Anadolu Sahasında Arıcılık ve Bal Üretimi
Çerçevesinde Gelişen İnanç ve Gelenekler Konusunda Bir İnceleme
…başlangıçta hayvancılığa bağlı, göçebe
karakterli bir üretim biçimi uygulayan Türk milleti (…) Yerleşik düzenle
birlikte kümes hayvancılığı gibi arıcılık ve bal üretimi faaliyetleri de
uygulanmaya başlanmıştır.
“Kaşgarlı Mahmud’a göre, Kıpçakça ve Oğuzcada bãl olarak
kullanılır. Ancak Türkler bala arı yağı
adını verirler. Eski Kıpçakçada da bãl biçimi geçer. Ramstedt’in
Hämäläinen’e yaptığı açıklamaya
göre, Türkçe bal büyük bir olasılıkla Doğudan gelmiştir. Ramstedt, Korece pal
arı (=Japonca hachi arı) biçimini vermiş, balın köken bakımından Çinceden geldiğini de bildirmiştir…
Yaygın bir inanca göre, Türkçe bal eski çağlarda Hint-Avrupa dillerinden alınmıştır.”
Türk kültüründe arıcılık ve bal
yetiştiriciliği ile ilgili ilk çalışma elimizdeki kayıtlara göre, A. Samoylovich’in
14.-17. Yüzyıllar
arasında Kırım’daki arıcılıktan söz eden yazısıdır.
Kutsal metinlerin hemen hepsinde bal ve
balarısı ile ilgili söyleyişlerin olması söz konusu bu ürüne ve balarısına
manevi bir değer katmıştır.
…halk arasında “Bal
Tefsiri” diye bilinen anlatmada Hz. Ali, Hz. Ömer, Hz. Ebubekir, Hz.
Osman ve Hz. Fatma arasında geçen diyaloglarla İslam inancının esasları ve
ideal davranışları bal üzerinden sembolize edilmiştir.
…halk arasında cennetteki ırmaklardan
birisinin süt, birisinin zemzem, birisinin de bal aktığına inanılır.
Türk tıp folkloru içerisinde
değerlendirilebilecek Lokman Hekim inanmalarında ve halk hekimliğine bağlı
pratiklerde de balın çok fazla ele alındığı görülmektedir.
Arıcılıkla ilgilenenler tarafından “sahibini
tanımayan hayvan” olarak nitelendirilen arı için öncelikli sorun arıyı kovan
içinde tutabilmektir.
… “arı
nakilleri genellikle Pazartesi veya Cuma günü akşamları yapılır. Nedeni bu iki
gün arı bal toplamaktan dönemediği için dışarıda gecelediği yani “yatıya
kaldığı” inancı vardır.”
Çanakkale’de yeni kovana bölünen oğulun sağlıklı, balın ise bereketli olması ve oğulun kovandan
kaçmaması inancı ile oğul çıkarma, özellikle Cuma yahut Kandil Geceleri gibi
kutsal gecelerde yapılır.
…hemen her işte olduğu gibi arıcılıkta da
kirli iken (gusülsüz iken) kovana el sürülmez. Bu bir bakıma arının kutsal
görünüşünün bir başka yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sağım aşamasında da çıkarılacak balın
bereketli olması ve yeni seneye de aynı verimin tekrarlanması düşüncesiyle
Kütahya Pazarlar arıcıları ilk kovanın ilk peteğini konu komşu, eş dosta ikram
ederler.
Sivas Zara yöresinde hava bulutlu iken
arılar kovandan çıkıyorsa, yağmur yağmayacağına inanılır
Adana’da bir eve bal arısı girerse o
eve iyi haber geleceğine inanılır
Balıkesir’de ise rüyada görülen arı ise bolluk
ve berekete delalettir.
…yeme içme kültürü ve halk hekimliği ile
bağlantılı olarak balla ilgili uygulamalar:
Hemen her düğün töreninde tatlı dilli olsun
inancıyla gelinin ağzına bal çalınması, çocuk sahibi olma amacıyla ballı
macunların hazırlanması, sütü bol olsun diye yeni anneye bal yedirilmesi,
özellikle yara berelerin balla tedavi edilmeye çalışılması bu yönde uygulamalar
olarak göze çarpmaktadır.
---
Dinç, Mustafa. Anadolu Sahasında Arıcılık ve Bal Üretimi Çerçevesinde Gelişen İnanç Ve
Gelenekler Konusunda Bir İnceleme. Turkish Studies. Cilt: 8, Sayı: 9. (s.
1149-1156). 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder