Doğan Aksan – Dil, Şu Büyülü Düzen
Eski
Hint’te
İ.Ö.
5. yüzyılda yaşadığı kabul edilen Pānini’nin
bugün da hayranlıkla karşılanan ve 4000 kural içeren bir dilbilgisi kitabı
hazırlamış olduğu biliniyor.
Aynı
yüzyılda yaşayan Yāska adlı bilgin
daha o çağda, bir sözcükle onun anlattığı nesne arasında, nesnenin niteliğine
uygun, bu niteliği yansıtan bir bağ bulunmadığını kabul ediyordu.
Bu
yargı 24 yüzyıl sonra F. de Saussure’ün
kuramında da benimsenir.
Chomsky,
(dilbilime) Saussure’ün dil-söz ayrımından pek de uzak olmayan iki kavram
getirir.
Edinç
(competence) konuşan/dinleyenin kendi dili üzerindeki bilgisini, anadilinin
bilinçdışı edinilmiş kural ve özelliklerinden oluşan bütünü ve bundan
yararlanarak yepyeni tümceler kurabilme yeteneğini anlatır.
Edim
(performance) ise konuşan kimselerin bireysel olarak kişiye özgü dil
kullanımını ifade eder.
Prag
dilbilim çevresi, dilin ses yönüne (…) önem vermiş, sesbilimin yanı sıra,
görevsel sesbilim olarak niteleyebileceğimiz phonology alanını belirleyerek
yeni çalışmalara kapı açmıştır.
Humboldt
1836’da
dilin sınırlı gereçlerden sınırsız bir kullanım sağlayan düzen olduğunu
belirtmiş.
Dil,
altı dizgeden / bileşenden oluşmaktadır.
1
– Ses Dizgesi
2
– Bürün dizgesi / vurgu
3
– Biçim (yapı) dizgesi
4
– Sözvarlığı dizgesi
5
- Sözdizimi dizgesi (cümle ve yapısını inceler)
6
– Anlambilim dizgesi
Türkçede
eşyazımlı iki sözcük, vurgulamayla birbirinden ayrılmakta (yazma / YAZma gibi).
Bağlam
kavramı
Bir
tümceyi içinde olduğu metinden çıkarmak yerine metnin bütünündeki genel anlam,
amaç çerçevesi içinde değerlendirmek gerekir (sözcük içinde aynı yaklaşım
benimsenir).
15
ayrı dili konuşan ülkenin bebekleri üzerinde yapılan incelemelerde, 8-12 aylık
bebeklerden elde edilen sonuç, bütün bu dillerin hepsinde /b/ ve /m/ seslerinin en
çok çıkarılan sesler olduğu, bunları /p/
sesinin izlediğidir.
Çocukların
dil edinimi sırasında ilgi çeken bir nokta da kişi adıllarının, özellikle ben’in
geç öğrenildiğidir.
Bilgi
Yayınevi
Mart
2003
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder