17. Yüzyıl Osmanlı Müzik Geleneği ve
Buhurizade Mustafa Itri Efendi
Itri, gerek “Segah Tekbir, Salat-ı Ümmiye”
gibi tüm İslam dünyasının hafızasında yer tutmuş eserlerin kendisine atfedilmesiyle
“bilinirlik”, gerekse de ismi etrafında oluşan “güçlü bestekarlık” sıfatları
ile kendisinden sonraki geleneği şekillendirmiş ve “üstadlık” payesine ulaşmış
bir sanat adamıdır.
XVII. ve XVIII. yüzyıllar tüm geleneksel
sanat ürünlerinde olduğu gibi müzikte de nitelik ve nicelik açısından önemli
zenginlikleri içinde barındırmıştır. Beste üretimi açısından yaşanan artış,
yeni tür ve biçimlerin ortaya çıkmasını teşvik etmiş ve bu durum çok canlı bir
müzik dünyasını var etmiştir.
XVIII. yüzyıla kadar özellikle Mehter’in
etkisi ile Osmanlı’dan Avrupa’ya yönelen müzikal etki, XVIII. yüzyıl itibarıyla
Avrupa’dan Osmanlı’ya yönelen bir etki ile yer değiştirmiştir.
Batılı müzik adamlarının Anadolu’daki müziğe
ilgisi neredeyse XII. yüzyıldaki Haçlı Seferleri sırasında başlamıştır.
XVII. ve XVIII. yüzyılların müzik alanındaki
ilk kaynak eseri Ali Ufki’nin (1610-
1675) Hâzâ Mecmua-i Saz ü Söz adlı eseridir.
Bu eser tüm Ortadoğu dünyasının ilk nota
derlemesi olarak ayrı bir önem taşımaktadır.
XVII. ve XVIII. Yüzyılları kapsayan dönemde,
bestelerin sözlerinin hatırlanabilmesi amacıyla kullanılan oldukça fazla güfte
mecmuası da göze çarpmaktadır.
Şeyhülislâm Es’ad Efendi (1685-1753)
tarafından kaleme alınmış bir müzisyenler tezkiresi olan Atrâbü’lAsâr ise belki
de dönemin müzik dünyasına belki de en çok yoğunlaşan eserdir.
Seyyid Nuh (ö. 1714), Ali Şirügani (XVII.
Yüzyıl, ö. 1714 ?) ve Buhurizade Mustafa Itri Efendi (1640-1712), bu dönemi
simgeleyen en önemli müzik adamları arasındadır. Özellikle Itri’nin bu döneme
etkisi sadece, beste tekniği veya çeşitliliği açısından değildir; aynı zamanda
Itri dönemin “müzik üstatlarının” önemlilerinden biri ve kendinden sonraki
repertuvarın şekillenmesini büyük oranda etkilemiş bir müzikal kişilik olarak
karşımızdadır.
Itri’nin hayatına dair bilgilerin sınırlı
olduğunu söylemek gerekmektedir.
…bu döneme ait kaynaklarda Itri ismini ya da
mahlasını taşıyan birkaç karaktere rastlanmaktadır.
Meşk terimi özellikle Osmanlı-İslam
sanatlarının eğitiminde kullanılan ve ustadan yani üstaddan çırağa hafıza, yani
ezber vasıtasıyla aktarım yaparken beceri geliştirmeyi hedefleyen metodu tarif
etmektedir.
Itri de istifade ettiği Hafız Post, Koca Osman
ve Derviş Ömer gibi usta müzisyenlerden aldığı birikimi kendi yetenekleriyle
bezeyerek, müzik geleneğini kendinden sonraki döneme aktarma rolünü
üstlenmiştir.
XVII. Yüzyılda Nühüft Makamı XV. Yüzyıl
kuramındaki yapısından farklılaşmış ve eskiden Neva Aşiran makamı olarak
bilinen organizasyonların isimlendirilmesinde kullanılmaya başlanmıştır. Bu
değişikliğin Hanende Recep ile beraber iki önemli kaynağından biri de Itri’dir.
Itri gibi bir üstadın sözü, geleneksel
kuramda değişiklik yapılmasını sağlayabilecek kadar güçlü olabilmektedir.
Neva makamı, makam yapılarını matematiksel
oranlara dayalı aralıklardan faydalanarak ifade eden “Sistemci Okul” döneminden
beri var olan en eski yapılardan biridir.
XVII. Yüzyıl, Osmanlı Müzik Geleneği’nin
geçmişiyle temas kurabildiği belki de son dönem olarak çok önemlidir. Bu yüzyıl
ve komşusu XVIII. Yüzyıl ile birlikte makam ve usul anlayışının temellerini
içinde saklayan edvar geleneği tarih sahnesinden çekilmeye başlamış, önce
farklı yapılar içinde kendisini devam ettirmişse de son izlerini de
“Batılılaşma-Modernleşme” sürecinde kaybetmiştir.
Itri, geçmiş ile bağlantı kurabilen belki de
bu son dönemin en önemli bestekâr ve
üstadlarından biri olarak, gerek ortaya
koyduğu yeni ezgisel ve ritmik tasarımlar gerekse de mevcut ve yeni formlar
içinde bulduğu yenilikler ile XVII. Yüzyıldaki müzikal üretim zenginlik ve hareketliliğini
sağlayan en önemli kişiliklerden biri olmuştur.
Osmanlı Müzik Geleneği’nin belki de nitelik
ve nicelik açılarından zirve noktasına ulaştığı bu dönemi anlamak öncelikle Itri’yi
anlamaktan geçmektedir…
---
Güray, Cenk ve Tokaç, Murat Salim. 17. Yüzyıl Osmanlı Müzik Geleneği ve
Buhurizade Mustafa Itri Efendi. Folklor / Edebiyat Dergisi. Cilt: 19. Sayı:
75. (s. 193-210). 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder