8 Ağustos 2015 Cumartesi

Duns Scotus

Duns Scotus (1265-1308)
Kendisine, ince eleyip sık dokuyan, incelikli, titiz doktor anlamlarına gelen Doctor Subtilis lakabı takılmıştır.
1278’den itibaren Fransisken eğitimi almaya başlamış ve 1291 yılında rahip olarak Fransisken tarikatına katılmıştır.
Paris Üniversitesi’nde Petrus Lombardus’un Sententiae adlı yapıtı üzerine yorumlardan oluşan dersler verdi.

Iohannes Duns Scotus’un Bilgi Anlayışı
Görüşleri Aristotelesçi geleneğe uygundur. Bütün bilgimiz duyulardan kaynaklanmaktadır. Duyularımız aracılığıyla elde ettiğimiz imgelerdeki maddi unsurlar etkin akıl (intellectus agens) tarafından soyutlanmaktadır.
Duns Scotus’a göre, fizik dünyadaki bireysel varoluşların tümü doğrudan doğruya duyular tarafından algılanır ve daha sonra da akıl tarafından kavranır.
Duns Scotus’a göre, soyutlama yapabilmek için sezgiye ihtiyacımız vardır. Ona göre “tümelleri, nereden soyutlanacaklarını bilmeden bireysel olanın içinden soyutlamak asla olanaklı değildir.”
Duns Scotus’a göre insanın en yüksek güçleri onun aklı ve iradesidir.
İşaret edilebilir dünyada olup bitenlere ilişkin bilgimizi, soyutlama yoluyla elde ettiğimizi ileri süren Duns Scotus’a göre sezgisel bilgi, adına gerçeklik dediğimiz aktüel varoluşların dünyasında yer alan şeylerin bilgisidir.
Soyutlayıcı bilgi ise gerçeklik denen aktüel varoluşlar dünyasında bulunmayan bir şeyle ilgili de olabilir.
Duns Scotus’a göre, akılda ortaya çıkan bu durum duyusal bilgide de geçerlik kazanmaktadır. Ona göre, görme sezgiseldir; bunun nedeni, görmenin nesnesine şimdi ve burada (hic et nunc) ulaşabilmesidir. Bununla birlikte imgelem (imaginatio) doğası itibarıyla soyutlayıcıdır.
Acaba, nesnesi varolmadığı halde sezgisel bilgi mümkün müdür? Duns Scotus’a göre, bu soruya olumlu cevap verenler bir şekilde şüpheciliği desteklemektedirler.

Duns Scotus en az üç alanda aklın kesin bilgi elde edebileceğini savunmuştur:
1) İlk ilkeler ve onlardan çıkartılan her şey.
2) Gözlemlenebilir şeylerdeki düzenlilikten yola çıkılarak varılan yasalar
3) Kendimize ait eylemlerimiz.

Iohannes Duns Scotus’un Tanrı Kanıtlaması
Opus Oxoniense isimli yapıtında şöyle bir ifade kullanmaktadır: “Bazı varolanlar üretilebilirdir.” Her varolan bir şekilde üretilmiş/yaratılmıştır. Bu durum, tıpkı Aristoteles’in “ilk hareket ettirici”si gibi bir ilk nedene kadar geri gitmektedir.
Duns Scotus’a göre herhangi bir varolanın kendisini üretmesi düşünülebilecek bir şey değildir.
Ona göre, Tanrı vardır yargısı analitik değil, sentetik bir yargıdır. Yani insanda, Tanrı’nın varolduğuna ilişkin doğuştan bir düşünce bulunmaz. İnsan, Tanrı’nın varlığına ancak Tanrı’nın yeryüzündeki etkilerini inceleyerek, bu etkilerden nedenlere doğru ilerleyerek ulaşabilir.

Iohannes Duns Scotus’un Ahlak Anlayışı
Duns Scotus’un ahlak anlayışı, onun irade hakkındaki düşüncesi etrafında biçimlenmiştir. Duns Scotus, Bonaventura’nın da etkisiyle, iradenin akıldan biçimsel olarak ayrı olduğunu ve aynı zamanda akıldan daha asil (daha yüksek bir yeti) olduğunu ileri sürer. Ona göre irade özgür bir güçtür (potentia libera).
Akıl, doğrudan bir şekilde ve sorgusuzca hakikate yükselmektedir ve bundan dolayı da akıldışıdır (irrasyonel). Buna karşılık irade, akıl tarafından bilinen nesnesini özgür bir şekilde seçtiği sürece akılsaldır. Duns Scotus iradenin eylemine akılsal demektedir ki; ona göre akılsallık, akılla birlikte hareket etmek, eylemde bulunmaktır. Tam da bu nedenden dolayı, ona göre irade, doğası bakımından radikal bir biçimde akılsaldır (akıl bir amaç değil de araç olarak iradeye kılavuzluk ediyor).
Tanrı sevgisi, Tanrı’yı sevmek, nihai bir amaç olması bakımından insanın en yüksek eylemini oluşturur.
İlahi iradenin biçimlendirmiş olduğu doğal yasanın yanında bir de pozitif yasadan söz etmek gerekir. Bu yasa türü, Tanrı’nın doğal yasayı olumlaması neticesinde oluşmaktadır.
---
Ortaçağ Felsefesi
Editör: Prof. Dr. Ayhan Bıçak & Yrd. Doç. Dr. Serdar Uslu
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2296

Ağustos 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder