(...) Artık gevşeyebilmek isterdim ama Tanrı tembellik yapmama kızar. Durmaya hakkım yok. Karım, tıpkı benim gibi, sürekli ağlıyor. Kuşkusuz, o ağlarken yazıyorum diye doktor bana kızacak. Ama ilk adımı ben atmayacağım, çünkü bana kızılmasını hak etmedim. Her şeyi görüp duyan küçük kızımın beni anlayacağını umuyorum. Kyra'yı, küçük Kyra'mı seviyorum, kendisine duyduğum sevgiyi hissediyor o ne var ki, öyle söylendiği için, benim hasta olduğumu sanıyor. İyi uyuyup uyumadığımı sordu bana ve ben de her zaman iyi uyuduğumu söyledim. Daha ne yazmam gerekiyor? Tanrım, asla dinlenemeyecek miyim! Yakında, Paris'e gideceğim, yankıları tüm dünyaya yayılacak büyük bir olay bu. Ne büyük bir yazar, ne büyük bir sanatçı -ne de büyük bir insan- olarak görülmek istiyorum. Ben sadece çok acı çekmiş biriyim hatta sanırım, İsa'dan bile daha çok acı çekmiş biri. Yaşamı seviyorum, bir yandan da yaşamı sürdürmeye çabalıyorum. Ruhumdan taşan acı, gözyaşlarımın dinmesine engel oluyor. Çünkü asıl hasta olan aklım değil, o, yani ruhum doktorlar hiçbir şey anlamadılar. Sağlığımın yerine gelmesi için ne yapılması gerektiğini ve hastalığımın çabuk iyileşemeyeceğini biliyorum. Ben artık iyileşe-mem - ruhu felce uğramış, yoksul, zavallı bir adamım. Bu satırları okuyup da duygulanmayacak, çektiğim acıları hissetmeyecek biri olabilir mi? Neye ihtiyacım olduğunu biliyorum, güçlüyüm, bedenim sağlıklı, yalnızca ruhum hasta. Acı çekiyorum, acı çekiyorum. Anlayacaklar ve bana acıyacaklar. Ben bir hayvan değilim, Tanrı da değilim, sadece bir insanım, birçok hatam var ama sevgim tüm insanlığa yönelik ve Tanrı olmak istediğimden, düzelmek istiyorum. Dans etmek, resim çizmek, piyano çalmak, şiir yazmak ve sevgimi herkese yöneltmek isterim: İşte yaşamımın amacı bu. Ben bir sosyalist değilim ama beni en iyi onların anlayacağını düşünüyorum. Tanrı'nın parçası olduğumdan, benim partim Tanrı'nın partisidir ve yüreğim evrenindir. Ne savaş, ne sınır olsun. Dünya üstündeki her yer benim vatanımdır; ne mal mülk sahibi olmak, ne de zengin olmak derdim, her yerde yaşarım. Kana susamış hayvanların acımasızlığı yok bende, sadece sevilmek istiyorum. Ben insanım, Tanrı benim içimde, ben de O'nun içindeyim; O'na sesleniyor, O'nu arıyorum. Yazılarımı yayımlayın ki herkes okuyabilsin. Düzeleceğim ama nasıl, bunu henüz bilmiyorum. Tanrı'nın kendisini bulmak isteyenlerin karşısına çıktığım biliyorum. Bu yüzden, birbirimizi aradıkça, önünde sonunda karşılaşacağız.
TANRI VE NİJİNSKY
Saint-Moritz-Dorf
Villa Guardamunt
27 Şubat 1919
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder