Machiavelli –
Hükümdar
Niccolo Machiavelli, 3 mayıs 1469’da Floransa’da doğdu.
(1498) Machiavelli, ikinci şansölyelik sekreterliğine
atandı; sorumlulukları, cumhuriyetin iç işlerini, dış ilişkilerini ve
savunmasını kapsıyordu.
1500 yılında, ulusal milis gücü kurmaya yöneldi. (s. 21)
1512’de, Papa II. Giulio’nun yönetimindeki Kutsal Birlik,
Fransızları İtalya’dan kovdu. Tarafsız kalmak gafletini gösteren Floransa,
galiplerce cezalandırıldı. Machiavelli’nin sabır ve sebatla kurduğu milis gücü,
Prato’da bozulup dağıldı. (s. 22)
Medicilerin güvenini kazanmak için gösterdiği bütün çabaya
rağmen, Machiavelli’nin görevinde kalmasına izin verilmedi.
Medicilere karşı komploya bulaştırıldı (1513). Hapse atıldı,
işkenceden geçirildi.
San Casciano’daki topraklarında sürgün yaşamak şartıyla
serbest bırakıldı. (s. 23)
Hükümdar, 1532
yılında yayımlanmıştır.
Machiavelli, 22 haziran 1527’de öldü.
Machiavelli, Platon’un hayal ettiği ideal site ile ilgili
görkemli inşalarını çürütür (Bkz. Bölüm XV).
(Makyavelcilik) …hile, yalan, düzenbazlık demektir. (s. 32)
Machiavelli, erkenden iki lanetle damgalandı; ateizm ve
immoralizm. (s. 35)
Machiavelli, siyasette genellikle kabul edilen değerleri
tersyüz etmez, sadece siyaseti bu değerlerin vesayetinden kurtarır. (s. 37)
Hükümdar’ın verdiği
ders şudur; siyaset ve ahlak iki ayrı dünyadır. (s. 39)
Machiavelli, immoralist değildir.
Ama ne var ki, siyasette son hükmü veren daima kuvvettir;
ahlaklılık ise, hemen her zaman aciz kalır. (s. 43)
-
Kitabın Kompozisyonu -
Devlet tiplerinin sınıflandırılmasının ardından yazar bunlardan
her birini inceler. Bun inceleme, II ile XI. bölümleri kapsamaktadır.
XII – XIV. Bölümler, bizim bugün “askeri sorunlar” dediğimiz
konulara ayrılmıştır. Machiavelli, bu bölümlerde, halk ordusundan yana tavır
koyar.
XV - XXIII. Bölümlerde, bir hükümdarın tebaasına ve
dostlarına karşı nasıl davranması gerektiği anlatılıyor. (s. 53)
HÜKÜMDAR
Halkların
tabiatını iyi tanımak için, hükümdar; hükümdarları tanımak için de halk olmak
gerekir. (s. 66)
(Devletler) ya
cumhuriyet ya da hükümdarlıktırlar. (s. 68)
İnsanlar kaderlerini düzeltmek umudu ile efendilerini
değiştirmekten hoşlanırlar ve bu umutla mevcut hükümete karşı silaha
sarılırlar; ne var ki, daha sonra, tecrübe onlara yanıldıklarını ve durumlarını
büsbütün kötüleştirmekten başka bir şey yapmamış olduklarını gösterir.
Buna göre, yeni hükümdarın, tebaasına zulmetmemesi
genellikle mümkün değildir.
…ne kadar güçlü bir orduya sahip olursa olsun, bir hükümdar
bir ülkeye girebilmek için, o ülke halkının desteğinden yararlanmak
ihtiyacındadır. (s. 72/73)
İnsanlar ya
okşanmalı ya da ezilmelidirler: hafif yaraların intikamını alırlar; ama yaralar
çok ağırsa, bunu yapamazlar… (s. 79)
…baş gösterebilecek düzensizlikler önceden görülebilirse,
onlara çare bulmak çok daha kolay olur; ortaya çıksın diye bırakıldıkları
takdirde ise iş işten geçmiş olur ve derdin tedavisi mümkün olmaz.
Bütün devlet işlerinde de bu böyledir: marazın gelişi
önceden görüldüğü takdirde ki bu ancak çok derin görüşlü kişilere vergi bir
haslettir, o kısa zamanda tedavi edilir; ama, ışık yokluğu yüzünden
görülemeyecek olursa, herkesin gözüne çarpar hale geldiğinde ona çare bulmaya
artık imkân kalmaz. (s. 83)
…başka bir hükümdarı güçlendiren bir hükümdar, kendi sonunu
hazırlar, çünkü bu güç ya hile ile ya da zor kullanılarak meydana
getirilmiştir; imdi, bu iki neden de, güçlendirilenin gözünde güçlendireni
şüpheli kılar. (s. 91)
…özgür yaşamaya alışmış bir devleti fetheden kişi, onu
yıkamadığı takdirde, onun tarafından yıkılmayı beklemelidir. (s. 99)
(dipnot) …tarih kendi başına oluşmaz: elverişli bir durum, eğer biri çıkıp bu
durumdan yararlanmazsa, hiçbir sonuç vermez. (s. 105)
…çarçabuk oluşuvermiş devletler, doğada birdenbire doğup
büyüyen bütün öteki şeyler gibi, ilk fırtınada devrilip gitmelerini önleyecek kadar
derine kök salamazlar. (s. 111)
Zulüm, toptan bir defada ve kişinin
kendi güvenliğini sağlamak ihtiyacıyla işlendiği, ısrarla sürdürülmediği ve
elden geldiğince tebaanın yararı gözetilerek yapıldığı takdirde iyi kullanılmış
demektir. (s. 132)
Acıları kısa sürüp, daha az duyulması için kötülükler toptan
bir defada yapılmalı; iyilikler ise, aksine, daha uzun süre tadılabilmeleri
için, birbirini ağır ağır izlemelidir. (s. 133)
Büyükler,
halka karşı koyamayacaklarını gördükleri zaman aralarından birinin itibarına,
nüfuzuna başvurup, onu hükümdar yaparlar; böylece, onun otoritesinin gölgesinde
muhteris arzularını tatmin etmek imkânını bulurlar. (s. 135/136)
İnsanlar sadece kötülük bekledikleri bir kimseden iyilik
gördüklerinde, ona çok daha fazla minnettar olurlar. (s. 139)
Hükümdar, eğer bir parçacık hikmet sahibi ise, öyle bir
yönetim sistemi düşünmeli ve kurmalıdır ki, hangi zamanda ve hangi hal ve
şartlar içinde olursa olsun yurttaşlar hep ona ihtiyaç duysunlar: işte o zaman
hükümdar, onları daima kendine sadık bulacağından emin olabilir. (s. 142)
(dipnot)Bir ulusal dinamik ancak herkes yüksek bir menfaate
katkıda bulunduğu duygusunu taşıdığı zaman ortaya çıkabilir. (s. 147)
…her devletin esas temeli iyi yasalar ve iyi ordulardır.
Fakat iyi silahlı güçlerin bulunmadığı yerde iyi yasalar bulunamayacağı ve de
tersine, ancak iyi silahlı güçlerin bulunduğu yerde iyi yasalar olabileceği
için ben burada yalnızca silahlı güçlerden söz etmek istiyorum… (s. 153)
Hükümdar, ancak düşman saldırmadığı sürece ayakta kalır;
barış zamanında bu birlikler tarafından, savaşta ise düşman tarafından soyulur.
(s. 154)
…ücretli askerlerin çekinilmesi gereken yanı, korkaklıkları;
yardımcı askerlerin ise, yiğitlikleridir. (s. 166)
…başkasının
silahları ya vücudumuza bol gelip iyi oturmaz, ya ağır gelip vücudumuzu yorar,
ya da dar gelip onun hareketlerini kısıtlar. (s. 168)
Yaşanılan durumla, yaşanılması gerekli görülen durum
birbirinden o kadar uzaktır ki, bu sonrakini incelemeden başka bir şey yapmayan
bir kimse, varlığını muhafaza etmekten çok onu yok etmeyi öğrenmiş olur. Keza,
her şeyde ve her yerde iyi insan olarak görünmek isteyen kimse de, bunca kötü
insanın arasında yok olmaktan kurtulamaz.
…hükümdar, her zaman iyi olmamayı ve gerektiği zaman iyi,
gerektiği zaman kötü olmayı öğrenmelidir. (s. 178)
Korkulmaktan çok sevilmek mi iyidir, yoksa sevilmekten çok
korkulmak mı?
Korkulmak sevilmekten daha güvenlidir. (s. 187)
…korku, ceza tehdidinden doğar ve bu tehdit sürdüğü müddetçe
asla kaybolmaz. (s. 188)
…insanlar,
babalarının ölümünü unuturlar da, mal varlıklarının kaybını kolay kolay
unutamazlar. (s. 189)
…insanlar kötü olduklarına ve size verdikleri sözü kesinkes
tutmayacaklarına göre, siz, kendi sözünüzü neden tutacaksınız? (s. 194)
Küçük azınlığın sözü, ancak
büyük çoğunluk ne yanı tutacağını, ya da neye göre hüküm vereceğini bilmediği
zaman dinlenir. (s. 197)
…mal ve mülke ve namusa saygı gösterildiği takdirde
insanların büyük çoğunluğu mutlu olur. (s. 199)
İnsanlar zekâ bakımından üçe ayrılabilirler: kendi başlarına
anlayanlar, başkaları anlattığı zaman anlayanlar ve nihayet ne kendi başlarına
ne de başkalarının yardımıyla anlayanlar. (s. 235)
…insanlar üzerinde şimdinin etkisi, geçmişin etkisinden çok
daha fazladır. İnsanlar eğer, şimdiki durumlarından memnun iseler, hiç başka
bir şey düşünmeden bunun tadını çıkarmaya bakarlar. (s. 241)
…hükümdar için yegâne iyi, güvenli ve sürekli savunma, onun
öz gücüne (Virtu) bağlı olan savunmadır. (s. 244)
Talih,
gücünü, özellikle, kendisine karşı hiçbir direniş hazırlığı bulunmayan yerlerde
gösterir ve azgınlığını, kendisini durdurabilecek hiçbir engelin bulunmadığını
bildiği yerlere yöneltir. (s. 246)
…talih değişken, insanlarsa hep aynı şekilde davranmakta
inatçı olduklarına göre, davranış tarzları talihle uyuştuğu sürece insanlar
mutlu olurlar. (s. 251)
IL PRENCIPEDI (il
Principe)
Sunum ve Açıklamalar:
Patrick Dupouey
Türkçeleştiren: H.
Kemal Karabulut
Sosyal Yayınlar, 5.
Basım, Eylül 1998
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder