4 Kasım 2019 Pazartesi

Alexis - ya da Beyhude Mücadelenin Kitabı


Marguerite Yourcenar - Alexis
Ya da Beyhude Mücadelenin Kitabı
 
Önsöz
…Alexis ve Monique’in dramının hâlâ yaşandığını ve cinsel gerçekliklerin dünyasına yasaklarla ket vurulduğu müddetçe kuşkusuz yaşanmaya devam edeceğini anlamak için etrafımıza dikkatlice bakmamız yeter…

Müstehcenlik çabuk yıpranır; bu yöntemi kullanan yazarı dozu giderek artırmaya zorlar ki bu da hakikat için, bir zamanların imalarından daha tehlikelidir. Dilin kabalığı düşüncenin bayağılığı konusunda insanı aldatır…

Birinci tekil şahısta yazılmış her anlatı gibi Alexis de bir sesin portresidir.

…başkişinin ismi (dolayısıyla kitabın başlığı) Vergilius’un ikinci Eglog’undan, Alexis'ten ödünç alındı…
…altbaşlık, Beyhude Mücadelenin Kitabı, André Gide’in gençlik dönemindeki o pek parlak olmayan kitaba. “Beyhude Arzunun Kitabı”na (Traité du Vain Désir) karşılıktır.
1963

Alexis
Bu mektup, dostum, çok uzun olacak.

Sözlerin düşünceye ihanet ettiğini çok yerde okudum, ama bana öyle geliyor ki yazılı sözler düşünceye daha da çok ihanet ediyor.

Her şeyi tam olarak aktarmaya çalıştığımızda anlaşılır olmaktan uzaklaşırız (s. 15)…

Çocukluğumu hatırladığımda, büyük bir endişenin, bütün bu ömrü kaplayacak olan bir endişenin kıyısındaki büyük bir sükûnet gibi görünüyor bana (s. 17-18).

…üstünde bu kadar uzun uzadıya durmamı mazur görün, çünkü orayı çok sevdim. Bu bir zaaf, şüphem yok, ve insan hiçbir şeyi sevmemeli, hiç olmazsa özel olarak sevmemeli.

…eski evleri ürkütücü kılan içinde hayaletlerin olması değil, içinde hayaletlerin olabileceği ihtimali (s. 21).

Ömrüm boyunca zevki ve ıstırabı birbirine çok yakın iki duygu olarak düşünmüşümdür; biraz düşünceli bir mizaca sahip herkes için de aynı şey geçerlidir sanırım. Temasa ilişkin özel bir hassasiyetim olduğunu da hatırlıyorum…

Hepimiz aynıyız: acıklı bir olaydan korkarız; bazen öyle bir şeyin olmasını dileyecek kadar hayalci oluruz, ve onun çoktan başlamış olduğunu fark etmeyiz (s. 23).

insan olaylara rıza gösterdikten sonra kelimelerden korkmamalı.

…basite indirgenmiş her imge, kaba olma riskini taşır her zaman. Şairlerin kesin terimlerden kaçınmasını onayladığımı da sanmayın, onlar sadece düşlerini bilirler; şairlerin düşlerinde hakikat payı çoktur, fakat hayat bu düşlerden ibaret değildir. Hayat şiirden daha fazla bir şeydir; fizyolojiden daha fazla bir şeydir, hatta o kadar uzun zaman inandığım ahlaktan da. Hayat bunların hepsidir ve çok daha fazlasıdır: hayat, hayattır. Tek servetimiz ve tek lanetimizdir. Yaşıyoruz (s. 25)…

Kelimeleri o kadar çok kişi kullanıyor ki Monique, artık kimseye uygun düşmüyorlar

Bu mektup bir açıklama. Bir savunma halini almasını istemem. Onaylanmayı dileyecek kadar çılgın değilim; kabul görmeyi bile talep etmiyorum: bu çok büyük bir talep. Sadece anlaşılmayı arzu ediyorum (s. 26).

Beni kadınlar büyüttü. Çok kalabalık bir ailenin son erkek çocuğuydum…

…her birimizin kendine özgü olan hastalığı vardır, tıpkı kendi özel sağlığı gibi, ve bunun ne olduğunu tam olarak belirlemek zordur (s. 34).

Ölüm ayarttı beni.
(Fakat)
…hayatın ulaşmadığı yerde ölümün anlamı kalmaz

Elimi yüzümde gezdiriyordum, bir temasın izini silmek için değil de, gerçekten ben olduğumdan emin olmak için. Belki de hazzı bu kadar korkunç kılan, bir vücudumuz olduğunu bize öğretmesidir.

Acı bizi bencil kılar, çünkü bizi bütünüyle içine çeker: çok daha sonra, hatıra biçimine bürünerek, bize merhameti öğretir (s. 45).

…sevdiklerimiz yok olup gittikçe, birlikte tadına varamayacağımız bir mutluluğa sahip olma sebepleri de azalıyor.

Yıldızlar çıkmışken harikulade düşünceler beslemek zor değildir. Gündüzün bayağılığı içinde bunları bozulmadan korumak daha zordur; başkaları karşısında, Tanrı karşısında olduğumuz kişi olmak daha zordur (s. 47).

…seçim yapmam gerekiyordu. Seçimimi yaptım. Yirmi yaşında kendimi nefsin ve kalbin mutlak yalnızlığına mahkûm ettim.

Haz çok kısa sürer, müzik bizi sadece bir anlığına yükseltip daha hüzünlü bir halde yere bırakır, fakat uyku bir telafidir. Bizi terk ettiğinde bile, yeniden acı çekmeye başlamamız birkaç saniye sürer; ve uykuya her dalışımızda, kendimizi bir dostun kollarına teslim ettiğimiz hissine kapılırız. Vefasız bir dost olduğunu biliyorum, bütün diğer dostlar gibi; çok mutsuz olduğumuzda o da bizi terk eder. Ama er ya da geç, belki farklı bir isimle geri geleceğini ve sonunda onun kollarında dinleneceğimizi biliriz. Rüyasız olduğunda mükemmeldir; denebilir ki, uyku her akşam bizi hayattan uyandırır (s. 50).

…geçip gidene yaslanmak neye yarar?

Kadınların hafızası, dikiş dikmek için kullandıkları o eski masalara benzer. Gizli çekmeceleri vardır; çok uzun zamandır kapalı olan ve açılmayanları vardır; artık gül tozundan başka bir şey olmayan kurutulmuş çiçekler, birbirine dolanmış yumaklar, birkaç topluiğne vardır (s. 53).

Önemli olanın günah işleme fırsatlarından kaçınmak olduğunu sandım önce; çok geçmeden, eylemlerimizin sadece bir araz değeri taşıdığını anladım: asıl değiştirmemiz gereken tabiatımızdır.

Yalnız kaldım. Sonra, yalnızlık beni korkuttu. Hiçbir zaman tam anlamıyla yalnız değilizdir: maalesef, her zaman kendi kendimizleyizdir.

Güçlülerin neşesi olan müzik, zayıfların tesellisidir.

…annemin öldüğünü öğrendim, hem de bir ay önce. Çok üzüldüm, özellikle de daha erken haberim olmadığına; sanki benden birkaç haftalık acı çalmışlardı.

Mutluluk ya da aşk sözcüklerinden kaçınmalıyım, çünkü neticede sizi sevmedim. Sadece, benim için değerliydiniz.

Sebep olunan ıstırap en son fark edilendir…

…başkalarının hayatı her zaman kolay görünür, çünkü o hayatı yaşamayız.

Monique: bizi seven bir kadını aldatmak sadece zalimliktir, fakat bizi parasıyla yaşatan bir kadını aldatmak alçaklık olur (s. 78-79).

…kadın sevgisi öteki sevginin layık olmadığı bir saygıya layıksa, belki de bunun yegâne nedeni geleceği içermesidir. Ne var ki, hayatın anlamsız ve amaçtan yoksun göründüğü bir anda, hayatı devam ettiriyor olmaktan sevinç duyulamaz.

…belki de ölüm bir ruhun dünyaya getirilmesidir yalnızca.

Gelecekten korkmak, bizim için ölümü kolaylaştırır.

Daniel’in doğumu bizi yakınlaştırmamıştı: tıpkı aşk gibi bizi hayal kırıklığına uğratmıştı.

Şimdi de size elveda diyorum.
Karşısında kendimi suçlu olarak gördüğüm tek kişi siz oldunuz,
af diliyorum, sizi terk ettiğim için değil, bu kadar uzun süre kaldığım için.

Alexis ou le Traité du Vain Combat
Türkçeleştiren: Sosi Dolanoğlu
Metis Yayınları, 2. Baskı, 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder