğlu Hasan ile Mahalli İstintak Dairesinde husumet-i
mezkure hakkında şehadât-ı kazibede bulunan Emecan oğlu Mustafa bin Emin ve
Emecan oğlu Mürsel ve Durmuş oğlu Hasan haklarında mevkufen icra-yı
muhakemelerine karar verilmesi üzerine 22/Nisan/926 tarihinde taht-ı tevkife
alınarak Müddei-i Umumilik Makam-ı Âlisinin 2/Mayıs/926 tarih ve 55 esas
numarasıyla mahkememize evrakıyla birlikte tevdi’ kılınan müfteri Emecan oğlu
Hasan ve şehadât-ı kazibeden maznun Emecan oğlu Mustafa ve Emecan oğlu Mürsel
ve Durmuş oğlu Hasan bin Ali’nin muhakeme-i vicahiyeleri icra edildikten ve
tarafeynin iddia ve müdafaâtı istima’ ve bi’l-cümle evrak-ı dava kıraat
edildikten sonra icab-ı keyfiyet lede’l-müzakere: Müfteri Emecanoğulları’ndan
Hasan’ın mukaddema tatlik etmiş olduğu zevcesi Havva’yı müfteri-i aleyh Şeyh
Mehmed’in oğlu Mustafa’nın taht-ı nikahına almasından mütevellid Hasan’ın Şeyh
Mehmed oğlu hakkında husumet peyda eylediği ve bunun ilcasıyla li-garazin
bî-cürm olduğunu bildiği halde Şeyh Mehmed hakkında suver-i mebsuta dairesinde
iftirada bulunmuş olduğu ve Emecan oğlu Mürsel ve Mustafa’nın müfteri Hasan’ın
akrabası bulunmaları ve Durmuş oğlu Hasan’ın dahi mukaddema Şeyh Mehmed’in
yeğeni Ahmed’in keyfiyet-i katlinden dolayı Şeyh Mehmed tarafından hakkında
dava edilmesi gibi esbab ve sevaikin taht-ı tesirinde Tirebolu İstintak
Dairesinden iftira-yı vakii teyid eder bir surette şehadât-ı kazibede
bulundukları gerek evrak-ı tahkikiye mündericatından ve gerek muhakemenin
cereyan eden safahatından ve kendilerinin vaki’ ikrar ve itiraflarından
anlaşılmakla maznunlardan Emecan oğlu Hasan’ın hareketine tevafuk eden Kanun-ı
Ceza-yı Umumi’nin 213’üncü [Her kim kuvve-i adliyeye veyahut keyfiyeti cihet-i
adliyeye tevdie mecbur olan bir memura ihbarname veya şikayetname i’ta ederek
bî-cürm olduğunu bildiği bir kimseye li-garazin bir cürm isnad eder veyahut o
kimse aleyhinde böyle bir cürmün asar ve delâil-i maddiyesini tasni’ eylerse
isnad eylediği cürmün mahiyetine ve tasni’ eylediği beyyinât ve delâil-i
maddiyenin derece-i kuvvetine göre bir haftadan üç seneye kadar habs olunur.
İsnad olunan cürm mücazât-ı terhibiyeyi müstelzim olduğu surette dahi keza
beyyinât ve delâil-i maddiyenin ehemmiyetine ve isnadât-ı vakıadan dolayı
müfteri-i aleyhin tevkifi gibi hürriyet-i şahsiyesini tahdid eden bir halin
hudusuna nazaran müfteri hakkında muvakkat kürek cezası hükm olunur.] diye
muharrer fıkraları mucibince yedi sene müddetle küreğe konulmasına ve diğer
maznunlardan Emecan oğlu Mürsel ve Emecan oğlu Mustafa bin Emin ve Durmuş oğlu
Hasan bin Ali’nin hareketlerine tevafuk eden Kanun-ı Ceza-yı Umumi’nin muaddel
207’inci maddesinin [Yemin tahtında şahit veya ehl-i hibre istimaına
selahiyetdar olan bir memur veya heyet huzurunda ifa-yı şehadet ederken
irtikab-ı kizb veya hakikati inkar veyahut isticvab olduğu hususât hakkında
malumatını külliyen veya kısmen ketm eyleyen kimse üç aydan üç seneye kadar
hapis ile mücazât olunur.] diye muharrer olan madde-i mezkureye tevfikan her
üçünün tarih-i tevkiflerinden bi’l-itibar ikişer sene hapislerine ve ancak
mahkum-ı merkumûndan Emecan oğlu Mürsel’in müfteri Hasan’ın tesiri altında
kaldığından ve şehadet-i kazibede bulunduğundan dolayı nedamet-i vicdaniye
hasıl ettiği inde’l-muhakeme ikrar ve ifadesi esbab-ı muhaffife-i takdiriyeden
addedilerek tayin edilmiş olan iki senenin bir senesi bi’t-tenzil kanun-ı
mezkurun 47’nci maddesi mantukunca bir sene müddetle hapsine ittifak-ı ârâ ile
vicahlarında karar verildi. 17/Mayıs/926 / s. 179
…
Sıra Numarası : 111
Esas Numarası : 69
İzmir Su-i kasdı (s. 199 vd.)
…
Sıra Numarası : 138
Esas Numarası : 79
Çorum ve havalisinde kendilerine şapka müfettişi süsü
vermek suretiyle sıfat-ı resmiyede bulunmak ve halkı darb ve tedhiş ederek
ceza-yı nakdi namı altında para dolandırmak maddesinden dolayı maznunun aleyhim
olup 26/Kanunısani/926 tarihinde taht-ı tevkife alınarak el-yevm mevkuf bulunan
Gümüşhane’nin Kermudsüfla karyesinden Süleyman oğlu Ahmed ve inde’l-muhakeme
isminin Ahmed olmayıp yine karye-i mezkureden Receb oğlu Musa olduğu anlaşılan
merkum Musa ve Çorum’un Mehmedali Çiftliği’nden Kel Çavuş ve Sungurlu’nun
Kızılviran karyesinden jandarma karakol efradından Sungurlulu Abdullah oğlu
Osman ve Alagöz nahiyesinin Sağpazar karyesinden Muhtar Nuri Çavuş ve
Karaevliya karyesinden Bayram oğlu Ali Kahya haklarında Çorum Asliye Ceza
Dairesinde icra kılınan muhakemâtı havi evrak-ı tahkikiye Heyet-i Vekile-i Celile
kararına atfen Müddei-i Umumilik Makam-ı Âlisinin 19/Eylül/926 tarih ve 79
numaralı iddianamesiyle mahkememize tevdi’ olunmakla haklarında icra kılınan
muhakeme neticesinde: Merkumûndan Süleyman oğlu Ahmed nam-ı diğeri Receb oğlu
Musa’nın Erzincan Mahkemesince bir sirkat maddesinden dolayı beş seneye mahkum
iken mahalli hapishanesinden firarla isim ve kıyafetini tebdilen Çorum ve
havalisinde dolaşmakta iken Sungurlu civarında beray-ı hizmet avdet etmekte
iken tesadüf eylediği diğer maznun jandarma Osman’a [Ben sizin Karakol
Kumandanı ile görüştüm ben müfettişim bütün kurayı benimle dolaşacaksın] diyerek
ve cehaletinden istifade ederek merkumu bi’l-iğfal yanına alıp Sungurlu,
İskilib ve Çorum kurasında şapka müfettişi unvanıyla dolaşmakta iken diğer
maznun Mehmed Çavuş ve Nuri Çavuş ve Ali Kahya’yı dahi bu vechle ben müfettişim
siz de benimle geleceksiniz diye bi’l-istishab zabıtnamede muharrer kurada
dolaşarak halka büyük selahiyete malik ve hatta otuz şahsın bile idam cezasını
infaza salahiyetdar bir müfettiş bulunduğundan bahisle ahalinin masumiyet ve
safvetinden bi’l-istifade bu suretle kendisini sahib-i salahiyet bir müfettiş
olmak üzere halka tanıttırdıktan sonra kura-yı mezkurede izinnamesiz akd-ı
izdivaç edenleri takip ve taharri ederek jandarma Osman vasıtasıyla derdest ve
bir kısmını darb ve işkence ile ceza-yı nakdi namı altında müteaddid para
aldığı ve kezalik kurayı mezkurede halkın taharete riayet etmediklerinden
ve köylerini pis tuttuklarından bahis ile keza ceza-yı nakdi namı altında para
aldığı ve halkın giydiği şapkaların matluba muvafık olmamasından bahisle keza
ceza-yı nakdi namı altında hile ve desise istimaliyle para aldığı ve bu miyanda
Çorum’un Sağpazarı karyesi heyet-i ihtiyariyesinden on beş, Kula karyesi
heyet-i ihtiyariyesinden sekiz lira ve karye-i mezkure ahalisinden Fettah,
Hasan, Abdurrahman ve Ali’den altı lira altmış beş kuruş ve Mehmedali
Çiftliği’nden on beş, Kalender Çiftliği’nden on beş, Karahacı Çiftliği’nden
Muhtar Arab Osman’dan dört, Asayiş karyesinden dört lira aldığı ve muhtarını
darb etmek suretiyle Yirce karyesinden on beş ve Yamadı karyesinden on bir lira
ile on mecidiye ve Tuzpınar karyesi muhtarından kırk beş ve Yenicami
mahallesinden
Arif oğlu Mehmed’den yirmi beş lira ve Bey oğlu Arab’dan bir
adet rovelver ve Karaevliya karyesi muhtarı Satu’dan kırk lira ve Osman oğlu
Mehmed’den otuz lira ve Zile’nin Bacul karyesinden imam Hasan Efendi’den,
Sivas’ta otomobilci olan biraderinin ayağı kırıldığından ve yanına gideceğinden
bahisle ve nam-ı müstear istimali suretiyle bir re’s at, heybe, yamçı ve
başlığını alarak savuştuğu ve İskilib’in Ulatiye? mahallesinden Yusuf oğlu
Hüseyin’in kezalik bir atını dolandırdığı hasr-ı iddiaya munzam kıraat olunan
şuhûdun ifadâtı ve evrak miyanında mevcut mahallinde tutulan muhtelif zabıt
varakaları mündericatı ve esna-yı muhakemede vaki’ müevvel ikrarı ve isminin
Musa olduğu halde Ahmed tesmiye ettiğinin inde’l-muhakeme ikrarıyla tahakkuk
etmesi gibi delâil ve ihbarât-ı kanuniye ile sabit bulunmuş olduğundan tarih-i
cürme nazaran darb ve sıfat-ı resmiyede bulunmak fiillerinin sebeb-i şiddet
addiyle azam-ı cürmden hareketine tevafuk eden eski Kanun-ı Ceza’nın
[Dolandırıcılık yolunda türlü hile ve desais istimaliyle bir adamın akçe ve
sairesini alan şahıs üç aydan üç seneye habs olunur ve kendisinden bir mecidiye
altından elli mecidiye altınına kadar ceza-yı nakdi alınır ilah] diye muharrer
olan iki yüz otuz üçüncü maddesi hükmüne tevfikan ve tarih-i tevkifinden
bi’l-itibar üç sene müddetle hapsine ve yirmi beş lira ceza-yı nakdinin
ahzına ve merkumun beş sene küreğe mahkum olup olmadığının Erzincan
Müddei-i Umumiliğinden isti’lamına ve merkumun ika’ etmiş olduğu ceraim-i
mezkurede müşareket ve müdahaleleri anlaşılamayan diğer maznun jandarma Osman
ve Kel Mehmed Çavuş ve Muhtar Nuri Çavuş ve Ali Kahya’nın da beraetlerine ve
sebeb-i ahere mebni mevkuf değiller ise ihla-yı sebillerine vicahen ve
müttefikan 30/Eylül/926 tarihinde karar verilerek usul-i tefhimi icra kılındı.
30/Eylül/926 / s. 285-287
…
Sıra Numarası : 146
Esas Numarası : 105
Şapka aleyhinde ve Hükümet-i Cumhuriye hakkında
tefevvühat-ı lisaniyede bulundukları ve halkı Hükümet aleyhine teşvik ve tahrik
eyledikleri iddiasıyla maznunun aleyhim olup Haymana kazasının Medrese
mahallesinden gayr-ı mevkuf Dava Vekili Fazlı ve pederi Necib ve Poladlı
kazasının Kargalık karyesinden Hatiboğulları’ndan Sarı Mustafa ve Hacı Mehmed
ve Molla Hasan ve Nuri ve Şükri Efendiler haklarındaki evrak Haymana İstintak
Dairesince yapılan tahkikat esnasında cürm-i vakiin rü’yeti İstiklal
Mahkemelerinin salahiyet-i kazaiyeleri dahilinde olduğuna dair ittihaz edilen
aidiyet kararıyla ve Müddei-i Umumilik Makam-ı Âlisinin 14/Eylül/926 tarih ve
105 esas numarasıyla evrak-ı mezkure mahkememize tevdi’ edilmekle tedkik ve
mütalaa olundukta: Evrak-ı dava miyanında mevcut Hacı Safvet imzasıyla Mahalli
Jandarma Kumandanlığına i’ta edilen 14/Mart/926 tarihli ihbarnamede Dava Vekili
Fazlı ve rüfekasının şehir ve köylerde Hükümet aleyhine halkı teşvik ve tahrik
edecek bir şekilde tefevvühatta bulundukları iddia edilmiş ise de Mahalli
Jandarma Kumandanlığınca yapılan tahkikat-ı ibtidaiyede ve Mahalli Müddei-i
Umumiliğince yeniden icra kılınan tahkikat neticesinde evrak-ı mezkure İstintak
Dairesine bâ-talebname tevdi’ kılınmış ve mezkur evrak-ı istintakiyede
ifadeleri alınan Ali Rıza, İbrahim oğlu Hasan, Dava Vekili Eşref, İsmail oğlu
Osman’ın şehadetlerinde maznunların haklarında isnad olunan cürme mücaseretleri
istidlal edilmekte ise de tamikan icra edilen tahkikat safahat-ı umumiyesinden
ve evrak-ı mezkureye bir de Mahallî Müddei-i Umumiliğin tanzim eylemiş olduğu
fezlekeye nazaran maznunların haklarında şehadette bulunanların eda-yı
şahadetleri garaz ve husumete müstenid bulunduğu mütalaa kılınmış olmakla
beraber vech-i husumet ve esbab-ı garazın maznunlardan Fazlı Efendi’nin
mufassalan serd ve ityan eylediği ifadesinden anlaşılmakta ve Dava Vekili Eşref
ile maznunlardan Fazlı Efendi miyanelerinde meslek rekabeti dolayısıyla ve
bunun bir netice-i tabiiyesi olarak dava-yı makamenin tasni’ edilmiş olduğu
kanaati hasıl olmuş ve Osman bin İsmail’in Mahalli Müddei-i Umumiliğine istid’a
ile müracat ederek şehadetinin Jandarma Kumandanı Hüsni Efendi’nin vaki’ olan
cebriyle alındığını iddia etmesi mevzu’-ı bahs garaz ve husumeti teyid ve
tenvir etmiş olduğundan maznunların ber-mucib-i taleb beraetlerine müttefikan
karar verildi. 12/Teşrinievvel/926 / s. 301
…
…
TBMM Yayını, Ankara, 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder