İsmet
İnönü - Lozan Antlaşması 1
İsmet İnönü'nün Hatıraları
Barışa Giden Yol
Lozan Konferansı'nı anlatmaya başlamadan evvel, 9 Eylül'den,
Mudanya Konferansı'na ve onun neticesine kadar geçen safhaya tekrar bir göz
atmak lazımdır.
Yunanlılar, bozgundan sonra Anadolu'nun tahliyesi şartı ile
mütareke teklifi için müracaat etmek fikrine gelmiş ve bunu İngilizlere
söylemişler. Sonraki neşriyattan anlaşıldığına göre, İngilizler mütareke
teklifini vakitsiz ve erken bulmuşlar (s. 13).
İzmir'de başkumandan ile sulha nasıl ulaşacağımızı görüşmeye
başladık.
İtilaf
devletlerinin bizi bu karışıklıklar içinde bırakıp, harbin asıl askeri
safhasını unutturmak ve günlük güçlükler içinde uğraştırarak neticeye varmadan
durdurmak politikası karşısında kalabiliriz, diye düşünüyoruz.
Bir an evvel işi sulha vardırmak lazımdır.
Her şeyden önce, müttefiklerin bizimle silahlı bir çatışmaya
tutuşmalarının mümkün olmayacağını göstermek lazımdı. Çanakkale hareketinin
sebebi budur (s. 15).
…en tesirli tedbir ise, ordu ile Boğazlar üzerine yürümek.
Bunu düşündük ve karar verdik.
Hem askeri harekâta devam edeceğiz, Boğazlar üzerine
yürüyeceğiz, hem de müttefiklerle silahlı bir çatışmaya tutuşmayacağız (s. 16).
İstanbul'a büyük kuvvetle yanaşacağız, silah atmayacağız.
Bu, tahmin edebileceğimiz en yüksek derecede başarı ile tatbik olundu (s. 17).
…bizim ilerlememiz karşısında İngilizler de ilk tedbir
olarak kendilerinin daha evvel silah atmamasını kararlaştırmışlar.
İngilizlerin Yeni Harp Teklifi Haksız Bulunuyor
General Pelle 18 Eylül'de İzmir'e geldi.
Fransızlar araya girdiler, bir sulh yolu bulmak için çare
aramaya başladılar (s. 19).
Mütareke Daveti
Müttefiklerden 23 Eylül 1922’de mütareke talebi geldi.
Mudanya Mütarekesi
…yenilen ve bizimle mütareke yapmak mecburiyetinde olan
Yunanlılar, ama karşımıza çıkanlar, bizimle müzakerede bulunanlar
müttefiklerdir.
…müttefikler için en mühim mesele, Boğazlar meselesiydi.
Müttefikleri de askeri sahada yenmiş vaziyette kabul
etseydik, onların da bulundukları yerlerden çıkmasını ilk andan itibaren şart
koşacaktık (s. 29).
…mütareke şartlarını da tespit etmiştik.
(buna göre) Yunan ordusu ve Yunan idaresi Trakya'dan tahliye edilerek 20
gün zarfında Trakya bize teslim edilecektir.
Çanakkale ve İstanbul üzerine yürüyen ordularımızın
bulundukları hat tespit edilecek, .askeri harekâtın durmasından sonra hiçbir
taraf Boğazlar mıntıkasında tahkimat yapmayacak ve bu bölgede bize karşı
herhangi bir askeri hazırlık yapılmayacak ve askeri tedbir alınmayacaktır (s.
33).
General Harrington:
Doğu Trakya'yı size takdim ediyorlar.
Müttefik hükumetler size Meriç'in batısında bir yer vermeye
kadar da gidiyorlar. Karaağaç'ı alacaksınız. Askerlerimiz sulhtan sonra
İstanbul’u tahliye edeceklerdir (s. 43).
Çanakkale ve İstanbul bölgelerinde müttefik kıtaları halen
bulundukları yerde kalacaklar. Bunu taahhüt ettiler. Bizim kıtaatımızın
Çanakkale Boğazı'nda hangi hattı geçmeyeceği tesbit olundu. Kocaeli
Yarımadası'nda, iki taraf kıtaları arasında bir boşluk bırakıldı. Burada tespit
olunan hat, Darıca-Gebze Şile hattıdır (s. 45).
Lozan Antlaşması
Mustafa Kemal Paşa, Trakya idaresini teslim almak ve orada
Türk idaresini kurmak vazifesini Refet Paşa'ya verdi.
Karabekir:
…Lozan Konferansı'nda da bulunmam, oraya benim gitmem lazım.
Öyle değil mi?
Atatürk bu sefer benimle ciddi olarak konuştu. Kesin vaziyet
aldı. Behemahal gideceksin, başka çaremiz yoktur, bu vazifeyi yapacaksın, dedi.
Lozan Konferansı'na İstanbul Hükümeti'nin de davet edilmesi
hadisesi birkaç gün müzakere edildikten sonra kasım ayının ilk günü saltanatın
lağvolunması karan büyük meclisten çıkarıldı (s. 59).
Poincare'ye, sulh olup olmayacağını sordum. "Elbette
olacak" dedi (s. 65).
İstanbul öan çıkmanız şarttır, dedim. İstanbul'un ve
Boğazların tahliyesi meselesi üzerinde durdum. Bu esaslı bir meseledir, olacak
mıdır, diye sordum. Evet dedi, tasdik etti. Sulh olur olmaz, sulh anlaşması
imza edilir edilmez, İstanbul'un müttefik kuvvetlerden ve idaresinden tahliyesi
aramızda konuşuldu. Ben mevzu üzerinde etraflı bilgi almak istiyorum.
Müttefikler İstanbul'dan çıkacaklar. Boğazlardan da Çanakkale Boğazı'ndan da
çıkacaklar mı? Kendisine soruyorum. Gelibolu Yarımadası'ndan da çıkacak
mısınız? Mösyö Poincare, sorularımı olumlu karşılıyor, beni tasdik ediyor (s.
66).
…kapitülasyonlar mevzuunda kendisinde gördüğüm mukavemet
bende çok acı ve olumsuz bir tesir bırakmıştı (s. 71).
Mösyö Musolini ile de bir defa görüşmek istedim. Buluştuk.
…sulh olacak mı diye sordum. Olacak, dedi (s. 76).
Konferansı Fransızlar İdare Ediyor
Konferansın açılması hazırlıklarını müttefikler namına
Fransızlar idare ediyor ve teması onlar kuruyorlardı.
Konferans açıldı. Zannediyorum Mont Benon Gazinosu'nun
salonuydu.
Ben nutkumu okuyup bitirdikten sonra konferansta ortalık bir
karıştı.
Trakya Hudutları Meselesi
Trakya hudutları meselesinin en acele ve en önemli kısmı
Mudanya Mütarekesi'ne girerken ve mütareke esnasında hallolunmuştu. Mütarekeden
sonra Şarki Trakya boşaltılmış ve Türk idaresi Şarki Trakya; da yerleşmişti.
Yine Mudanya Mütarekesi'nin neticesi olarak, Boğazlar’da tespit olunan bir
mıntıka, sulh konferansı devam ettiği müddetçe tarafsız mıntıka olarak
kalacaktı (s. 85).
Trakya hudutları meselesinde zayıf yerimiz, yalnız Balkan
Harbi'nde Garbi Trakya'yı Bulgarlara terk etmiş olmamız değil, Cihan Harbi
esnasında Bulgarlarla bir muahede yapıp Edirne'nin Dimetoka'ya kadar olan
hinterlandını Bulgarlara vermemiz teşkil ediyordu. Bunu bize karşı koz olarak
kullanıyorlardı. Venizelos, Garbi Trakya'yı biz sizden almadık, Bulgarlardan
aldık diyordu (s. 90).
(Büyük Savaş) Bulgarların bizim tarafımızda harbe iştiraki
için yapılan pazarlıkta Bulgar hududu meselesi tekrar ortaya çıktı ve
Edirne'nin batısındaki Garbi Trakya topraklarımız Bulgarlarla yapılan
pazarlığın temeli oldu. Neticede Dimetoka'yı ve Edirne'nin hinterlandını
Bulgarlara bırakarak aramızda Meriç boyundan geçen bir hudut çizilmesini
kararlaştırdık (s. 91).
Boğazlar Meselesinin Görüşülmesi
Bizim Boğazlar meselesinde noktainazarımız, gerek Misakı
Milli'de ve gerekse, o zamana kadar ki bütün uluslararası konuşmalarda
belirttiğimiz üzere, ticaret gemilerine gece gündüz her zaman geçiş için
Boğazların serbestliğini tanımak ve her türlü kolaylığı göstermek merkezinde
idi (s. 94).
Konferans ilerledikçe o kanaate vardım ki, İngilizlerin
dışında kalan bütün müttefikler, herkes, Osmanlı İmparatorluğu ile olan kendi
davalarını Türkiye'ye kabul ettirmek için benimle kurdukları münasebetten
istifade etmek istiyorlardı. Aldığım intibaa göre, bir defa birine müsait
davranıp her birini ayrı ayrı memnun etmek için bütün Türkiye'yi vermek kafi
gelmiyor. Bundan başka, bizim İngilizlere karşı olan mücadelemizde de herhangi
bir yardımcı tavırları yok. Her birinin halisane tavsiyesi, bizim
meselelerimizi kendi başımıza halletmemiz oluyor. Ne söylesem, onu siz
İngilizlerle kendiniz yalnız başınıza halledersiniz ona karışmayız, diyorlardı.
(…) Görüyordum ki, sulha varmak için evvela İngilizlerle anlaşmak lazımdır (s.
102).
İngiliz meselelerinden neyi reddedersem, o oturumda
uğraştıktan sonra müzakereyi koparmıyor, başka oturuma bırakıyordu. (…) fakat
arkasından müttefiklerin, büyüklü küçüklü kimin ne meselesi çıkarsa, o
meselenin en hararetli taraftan, başlıca davacısı ve destekçisi, takipçisi
kesiliyordu.
Bu netice karşısında, konferansta bir inkıta (kesinti)
yapacak meseleyi, İngiliz meselesini tasfiye etmeyi öne aldım. Ondan sonra
İngilizlerin sulhtan başka konferansla bir ilgileri ve menfaatleri kalmamasına
dikkat ettim (s. 104).
(Çiçerin’le özel görüşmesinde şunları söylemiş) … Boğazlar
meselesi için, zamanla hallolunacak bir mesele için bugün harp çıkarma niyetinde
değiliz. Bundan dolayı Boğazlar meselesinde bir inkıta yapmayacağım (s. 109).
Azınlıklar Meselesi
(Ermeniler için yurt talepleri etrafındaki tartışmalardan
söz ediyor)
Kapitülasyonlar Meselesi
Kapitülasyonlar meselesinde benim uğradığım güçlük, birazda
askerlikten gelip amatör olarak diplomatlık yapmamdan doğmuştur.
Lozan Konferansı'nda inkıtadan evvel ve inkıtadan sonra
dokuz aya yakın süren mücadele devrinde en çok sıkıldığım, konferansı bölen bu
şubat konuşması ve şubat kesilmesidir (s. 133-134).
(Şubat’ta Curzon’a şunları söylemiş)
Ben Türkiye'ye gittiğim zaman, soranlara ne cevap vereceğimi
size söyleyeyim. Ben memleketime gittiğim zaman bana da niçin sulh olmadı, diye
soracaklar. Bir cümle ile cevap vereceğim Lord Curzon sulh istemediği için konferans
kesilmiştir, diyeceğim (s. 134).
Lozan Konferansı'nın kesilmesine sebep olan müttefik
devletler projesine karşı, mukabil projemizi hazırladık ve 8 Mart'ta bir nota
ile İngiltere, Fransa ve İtalya'ya bildirdik (s. 153).
…
Cilt 1
Cumhuriyet Gazetesi eki, Ağustos 1998
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder