Lozan
Zafer Mi, Hezimet Mi 1
Kadir Mısıroğlu, Sebil Yayınları, İstanbul 1965
Lozan muahedenamesi Türkiye Cumhuriyetinin hukukî, siyasî ve
hatta iktisadi bünyesine temel teşkil etmektedir.
…bu muahedenamenin kabulü ikinci mecliste olmuştur. Bu
meclis parti disiplininin zebunu idi. Eğer meclis yenilenerek
milletvekillerinin büyük bir kısmı değiştirilmemiş olsa idi tasdike imkân
yoktu.
Lozan muahedenamesi millet olarak şahlanan halkımızın
yarattığı o muazzam destanı tescil ve tasdik ettirememiştir (s. 4).
Lozan’da öyle bir muahedename imza edilmiştir ki, Türkün
şahdamarı Boğazlar dahi sağlam bir garanti
altına alınamamıştır.
Lozan muahedenamesini bir zafer olarak göstermeye
çalışanların, onu Sevr muahedenamesiyle kıyaslamak başlıca taktikleridir.
(Sevr’in) cevabı Millî Mücadele olmuştur.
«Irkına vatanına – tarihine ihanet etmiş olan efrad ve
akvamın hiçbirini unutma; Türk oğlu! Unutma... ve af etme!» Süleyman Nazif
Millî Mücadelenin ruhunu teşkil eden Misak-ı Millî garba
karşı fiilî ve psikolojik teslimiyetin maddî ve manevi hudutlarını çiziyordu.
Bütün bir millet; bunun gerçekleşmesi için kuva-i milliye mefhumu içinde
birleşmiş ve mucizevî bir zafer elde etmiştir. Ne yazık ki, Türk milletinin
emsalsiz fedakârlık ve kahramanlıklarla tahakkukuna azmettiği Misak-ı Millî
Lozan’da tescil ve kabul ettirilememiştir.
Lozan’ın ruhu:
Şeklen dünya milletleri muvacehesinde müstakil bir varlığa
sehâbetimiz ikrar edilmiş fakat yavaş yavaş Batının kültür ve hayatı içinde
erimemizi ve orijinalitemizi kaybetmemizi neticelendirilecek bir çığır
açılmıştır (s. 19).
…Lozan, Türkün kaderinde bir düğüm noktası olarak
gözükmektedir. Bu düğüm çözülmeden halline çalışılacak hiçbir meselenin eshabı
mucibesi vuzuha kavuşamayacaktır.
Lozan Konferansı Kronolojisi
30 Ekim 1910 de Mondros limanında bir mütareke imzalandı.
3 Kasım 1918 İngilizler Musul'u işgal etti…
13 Kasım 1918 İtilâf kuvvetlerinin donanmaları İstanbul
limanına demir attılar…
15 Mayıs 1919 İtilâf kuvvetlerinin teşviki ile Yunan
kuvvetleri İzmir’e çıktı.
29 Kânunusâni (Ocak) 1336 (1920) Misak-ı Millî son Osmanlı
Meclisi Mebusanı tarafından kabul/ilan edildi.
Milli Misak Türkiye Büyük Millet Meclisinde de (18 Temmuz
1920’de) aynen kabul edilerek üzerinde yemin edilmiştir.
Misakı Millî bütün Millî Mücadele boyunca milletin azim ve
kararının muhtevasını teşkil etmiştir.
…konferans hariciye vekilleri seviyesinde bir konferans
olacaktı. Bunun için o zaman Hariciye Vekili olan Yusuf Kemal Beyin
gönderilmesi icap ediyordu.
Yusuf Kemal Bey hariciye vekilliğinden istifa etti. Yerine
(İsmet Paşa) Hariciye Vekilliğine getirildi.
Heyet
Başmurahhas: İsmet Paşa
Murahhaslar: Sıhhiye vekili Rıza Nur, Sabık Maliye vekili
Hasan bey
Müşavirler:
Münir Ertegün: Hariciye Vekaleti Hukuk Müşaviri
Muhtar Çilli: Eski Nafia Vekâleti Müsteşarı
Veli Saltık: Burdur Mebusu
Zülfü Tigrel: Diyarbakır Mebusu
Zekai Apaydın: Adana Mebusu
Celâl Bayar: Eski İktisat Vekili ve İzmir Mebusu
Şefik Başman: Maliye Teftiş Heyeti Reisi
Seniyüttin Başak: İstanbul Evkaf Hukuk Müşaviri
Şevket Doğruer: Milli Müdafaa Vekilliği Deniz Dairesi Müdürü
(Yarbay)
Tevfik Bıyıkoğlu: Kurmay Yarbay
Tahir Taner: Adliye Müsteşarı
Nusret Metya: Hariciye Vekilliği ikinci Müşaviri
Hikmet Bayur: Hariciye Vekilliği Siyası işler Müdürü
Zühtü İnhan: Darülfünun müderrislerinden
Fuad Ağralı: Maliye Vekilliği Mulıasebet Umum Müdürü
Mustafa Şeref Özkan: Eski Nazırlardan
Şükrü Kaya: Mülkiye Müfettişi
Hamit Hasancan: Hilali Ahmer İkinci Reisi
Cavit Bey: Eski Maliye Nazırlarından
Hayim Naum: Yüksek Mühendis Okulu Fransızca Öğretmeni (sonra
hahambaşı)
Baha Bey: Adliye Vekilliği mezhep İşleri Müdürü
Matbuat Müşavirleri:
Ruşen Eşref Ünaydın: Muharrir
Yahya Kemal Beyatlı: Darülfünun Müderrislerinden
Umumi Kâtip Müşavir:
Reşit Saffer Atabinen: Mülga Şurayı Devlet azası
Mütercim:
Hüseyin Pektaş: Robert Kolej İkinci Müdürü
Kâtipler:
Ali Türkgeldi: Hariciye Vekilliği memurlarından
Mehmet Ali Balin: Hariciye Vekilliği memurlarından
Cevat Açıkalın: Hariciye Vekilliği memurlarından
Süleyman S. Kıran: Hariciye Vekilliği memurlarından
Celâl Hazım Arar: Hariciye Vekilliği memurlarından
Saffet Sav: Hilali Ahmer Umummi Merkezi Memurlarından
Rifat Bey: Eski Hariciye memurlarından
Dr. Nihat Reşat Belger: Paris Matbuat Mümessili
20 Kasım 1.922 Mont Benon gazinosunda Lozan konferansı
açıldı.
21 Kasım: Konferansta görüşülecek mevzular üç ayrı komisyona
taksim edildi.
22 Kasım: Türkiye’nin Avrupa hudutları görüşüldü.
27 Kasım: Tamirat ve tazminat meselesi ele alındı.
29 Kasım: Adalar konusu görüşüldü.
2 Aralık: Kapitülasyonlar müzâkere konusu idi.
4 Aralık: Boğazlar meselesi görüşüldü.
6 Aralık: Adlî Kapitülasyonlar görüşüldü.
11 Aralık: Tamirat meselesi görüşüldü.
12 Aralık: Azınlık hakları görüşüldü.
15 Aralık: Ermeni millî yurdu meselesi tartışıldı.
30 Aralık: Duyunu umumiyenin taksimi meselesi görüşüldü.
2 Ocak 1923: Affı Umumi müzakere edildi.
6 Ocak 1923: Kapitülasyonların ilgasına dair müzakereler.
Ermeni meselesi tartışıldı.
23 Ocak 1923: Musul meselesi müzakere edildi.
25 Ocak 1923: Mısırın vaziyeti, Filistin Musevileri, Medine
hazineleri vs.
26 Ocak 1923: Türkiye’nin bazı beynelmilel mukavelelere
iştiraki kabul edildi.
30 Ocak 1923: Evvelki meselenin devamı ve Ermeni milli yurdu
hakkında Amerikan murahhaslarının beyannâmesi tartışıldı.
1 Şubat 1923: Boğazlar meselesi görüşüldü.
4 Şubat 1923: Müzakereler inkıtaa uğradı.
8 Mart 1923: Alâkalı devletlere Ankaraca bir nota
gönderildi.
23 Nisan 1923: İkinci Lozan konferansı açıldı.
26 Nisan 1923: Muahedenâme projesinin münakaşası yapıldı.
27 Nisan 1923: Kapitülâsyonlar, mezarlıklar meseleleri ele
alındı.
7 Mayıs 1923: Kuponlar meselesi...
8 Mayıs 1923: Türkiye hududu...
10 Mayıs 1923: Ticari mukavele...
28 Mayıs 1923: Tamirat tazminat meselesi...
31 Mayıs 1923: Muahedenâme projesinin tetkiki...
24 Temmuz 1923: Muahede imzalandı.
…kayıplarımızı şöylece sıralayabiliriz:
1 — MUSUL, hudutlarımıza dahil edilememiş…
2 — BATI TRAKYA: Nüfusunun ekseriyeti Türk olan Batı
Trakya’da bir plebisit yapılması kabul ettirilememiş…
3 — KIBRIS: hâkimiyetimizin orada devam etmekte olduğu
İngiliz devlet adamlarınca teyid edildiği halde Kıbrıs’ı da kat’i olarak
Lozan’da terk ettik.
4 — ONİKİ ADA: Türkiye için fevkalâde stratejik önemi olan
oniki adayı da İtalyanlara kaptırmak gibi bir gaflet gösterilmiştir.
5 — DİĞER ADALARI: Meis adasına kadar diğer irili ufaklı
adayı da Yunanlılara peşkeş çekmek gaflet ve mağlubiyetlerin bir diğerini
teşkil etmiştir.
6 — PATRİKHANE: Patrikhanenin de hudutlarımız dışına tardı
tahakkuk, ettirilememiştir.
7 — BOĞAZLAR: Boğazlar bile bugünkü statüye ancak 1936
Montrö mukavelenamesi ile tabî kılınabilmiş Lozan’da bu da temin edilememiştir.
8 — ANTAKYA ve HALEP: Lozan’da bu mıntıka da Türk hudutları
dışında bırakılmıştır.
9 — YABANCI KÜLTÜRE İMTİYAZ
10 — EKALLİYETLERE VERİLEN İMTİYAZ
11 — KAPİTÜLASYONLAR RUSUBU ve BAZI İMTİYAZLAR: …imtiyazları
devam ettirmek veya onlara muadil başka bir imtiyaz vermek veya bir ehli
hibrenin tâyin ve tensib edeceği bir tazminat ödemek şeklinde bir karara
bağlanmıştır.
12 — TAMİRAT - TAZMİNAT: Yunan ordusunun verdiği zararlara
karşılık hiçbir tazminat alınamamıştır.
13 — TRAKYA HUDUDU: Selimiye Camimin minarelerinin gölgesini
Yunan toprağına düşürecek kadar Edirne’ye yakın bir hudut kabul edilmiştir.
…konferansın son devresinde İnönü büyük bir ruh buhranı
içinde bulunuyor (…) muahedeyi imzalamadan geri dönmeyi dahi düşünmüştü.
…inkılâp hareketleri ile ilgili tasavvur ve hissiyatı
sebebiyle kendisin tutması bugün ortada böyle bir muahedenin mevcut olmasını
temin etmiştir.
Lozan Muâhedenâmesinin orijinal metni, tek nüsha ve
Fransızca olarak Fransa’ya tevdi olunmuştur.
İnönü Kimdir?
Biz burada az bilinen birkaç hususa işaretle sözü,
uzatmayacağız.
(İstanbul işgal altındayken Kazım Paşa ile görüşmesinde) “…Köylü
olalım. Askerlikten istifa edelim. Senin kaç liran var. Birletelim Kâzım ağa,
ismet ağa olalım. Çiftçilikle hayatımızı sürdürelim.” / s. 65-66
(İşgal döneminde ABD mandası taraftarı olduğunu beyan eden
sözleri) “…Bütün memleket parçalanmadan Amerikanın murakabesine tevdi etmek,
yaşıyabilmek için yegâne ehven çare gibidir.”
(İnönü, Lozan’la ilgili olarak) İlk zamanlardan yeni bir harbi
göze alıp almamak gibi bir mazeretin bu fedakârlıklara sebep olduğu yönünde
beyanlarda bulunulmuştur (s. 76).
Lord Curzon: “Venizelos, Türk murahhas heyetinin taleplerini
öğrendiği zaman benliğini saran korkuyu yendi. Bütün delegasyonların Türklerden
daha çok ağır şartlar beklediği muhakkaktı. Türkler birçok mevzulara
dokunmamışlardı. Venizelos bunlara temas edilmemesini maharetle devam ettirdi
ve bilhassa birinci inkıtadan sonra, artık nefsine tam emniyet gelerek,
'kürklerden tavizler almaya devam etti. Hudutlar, tazminat, İstanbul hariç Rum
halkının mecburî hicreti ve Yunanistan’daki Türklerle mübadelesi, Patrikhane
gibi esas mevzularda konferansın başlangıcında tasavvur dahi etmediği
neticelere vasıl oldu. Öyle ki, son celselerde talep eden daha çok oydu.” / s.
76
Andonekea, Yunanistan’ın Siyasi Tarihi: Yunanistan 8-10 sene
dahili buhranlar geçirmiş nihayet neticede Anadolu’da mağlûp olmuş idi. (…)
Türkler muzaffer bir orduyu temsil ediyorlardı. (…) Venizelos’un politik taktikleri
ve Türk murahhasının isabetsiz hareketleri neticesinde Lozan antlaşması
muhtelif bakımlardan lehimize kaydedilmesi icabeden bir zaferdir. Vakıa
Karadeniz bölgesiyle Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde genel mevcudu 3 milyon
600 bini bulan Yunan asıllı unsurlara karşılık Yunanistan’ın muhtelif
yerlerindeki 600 bin Türkün mübadele esaslarına göre Türkiye’ye iade edilmesi
bizim için iyi bir netice idi. Bilhassa normalin üstünde silahlı bir
kuvvetimizin mevcudunun tahdit edilmeyişi harp tazminatından sarfınazar
edilişimiz ve İstanbul’daki Yunan Ortodoks Patrikhanesine vasi hukuki imkânlar
ve imtiyazlar bahşedilişi ve İstanbul Rumlarının mübadele dışı bırakılışı Megalo İdeanın ölmeyişine bir delil teşkil eder.
(1922) Yunan silahlı kuvveti tamamen ikiye ayrılmıştı. Bir
kısmı kraliyet rejiminin yıkılmasını ve bunun yerine Cumhuriyet halk idaresinin
kurulmasını arzu ediyor diğer bir kısmı ise tamamen sırtını saraya dayamış olup
kraliyet rejimini ayakta tutmayı arzu ediyorlardı. Bizim Anadolu isteplerindeki
korkunç mağlûbiyetimizin sebep ve saikini orduya giren bu ikilikte aramaz
icabeder. (…) Türk büyük taarruzunun başlamasından bir hafta evvel Uşak ve
çevresindeki Evzon süvari alayı komutanı albay Nikolaus Plastiras ve piyade
albayı İstilyanos Bonatas kuvvetlerinin cepheden geri çekerek İzmir’e gelmişler
ve Yunan deniz kuvvetlerindeki anarşist yüksek rütbeli komutanlarla temasa
geçilerek Atina’daki Yunan milli hükümeti başkanı Dimitrios Unaris'i devirme
teşebbüsünde bulunmuşlardır.” / s. 79-80
Rıza Nur Kimdir?
1879 tarihinde Sinop’ta doğmuştur.
1902 tarihinde yüzbaşı rütbesini haiz olarak Askeri
Tıbbiyeden mezun olmuş,
1907 de Askeri Tıbbiyeye cerrahi profesörü oldu. 1908 de
binbaşılığa terfi etti. Bilâhare meşrutiyet inkılabı üzerine Sinop’tan mebus
seçildi.
Balkan Savaşları sırasında ittihatçılara karşı amansız
muhalefeti sebebiyle sürgüne gönderildi. 8 yıl menfa hayatı geçirdikten sonra
mütarekede vatana dönerek yeniden mücadeleye atıldı.
İlk Ankara hükümetinin kurucularından oldu. Cumhuriyet
tarihinin ilk Maarif Vekilliğini deruhte etti. Aynı yıl bir müddet de Hariciye
vekilliği yaptı. 1920’de fevkalade murahhas heyeti azası olarak Rusya’ya gitti.
1921 senesinde ise tekrar Sıhhiye Vekili oldu. Sakarya meydan muharebesinde
doktor olarak hizmet gördü.
Lozan’da milli misak’dan sırf sulhu temin etmek sebebiyle
yapılan fedakârlıklara şiddetle muhalif kalmıştır.
1926 senesinde mebusluğu bırakarak Paris’e yerleşti.
1938 senesinde Türkiye’ye geldi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Lozan'a Dâir Müzakereler
21 Şubatta TBMM toplandı. Murahhas heyeti reisi konferansın
seyri hakkında saatler süren bir konuşma yaptı.
(Bu konuşmada Musul hakkında şunları söyledi) “Biz Musul
üzerinde kendileriyle anlaşmış bir sureti hal bulalım dedik. Musul vilâyetini
derhal işgal edelim, fakat onların İktisadî inkişafı ve petrollerden istifade
etmek gibi menfaatleri varsa veyahut bir takım unsurları kendi aleyhlerinde
tahrik edeceğimizden endişeleri varsa onu tatmin edelim, bir sureti hal bulalım
dedik. Onlar da bir sureti hal aramışlardı. Diyorlardı ki, Musul şehrini
muhafaza edelim. Eğer biz menâfi-i iktisadiyesinden ve petrolünden dolayı Musul’u
vermiyorsak herkese verdikleri gibi onlar da bize bir hisse ayıracaklardı.
Umumi celsede mesele bu safhaya girmişti.” / s. 132
İsmet Paşa Lozan görüşmeleriyle ilgili malumat verdikten
sonra söz alan Erzurum mebusu Hüseyin Avni, İsmet Paşa’nın izahatının kâfi
olmadığını söyledi ve devam etti: “…Paşayı ben dinledim, siz de dinlediniz.
Şimdi sizden soruyorum, ne dinlediniz, efendiler? Maliye hakkında Avrupalılar
ne düşünüyormuş, sonu ne olacakmış? Bu müzakereler böyle devam etmez. (…) Gerek
vekiller heyeti ve gerekse Büyük Millet Meclisi, Misakı Millîden, zerre kadar
feda ederse, icabı namus ve milli için çekilip gitmelidir (s. 146).”
Meclis misakı millî tahakkuk etmediği takdirde bunu tahakkuk
ettirmek için harbe devam olunmak mecburiyeti hasıl olsa dahi ısrar edilmek
lazım geldiği kanaatinde idiler.
…birinci meclisi mebusanın ikinci guruptaki celâdetli
mebuslarla devamı halinde Lozan’da aktedilen muahedenin mecliste reddi
muhakkaktı. İşte bu sebeple ikinci gurup mebuslarının meclise girememelerini
temin etmek için seçim yoluna başvurulmuş… / s. 153
Buna rağmen yeni mecliste dahi Lozan’ı eleştiren mebuslar
görülmüştür: Şükrü Kaya, Mustafa Necati, Vasıf Çınar ve Faik Öztrak…
Seçimle yenilenen meclis 21 Ağustos 1923 Salı günü
müzakereye başladı.
Mersin mebusu Niyazi Bey Lozan’da aleyhimize olan hükümleri
izah eden bir konuşma yaptı. Mardin mebusu Necip Bey, Gaziantep mebusu Kılıç
Ali Bey ve Tunalı Hilmi söze karışarak Niyazi Bey’i destekledi ona teşekkür
etti.
Yahya Kemal: Lozan’ın bizlerden ayırdığı vatan parçaları
için kalbimizin daima kanıyacağını söyledi,
Hamdullah Suphi: Türklere icabeden emniyet bahsedilmedikçe,
onlar topraklarında hür ve mesut yaşamadıkça bu muahedeyi yine imza edebiliriz.
Fakat ellerimiz bunu kerhen imzalar. Fakat kalbimiz asla buna razı değildir.
Şükrü Kaya: Bir defa muahedenin Avrupa’da bizimle Yunanistan
ve Bulgaristan arasında tesbit ettiği hududa bakınız ve bir de haritayı göz
önüne getiriniz. (…) Bir şehir tarihi millîde tüttüğü yerle, hatıratiyle,
âbidâtiyle yaşamaz. Bir şehrin yaşaması için kendisine bir muhiti İktisadî
lâzım. İşte Edirne bu muhiti İktisadîden tamamiyle mahrum edilmiştir.
Faik Öztrak: …efendiler, elinizdeki muahedenin maddeleri
arasında esas hukukumuzu, yaşama ve var olma hakkımızı, meşru haklarımızı, bir
kısım ırkdaşlarımızın hayat ve huzurunu tehdit ve ihlâl eden birçok maddeler
vardır.
Hazım Tepeyran: Maksadları başkadır... Bir gün bu memleketi
ölülerle bile istilâyı düşüneceklerdir...
(Konuşmasına devam eden Faik Öztrak): …O zamanki devlet
ricali Trakyalıların müstakil bir devlet kurma ve istiklâl yolundaki bu
kahramanca hareketlerini bir takım siyasî mülahazalarla muzir görmüşler ve
onları iğfal ederek demişlerdir ki: «Sizin bu hareketiniz Ana-vatanın temel
varlığını tehlikeye düşürüyor. Biraz daha esarete katlanın. Biz size söz
veriyoruz ki sizi kurtaracağız.”
İşte efendiler... Garbi Trakya Türk’ü ancak Anavatanın hak
ve huzuru için elindeki silâhı terk etmiş kurduğu devleti yıkmıştır. Bu
vaziyette olan halk, bilmem nasıl olur da, düşmanın eline bilâ kaydu şart
teslim edilir?
Fakat maalesef Yunanlıların Bozcaada ve İmroz gibi bir avuç
toprak için kabul ettirdikleri şartları biz koca Garbi Trakya için kabul
ettiremiyerek geldik (s. 168-169).
Mustafa Necati Bey: Duyunu Umumiyenin taksiminde de adilâne
bir taksim nazarı dikkate alınmamıştır.
Osmanlı İmparatorluğunun mühim bir kısmını terk ettik. Belki
dörtte üçünü bıraktık. Fakat efendiler, Düyun-u Umumiyenin yüzde altmış bize
bırakılmış, yüzde kırkı bizden ayrılan yerlere terk olunmuştur.
Vasıf Çınar Bey: Tâ, Sivas kongresinden beri Boğazlarda
serbesti seyrüseferi kabul ettiğimizi ilân etmişiz ve misakı millîmizde de
mevcuttur. Binaenaleyh bunun haricinde bir karar almak mümkün değildir.
Boğazlara âit kararımızın hiçbir maddesinde gayri askerî ve bitaraf mıntıkalar
yapacağımıza dair sarahat yoktur. Maalesef Lozan muahedenamesi boğazlarda
askerî ve bitaraf mıntıkalar kabul etmiştir. Yani icabında boğazları müdafaa
etmek hakkım taksim etmiştir. Ve bu hak taksim edilirken bunda İngilizlerin
Gladeston’dan beri takip ettikleri siyasetin bariz safhaları görülüyor.
Arkadaşlar! Ticaret noktai nazarından serbestii seyrüsefer
için bitaraf mıntıkalara ihtiyaç varsa, beynelmilel idarelere ihtiyaç varsa,
sorarım Büyük Britanya İmparatorluğu için Cebelitarık ve Süveyş Kanalında, daha
umumi tariki bahrî olan bu yerlerde neden bu şekli kabul etmemiştir?
…muahede reye konuldu, 227 mebustan 213 kabul, 14 red oyu
çıktı.
(Kıbrıs adası, s. 177 vd.)
Kıbrıs’ın tek taraflı olarak İngiliz hükümeti tarafından
1878 anlaşması feshedilerek 5 Kasım 1914 de ilhak kararı Lozan’da maatteessüf
kabul edilmiştir (s. 187).
(Lozan Muahedesi Tam Metni, s. 193 vd.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder