Walter Benjamin – Bir Dokuz Yüzlerin Başında Berlin’de Çocukluk
…birer bulut olan kelimelere bürünüp kılık değiştirmeyi öğrendim.
Bir şehirde yolunu bulamamak pek bir şey ifade etmez. Bir şehirde, ormanda kaybolur gibi kaybolmak ise eğitim ister.
Çocukluğun kelimelerinin yetişkinlerin karşısına çıkışındaki sırrına varılmazlığı korumuş bu kelime.
Uzun zaman susulmuşluğu içinde nurlanmış.
Hiçbir uzaklık, siste rayların kavuştuğu yerden daha uzak değildi.
Hastalığın gelmesi gerekiyordu vicdanımı rahatlatmak için.
Ne iyi kavrardım insanın yağmur içinde büyüdüğünü.
Unutulmuşu bir daha asla geri getiremeyiz. Böylesi de belki daha iyidir. Yoksa onu yeniden elde etmenin çoku o kadar yıkıcı olurdu ki, hasretimizi anlama işini anında bırakmamız gerekirdi. Oysa böyle, anlarız hasreti, unutulan şey içimize ne kadar gömülmüşse, o kadar iyi anlarız.
Belki, unutulmuşu o kadar ağır ve vaatkar kılan şey, artık erişemediğimiz, kaybolup gitmiş alışkanlıkların izinden başka bir şey değildir. Belki bizim köhne yapımızdan, kalan toz zerreleriyle karışmasıdır, unutulmuşun öylece sürüp gidişinin sırrı.
Akşam ne kadar ilerlerse misafirler o kadar güzelleşir.
Fakirlik -> Karşılığı yeterince verilmemiş iş…
Onun belirdiği yerde ben kaybediyordum. Öyle bir kaybediş ki, nesneler kaçıp kaçıp gidiyordu, ta ki bahçe bir yıl içinde bahçecik, odam odacık, sıra da sıracık olana kadar.
Çeviren: Tevfik Turan
Yapı Kredi, 1. Baskı, Ocak 2004
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder