Marguerite
Yourcenar - Alexis
Ya
da Beyhude Mücadelenin Kitabı
Önsöz
…Alexis ve Monique’in dramının hâlâ yaşandığını ve cinsel
gerçekliklerin dünyasına yasaklarla ket vurulduğu müddetçe kuşkusuz yaşanmaya
devam edeceğini anlamak için etrafımıza dikkatlice bakmamız yeter…
Müstehcenlik çabuk yıpranır; bu yöntemi kullanan yazarı dozu
giderek artırmaya zorlar ki bu da hakikat için, bir zamanların imalarından daha
tehlikelidir. Dilin kabalığı düşüncenin bayağılığı konusunda insanı aldatır…
Birinci tekil şahısta yazılmış her anlatı gibi Alexis de bir
sesin portresidir.
…başkişinin ismi (dolayısıyla kitabın başlığı) Vergilius’un
ikinci Eglog’undan, Alexis'ten ödünç alındı…
…altbaşlık, Beyhude Mücadelenin Kitabı, André Gide’in
gençlik dönemindeki o pek parlak olmayan kitaba. “Beyhude Arzunun Kitabı”na
(Traité du Vain Désir) karşılıktır.
1963
Alexis
Bu mektup, dostum, çok uzun olacak.
Sözlerin düşünceye ihanet ettiğini çok yerde okudum, ama
bana öyle geliyor ki yazılı sözler düşünceye daha da çok ihanet ediyor.
Her şeyi tam olarak aktarmaya çalıştığımızda anlaşılır
olmaktan uzaklaşırız (s. 15)…
Çocukluğumu hatırladığımda, büyük bir endişenin, bütün bu
ömrü kaplayacak olan bir endişenin kıyısındaki büyük bir sükûnet gibi görünüyor
bana (s. 17-18).
…üstünde bu kadar uzun uzadıya durmamı mazur görün, çünkü
orayı çok sevdim. Bu bir zaaf, şüphem yok, ve insan hiçbir şeyi sevmemeli, hiç
olmazsa özel olarak sevmemeli.
…eski evleri ürkütücü kılan içinde hayaletlerin olması
değil, içinde hayaletlerin olabileceği ihtimali (s. 21).
Ömrüm boyunca zevki ve ıstırabı birbirine çok yakın iki
duygu olarak düşünmüşümdür; biraz düşünceli bir mizaca sahip herkes için de
aynı şey geçerlidir sanırım. Temasa ilişkin özel bir hassasiyetim olduğunu da
hatırlıyorum…
Hepimiz aynıyız: acıklı bir olaydan korkarız; bazen öyle bir
şeyin olmasını dileyecek kadar hayalci oluruz, ve onun çoktan başlamış olduğunu
fark etmeyiz (s. 23).
…insan olaylara rıza gösterdikten sonra kelimelerden
korkmamalı.
…basite indirgenmiş her imge, kaba olma riskini taşır her
zaman. Şairlerin kesin terimlerden kaçınmasını onayladığımı da sanmayın, onlar
sadece düşlerini bilirler; şairlerin düşlerinde hakikat payı çoktur, fakat
hayat bu düşlerden ibaret değildir. Hayat şiirden daha fazla bir şeydir;
fizyolojiden daha fazla bir şeydir, hatta o kadar uzun zaman inandığım ahlaktan
da. Hayat bunların hepsidir ve çok daha fazlasıdır: hayat, hayattır. Tek
servetimiz ve tek lanetimizdir. Yaşıyoruz (s. 25)…
Kelimeleri o kadar çok kişi kullanıyor ki Monique, artık
kimseye uygun düşmüyorlar…
Bu mektup bir açıklama. Bir savunma halini almasını istemem.
Onaylanmayı dileyecek kadar çılgın değilim; kabul görmeyi bile talep etmiyorum:
bu çok büyük bir talep. Sadece anlaşılmayı arzu ediyorum (s. 26).
Beni kadınlar büyüttü. Çok kalabalık bir ailenin son erkek
çocuğuydum…
…her birimizin kendine özgü olan hastalığı vardır, tıpkı
kendi özel sağlığı gibi, ve bunun ne olduğunu tam olarak belirlemek zordur (s.
34).
Ölüm ayarttı beni.
(Fakat)
…hayatın ulaşmadığı yerde ölümün anlamı kalmaz
Elimi yüzümde gezdiriyordum, bir temasın izini silmek için
değil de, gerçekten ben olduğumdan emin olmak için. Belki de hazzı bu kadar
korkunç kılan, bir vücudumuz olduğunu bize öğretmesidir.
Acı bizi bencil kılar, çünkü bizi bütünüyle içine çeker: çok
daha sonra, hatıra biçimine bürünerek, bize merhameti öğretir (s. 45).
…sevdiklerimiz yok olup gittikçe, birlikte tadına
varamayacağımız bir mutluluğa sahip olma sebepleri de azalıyor.
Yıldızlar çıkmışken harikulade düşünceler beslemek zor
değildir. Gündüzün bayağılığı içinde bunları bozulmadan korumak daha zordur;
başkaları karşısında, Tanrı karşısında olduğumuz kişi olmak daha zordur (s. 47).
…seçim yapmam gerekiyordu. Seçimimi yaptım. Yirmi yaşında
kendimi nefsin ve kalbin mutlak yalnızlığına mahkûm ettim.
Haz çok kısa sürer, müzik bizi sadece bir anlığına yükseltip
daha hüzünlü bir halde yere bırakır, fakat uyku bir telafidir. Bizi terk
ettiğinde bile, yeniden acı çekmeye başlamamız birkaç saniye sürer; ve uykuya
her dalışımızda, kendimizi bir dostun kollarına teslim ettiğimiz hissine
kapılırız. Vefasız bir dost olduğunu biliyorum, bütün diğer dostlar gibi; çok
mutsuz olduğumuzda o da bizi terk eder. Ama er ya da geç, belki farklı bir
isimle geri geleceğini ve sonunda onun kollarında dinleneceğimizi biliriz.
Rüyasız olduğunda mükemmeldir; denebilir ki, uyku her akşam bizi hayattan
uyandırır (s. 50).
…geçip gidene yaslanmak neye yarar?
Kadınların hafızası, dikiş dikmek için kullandıkları o eski
masalara benzer. Gizli çekmeceleri vardır; çok uzun zamandır kapalı olan ve
açılmayanları vardır; artık gül tozundan başka bir şey olmayan kurutulmuş
çiçekler, birbirine dolanmış yumaklar, birkaç topluiğne vardır (s. 53).
Önemli olanın günah işleme fırsatlarından kaçınmak olduğunu
sandım önce; çok geçmeden, eylemlerimizin sadece bir araz değeri taşıdığını
anladım: asıl değiştirmemiz gereken tabiatımızdır.
Yalnız kaldım. Sonra, yalnızlık beni korkuttu. Hiçbir zaman
tam anlamıyla yalnız değilizdir: maalesef, her zaman kendi kendimizleyizdir.
Güçlülerin neşesi olan müzik, zayıfların tesellisidir.
…annemin öldüğünü öğrendim, hem de bir ay önce. Çok üzüldüm,
özellikle de daha erken haberim olmadığına; sanki benden birkaç haftalık acı
çalmışlardı.
Mutluluk ya da aşk sözcüklerinden kaçınmalıyım, çünkü
neticede sizi sevmedim. Sadece, benim için değerliydiniz.
Sebep olunan ıstırap en son fark edilendir…
…başkalarının hayatı her zaman kolay görünür, çünkü o hayatı
yaşamayız.
Monique: bizi seven bir kadını aldatmak sadece zalimliktir,
fakat bizi parasıyla yaşatan bir kadını aldatmak alçaklık olur (s. 78-79).
…kadın sevgisi öteki sevginin layık olmadığı bir saygıya
layıksa, belki de bunun yegâne nedeni geleceği içermesidir. Ne var ki, hayatın
anlamsız ve amaçtan yoksun göründüğü bir anda, hayatı devam ettiriyor olmaktan
sevinç duyulamaz.
…belki de ölüm bir ruhun dünyaya getirilmesidir yalnızca.
Gelecekten korkmak, bizim için ölümü kolaylaştırır.
Daniel’in doğumu bizi yakınlaştırmamıştı: tıpkı aşk gibi
bizi hayal kırıklığına uğratmıştı.
Şimdi de size elveda diyorum.
Karşısında kendimi suçlu olarak gördüğüm tek kişi siz
oldunuz,
…af diliyorum, sizi terk ettiğim için değil, bu kadar uzun
süre kaldığım için.
…
Alexis ou le Traité du Vain Combat
…
Türkçeleştiren: Sosi Dolanoğlu
Metis Yayınları, 2. Baskı, 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder