1 Kasım 2016 Salı

Martin Heidegger - Özdeşlik ve Ayrım

Martin Heidegger - Özdeşlik ve Ayrım


Özdeşlik İlkesi
Özdeşlik ilkesi, bilinen bir formüle göre: A=A biçimindedir.
A=A formülü, A ile A’nın eşit olduğunu (söyler)
Eşitlikte en az iki öge bulunur.
Özdeş olan, Latince idem, Yunanca τό αύτό, aynı olandır.

Bir şeyin, aynı olabilmesi için bir öge daima yeterlidir.

Özdeşliğin seslenişi, varolanın varlığını duyurur.

Çünkü aynı olan, varlık olduğu kadar, duymadır da (düşünmedir).

Düşünme ile varlık, aynı olana aittir ve bu aynı olandan ötürü birbirine aittirler.

Varlık yalnızca bizde varlık sürebilir, yani vücut bulur.
Birlikte ait olma…

Teknik dünyayı öyle basitçe varlıkla aynı kefeye koymak gibi bir hakkımız var mı? Açıkçası yok,
Çünkü sözü edilen teknik dünyanın bütününü, ilk elde insandan ötürü insanın edimleri olarak yorumlama yoluyla ilerlendiği sürece, durumun her çözümlenişi düşüncede pek geriliyor…

Teknik olan (…) taslağını insanın çıkardığı plan…

Nihayet bu plan insanı şöyle bir kararın eşiğine getirir: kendi planına boyun eğmek ya da onu boyunduruk altına almak.

Teknik dünyanın bütüne dair bu temsil yoluyla her şey gerisin geri insana indirgenir.
Varlığın seslenişini ise kimse duymaz.

Özleyiş / Ereignis
Öz-lemek / er-eignen

Bu kilit sözcük (…) Yunanca logos, Çince tao kadar çeviriye kapalı kalacaktır.

Varlık ile insanın çağcıl teknik dünya aracılığıyla oluşturdukları burç olarak çatıda deneyimlediğimiz şey, öz-leyiş denilen şeyin giriş taksimidir.

Bizleri ait olduğumuz yere, içinde ait olanlar olarak durduğumuz şeye kavuşturan öz-leyişten bize daha yakın ne olabilir ki?

Özlemenin özdeşlikle ne ilgisi vardır? Yanıt: Hiç.

Aynı olan, varlık olduğu kadar, düşünmedir de.
Aynı olanın anlamını kovalayan soru, özdeşliğin özünü kovalayan sorudur.
Varlık ile düşünme, özünü özleyiş dediğimiz birlikte-ait-oldurmanın doğurduğu özdeşliğe aittirler. Özdeşliğin özü, öz-leyişin öz malıdır.

Düşünme, özdeşlikte yatan dolayım gibi basit bir ilişkiyi bizzat kavrayabilmek için iki bin yıldan fazlasına gerek duymuştur.
Bu varış bir sıçrayışı talep ettiği için zamana gereksinim duyar.

Düşünerek zaten düşünülmüş olana kendimizi verirsek ancak, henüz düşünülecek olan da serilir önümüze…

Metafiziğin Varlık-tanrı-bilimsel Yapısı
Hegel’e göre düşünmenin işi “düşünce”dir.
Bu ise, en yüksek öz-gürlüğüne evrildiğinde “mutlak idea”dır.
Hegel, yalnızca mutlak idea varlıktır, sonsuz yaşamdır; kendini bilen hakikattir ve bütün hakikattir (der).

Varlığın hakikati özdür.
Özün hakikati son-suz kendini bilme anlamındaki kavramdır.
Varlık, düşünmenin mutlak olarak kendini düşünmesidir.

Hegel’e göre düşünmenin işi, mutlak düşünme içinde ve mutlak düşünme olarak varolanın düşünülmüşlüğü bakımından varlıktır. Bizim için düşünmenin işi aynı olandır, dolaysız varlıktır, ama varolan karşısındaki ayrımı bakımından varlıktır.

Tekniğin özünün egemenliği altındaki varolanı sergileme ve biçimleme yoluna da teknoloji diyebiliriz.

Hegel asıl felsefeye varlık-tanrıbilimi demek yerine “Mantık Bilimi” der.
Düşünce, düşünüş, açıkçası mantığın izlediği yoldur.

Varlık kendisini düşünce olarak açığa vurur.
Varolanın varlığı, kendi kendisinin temeline inip kendi kendisini temellendiren temel olarak açığa çıkar.
Ratio / her şeyi biraraya getirip var olmaya bırakan logostur.

Metafiziğin temel niteliğinin adı varlık-tanrı-mantığıdır.

Varlık, varolanın temelini kurar, varolan da, en varolan olarak varlığı temellendirir.

Metafizik, varlığa logos olarak denk düşer, buna göre de ana hatlarıyla her yerde mantıktır.

Causa sui
Felsefedeki Tanrı’nın adı budur.

Causa sui karşısında insan ne korkudan diz çökebilir, ne de bu Tanrı’nın önünde ilahiler söyleyip raksedebilir.

Buna göre felsefedeki Tanrı’yı, yani causa sui olan Tanrı’yı terketmesi gereken tanrı-sız düşünme, belki de ilahi Tanrı’ya daha yakındır.

Ereignis
Ereignis sözcüğü “ereignen”den gelir.
Bu sözcükteki “eignen” ise, bir şeyi kendi mülkiyetine almak, kendine ait/uygun kılmak; ama aynı zamanda da, uygun olmak, bir şey veya kişiye ait olmak demektir.
Benimsemek / mülkiyetini devretmek / vuku bulmak

---
Idendität und Differenz
Türkçeleştiren: Necati Aça

Bilim ve Sanat Yayınları, 1997, Ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder