27 Mart 2014 Perşembe

José Saramago – Görmek

José Saramago – Görmek


Hakikatin ışığı parıldarken pek çoğunun gözleri kamaşır.
Islak bir günde başlıyor olaylar. Hava ıslak olduğu için insanlar oy vermeye gitmez. Günün ilerleyen saatlerinde yağmur diner, insanlar sözbirliği etmişçesine oy veremeye koşup sandıkları beyaz kâğıtlarla doldururlar. Sayım işlemleri gösterir ki oyların ¾’ü geçersizdir. İktidar sahipleri, varoluşlarının dayanağı olan demokrasi oyununa gösterilen ilgisizlikten rahatsızlık duyarlar. Seçimleri tekrar edilir. Boş oy oranı bu defa daha yüksek çıkar. İktidar sahiplerinin tepkisi de yükseliş gösterir; derhal sıkıyönetim ilan edilir. Halk tepkisizliğini sürdürdükçe iktidar hırçınlaşır: başkenti başka bir yere naklederek halkı cezalandırmak ister. Bu süreçte de halk sükûnetini korur. İktidar, tahakküm edemediği algısından mütevellit akıldışılığını son raddesine varıncaya dek ortaya koyar. Ahlaki seviyesizliklerinin kendilerine sunduğu bütün imkânları kullanırlar. Son çare olarak 4 yıl önceki “körlük” olayında, görebilen tek kişiyi, doktorun karısını günah keçisi ilan ederler.
Kötümserdir Saramago: romanda, iyimser olduğu söylenebilecek unsurların birçoğu sayfalar ilerledikçe öldürülür.

Notlar
Oy verme bürosu,
Yalnızca kurbağaların hoşuna gidecek bir hava,
Sandık boş, temiz ve lekesizdi,
Tek bir seçmen bile oy kullanmaya gelmedi,
Bu kadar saçma sorular sormanız için size kaç para maaş veriyorlar,
Geçerli oy pusulalarının oranı yüzde yirmi beşe ulaşmadı,
Geriye kalan oy pusulalarının hepsi, yani toplam olarak yüzde yetmişin üzerinde bir bölümü boş, yani beyaz çıkmıştı. (s. 29)

Seçim tekrar edilir,
Bugün yapılan seçimler, geçtiğimiz Pazar günü ortaya çıkan eğilimi daha ciddi hale getirdi…

Vatanın yüz akı olun, çünkü gözler sizin üzerinizde, sözleri, o tümcenin hemen ardından gelen içtenliksiz İyi akşamlar, sözüyle bozuldu. Yalın sözcüklerin sevimli yanı budur işte, insanları kandırma konusunda bir işe yaramaz.

Başbakan, durumun son derece ciddi olduğunu, vatanın iğrenç bir saldırıyla karşı karşıya kaldığını, hatta bunun temsili demokrasinin temellerine karşı yapılmış bir saldırı olduğunu kabul etti,

Umut tuz gibidir, insanı doyurmaz ama ekmeğe tat verir.

Söyler misiniz lütfen, oyunuzu kime attınız,
Ezberlenmiş gibi verilen yanıt, Kimse hiçbir nedenle, verdiği oyu açıklamaya ya da bir devlet görevlisi tarafından o konuda yanıt vermeye zorlanamaz, oluyordu.

Günler geçtikçe, beyaz sözcüğünün önce belli belirsiz, ayıp ya da çirkin bir sözcükmüş gibi artık kullanılmadığı fark edildi,

İradenin her şeyden güçlü olduğu lafına inanmamak gerekir; kazın ayağının hiç de öyle olmadığını gün gibi ortaya koyan bir örneği fazla uzaklara gitmeden vereyim, inanmamak gerekir çünkü sen, bugüne kadar çelik gibi olduğunu sana defalarca kanıtlamış olan o hayran olunası iradene ne kadar güvenirsen güven, o irade kaslarının gerilmesini, durduk yerde terlemeni, gözkapaklarının titremesini, solunumunu denetlemeni hayatta başaramayacaktır. (s. 62)

Sevgili meslektaşıma ve meclise şunu ifade edeyim ki, dedi adalet bakanı, beyaz oy kullanmayı seçen seçmenler yasanın kendilerine açıkça tanıdığı bir hakkı kullanmaktan başka bir şey yapmadılar,

Vatandaş hakları soyut değerler değildir, diye karşılık verdi savunma bakanı

Tamamıyla haklısınız, dedi kültür bakanı,

İç savaş ha patladı ha patlayacaktı.

Ağır hastalıklara ağır ilaç gerekir ve size önerdiğim bu ilacın acı olduğu ne kadar gerçekse, bizi saran hastalığın öldürücü olduğu da o kadar gerçektir. (s. 86)

Öneriyi yapanın insan olduğu doğruysa da, onu gerçekleştiren tanrıdır ve çok ender durumlarda tanrı ile insanın aralarında anlaşıp birlikte gerçekleştirdiği şeyler de olmuştur… (s. 89)

Ettiğim bu yemini bozacak olursam, tanrı benim ve benden türeyecek dört kuşağın da belasını versin. Gizlilik ve saklılık böylece mühürlendikten sonra, operasyonun iki gün sonra gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. (s. 90)

Saat sabahın iki buçuğunda herkes, devlet başkanının büyük sarayını, hükümet başkanının küçük sarayını ve çeşitli bakanlık binalarını terk etmek üzere demir almaya hazırdı. (s. 92)

…bu aşağılık dünyada kâğıt kullanmadan hiçbir şey gerçekleştirilemez.

Bu sözleriniz umarım şeytanın kulağına gitmez, sayın bakanım, Şeytanın kulağı o kadar deliktir ki, duyması için söylenenlerin yüksek sesle söylenmesi gerekmez, Öyleyse tanrı yardımcımız olsun, Bu duanızın hiçbir yararı olmaz, onun kulakları doğuştan sağırdır. (s. 123)

Sayın içişleri bakanı, derhal bir soruşturma komisyonu kurun, Hangi sonuca varmak için, sayın başbakan, Komisyon çalışmaya başlasın, gerisini sonra düşünürüz, Hay hay… (s. 145)

Kent halkı gösteri yapmaya hazırlanıyordu. Kesin ölü sayısı otuz dördü geçmişti. (s. 149)

Halkın hükümetinin yanında mı, karşısında mı olduğunuza karar vermek artık size kalıyor. (s. 179)

Bayım, dedi, hep birlikte kabul etmiş olduğumuz ulusal sessizlik anlaşmasını iğrenç biçimde bozmuş bulunuyorsunuz, (s. 189)

Ben yalnızca dört yıl önce hepimizin kör olduğunu söyledim, oysa şimdi, belki de doğduğumuzdan beri kör olduğumuzu ileri sürüyorum. (s. 190)

Sözcüklerin yerini değiştirmekle çoğu kez anlamı da değiştirmiş oluruz ama tek tek ele aldığımızda o sözcükler –deyim yerindeyse– somut olarak, aynı sözcük olarak kalır, bu nedenle, Sözünüzü kesmeme izin verin sayın başbakanım,  sözcüklerimdeki yer ve anlam değişmesinin sorumluluğunun size ait olduğunun açık seçik ortaya konmasını diliyorum, benim o konuda hiçbir suçum yok, Diyelim ki siz kıtığı sağladınız, ateşleyen de ben oldum, kıtıkla ateşin bir araya gelmesi bana, beyaz oyun öteki kadar tahrip edici bir körlük oluşturduğunu ileri sürme hakkını veriyor, Ya da görmek anlamına geldiğini, dedi adalet bakanı, Ne,  diye bağırdı içişleri bakanı, yanlış duydum herhalde, Beyaz oyun, oyunu o yönde kullananlar için görmenin göstergesi olduğunu söyledim, (s. 190-191)

Evet efendim, kenti bombalamayı düşünüyorum ama onu kâğıt bombardımanına tutacağım, (s. 198)

İnsanın içine su serpen bir düşünce vardır, kibirli insanı yazgı er ya da geç her zaman yere çalar, hatta bunu geç değil er yapar derler,

…o kadının körleşmemesi ile bizi içinde bulunduğumuz zor duruma sokan boş oy olayı arasında bir bağlantı olduğunu ima ettiğini fark ettiniz mi… (s. 212)

...büyük çürümeler hep böyle başlar, bugün bir kahve, ertesi gün bir kahve daha, üçüncüde zaten artık bir şeyler yitirilmiştir, (s. 247)

Suçunuz bayan, adam öldürmüş olmak değil, en büyük suçunuz, hepimiz kör olduğumuzda sizin görme yetinizi yitirmemiş olmanız, (s. 275)

Bakan da buna inanmıyor, diye düşündü, onu ilgilendiren tek şey, atış yapabileceği bir hedef bulmak, bu hedefi tutturamazsa kendine bir yenisini arayacak, sonra bir başkasını, bir başkasını daha ve bu, başarı kazanıncaya kadar böyle sürüp gidecek, ta ki kendisinin ne kadar yetenekli olduğuna ikna etmek istediği insanlar, bu tekrarlardan bıkıp kullanılan yöntemlere ve usullere yabancılaşıncaya kadar. (s. 278)

Peki, şu anda size bir oyun oynamakta olduğumdan korkmuyor musunuz, Hayır, gözlerinizde bu yaşlar varken, korkmuyorum. (s. 291)

…kimi düşünceler bize sahte gülücükle yaklaşıp kafamıza girdikten sonra tüm çirkefliklerini ortaya koyuyorlardı ve iş işten geçmiş oluyordu. (s. 302)

Mesleğim, hükümet edenlerin bizim saçmalık olarak nitelediğimiz şeylerin karşısında geri çekilmek bir yana, o saçmalıklardan bilinçleri köreltmek, aklı yok etmek için yararlandıklarını öğretti bana, (s. 311)

Biri beni anımsayıp cesedimin kaldırılması için buyruk verinceye kadar burada çürüyüp duracak mıyım. Ne yapmalı. (s. 317)

Bu hikâyenin tadı kaçınca, bir başkasını uyduracaklar, hep öyle olur, direksiyon simidine mahkûm olunca, insanın ne kadar çok şey öğrendiğini bilemezsiniz, ayrıca size bir şey daha söyleyeyim, (…)Herkesin düşündüğünün tersine, bir  ikiz aynası yalnızca arkadan gelen arabaları gözetlemeye yaramaz, müşterilerin ruhunu görmeyi de sağlar, (s. 322)

Aynı konuşmayı iki kez yapmanın kendisi için olanaksız olduğunun da farkına vardı, bir gazeteden ötekine gidip aynı şeyleri anlatacak, böylece tekrarlayıp durduğu şeylerin gerçekliğini aşındıracaktı.

Ensaio sobre a lucidez
Türkçeleştiren: Aykut Derman
Can Yayınları

8. Baskı, Haziran 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder