1 Kasım 2019 Cuma

İsmet İnönü'nün Lozan Hatıraları


İsmet İnönü - Lozan Antlaşması 1 
İsmet İnönü'nün Hatıraları

Barışa Giden Yol
Lozan Konferansı'nı anlatmaya başlamadan evvel, 9 Eylül'den, Mudanya Konferansı'na ve onun neticesine kadar geçen safhaya tekrar bir göz atmak lazımdır.

Yunanlılar, bozgundan sonra Anadolu'nun tahliyesi şartı ile mütareke teklifi için müracaat etmek fikrine gelmiş ve bunu İngilizlere söylemişler. Sonraki neşriyattan anlaşıldığına göre, İngilizler mütareke teklifini vakitsiz ve erken bulmuşlar (s. 13).

İzmir'de başkumandan ile sulha nasıl ulaşacağımızı görüşmeye başladık.
İtilaf devletlerinin bizi bu karışıklıklar içinde bırakıp, harbin asıl askeri safhasını unutturmak ve günlük güçlükler içinde uğraştırarak neticeye varmadan durdurmak politikası karşısında kalabiliriz, diye düşünüyoruz.
Bir an evvel işi sulha vardırmak lazımdır.

Her şeyden önce, müttefiklerin bizimle silahlı bir çatışmaya tutuşmalarının mümkün olmayacağını göstermek lazımdı. Çanakkale hareketinin sebebi budur (s. 15).

…en tesirli tedbir ise, ordu ile Boğazlar üzerine yürümek. Bunu düşündük ve karar verdik.

Hem askeri harekâta devam edeceğiz, Boğazlar üzerine yürüyeceğiz, hem de müttefiklerle silahlı bir çatışmaya tutuşmayacağız (s. 16).

İstanbul'a büyük kuvvetle yanaşacağız, silah atmayacağız. Bu, tahmin edebileceğimiz en yüksek derecede başarı ile tatbik olundu (s. 17).

…bizim ilerlememiz karşısında İngilizler de ilk tedbir olarak kendilerinin daha evvel silah atmamasını kararlaştırmışlar.

İngilizlerin Yeni Harp Teklifi Haksız Bulunuyor
General Pelle 18 Eylül'de İzmir'e geldi.
Fransızlar araya girdiler, bir sulh yolu bulmak için çare aramaya başladılar (s. 19).

Mütareke Daveti
Müttefiklerden 23 Eylül 1922’de mütareke talebi geldi.

Mudanya Mütarekesi
…yenilen ve bizimle mütareke yapmak mecburiyetinde olan Yunanlılar, ama karşımıza çıkanlar, bizimle müzakerede bulunanlar müttefiklerdir.
…müttefikler için en mühim mesele, Boğazlar meselesiydi.
Müttefikleri de askeri sahada yenmiş vaziyette kabul etseydik, onların da bulundukları yerlerden çıkmasını ilk andan itibaren şart koşacaktık (s. 29).

…mütareke şartlarını da tespit etmiştik.
(buna göre) Yunan ordusu ve Yunan idaresi Trakya'dan tahliye edilerek 20 gün zarfında Trakya bize teslim edilecektir.
Çanakkale ve İstanbul üzerine yürüyen ordularımızın bulundukları hat tespit edilecek, .askeri harekâtın durmasından sonra hiçbir taraf Boğazlar mıntıkasında tahkimat yapmayacak ve bu bölgede bize karşı herhangi bir askeri hazırlık yapılmayacak ve askeri tedbir alınmayacaktır (s. 33).

General Harrington:
Doğu Trakya'yı size takdim ediyorlar.
Müttefik hükumetler size Meriç'in batısında bir yer vermeye kadar da gidiyorlar. Karaağaç'ı alacaksınız. Askerlerimiz sulhtan sonra İstanbul’u tahliye edeceklerdir (s. 43).

Çanakkale ve İstanbul bölgelerinde müttefik kıtaları halen bulundukları yerde kalacaklar. Bunu taahhüt ettiler. Bizim kıtaatımızın Çanakkale Boğazı'nda hangi hattı geçmeyeceği tesbit olundu. Kocaeli Yarımadası'nda, iki taraf kıtaları arasında bir boşluk bırakıldı. Burada tespit olunan hat, Darıca-Gebze Şile hattıdır (s. 45).

Lozan Antlaşması
Mustafa Kemal Paşa, Trakya idaresini teslim almak ve orada Türk idaresini kurmak vazifesini Refet Paşa'ya verdi.

Karabekir:
…Lozan Konferansı'nda da bulunmam, oraya benim gitmem lazım. Öyle değil mi?

Atatürk bu sefer benimle ciddi olarak konuştu. Kesin vaziyet aldı. Behemahal gideceksin, başka çaremiz yoktur, bu vazifeyi yapacaksın, dedi.

Lozan Konferansı'na İstanbul Hükümeti'nin de davet edilmesi hadisesi birkaç gün müzakere edildikten sonra kasım ayının ilk günü saltanatın lağvolunması karan büyük meclisten çıkarıldı (s. 59).

Poincare'ye, sulh olup olmayacağını sordum. "Elbette olacak" dedi (s. 65).

İstanbul öan çıkmanız şarttır, dedim. İstanbul'un ve Boğazların tahliyesi meselesi üzerinde durdum. Bu esaslı bir meseledir, olacak mıdır, diye sordum. Evet dedi, tasdik etti. Sulh olur olmaz, sulh anlaşması imza edilir edilmez, İstanbul'un müttefik kuvvetlerden ve idaresinden tahliyesi aramızda konuşuldu. Ben mevzu üzerinde etraflı bilgi almak istiyorum. Müttefikler İstanbul'dan çıkacaklar. Boğazlardan da Çanakkale Boğazı'ndan da çıkacaklar mı? Kendisine soruyorum. Gelibolu Yarımadası'ndan da çıkacak mısınız? Mösyö Poincare, sorularımı olumlu karşılıyor, beni tasdik ediyor (s. 66).

…kapitülasyonlar mevzuunda kendisinde gördüğüm mukavemet bende çok acı ve olumsuz bir tesir bırakmıştı (s. 71).

Mösyö Musolini ile de bir defa görüşmek istedim. Buluştuk.
…sulh olacak mı diye sordum. Olacak, dedi (s. 76).

Konferansı Fransızlar İdare Ediyor
Konferansın açılması hazırlıklarını müttefikler namına Fransızlar idare ediyor ve teması onlar kuruyorlardı.

Konferans açıldı. Zannediyorum Mont Benon Gazinosu'nun salonuydu.

Ben nutkumu okuyup bitirdikten sonra konferansta ortalık bir karıştı.

Trakya Hudutları Meselesi
Trakya hudutları meselesinin en acele ve en önemli kısmı Mudanya Mütarekesi'ne girerken ve mütareke esnasında hallolunmuştu. Mütarekeden sonra Şarki Trakya boşaltılmış ve Türk idaresi Şarki Trakya; da yerleşmişti. Yine Mudanya Mütarekesi'nin neticesi olarak, Boğazlar’da tespit olunan bir mıntıka, sulh konferansı devam ettiği müddetçe tarafsız mıntıka olarak kalacaktı (s. 85).

Trakya hudutları meselesinde zayıf yerimiz, yalnız Balkan Harbi'nde Garbi Trakya'yı Bulgarlara terk etmiş olmamız değil, Cihan Harbi esnasında Bulgarlarla bir muahede yapıp Edirne'nin Dimetoka'ya kadar olan hinterlandını Bulgarlara vermemiz teşkil ediyordu. Bunu bize karşı koz olarak kullanıyorlardı. Venizelos, Garbi Trakya'yı biz sizden almadık, Bulgarlardan aldık diyordu (s. 90).

(Büyük Savaş) Bulgarların bizim tarafımızda harbe iştiraki için yapılan pazarlıkta Bulgar hududu meselesi tekrar ortaya çıktı ve Edirne'nin batısındaki Garbi Trakya topraklarımız Bulgarlarla yapılan pazarlığın temeli oldu. Neticede Dimetoka'yı ve Edirne'nin hinterlandını Bulgarlara bırakarak aramızda Meriç boyundan geçen bir hudut çizilmesini kararlaştırdık (s. 91).

Boğazlar Meselesinin Görüşülmesi
Bizim Boğazlar meselesinde noktainazarımız, gerek Misakı Milli'de ve gerekse, o zamana kadar ki bütün uluslararası konuşmalarda belirttiğimiz üzere, ticaret gemilerine gece gündüz her zaman geçiş için Boğazların serbestliğini tanımak ve her türlü kolaylığı göstermek merkezinde idi (s. 94).

Konferans ilerledikçe o kanaate vardım ki, İngilizlerin dışında kalan bütün müttefikler, herkes, Osmanlı İmparatorluğu ile olan kendi davalarını Türkiye'ye kabul ettirmek için benimle kurdukları münasebetten istifade etmek istiyorlardı. Aldığım intibaa göre, bir defa birine müsait davranıp her birini ayrı ayrı memnun etmek için bütün Türkiye'yi vermek kafi gelmiyor. Bundan başka, bizim İngilizlere karşı olan mücadelemizde de herhangi bir yardımcı tavırları yok. Her birinin halisane tavsiyesi, bizim meselelerimizi kendi başımıza halletmemiz oluyor. Ne söylesem, onu siz İngilizlerle kendiniz yalnız başınıza halledersiniz ona karışmayız, diyorlardı. (…) Görüyordum ki, sulha varmak için evvela İngilizlerle anlaşmak lazımdır (s. 102).

İngiliz meselelerinden neyi reddedersem, o oturumda uğraştıktan sonra müzakereyi koparmıyor, başka oturuma bırakıyordu. (…) fakat arkasından müttefiklerin, büyüklü küçüklü kimin ne meselesi çıkarsa, o meselenin en hararetli taraftan, başlıca davacısı ve destekçisi, takipçisi kesiliyordu.

Bu netice karşısında, konferansta bir inkıta (kesinti) yapacak meseleyi, İngiliz meselesini tasfiye etmeyi öne aldım. Ondan sonra İngilizlerin sulhtan başka konferansla bir ilgileri ve menfaatleri kalmamasına dikkat ettim (s. 104).

(Çiçerin’le özel görüşmesinde şunları söylemiş) … Boğazlar meselesi için, zamanla hallolunacak bir mesele için bugün harp çıkarma niyetinde değiliz. Bundan dolayı Boğazlar meselesinde bir inkıta yapmayacağım (s. 109).

Azınlıklar Meselesi
(Ermeniler için yurt talepleri etrafındaki tartışmalardan söz ediyor)

Kapitülasyonlar Meselesi
Kapitülasyonlar meselesinde benim uğradığım güçlük, birazda askerlikten gelip amatör olarak diplomatlık yapmamdan doğmuştur.

Lozan Konferansı'nda inkıtadan evvel ve inkıtadan sonra dokuz aya yakın süren mücadele devrinde en çok sıkıldığım, konferansı bölen bu şubat konuşması ve şubat kesilmesidir (s. 133-134).

(Şubat’ta Curzon’a şunları söylemiş)
Ben Türkiye'ye gittiğim zaman, soranlara ne cevap vereceğimi size söyleyeyim. Ben memleketime gittiğim zaman bana da niçin sulh olmadı, diye soracaklar. Bir cümle ile cevap vereceğim Lord Curzon sulh istemediği için konferans kesilmiştir, diyeceğim (s. 134).

Lozan Konferansı'nın kesilmesine sebep olan müttefik devletler projesine karşı, mukabil projemizi hazırladık ve 8 Mart'ta bir nota ile İngiltere, Fransa ve İtalya'ya bildirdik (s. 153).
Cilt 1
Cumhuriyet Gazetesi eki, Ağustos 1998

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder