19 Eylül 2011 Pazartesi

Gustave Flaubert – Bir Delinin Anıları

Gustave Flaubert – Bir Delinin Anıları

Çocukken aşkı düşledim; gençken şanı; erkek olduğumda mezarı – Artık aşkı kalmayanların o son aşkını.

Her şeyi denedik ve her şeyi umutsuzca inkar ediyoruz; ve sonra, tuhaf bir tamahkarlık, ruhumuzla ve insanlığımızla bizi ele geçirdi; içimizi kemiren devasa bir endişe var, kalabalığımızda bir boşluk var; etrafımızda bir kabir soğukluğu var.

İnsanlık kendini makineleri döndürmeye kaptırdı ve bunlardan oluk oluk akan altını görünce çığlığı bastı; “Tanrı bu!” ve bu Tanrı’yı yiyor insanlık.

Evet ölüyorum, zira geçmişini denize dökülen su gibi görmek yaşamak mıdır? Şimdiki zamanı bir kafes, geleceği bir kefen gibi görmek?

Yüce aşk –var olsaydı olurdu—bu dünyadaki güzel olan her şey gibi bir düşten başka bir şey değil.
Istırabımın tadı çok acı, hüznüm çok derin. Oraya gömülmüş, mezarda gibiyim.

İnsan, dehası ve sanatıyla, daha yüksek bir şeyi taklit eden sefil bir maymundan başka bir şey değildir.

Sonsuzlukta güzeli istertdim ve bulduğum tek şey kuşku.

Kuşku, ruhlar için ölümdür.

Etrafımdaki bütün bu insanlar; içinde öldüğüm bir çöl yaratıyorlar.


Çeviren: Burak Zeybek
Sel Yayınları, Mart 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder