11 Ekim 2013 Cuma

Tom Robbins – Dur Bir Mola Ver

Tom Robbins – Dur Bir Mola Ver


Ziller’dan başka kim ağaç kurbağası derisinden yapılma binici donu giyerdi ki?

“Hayatta sevdiğim üç şey” diye ansızın bağırdı Amanda, ilk uzun transından uyanınca. “Kelebek, kaktüs ve Sonsuz Yanılgı.”

“Sanatçının işlevi” diye cevapladı Navaho yerlisi, “hayatın sunmadıklarını sunmaktır.” (s. 16)

Mantık insana ancak ihtiyacı olan şeyi verir.
Oysa büyü, insan neyi isterse onu verir.

Peki, neye inanırsın sen?
(Amanda) Doğuma, çiftleşmeye ve ölüme inanırım ben

Amanda’nın yürekten inandığı en az iki şey daha vardı: Büyü ve özgürlük. (s. 19)

Amanda tarot kartlarına bakarak geleceği okuyordu.

Hayattaki en önemli şey üslup. Yani temelde, neticede önemli olan, kişinin varoluş üslubu, kişinin eylemlerinde görülen karakteristik tarz. İnsan kendini eylemleriyle tanımlamaktaysa eğer, o zaman üslup iki kat daha belirleyicidir; çünkü eylemi betimleyen üsluptur.

Boşluğu dolduran şey içerik.
İçeriğe, bizleri etkileme, harekete geçirme becerisini veren şey üslup.

Yaklaşık on üç ay önce John Paul Ziller, hamile bir Çingene ile evlendi, iki zehirsiz yılanla bir çeçesineği aldı ve Seattle – Vancouver çevreyolu üzerinde, yolun kenarında bir hayvanat bahçesi açtı. (s. 23)

Havadaki ozon yoğunluğu artınca insanlar daha çok, daha renkli rüyalar görürler.

…bilim adamları elektriğin, yerçekiminin ve manyetizmanın bağlı olduğu “kanunlar” keşfedip bunları kayıtlara geçirmişlerdir; ancak bu güçlerin ne olduklarını ve neden var oldukları hakkında en ufak bir fikirleri yoktur. (s. 35)

Amanda’yı Leonard Bernstein edasıyla yanağından öptü.

…motosiklet kullananların, gerek sürücü gerekse yolcuların kask takmalarını şart koşan bir yasanın yürürlüğe girdiğini açıkladı.
“Ne boktan iş” diye patladı Nükleer Phyllis,
İnsanın kafasının artık kendine ait olmaması yetmiyormuş gibi –polisler adamın kafasının içine girenle o kafanın üstüne takılanı denetlemek istiyorlar. (s. 47)

Amerikan ve Rus devletleri birbirinin aynı: Ekonomik totalitarizm. Diğer bir deyişle, tüm soruların cevabı, tüm meselelerin çözümü insanları bedenen ve ruhen en mutlu ve sağlıklı kılacak şeyler tarafından değil, ekonomi tarafından belirlenmekte. (s. 48)

Amerikan reklam dünyası için sonsuzluk bile harcanacak bir şey. (s. 61)

Bir insanın suçlu mu yoksa devlet memuru mu olduğu tamamıyla meseleye nasıl baktığına bağlıdır. (s. 72)

Kendimizi ne kadar topraktan uzaklaştırırsak o kadar kendi kendimizden uzaklaşmış oluruz. Yabancılaşma toprağa bulaşmamış insanlara özgü bir hastalık. (s. 86)

Medeniyet duyularımı köreltiyor. (s. 88)

Sanat ölümsüz değildir. Ölümsüz olan sadece enerjidir. (s. 112)

Hiçbir yaratık yeryüzünde hamamböceğinden daha uzun yaşamamıştır. (s. 127)

Bay Harikulade bir şey kaybetmiş ve bizim onu bulup bulamadığımızdan emin olmak istiyor. (s. 171)

Kilise’nin nefret ettiğim yanı, toplumun nefret ettiğim yanıydı. Yani otoriter kişiler. İktidar manyakları. Katı dogmacılar. O her şeyi yönetmek isteyen, açgözlü, sevgi ve cinsellik açısından zayıf salaklar. Bizler yaşamakla meşgulken –tat almakla, denemekle, kucaklaşmakla, öpüşmekle, hata yapmakla, büyümekle meşgulken- onlar dizginleri ele geçirmekle meşgul. (s. 186-187)

Bana yeterli uzunlukta bir kaldıraçla bir dayanak noktası verin o dini yere devireyim. (s. 199)

Hıristiyanlık yüzyıllar içerisinde zamanla manevi enerjisini yitirmiş, onun yerini siyasi ve ekonomik enerji almıştı. Bu dengesizlik, dini yapıyı çarpıtmış, onun fiziksel gücünü artırmış olmakla birlikte manevi potansiyelini tüketmişti. (s. 205)

Yıldızlar insan ruhunun izdüşümleridir –bilincin sivilceleridir- yalnızca, ama aynı zamanda son derece gerçektirler. (s. 206)

İçerik, biz onun bilinçli olarak farkına varmadan önce bile mevcuttu. Üzerinde çalışmamız gereken tek şey içerik; bu da üslubun sadece içeriğin bir ifadesi olduğu anlamına gelir. (s. 207)

John Paul, dürüstlük ve nezaket çerçevesinde olduğu sürece başka adamlarla yatmama aldırış etmez. Ya da başka kızlarla, bazen böyle bir merakım da oluyor.
O zaman ne bok yemeye evlendin?
Evliliğin bununla ne alakası var?
…tek eşlilik, ideal aşkla eş anlamlı olmadığı gibi evlilik de tek eşlilikle eş anlamlı değil. (s. 210)

Batı medeniyetinin geleceği İsa’nın vücudunun bulunmasına gösterecekleri tepkiye bağlı. (s. 239)

Eğer demokratik bir toplumda yaşamayı sürdürmek ve anarşi çıkmasını engellemek istiyorsak,
Yasaların ve cezalandırma sisteminin olması şart. (s. 247)

Yasalar ahlaklı sanat türlerinin, diğer insanlara karşı edepli davranmanın sembolü. Yasaların ahlaki içeriği yok, onlar sadece böyle bir içeriğe sahip olan davranışın sembolü. Bu sembol keşleri, nasıl yasalara saygılı olmamız gerektiği konusunda bağırıp çağırırlar hep ama, içlerinden birinin de çıkıp insan kardeşlerimize saygılı olmak konusunda bir laf ettiğini duymazsın. Birbirimize saygı duyarsak ve toprağa saygı duyarsak o zaman yasalardan kurtulabilir, ahlak aracılarını kaldırabiliriz. (s. 250)

Maddi dünyayla bağlantım dans eden bir kişinin partneriyle olan bağı gibiydi. (s. 259)

İnsanoğlunun kader midir: Hakikate en çok yaklaştığı anları bir yalan özlemiyle geçirmek. (s. 264)

Tartışmalarımız hatalı bir saat takip ediyordu. Porto Riko aksanıyla tik tak ötüyordu. (s. 275)

İstikrar doğal değil. Yegâne istikrarlı toplum polis devletidir. Bir toplum ya özgürdür ya da istikrarlı. Aynı anda ikisi birden olamaz. Seçimini yap. Ben şahsen, katı, yapay bir toplumdansa her zaman özgür, organik bir toplumu tercih ederim. Eğer insanlar, korku ve ölümden kurtulmak için illaki Cennet değneğini kullanacak denli zayıfsa belki de ihtiyaçları olan şey, korku ve ölümdür. (s. 284)

Müminlerin zekâsını sınamak isteyen bir adam,
Adam çileciliğin vecibelerini yerine getirmeye ve sahte derin düşünceler telaffuz etmeye başlamış. Kısa bir zaman sonra, uydurma öğretilerini vaaz ettiği binlerce mürit toplamış etrafında. Onu aziz ilan etmişler. Derken bir gün, kendisine inananlara nasıl kolayca aldandıklarını göstermek için kendilerine öğrettiği her şeyin zırva olduğunu açıklamış. İnançları olmadan yaşayamayacakları için onu taşlayarak öldürmüşler ve öğretilerine inanmaya devam etmişler. (s. 288)

Buruş buruş, kasvetli bir gündü. Edgar Allan Poe’nun pijamasını andırıyordu. (s. 300)

Ölüm korkusu köleliğin başlangıcıdır. (s. 312)

Toplumumuz ekonomiyi sağlıktan, sevgiden, hakikatten, güzellikten, seksten ve kurtuluştan üstün tutuyor; hayatın kendisinden daha üstün tutuyor. Her neye hayattan ziyade öncelik tanınırsa o şey hayattan önce gelecek ve neticede hayatı yok edecektir. Ekonomi, en soyut düzeyde, milletimizin dini olduğuna göre, ekonomiyle ilgili olmayan hiçbir şey, İsa’nın İkinci Gelişi gibi muhteşem bir şey bile, halkımızın ruhlarında köklü bir değişim yaratamaz. (s. 316)

Another Roadside Attraction
Türkçeleştiren: Fatma Taşkent
Ayrıntı Yayınları

6. Baskı, 2012

1 yorum:

  1. Muhteşem bir kitaptan muhteşem alıntılar. Teşekkür ederim size...

    YanıtlaSil