Rollo May – Güç ve
Masumiyet
Şiddetin Kökenleri
Üzerine Bir İnceleme
Hastalığın karşısında pasif bir biçimde güçsüzlüğü kabul
etmek ölmek anlamına gelir. (s. 9)
I
Delilik ve Güçsüzlük
Nerede bir canlı gördüysem, orada bir güç istenci gördüm.
Nietzsche
Güç (power) kelimesi, Latince “muktedir olmak” anlamındaki “posse” kelimesinden gelir. (s. 15)
Gücü (…) yaşam sürecinin asli bir yönünün tanımı olarak
kullanıyorum. (s. 16)
…şiddet zayıflığın ifadesidir. (s. 20)
Güçsüzlük ve delilik
…yalnızca bir kişi daha onu tanımış olsaydı, intihar
etmezdi.
Bu bir kişiye önemi olduğu, insan ırkının bir parçası olarak
var olduğu inancını verir. (s. 24)
Bağımlılığın temelinde çokça zayıflık ile engellenmiş öfke
vardır. (s. 31)
Saldırganlık insanın temel yapısının bir öğesidir.
…televizyon ve diğer kitle iletişim formlarını yaratan ve bu
araçları kullanarak, çocuklarımıza gizlice saldırganlık öğreten bir canlı
türüyüz. Aynı zamanda durmadan saldırganlığın aleyhinde nutuk çekeriz. Bunun
yol açtığı çelişki, herkesin hissettiği acizlik hissine ve kültürümüzdeki güç
meselesini kuşatan ikiyüzlülüğe katkıda bulunur. (s. 37)
…insanın yaşamında potansiyel olarak beş güç seviyesinin
olduğunu ileri sürüyorum. Birincisi olma
gücüdür. (s. 39)
İkinci aşama öz olumlamadır.
Önem hissi…
Üçüncü aşama kendini ortaya koymadır.
Dördüncü aşama saldırganlıktır.
En sonunda, saldırganlığa yönelik tüm çabalar etkisiz
kaldığında, şiddet olarak bilinen nihai patlama meydana gelir.
…şiddet diğer tüm tepki yollarını engellediği hissedilen bir
duruma tepkidir. (s. 44)
II
Masumiyet ve Bir Çağın
Sonu
Masumiyetin en mükemmel hali aslında deliliktir.
Arthur Miller
…hiç kimse ayda yürüyen astronotların isimlerini
hatırlamıyor. Hatirladığımı şey makinelerdir; Ay yolculuğunun kahramanı birey
değil roketti ve insanlar bu roketin bakıcılarıydı.
…kişinin, güçsüzlüğünü erdem gibi göstererek, bu
güçsüzlüğüne göğüs germesinin bir yolu vardır. Bu, birey tarafından, gücünün
bilinçli olarak elden çıkarılmasıdır; bu durumda güce sahip olmamak bir
erdemdir. Ben buna masumiyet diyorum.
/Masumiyet, Latince, in
ve nocens sözcüklerinden meydana
geliyor: zararlı olmayan (s. 48)
Billy Budd
Blly’nin masumiyeti ruhsallığa götüren değil, daha çok at
gözlüğünden ibaret bir şeydir; başka bir deyişle sahte masumiyettir. (s. 49)
İyi güç yoktur; güç daima doğru yoldan saptırır.
Kötü olan gücün yanlış kullanımı değil, bizzat gücün
varlığıdır. (s. 58)
Masumiyetin ikinci ve daha önemli ifadesi, kanunun günümüzde
toplumumuza özgü düzenle yavan bir biçimde özdeşleştirilmesinde yatar.
Kanun ve düzen sloganında düzenle eşleştirilmiş kanun,
statükonun sürekli doğrulanması haline gelir. (s. 60)
Kanun ve düzene vurgu yapmak bizzat şiddete katkıda
bulunabilir.
Kanun ve düzen sözünün içindeki keskinliğin kaynaklarından
biri, genellikle kişinin kendi suçluluk duygusuna karşı duyduğu tepkidir.
Örneğin ben sözde yasal yollardan para kazanmış olabilirim, sonra da
başkalarının benden bu parayı almalarını önlemek için güvenilir bir vatandaş
olarak kanun ve düzen namına ortaya çıkarım. (s. 61-62)
III
Dil: İlk Kayıp
Dil bozulduğunda insanlar duyduklarına olan inançlarını
yitiriyor, bu da şiddete yol açıyor.
W.H. Auden
Kendimi ifade edebilmiş olsam ona vurmazdım. (s. 69)
İnsanlar arasındaki bağ yok olduğunda yani iletişim
olasılıkları bozulduğunda saldırganlık ve şiddet meydana gelir. (s. 72)
Adaba aykırı laflar, daha önce yasaklanmış olanları açıklar.
Daha önce açığa çıkmamış olanları açığa çıkarır. Bu sebeple dikkatimizi ısrarla
talep eder ve alır. (s. 77)
Duygusal gücünü ve saflığını koruyan tek bir kelime var:
“fuck”
Bir kelime bozulduğunda saldırgan bir anlam kazanır. (s. 78)
Sembol daima bildirdiğinden daha fazlasını ima eder; esasen
çağrımsaldır.
Geleneksel dillerin evrilmesi binlerce yıl sürer. Dil birkaç
nesilde kaybolabilir. Günümüzde zaten dil ve bunun sonucunda mantıksal ifade
yetisi de zayıflamaktadır.
Konrad Lorenz (s. 83)
IV
Siyah ve Aciz:
Mercedes’in Hayatı
Siyahilerin asıl trajedisi, kimse onları ciddiye almadığı
için kendilerini ciddiye almamalarıdır.
…kendi insanlıklarına saygı duymadan ve değer vermeden
saygınlık hakkını kazanamazlar.
Kenneth Clark (s. 87)
Güçsüz insanlar harekete geçememelerinin yol açtığı boşluğu
doldurmak için genellikle sihirli ayin uygulamalarına bel bağlarlar. (s. 102)
…şiddetin yönü ve hedefi ikincildir, o anda yalnızca patlama
önemlidir.
Açıkçası şiddetin nesnesi önemli değildir. (s. 103)
Bir insandaki çığırından çıkmış bütün şiddet olaylarını
kınar ve şiddetin olasılığının dahi kökünü kazımaya çalışırsak, kişinin
insanlığı için zorunlu bir öğeyi ondan almış oluruz. (s. 105)
V
Gücün Anlamı
Hayatta olmak güçtür
Emily Dickinson
Güç, değişikliğe yol açma veya değişikliği önleme
becerisidir.
Antik Yunan filozofları gücü “olmak” olarak
tanımlamışlardır. (s. 107)
Psikolojide güç, diğer insanları etkileme, kontrol etme ve
değiştirme becerisidir.
Dolayısıyla statü, otorite ve prestij gibi etkenler güç
sorunun esaslarıdırlar. (s. 108)
Kuvvetle bağlı olmamak ve kuvvetten yararlanmamak gerçek
dünyada tutunacak yeri olmamak demektir.
John Dewey (s. 109)
Güç Çeşitleri
A – İstismarcı, …en yıkıcı güç çeşididir.
İnsanlarla istismar dışında ilişki kurma yolu bilmeyen
insanlarca uygulanır.
İstismarcı güç daima şiddeti veya şiddet tehdidini
gerektirir.
B – Manipülatif, bu başka bir insan üzerindeki güçtür. (s.
114)
…zihinsel açıdan sınırlı olanlarda işe yarar. (s. 115)
…gülümsemeyi tanır, gülümseyeni tanımazsanız
…canlı toplumunu –aslında insan olan canlıları- kapsamayı
nasıl bekleyebilirsiniz ki?
C – Rekabetçi, bir başkasına karşı olan güçtür.
Kişi (…) rakibi alçaldığı için yükselir. (s. 116-117)
Manipülasyonda olduğu kadar çarpıcı olmasa da, kişinin
yaşadığı topluluğun alanını sürekli küçültür.
…rekabetçi güç insan ilişkilerine çeşni ve canlılık
katabilir. (s. 117)
D – Besleyici, başkaları için güçtür. Öğretmek mesela,
E – Bütünleyici, başka bir kişi iledir. (s. 118)
İnsan hafızadan mustarip meraklı bir varlıktır.
Eğer anılarını kendi imajıyla bütünleyemezse,
başarısızlığını nevroz veya psikozla ödemelidir. (s. 121)
İnsanın gelişiminin amacı, belirli duruma uygun şekillerde
bu farklı güç türlerini kullanmayı öğrenmektir. (s. 122)
Güçten feragat ederek sevme çabası sahte masumiyete olan
eğilimin bir ürünüdür.
Güç ve sevginin ilişkili olması, kişinin ilk başta kendi
içinde sevebilecek gücü olması gerektiği olgusuyla kanıtlanır.
Kişinin, tümüyle egemen alınmamak veya bir hiç olarak işgal
edilmemek için verecek bir şeyleri olmalıdır.
Bildiğiniz gibi, aşk tanrısı Eros, Afrodit ile savaş yani
anlaşmazlık tanrısı Ares’in çocuğudur. (s. 124)
Şiddet en çok, duygusal olarak birbirine çok yakın,
dolayısıyla birbirine karşı savunmasız olan kişiler arasında oluşmaya
yatkındır.
En tehlikeli, oda (cinayet olasılığı yönünden) yatak
odasıdır. (s. 125)
…kıskançlık çoğu kez ilişkideki özel bir duygu ikileminden
kaynaklanır: kişi sever ama aynı zamanda nefret eder. (s. 127)
Neşe yalnızca elde edilmiş güç hissinin bir belirtisidir.
Neşenin özü, fazladan güç hissidir. (s. 129)
VI
Olma Gücü
Saldırganlık bütün canlıların belirleyici özelliği gibi
görünen, içteki bir büyüme ve yaşamla başa çıkma eğiliminden çıkar. Şu var ki
bu yaşam kuvvetinin gelişmesi engellenirse, bununla bağlantılı öfke, hiddet
veya nefretin içeriğini meydana getirir. (s. 133)
Saygınlık (dignitiy) Latince “değerli” anlamına gelen dignus
kelimesinden gelir.
Güç, karşı çıkmanın üstesinden gelindiği durumlarda hayata
geçirilir.
Yaşam, benliğin zorluklara karşı yarışmasıdır. (s. 160)
VII
Saldırganlık
Saldırganlık
Latince kökü aggredi’de görülebilir, …danışmak veya tavsiye
istemek için yaklaşmak anlamına gelir.
Saldırganlığın zıddı müşfik bir arkadaşlık, barış veya
saygı, tecrit, yani hiç temas kurmama halidir. (s. 167)
Dövüşte canlı bir mahremiyet vardır, hem nefret hem de
sevgiyi andıran bir yakınlık; bu nefretin uzakta tuttuğu bir yakınlık olsa da
sonuçta bir yakınlıktır, sevgi ve şefkate dönüşebilir. (s. 168)
Ego, acının kaynağı olan tüm nesnelerden nefret eder,
tiksinir ve onları yok etme gayreti içinde peşlerine düşer. (s. 172)
VIII
Coşku ve Şiddet
…şiddetimizin merkezinde, kendimizi iradesi olan kişiler
olarak gösterme isteği yatar.
Birilerinin daima manşetten düşmediği bir dünyada, insanın
yaptığı hiçbir şey artık gurur duyulacak bir beceri değil gibidir.
Jacob Bronowski (s. 183)
Yunanca, εκστασις kelimesinden gelen coşku, etimolojik
olarak, kişinin kendi dışında durması, kişinin kendi yanında olması veya
kişinin kendi dışında olması anlamlarına gelir. (s. 184)
Kişinin öfkeyle kendini kaybettiğini, gücün onu ele
geçirdiğini söyleriz. Coşku deneyimlerinde olduğu gibi, şiddette de bir öz
aşkınlık vardır. (s. 185)
…kişi ahlaki kurtuluşuna karşılık gelen, kendisini
şekillendirecek bir kültür derinliği olmadan, kendi ahlaki kurtuluşunun
sorumluluk yükünü taşıyamaz. (s. 187)
Billy Budd
…şiddet kötü ise edebiyatın diğer birçok klasiğinin yanı
sıra bu küçük romanda da neden bu kadar gereklidir? (s. 189)
Sahnede bir trajedi gördüğümüzde veya bir kitapta
okuduğumuzda, genellikle kendi başımıza yürümek ve bunun hakkında düşünmek
isteriz.
Bu bizi kendi merkezimize yaklaştırmakla kalmaz, paradoksal
bir biçimde insanları daha çok anlamamızı da sağlar. (s. 190)
Savaşın akıldışılığını ve dehşetini göstermenin hiçbir
yararı yoktur.
Dehşet, büyülenmeye yol açar.
Willim James (s. 193)
Şiddet sayesinde benmerkezciliği aşarız. (s. 197)
Bireysel “ben” bilinçsizce bir “biz”e geçer; “benim”,
“bizim” olur. (s. 198)
…savaş o zamana kadar hiç olmadığım kadar canlı hissetmemi
sağlıyordu.
…Bu insanların hiçbiri, eski günleri duygusal bir nostalji
içinde özlemiyor, steril bir şimdiden duydukları hayal kırıklığını itiraf
ediyorlardı. (s. 200)
IX
Şiddetin Anatomisi
Şiddet, nispeten durgun bir dönemin ardından, su
kaynadığında meydana gelen ani kimyasal değişim gibidir. (s. 201)
Kişi (veya bir gurup insan) meşru hakları olduğunu hissettiği
şeylerden bir süredir mahrum bırakılmışsa, kalan öz saygısını yıpratan acizlik
hisleri sürekli olarak sıkıntı veriyorsa, şiddet tahmin edilebilir nihai bir
sonuçtur.
Şiddet güdülerimizin kontrol ve yönlendirilmesi çok daha
zordur. (s. 202)
Şiddet uygulayan insanın soyutlama yeteneği bozulmuştur,
çılgınca davranmasının nedeni budur. (s. 203)
Kişinin eğitim düzeyi ve statüsü ne kadar düşükse o kadar
doğrudan tepki vermeye meyilli olur; eğitim düzeyi ve statüsü ne kadar
yüksekse, kaçma veya savaşma olasılıklarını düşünmek ve değerlendirmek için bir
fırsatı oluncaya kadar tepkisini ertelemeye o kadar meyilli olur.
Tepkiyi erteleme yeteneği (…)
bu bize kültürü verir. (s. 204)
Ülkeler söz konusu olduğunda, şiddet zayıflık tehdidinden
kaynaklanır. (s. 205)
Eğer bir ülke gerçekten zayıf hale gelirse, o artık bir ülke
değildir.
Şiddetin Çeşitleri
Basit şiddet / Sürekli zayıf bir duruma yerleştirilmeye
karşı genel bir protestodur ve genellikle yüksek ahlaki talepleri vardır.
Hesaplanmış şiddet
Kışkırtılan şiddet / Ortalığı karıştıranların işidir.
Saklı şiddet / Vergilerimiz finanse etmese devletimiz
savaşamazdı.
(Şiddetin beşinci kategorisi) …iktidardaki taraf, iktidarına
yönelik saldırı tehdidi altında olduğunda, bu tehditleri bertaraf etmek için
saldırdığında meydana gelir. Buna yukarıdan şiddet diyebiliriz. Güdüsü
genellikle statükoyu korumak veya yeniden kurmaktır.
Yıkıcı Şiddet
Sartre, şiddetin benliği yaratma olduğunu yazmıştır. (s.
208)
Şiddette yer kaplayan fiziksel unsur, kişinin tümüyle dahil
olmasının bir sembolüdür.
Hareket vücudumu ele geçirir. (s. 209)
Silahlara sahip olmanın kişiliği kökten değiştirebileceği
açıktır. (s. 210)
Öfke patlaması psikolojik ilişkiyi temizleyip daha fazla
dürüstlük yaratır gibidir.
…çoğu insan öfkelendikten sonra kendini iyi hisseder. (s.
213)
İktidardaki bir gurubun gücünü isteyerek ve rahatça verdiği
çok az örnek vardır; güç, kalmak için gizlenir. (s. 214)
X
Masumiyet ve Cinayet
Çoğu cinayetin öncesinde, kurbanın kendi ölümünün
gerçekleşmesinde aktif bir rol oynadığı şiddetli kavgalar yer alır.
Elton B. McNeil
Masumiyet (…) cinayetten kaçabilir mi? (s. 221)
Sorunları şimdi yaşa
İleride bir gün cevabını yaşarsın
Masumiyetin, yaşamı (…) hissetme hali olarak algılama
yönünden “kalple” ilişkisi vardır. (s. 222)
Masumiyet (…) güçsüzlük halidir.
Masumiyet, ne ölçüde bir yaşam stratejisi olarak kullanılır?
(s. 223)
(Yabancı) Meursault’un suçu aslında kendini öldürmektir. (s.
227)
Billy Budd
Fransa’yla yapılan savaş sırasında,
Indomitable adlı savaş gemisinde çalışmaya zorlanmış pırıl
pırıl bir gençtir.
Melville ona “el değmemiş” der ve onu sık sık “meleklerle”
kıyaslar.
Billy Budd’ın zekâsı ilerlemiş olduğu halde, saflığı pek
bozulmamıştı. Böyle bir karakter,
Büyük bir trajediye gebedir.
Billy’nin (…) tek bir kusuru vardır: duyguları kuvvetli bir
şekilde uyarıldığında kekelemeye başlar. (s. 229)
Masumiyet bizden bir şeyler bekler, bir şeyler talep eder,
destek ve ihtimam gösterme eğilimlerimizi ortaya çıkarır. Birçok insan (…) bu
eğilimlerden nefret eder. (s. 230)
…mürettebattan bir kişi (…) bir isyan düzenlemesinde yardım
etmesini ister. Billy öfkeyle bu fikre karşı çıkar.
Daha sonra Billy, kaptanın önünde, Claggart tarafından isyan
planlamakla suçlanır ve kendini savunması istenir. (s. 231)
Billy’nin bütün tutkusu Claggart’a indirdiği yumruğa gider
ve onu öldürür.
Kaptan Vere, (…) Billy’yi asmaktan başka bir seçeneği
olmadığının farkındadır.
…masumiyet, kıyamete giderken dinden bile daha iyi…
(asılmadan önce Billy’nin son sözleri) “Tanrı Kaptan Vere’i
kutsasın” (s. 232)
Neden her zaman masumları kurban ederiz?
…toplum kendi içindeki kötülüğü, ormanın içindeki ejderha
figürüne yaslanarak ondan kurtulmaya çalışır.
…bunu, ejderhaya olan yıllık haracı bakire ve delikanlıları
teslim ederek halleder. (s. 237)
Egemen çevrelerin, yaşamları kendilerininkinden önde olan
gençliği, masumları kıskandığı aşikârdır. (s. 239)
…egemen çevreler aynı zamanda gençlerden korkarlar.
Kıskançlık ve korku… Bunlar kurban etmenin iki güdüsüdür.
(s. 240)
Şiddette düşmüş meleklerin yüzü vardır.
Şiddeti yüzünden insanı bağışla… Çünkü şiddette insan yüzü
var. (s. 243)
İnsanoğlunu oluşturan ana unsur…
…adaletsizliği anlama ve boyun eğmektense yok olurum
şeklinde bir duruş almaktır.
Günümüzde, halk yığınları endişeye ve çaresizliğe kapıldığında,
psikolojik olarak donup kalmaya ve sahte barışlarını tehdit edeni şehir
duvarları dışına atmaya eğilimlidir.
…isyankârı kovarak kendi cankurtaran halatlarımızı keseriz.
Çünkü isyankârın işlevi kültürün yaşam damarları kadar, uygarlığın kökleri
kadar gereklidir. (s. 246)
Uygarlık ilk çiçeğini isyankârlardan alır. (s. 248)
Prometheus’un acılarından, ancak bir ölümsüz, Prometheus
için ölümsüzlüğünden feragat ettiğinde kurtulduğuna da dikkat edin.
İnsanlığı olumlamak için isteyerek ölümsüzlükten
vazgeçiyorum; uygarlığı olumlamak amacıyla ölmek istiyorum. Heidegger’in sürekli belirttiği gibi,
bizi insan yapan ölümdür. (s. 249)
Kültürel açıdan ele alacak olursak, tanrılar bizim ideal
arzularımızın ve vizyonlarımızın sembolleridir.
İnsan yaşamındaki tanrı işlevini yadsımak, yaşamlarımızı,
özellikle ideal ve vizyonlarımızı fakirleştirmek olur. (s. 252)
Ne yaparsak yapalım, yalnızlığın bulunduğu insan kalbinde
aşırılık daima yerini koruyacaktır.
Camus (s. 269)
XII
Yeni Bir Topluma Doğru
Kaçınamayız
Güç kullanmaktan,
Kaçamayız
Dünyanın başına bela olan baskıdan,
Öyleyse sözümüzde ihtiyatlı
Aykırılığımızda güçlü olalım,
Güçlü sevelim
Martin
Buber (s. 271)
Genellikle yalnızca güç yönünden eşitimiz olanlarla en açık
biçimde iletişim kurarız.
…şiddet bir iletişim türüdür.
Konuşarak iletişim kuramazlar, bu yüzden şiddete
başvururlar. (s. 276)
Gerçek konuşma organiktir. Konuşmacı yalnızca kelimelerle
değil, vücuduyla da konuşur.
Vücuttan ayrılmış ses olarak değil organik bir bütünlük
halinde konuşur. (s. 278)
Düşmanıma topluluğumda ihtiyacım vardır. O beni tetikte ve
canlı tutar. Onun eleştirilerine gereksinim duyarım. (s. 279)
Düşman / dost
İkisi birlikte gerçek topluluğun bir öğesidirler.
Şefkat, birbirimizi tanıma ve anlamaya dayalı sevgi çeşidinin
ismidir. Şefkat, hepimizin aynı gemide bulunduğumuzun ve ya birlikte batacak ya
da yüzecek olduğumuzun farkında olmaktır. (s. 283)
Yaşamda amaç, kötülükten ayrı olarak değil, kötülüğe rağmen
iyiliği başarmaktır. (s. 293)
Power and Innocence, A Search for the Sources of Violence
Türkçeleştiren: Mihriban Doğan
Say Yayınları
2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder