Fahri Sakal - Şapka İnkılâbının Sosyal ve Ekonomik Yönü Destekler ve Köstekler
Bir toplumsal değişim olayında, değiştirilmesi söz konusu
olan kurum, zihniyet ve değerlerin varlık sebeplerinden biri veya bazıları dinî
(kutsal) kaynaklardan besleniyorsa veya kitlelerce böyle algılanılıyorsa, o
sahada değişim hem güç olur, hem de
ciddi sorunlar doğurabilir.
İşte böyle hallerde bir değişim/dönüşüm hareketini
başarabilmek için sivil ve asker kamu gücünü kullanarak “mecburi kültür
değişmeleri” yapmak, yani zora başvurmak durumunda kalırsınız (s. 1308).
II. Mahmud’a ve fese direnenler ve sultanı yaptığı
dönüşümlerden dolayı “gâvur padişah” olarak adlandıranlar, şimdi de fesi
şapkaya karşı İslam’ın sembolü olarak benimsiyorlardı (s. 1309).
(Şapka kanununa karşı kışkırtma ve eylemlere örnek
verirken 1928 - İran ve 1938 – Suriye olaylarını misal veriyor)
Bu sırada hükümet, şapka inkılâbına karşı farklı, ikna edici
ve zorlayıcı metotları kullanmak durumunda kaldığını hissediyordu.
1-Takrir-i Sükûn Kanunu’nun verdiği olağanüstü yetkiler
kullanılmıştır.
2-İstiklal Mahkemelerine şapka suçlularını yargılama ve idam
cezası yetkileri verilmiştir.
3-Başta Atatürk olmak üzere yetkililer ve basın halkı şapka
giymeye teşvik etmek için çalışmışlardır.
4-Diyanet İşleri Başkanlığının manevi gücünden fetva ve
vaazlar yoluyla istifade edilmiştir.
5-Halkı şapkaya alıştırmak için memurlara “Elbise ve şapka
avansı” adı altında bir maaşlık mali destek verilmiştir (s. 1311).
…şapkanın temas ettiği yeri bile dezenfekte edercesine silen
veya cephelerde mukateleye giriştiği “ehl-i küfür” ün bile en kötüsünü “şapkalı
gavur” diye adlandıran bir cemiyetin sosyal psikolojisi ile karşı karşıya
bulunuluyordu.
…istismarcılar
Gümüşhaneli Süleyman oğlu Ahmet isimli bir şahsın,
kendisinin “şapka müfettişi” olduğunu iddia ederek, Çorum ve Sungurlu
köylerinde halktan çeşitli adlar altında “ceza-yı nakdî” aldığı, sonra
kendisine katılan bazı kişilerle birlikte hükümet icraatlarını köylerde halka
kötüler mahiyette konuşmalar yaptığı gibi sebeplerden dolayı İstiklal
Mahkemesine verildiğini biliyoruz / 20 Nisan 1926 (s. 1312).
Diyanet İşleri Başkanı Rıfat(Börekçi) henüz şapka kanunu
çıkmadan 2 Kasım 1925 tarihinde şapka giymekte dini ve vicdani bir mahsur
bulunmadığını kamuoyuna duyurmuştu (s. 1303).
Türkiye’de şapka inkılâbı yapılınca, Kıbrıs’ta da Müslüman
çocukların okullarda şapka takıp takmamasına ilişkin gelişmeler üzerine oradaki
İngiliz sömürge yönetimi bunu kendisinin görev alanı dışında saymış ve “bu gibi
ahvale müdahale eylemenin hükümetin vazifesi olmadığını ve herkesin hür ve
serbest ve istediğini giymekte muhtar” olduğunu bildirmiş, ne şapkadan yana
taraf olmuş, ne de sarık veya festen yana; ancak Mektepler Komisyonu toplanarak
“çocukların şapka giymekte serbest bulunduklarına ekseriyetle karar vermiştir
(s. 1314).
…
Turkish Studies, Cilt: 2, Sayı: 4, (s. 1308-1318), 2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder