22 Mart 2014 Cumartesi

Rollo May – Güç ve Masumiyet

Rollo May – Güç ve Masumiyet

Şiddetin Kökenleri Üzerine Bir İnceleme

Hastalığın karşısında pasif bir biçimde güçsüzlüğü kabul etmek ölmek anlamına gelir. (s. 9)

I
Delilik ve Güçsüzlük
Nerede bir canlı gördüysem, orada bir güç istenci gördüm.
Nietzsche

Güç (power) kelimesi, Latince “muktedir olmak” anlamındaki “posse” kelimesinden gelir. (s. 15)

Gücü (…) yaşam sürecinin asli bir yönünün tanımı olarak kullanıyorum. (s. 16)

…şiddet zayıflığın ifadesidir. (s. 20)

Güçsüzlük ve delilik

…yalnızca bir kişi daha onu tanımış olsaydı, intihar etmezdi.
Bu bir kişiye önemi olduğu, insan ırkının bir parçası olarak var olduğu inancını verir. (s. 24)

Bağımlılığın temelinde çokça zayıflık ile engellenmiş öfke vardır. (s. 31)

Saldırganlık insanın temel yapısının bir öğesidir.
…televizyon ve diğer kitle iletişim formlarını yaratan ve bu araçları kullanarak, çocuklarımıza gizlice saldırganlık öğreten bir canlı türüyüz. Aynı zamanda durmadan saldırganlığın aleyhinde nutuk çekeriz. Bunun yol açtığı çelişki, herkesin hissettiği acizlik hissine ve kültürümüzdeki güç meselesini kuşatan ikiyüzlülüğe katkıda bulunur. (s. 37)

…insanın yaşamında potansiyel olarak beş güç seviyesinin olduğunu ileri sürüyorum. Birincisi olma gücüdür. (s. 39)
İkinci aşama öz olumlamadır.
Önem hissi…
Üçüncü aşama kendini ortaya koymadır.
Dördüncü aşama saldırganlıktır.
En sonunda, saldırganlığa yönelik tüm çabalar etkisiz kaldığında, şiddet olarak bilinen nihai patlama meydana gelir.
…şiddet diğer tüm tepki yollarını engellediği hissedilen bir duruma tepkidir. (s. 44)

II
Masumiyet ve Bir Çağın Sonu
Masumiyetin en mükemmel hali aslında deliliktir.
Arthur Miller

…hiç kimse ayda yürüyen astronotların isimlerini hatırlamıyor. Hatirladığımı şey makinelerdir; Ay yolculuğunun kahramanı birey değil roketti ve insanlar bu roketin bakıcılarıydı.

…kişinin, güçsüzlüğünü erdem gibi göstererek, bu güçsüzlüğüne göğüs germesinin bir yolu vardır. Bu, birey tarafından, gücünün bilinçli olarak elden çıkarılmasıdır; bu durumda güce sahip olmamak bir erdemdir. Ben buna masumiyet diyorum.
/Masumiyet, Latince, in ve nocens sözcüklerinden meydana geliyor: zararlı olmayan (s. 48)

Billy Budd
Blly’nin masumiyeti ruhsallığa götüren değil, daha çok at gözlüğünden ibaret bir şeydir; başka bir deyişle sahte masumiyettir. (s. 49)

İyi güç yoktur; güç daima doğru yoldan saptırır.
Kötü olan gücün yanlış kullanımı değil, bizzat gücün varlığıdır. (s. 58)

Masumiyetin ikinci ve daha önemli ifadesi, kanunun günümüzde toplumumuza özgü düzenle yavan bir biçimde özdeşleştirilmesinde yatar.
Kanun ve düzen sloganında düzenle eşleştirilmiş kanun, statükonun sürekli doğrulanması haline gelir. (s. 60)

Kanun ve düzene vurgu yapmak bizzat şiddete katkıda bulunabilir.
Kanun ve düzen sözünün içindeki keskinliğin kaynaklarından biri, genellikle kişinin kendi suçluluk duygusuna karşı duyduğu tepkidir. Örneğin ben sözde yasal yollardan para kazanmış olabilirim, sonra da başkalarının benden bu parayı almalarını önlemek için güvenilir bir vatandaş olarak kanun ve düzen namına ortaya çıkarım. (s. 61-62)

III
Dil: İlk Kayıp
Dil bozulduğunda insanlar duyduklarına olan inançlarını yitiriyor, bu da şiddete yol açıyor.
W.H. Auden

Kendimi ifade edebilmiş olsam ona vurmazdım. (s. 69)

İnsanlar arasındaki bağ yok olduğunda yani iletişim olasılıkları bozulduğunda saldırganlık ve şiddet meydana gelir. (s. 72)

Adaba aykırı laflar, daha önce yasaklanmış olanları açıklar. Daha önce açığa çıkmamış olanları açığa çıkarır. Bu sebeple dikkatimizi ısrarla talep eder ve alır. (s. 77)

Duygusal gücünü ve saflığını koruyan tek bir kelime var: “fuck”

Bir kelime bozulduğunda saldırgan bir anlam kazanır. (s. 78)

Sembol daima bildirdiğinden daha fazlasını ima eder; esasen çağrımsaldır.

Geleneksel dillerin evrilmesi binlerce yıl sürer. Dil birkaç nesilde kaybolabilir. Günümüzde zaten dil ve bunun sonucunda mantıksal ifade yetisi de zayıflamaktadır.
Konrad Lorenz  (s. 83)

IV
Siyah ve Aciz: Mercedes’in Hayatı
Siyahilerin asıl trajedisi, kimse onları ciddiye almadığı için kendilerini ciddiye almamalarıdır.
…kendi insanlıklarına saygı duymadan ve değer vermeden saygınlık hakkını kazanamazlar.
Kenneth Clark (s. 87)

Güçsüz insanlar harekete geçememelerinin yol açtığı boşluğu doldurmak için genellikle sihirli ayin uygulamalarına bel bağlarlar. (s. 102)

…şiddetin yönü ve hedefi ikincildir, o anda yalnızca patlama önemlidir.
Açıkçası şiddetin nesnesi önemli değildir. (s. 103)

Bir insandaki çığırından çıkmış bütün şiddet olaylarını kınar ve şiddetin olasılığının dahi kökünü kazımaya çalışırsak, kişinin insanlığı için zorunlu bir öğeyi ondan almış oluruz. (s. 105)

V
Gücün Anlamı
Hayatta olmak güçtür
Emily Dickinson

Güç, değişikliğe yol açma veya değişikliği önleme becerisidir.
Antik Yunan filozofları gücü “olmak” olarak tanımlamışlardır. (s. 107)

Psikolojide güç, diğer insanları etkileme, kontrol etme ve değiştirme becerisidir.
Dolayısıyla statü, otorite ve prestij gibi etkenler güç sorunun esaslarıdırlar. (s. 108)

Kuvvetle bağlı olmamak ve kuvvetten yararlanmamak gerçek dünyada tutunacak yeri olmamak demektir.
John Dewey (s. 109)

Güç Çeşitleri
A – İstismarcı, …en yıkıcı güç çeşididir.
İnsanlarla istismar dışında ilişki kurma yolu bilmeyen insanlarca uygulanır.
İstismarcı güç daima şiddeti veya şiddet tehdidini gerektirir.

B – Manipülatif, bu başka bir insan üzerindeki güçtür. (s. 114)
…zihinsel açıdan sınırlı olanlarda işe yarar. (s. 115)

…gülümsemeyi tanır, gülümseyeni tanımazsanız
…canlı toplumunu –aslında insan olan canlıları- kapsamayı nasıl bekleyebilirsiniz ki?

C – Rekabetçi, bir başkasına karşı olan güçtür.
Kişi (…) rakibi alçaldığı için yükselir. (s. 116-117)

Manipülasyonda olduğu kadar çarpıcı olmasa da, kişinin yaşadığı topluluğun alanını sürekli küçültür.
…rekabetçi güç insan ilişkilerine çeşni ve canlılık katabilir. (s. 117)

D – Besleyici, başkaları için güçtür. Öğretmek mesela,

E – Bütünleyici, başka bir kişi iledir. (s. 118)

İnsan hafızadan mustarip meraklı bir varlıktır.
Eğer anılarını kendi imajıyla bütünleyemezse, başarısızlığını nevroz veya psikozla ödemelidir. (s. 121)

İnsanın gelişiminin amacı, belirli duruma uygun şekillerde bu farklı güç türlerini kullanmayı öğrenmektir. (s. 122)

Güçten feragat ederek sevme çabası sahte masumiyete olan eğilimin bir ürünüdür.
Güç ve sevginin ilişkili olması, kişinin ilk başta kendi içinde sevebilecek gücü olması gerektiği olgusuyla kanıtlanır.
Kişinin, tümüyle egemen alınmamak veya bir hiç olarak işgal edilmemek için verecek bir şeyleri olmalıdır.
Bildiğiniz gibi, aşk tanrısı Eros, Afrodit ile savaş yani anlaşmazlık tanrısı Ares’in çocuğudur. (s. 124)

Şiddet en çok, duygusal olarak birbirine çok yakın, dolayısıyla birbirine karşı savunmasız olan kişiler arasında oluşmaya yatkındır.
En tehlikeli, oda (cinayet olasılığı yönünden) yatak odasıdır. (s. 125)

…kıskançlık çoğu kez ilişkideki özel bir duygu ikileminden kaynaklanır: kişi sever ama aynı zamanda nefret eder. (s. 127)

Neşe yalnızca elde edilmiş güç hissinin bir belirtisidir.
Neşenin özü, fazladan güç hissidir. (s. 129)

VI
Olma Gücü
Saldırganlık bütün canlıların belirleyici özelliği gibi görünen, içteki bir büyüme ve yaşamla başa çıkma eğiliminden çıkar. Şu var ki bu yaşam kuvvetinin gelişmesi engellenirse, bununla bağlantılı öfke, hiddet veya nefretin içeriğini meydana getirir. (s. 133)

Saygınlık (dignitiy) Latince “değerli” anlamına gelen dignus kelimesinden gelir.

Güç, karşı çıkmanın üstesinden gelindiği durumlarda hayata geçirilir.

Yaşam, benliğin zorluklara karşı yarışmasıdır. (s. 160)

VII
Saldırganlık
Saldırganlık
Latince kökü aggredi’de görülebilir, …danışmak veya tavsiye istemek için yaklaşmak anlamına gelir.

Saldırganlığın zıddı müşfik bir arkadaşlık, barış veya saygı, tecrit, yani hiç temas kurmama halidir. (s. 167)

Dövüşte canlı bir mahremiyet vardır, hem nefret hem de sevgiyi andıran bir yakınlık; bu nefretin uzakta tuttuğu bir yakınlık olsa da sonuçta bir yakınlıktır, sevgi ve şefkate dönüşebilir. (s. 168)

Ego, acının kaynağı olan tüm nesnelerden nefret eder, tiksinir ve onları yok etme gayreti içinde peşlerine düşer. (s. 172)

VIII
Coşku ve Şiddet
…şiddetimizin merkezinde, kendimizi iradesi olan kişiler olarak gösterme isteği yatar.
Birilerinin daima manşetten düşmediği bir dünyada, insanın yaptığı hiçbir şey artık gurur duyulacak bir beceri değil gibidir.
Jacob Bronowski (s. 183)

Yunanca, εκστασις kelimesinden gelen coşku, etimolojik olarak, kişinin kendi dışında durması, kişinin kendi yanında olması veya kişinin kendi dışında olması anlamlarına gelir. (s. 184)

Kişinin öfkeyle kendini kaybettiğini, gücün onu ele geçirdiğini söyleriz. Coşku deneyimlerinde olduğu gibi, şiddette de bir öz aşkınlık vardır. (s. 185)

…kişi ahlaki kurtuluşuna karşılık gelen, kendisini şekillendirecek bir kültür derinliği olmadan, kendi ahlaki kurtuluşunun sorumluluk yükünü taşıyamaz. (s. 187)

Billy Budd
…şiddet kötü ise edebiyatın diğer birçok klasiğinin yanı sıra bu küçük romanda da neden bu kadar gereklidir? (s. 189)

Sahnede bir trajedi gördüğümüzde veya bir kitapta okuduğumuzda, genellikle kendi başımıza yürümek ve bunun hakkında düşünmek isteriz.
Bu bizi kendi merkezimize yaklaştırmakla kalmaz, paradoksal bir biçimde insanları daha çok anlamamızı da sağlar. (s. 190)

Savaşın akıldışılığını ve dehşetini göstermenin hiçbir yararı yoktur.
Dehşet, büyülenmeye yol açar.
Willim James (s. 193)

Şiddet sayesinde benmerkezciliği aşarız. (s. 197)

Bireysel “ben” bilinçsizce bir “biz”e geçer; “benim”, “bizim” olur. (s. 198)

…savaş o zamana kadar hiç olmadığım kadar canlı hissetmemi sağlıyordu.

…Bu insanların hiçbiri, eski günleri duygusal bir nostalji içinde özlemiyor, steril bir şimdiden duydukları hayal kırıklığını itiraf ediyorlardı. (s. 200)

IX
Şiddetin Anatomisi
Şiddet, nispeten durgun bir dönemin ardından, su kaynadığında meydana gelen ani kimyasal değişim gibidir. (s. 201)

Kişi (veya bir gurup insan) meşru hakları olduğunu hissettiği şeylerden bir süredir mahrum bırakılmışsa, kalan öz saygısını yıpratan acizlik hisleri sürekli olarak sıkıntı veriyorsa, şiddet tahmin edilebilir nihai bir sonuçtur.
Şiddet güdülerimizin kontrol ve yönlendirilmesi çok daha zordur. (s. 202)

Şiddet uygulayan insanın soyutlama yeteneği bozulmuştur, çılgınca davranmasının nedeni budur. (s. 203)

Kişinin eğitim düzeyi ve statüsü ne kadar düşükse o kadar doğrudan tepki vermeye meyilli olur; eğitim düzeyi ve statüsü ne kadar yüksekse, kaçma veya savaşma olasılıklarını düşünmek ve değerlendirmek için bir fırsatı oluncaya kadar tepkisini ertelemeye o kadar meyilli olur.
Tepkiyi erteleme yeteneği (…) bu bize kültürü verir. (s. 204)

Ülkeler söz konusu olduğunda, şiddet zayıflık tehdidinden kaynaklanır. (s. 205)

Eğer bir ülke gerçekten zayıf hale gelirse, o artık bir ülke değildir.

Şiddetin Çeşitleri
Basit şiddet / Sürekli zayıf bir duruma yerleştirilmeye karşı genel bir protestodur ve genellikle yüksek ahlaki talepleri vardır.
Hesaplanmış şiddet
Kışkırtılan şiddet / Ortalığı karıştıranların işidir.
Saklı şiddet / Vergilerimiz finanse etmese devletimiz savaşamazdı.
(Şiddetin beşinci kategorisi) …iktidardaki taraf, iktidarına yönelik saldırı tehdidi altında olduğunda, bu tehditleri bertaraf etmek için saldırdığında meydana gelir. Buna yukarıdan şiddet diyebiliriz. Güdüsü genellikle statükoyu korumak veya yeniden kurmaktır.

Yıkıcı Şiddet
Sartre, şiddetin benliği yaratma olduğunu yazmıştır. (s. 208)

Şiddette yer kaplayan fiziksel unsur, kişinin tümüyle dahil olmasının bir sembolüdür.
Hareket vücudumu ele geçirir. (s. 209)

Silahlara sahip olmanın kişiliği kökten değiştirebileceği açıktır. (s. 210)

Öfke patlaması psikolojik ilişkiyi temizleyip daha fazla dürüstlük yaratır gibidir.
…çoğu insan öfkelendikten sonra kendini iyi hisseder. (s. 213)

İktidardaki bir gurubun gücünü isteyerek ve rahatça verdiği çok az örnek vardır; güç, kalmak için gizlenir. (s. 214)

X
Masumiyet ve Cinayet
Çoğu cinayetin öncesinde, kurbanın kendi ölümünün gerçekleşmesinde aktif bir rol oynadığı şiddetli kavgalar yer alır.
Elton B. McNeil

Masumiyet (…) cinayetten kaçabilir mi? (s. 221)

Sorunları şimdi yaşa
İleride bir gün cevabını yaşarsın
Masumiyetin, yaşamı (…) hissetme hali olarak algılama yönünden “kalple” ilişkisi vardır. (s. 222)

Masumiyet (…) güçsüzlük halidir.
Masumiyet, ne ölçüde bir yaşam stratejisi olarak kullanılır? (s. 223)

(Yabancı) Meursault’un suçu aslında kendini öldürmektir. (s. 227)

Billy Budd
Fransa’yla yapılan savaş sırasında,
Indomitable adlı savaş gemisinde çalışmaya zorlanmış pırıl pırıl bir gençtir.
Melville ona “el değmemiş” der ve onu sık sık “meleklerle” kıyaslar.
Billy Budd’ın zekâsı ilerlemiş olduğu halde, saflığı pek bozulmamıştı. Böyle bir karakter,
Büyük bir trajediye gebedir.
Billy’nin (…) tek bir kusuru vardır: duyguları kuvvetli bir şekilde uyarıldığında kekelemeye başlar. (s. 229)

Masumiyet bizden bir şeyler bekler, bir şeyler talep eder, destek ve ihtimam gösterme eğilimlerimizi ortaya çıkarır. Birçok insan (…) bu eğilimlerden nefret eder. (s. 230)

…mürettebattan bir kişi (…) bir isyan düzenlemesinde yardım etmesini ister. Billy öfkeyle bu fikre karşı çıkar.
Daha sonra Billy, kaptanın önünde, Claggart tarafından isyan planlamakla suçlanır ve kendini savunması istenir. (s. 231)

Billy’nin bütün tutkusu Claggart’a indirdiği yumruğa gider ve onu öldürür.
Kaptan Vere, (…) Billy’yi asmaktan başka bir seçeneği olmadığının farkındadır.
…masumiyet, kıyamete giderken dinden bile daha iyi…
(asılmadan önce Billy’nin son sözleri) “Tanrı Kaptan Vere’i kutsasın” (s. 232)

Neden her zaman masumları kurban ederiz?

…toplum kendi içindeki kötülüğü, ormanın içindeki ejderha figürüne yaslanarak ondan kurtulmaya çalışır.
…bunu, ejderhaya olan yıllık haracı bakire ve delikanlıları teslim ederek halleder. (s. 237)

Egemen çevrelerin, yaşamları kendilerininkinden önde olan gençliği, masumları kıskandığı aşikârdır. (s. 239)

…egemen çevreler aynı zamanda gençlerden korkarlar.
Kıskançlık ve korku… Bunlar kurban etmenin iki güdüsüdür. (s. 240)

Şiddette düşmüş meleklerin yüzü vardır.
Şiddeti yüzünden insanı bağışla… Çünkü şiddette insan yüzü var. (s. 243)

İnsanoğlunu oluşturan ana unsur…
…adaletsizliği anlama ve boyun eğmektense yok olurum şeklinde bir duruş almaktır.
Günümüzde, halk yığınları endişeye ve çaresizliğe kapıldığında, psikolojik olarak donup kalmaya ve sahte barışlarını tehdit edeni şehir duvarları dışına atmaya eğilimlidir.
…isyankârı kovarak kendi cankurtaran halatlarımızı keseriz. Çünkü isyankârın işlevi kültürün yaşam damarları kadar, uygarlığın kökleri kadar gereklidir. (s. 246)

Uygarlık ilk çiçeğini isyankârlardan alır. (s. 248)

Prometheus’un acılarından, ancak bir ölümsüz, Prometheus için ölümsüzlüğünden feragat ettiğinde kurtulduğuna da dikkat edin.
İnsanlığı olumlamak için isteyerek ölümsüzlükten vazgeçiyorum; uygarlığı olumlamak amacıyla ölmek istiyorum. Heidegger’in sürekli belirttiği gibi, bizi insan yapan ölümdür. (s. 249)

Kültürel açıdan ele alacak olursak, tanrılar bizim ideal arzularımızın ve vizyonlarımızın sembolleridir.
İnsan yaşamındaki tanrı işlevini yadsımak, yaşamlarımızı, özellikle ideal ve vizyonlarımızı fakirleştirmek olur. (s. 252)

Ne yaparsak yapalım, yalnızlığın bulunduğu insan kalbinde aşırılık daima yerini koruyacaktır.
Camus  (s. 269)

XII
Yeni Bir Topluma Doğru

Kaçınamayız
Güç kullanmaktan,
Kaçamayız
Dünyanın başına bela olan baskıdan,
Öyleyse sözümüzde ihtiyatlı
Aykırılığımızda güçlü olalım,
Güçlü sevelim
Martin Buber (s. 271)

Genellikle yalnızca güç yönünden eşitimiz olanlarla en açık biçimde iletişim kurarız.
…şiddet bir iletişim türüdür.
Konuşarak iletişim kuramazlar, bu yüzden şiddete başvururlar. (s. 276)

Gerçek konuşma organiktir. Konuşmacı yalnızca kelimelerle değil, vücuduyla da konuşur.
Vücuttan ayrılmış ses olarak değil organik bir bütünlük halinde konuşur. (s. 278)

Düşmanıma topluluğumda ihtiyacım vardır. O beni tetikte ve canlı tutar. Onun eleştirilerine gereksinim duyarım. (s. 279)

Düşman / dost
İkisi birlikte gerçek topluluğun bir öğesidirler.

Şefkat, birbirimizi tanıma ve anlamaya dayalı sevgi çeşidinin ismidir. Şefkat, hepimizin aynı gemide bulunduğumuzun ve ya birlikte batacak ya da yüzecek olduğumuzun farkında olmaktır. (s. 283)

Yaşamda amaç, kötülükten ayrı olarak değil, kötülüğe rağmen iyiliği başarmaktır. (s. 293)

Power and Innocence, A Search for the Sources of Violence
Türkçeleştiren: Mihriban Doğan
Say Yayınları

2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder