17 Ağustos 2017 Perşembe

Anadolu Sahasında Arıcılık ve Bal Üretimi Çerçevesinde Gelişen İnanç ve Gelenekler Konusunda Bir İnceleme

Anadolu Sahasında Arıcılık ve Bal Üretimi Çerçevesinde Gelişen İnanç ve Gelenekler Konusunda Bir İnceleme

…başlangıçta hayvancılığa bağlı, göçebe karakterli bir üretim biçimi uygulayan Türk milleti (…) Yerleşik düzenle birlikte kümes hayvancılığı gibi arıcılık ve bal üretimi faaliyetleri de uygulanmaya başlanmıştır.

“Kaşgarlı Mahmud’a göre, Kıpçakça ve Oğuzcada bãl olarak kullanılır. Ancak Türkler bala arı yağı adını verirler. Eski Kıpçakçada da bãl biçimi geçer. Ramstedtin Hämäläinen’e yaptığı açıklamaya göre, Türkçe bal büyük bir olasılıkla Doğudan gelmiştir. Ramstedt, Korece pal arı (=Japonca hachi arı) biçimini vermiş, balın köken bakımından Çinceden geldiğini de bildirmiştir… Yaygın bir inanca göre, Türkçe bal eski çağlarda Hint-Avrupa dillerinden alınmıştır.”

Türk kültüründe arıcılık ve bal yetiştiriciliği ile ilgili ilk çalışma elimizdeki kayıtlara göre, A. Samoylovichin 14.-17. Yüzyıllar arasında Kırımdaki arıcılıktan söz eden yazısıdır.

Kutsal metinlerin hemen hepsinde bal ve balarısı ile ilgili söyleyişlerin olması söz konusu bu ürüne ve balarısına manevi bir değer katmıştır.

…halk arasında “Bal Tefsiri” diye bilinen anlatmada Hz. Ali, Hz. Ömer, Hz. Ebubekir, Hz. Osman ve Hz. Fatma arasında geçen diyaloglarla İslam inancının esasları ve ideal davranışları bal üzerinden sembolize edilmiştir.

…halk arasında cennetteki ırmaklardan birisinin süt, birisinin zemzem, birisinin de bal aktığına inanılır.

Türk tıp folkloru içerisinde değerlendirilebilecek Lokman Hekim inanmalarında ve halk hekimliğine bağlı pratiklerde de balın çok fazla ele alındığı görülmektedir.

Arıcılıkla ilgilenenler tarafından “sahibini tanımayan hayvan” olarak nitelendirilen arı için öncelikli sorun arıyı kovan içinde tutabilmektir.

“arı nakilleri genellikle Pazartesi veya Cuma günü akşamları yapılır. Nedeni bu iki gün arı bal toplamaktan dönemediği için dışarıda gecelediği yani “yatıya kaldığı” inancı vardır.”

Çanakkalede yeni kovana bölünen oğulun sağlıklı, balın ise bereketli olması ve oğulun kovandan kaçmaması inancı ile oğul çıkarma, özellikle Cuma yahut Kandil Geceleri gibi kutsal gecelerde yapılır.

…hemen her işte olduğu gibi arıcılıkta da kirli iken (gusülsüz iken) kovana el sürülmez. Bu bir bakıma arının kutsal görünüşünün bir başka yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sağım aşamasında da çıkarılacak balın bereketli olması ve yeni seneye de aynı verimin tekrarlanması düşüncesiyle Kütahya Pazarlar arıcıları ilk kovanın ilk peteğini konu komşu, eş dosta ikram ederler.

Sivas Zara yöresinde hava bulutlu iken arılar kovandan çıkıyorsa, yağmur yağmayacağına inanılır

Adanada bir eve bal arısı girerse o eve iyi haber geleceğine inanılır

Balıkesirde ise rüyada görülen arı ise bolluk ve berekete delalettir.

…yeme içme kültürü ve halk hekimliği ile bağlantılı olarak balla ilgili uygulamalar:
Hemen her düğün töreninde tatlı dilli olsun inancıyla gelinin ağzına bal çalınması, çocuk sahibi olma amacıyla ballı macunların hazırlanması, sütü bol olsun diye yeni anneye bal yedirilmesi, özellikle yara berelerin balla tedavi edilmeye çalışılması bu yönde uygulamalar olarak göze çarpmaktadır.
---

Dinç, Mustafa. Anadolu Sahasında Arıcılık ve Bal Üretimi Çerçevesinde Gelişen İnanç Ve Gelenekler Konusunda Bir İnceleme. Turkish Studies. Cilt: 8, Sayı: 9. (s. 1149-1156). 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder