23 Eylül 2019 Pazartesi

Zamanin Cografyasi - Robert Levine


Robert Levine - Zamanın Coğrafyası

Robert Levine, Psikoloji profesörü olarak kuruluşundan itibaren çalıştığı Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde bölüm başkanlığı ve fakülte dekanlığı yapmıştır.

Önsöz
Brezilya’da saatler sürekli yanlıştı ve bunu benden başkası umursamıyordu.

Bekleme odasındaki dergiler: Time dergisinin bir yıl önceki bir sayısıyla Sports Illustrated’in üç yıl önceki bir sayısı.

Kültürel inançlar tıpkı soluduğumuz hava gibidir, yani öylesine olduğu gibi kabul görürler ki nadiren tartışılır ve dile getirilirler.

Mekânın Psikolojisi
Zamanımızı nasıl kullanırız? Bu kullanım şehirlerimizi nasıl etkiler? Peki, ilişkilerimizi? Kendi beden ve ruhlarımızı?

Sosyal Zaman
Kültürün Nabzı
Yaşamın hızı, zamanın insanların deneyimlediği akışı ya da hareketidir.
“Tempo” bir parçanın icra edilme hızını ifade eden, müzik kuramından ödünç alınmış bir kavramdır.
Alvin Toffler, Future Shock adlı popüler kitabında, çok kısa süre içinde gerçekleşen çok fazla değişimin yol açtığı psişik bozulmadan bahsederken tempo konusuna değinir. Travmaya yalnızca değişimin şoku değil, değişimin hızı da neden olur.

Yabancısı olduğun bir şehrin temposuna uyum göstermek…
Bazen bu ülkelerdeki yaşam upuzun bir bekleyiş gibi görünür…

Rusya’da
Rehber ona “acele et” ve “çabuk ol” gibi kelimelerin birebir tercümesinin Rusçada İngilizcede yaptığı aciliyet etkisini taşımadığını açıklamış.

İnsanlar, canlı ekonomilere, yüksek sanayileşme oranlarına, geniş nüfusa ve daha serin iklimlere sahip olan, bireyciliğe doğru kültürel bir eğilim gösteren yerlerde daha hızlı hareket etmeye yatkındır.

Bir yerin ekonomisi ne kadar sağlıklıysa, temposu da o kadar hızlıdır.

Sokak insanı karakteristik olarak geç kalkar, sokağa ya sabahın geç saatlerinde ya da öğleden sonra çıkar, ağır aksak dolanarak ortamına gider.
…hayatın geneline hakim olan tempo çok yavaştır.

Sanayileşme geliştikçe, günlük boş vakit azalır.

Zaman tasarrufu sağlayan tüm yaratımlara karşın insanların kendilerine ayıracak vakitlerinin öncekinden de az olması, modern dünyanın en büyük ironilerinden biridir.

…araştırmalar, 1920’lerde çiftçi eşlerinin, elektrikleri olmamasına karşın ev işlerine, yüzyılın ikinci yarısında banliyölerde yaşayan, tüm modern makinelere sahip kadınlardan çok daha az zaman harcadığını göstermiştir. Bunun bir nedeni, hemen her teknik ilerlemenin beraberinde beklentileri de artırmasıdır.

Büyük şehirlerin tempoları daha hızlıdır.

…sıcak yerler daha yavaştır.

Süre
Psikolojik Saat
Hızlı bir zihin hastadır. Yavaş bir zihin sağlamdır. Hareketsiz bir zihin ise tanrısaldır.

Zamanı Uzatmak
Budist usta için bir anın bile sonsuz olabileceği söylenir. Zenin birincil görevlerinden biri “burada” ve “şimdi”yi deneyimlemeyi olancasına öğretmektir, öyle ki zaman hareketsiz gibi, Alan Watts’ın deyimiyle “zamandan özgürleşmiş” gibi gelecektir. Bazı dövüş sanatları ustaları, ânı psikolojik olarak uzatma yetenekleriyle bilinirler.

Zihniniz unsurları kaydetmeli ve bütünüyle sindirmelidir ki bütün görüntüyü ağır çekime dönüştürebilesiniz.

…yavaş akan zaman her zaman bir hediye değildir.
Sürenin çok yavaş ilerlediği hissedildiğinde, hayat en basit anlamıyla sıkıcı algılanır.
Can sıkıntısının özelliklerinden biri de tanımı gereği olan bitenlere ilgi noksanlığıdır, bu da zamanın geçiş hızını daha makul bir seviyeye itmek için ihtiyaç duyulan uyarımı yaratmak üzere gereken enerjiyi bizden çekip alır.
Can sıkıntısı durumunda saatin yavaşlaması kişinin kontrolünün dışındaymış gibi hissedilir. Can sıkıntısı kişinin zaman duygusunu kontrol eder.

Geleceğin olmaması ve şimdinin sonsuz görünmesi…

Psikiyatr Frederick Melges zamanının çok yavaş geçmesini sağlayanın gelecekle kişi arasındaki bu gevşeyen bağlantı olduğuna inanır.
Depresyondaki umutsuzluğun tedavisi için temel hedef “geleceğin buzlarını çözmek”tir.

İnsanlar deneyimlerinden memnun olduklarında,
fazla aciliyet hissi barındırmadığında,
meşgul olduklarında,
çeşitliliği tecrübe ettiklerinde ve beynin sağ yarısının kullanıldığı faaliyetler sırasında zamanın daha hızlı geçtiğini algılama eğilimindedir.

…eğlenirken zaman uçup gider.

Robert Meade, insanların bir hedefe doğru ilerlediklerine inandıklarında zamanı daha kısaymış gibi algıladığı gerçeğinden faydalanmıştı. Ona göre bu ilerleme hissi, göreve belirgin bir bitiş noktası oluşturmak ve bu hedeflere ulaşmak için teşviklerin sağlanması gibi basit yöntemlerle geliştirilebilir.

Aciliyet ne kadar büyük olursa, zaman da o kadar yavaş geçer. Çocuğu yaralanan bir ebeveyn için hastane yolu sonsuz görünür.

…zihni meşgul eden bir görev mevcutsa, bu görev zorlayıcıysa ve zihinsel çaba gerektiriyorsa ve bu süreçte daha fazla olay meydana geliyorsa zaman daha hızlı hareket eder gibi görünür.

…olayların temposu hızlı olduğunda, zamanın süresi de sıkıştırılmış gibidir.

Brunei’de insanlar “Bakalım bugün ne olmayacak?” diyerek uyanır.

Nepal ve Hindistan’da, yalnızca oturmak ve sessizce durmak için birbirlerine uğrayan dostlarım vardı,
“Sadece oturmak” diye açıklamışlardı, “Bir şey yapmaktır.”

Sessizliğe değer verildiğinde, bu boşa harcanan zaman olmaktan çıkar.

Batılılar bir masa ile sandalye arasındaki mesafeyi “boşluk” olarak adlandırırken, Japonlar bu aralık için “hiçlikle dolu” derler. Japonlar için çoğunlukla neyin olduğundan çok (Batılı ziyaretçileri şaşırtacak biçimde) neyin olmadığı önemlidir.
Japoncada “hayır” (iie) için kesin bir kelime olmasına rağmen, bu kelime nadiren kullanılmaktadır. Çoğu soru, ya “evet” (hai) ile cevaplanır ya da hiç cevaplanmaz.

Japonlara soru soranları doğrudan reddetmenin ayıp olduğu öğretilmiştir. Bunun yerine soru soranın söylenmeyeni duyacağı umulur. Söze dökülmeyen bu “hayır” genellikle iki yolla ifade edilir. Bunların en yaygını “evet” demeden önce duraksamaktır. Cevap verenin “hai” demeden önceki duraksama süresi ne kadar uzunsa, bu cevabın “iie” anlamına gelme ihtimali de o kadar fazladır.

Çeşitlilik ne kadar çoksa, zaman da o denli hızlı akıyormuş gibi görünür.
Anglo-Amerikan kültürü, modadan eğlenceye, insanların yaşamayı seçtiği evlerden şehirlere kadar her şeyde hızlı ve sürekli bir değişime bağımlıdır.

İlgilendiğimiz görevlerin türü ve gerektirdikleri becerilerin doğası, sürenin algılanışını büyük ölçüde etkiler.

Zamandan-bağımsız düşünme çoğu insanda sanat yapıtları ya da müzik gibi sözel olmayan faaliyetlerde ortaya çıkma eğilimindedir: Farklı unsurların uzayda dizilişiyle ilgilenmeyi ve bu parçaların bütünü oluşturmak için bir araya gelişlerine bakmayı gerektiren görevler.

Saat Zamanının Kısa Tarihi
Sanayileşmiş toplumların çoğunda saatle yaşamak bir kesinliktir.

5500 yıl önce, insanlar Güneş gökyüzünde alçakta iken dik bir sütunun gölgesinin daha uzun olacağını saptamıştır. Bu düzeneklerin en ilkeli basit bir çubuğun -Yunancada bilmek anlamına gelen gnomon olarak adlandırılır- günışığı ve gölgelerden yararlanmak için toprağa saplanmasından oluşuyordu.

Sanayileşme öncesinde, zamanı hesaplama çoğunlukla içinde yaşanılan çevrenin talepleri doğrultusunda yönlendiriliyordu. Doğa ne zaman ekim, ne zaman dikim yapılacağını, ne zamansa hiçbir şey yapmadan oturulacağını söylerdi.

Sanayi çağının kilit makinesi buharlı motor değil, saattir…

Tanrılar kahretsin saatlerin ayrımının ilk kez farkına varan adamı
Kahretsin burada güneş saatini kuranı da
Günlerimi sefilce biçip doğradı küçücük parçalara!
Ben çocukken karnımdı benim güneş saatim
Daha güvenilir, daha doğru ve daha kesindi hepsinden.
Bu kadran bana söylerdi uygun zamanı akşam yemeği için, yemem gerektiğinde,
Ama bugünlerde yemem gerekse bile, başlayamıyorum güneş yok olana dek.
Şehir bu kahrolası kadranlarla dolu…
(Romalı yazar Plautus)

Zamanı nasıl tanımladığımız ya da ölçtüğümüz neredeyse dinsel bir meseledir. Ve insanlar dinsel olanı kolayca değiştiremezler.

Olay Zamanında Yaşamak
Zamanın ölçülemediği bir dünyada saatler, takvimler ve kesinleşmiş randevular yoktur. Olaylar zaman tarafından değil, diğer olaylar tarafından tetiklenir.

Yaşam hızı konusundaki en önemli farklardan biri, insanların faaliyetlerinin başlangıç ya da bitişlerini programlamak için kadranın üzerindeki saatin mi kullanılacağı, yoksa faaliyetlerin kendi spontane takvimlerine göre gerçekleşmesine mi izin verileceği ile ilgilidir. Bu iki yaklaşım, sırasıyla saat zamanı ile yaşamak ve olay zamanı ile yaşamak olarak bilinir.

Zaman nasıl harcanabilir ki? Eğer bir şey yapmıyorsanız, bir başka şey yapıyorsunuzdur.

Bir aile dostunu görmek (…) daha önemlidir.

Birçok kişi zamanı ölçmek için etraftaki pek çok yöntemden ziyade sosyal aktivitelerini kullanır.

Zaman ve İktidar
Beklettiğiniz insanların, beklediğiniz insanlardan daha az göze çarpması…

Vakit nakittir
Zaman çizgisini belirleyen arz-talep yasası: Kıymet verdiğimiz şey için bekleriz. Talep ne kadar fazla ve arz ne kadar düşük ise, bekleme süresi de o kadar fazla olur.
…zamanımızı haklı çıkarmanın psikolojik ihtiyacı söz konusudur.
…insanın en az ulaşılabilir olana değer verme güdüsü vardır.

Zaman kısıtlı olduğu için de değeri, diğerleri tarafından algılanan önemimize göre artar.
İnsanlar sizi ne kadar uzun süre bekliyorsa, statünüz o kadar önemlidir.
Kimin bekleyeceğini daha güçlü olan kontrol eder.

Bekle… Rilke beklemenin her şeyden önce şimdi ile gelecek arasındaki boşluk ve bağlantı olduğunu anlamıştır.

Hızlı, Yavaş ve Yaşam Kalitesi
Hayat Nerede En Hızlıdır?
…hayatın hızına dair üç farklı ölçüm ortaya çıkar:
(1) yürüme hızı – şehir merkezinde yayaların on sekiz metrelik bir mesafeyi yürüme hızı
(2) çalışma hızı –bir postane memurunun, müşterinin standart bir damga pulu alma talebini yanıtlama hızı
(3) umumi saatlerinin kesinliği.

Japonya ve Batı Avrupa ülkeleri en hızlı ülkeler…

Brezilya, Endonezya ve Meksika
Bu ülkelerdeki yavaşlık gündelik yaşamın her alanına sızmıştır.
Brezilyalılar Amerikalılardan daha az saat takar,

Meksika’da her durumda insanların geç geleceği düşünülür.

Sağlık, Refah, Mutluluk ve Yardımseverlik
Yavaş yaşam hızının insanların daha mutlu olmasına yol açması makul gelebilir.
Genel olarak, varlıklı insanlar daha mutludur ve zengin ülkelerdeki insanlar mutludur.

“Kriz” için kullanılan Çince karakterin, “tehlike” ve “fırsat” karakterlerinin birleşmesinden oluştuğu gözlemlenmiştir.

…yardım ve nezaket
Sanayileşmiş kentlerde “yardım” bir bakıma sosyal sorumluluk, ödev bilinciyle yapılır, bundan dolayı yardım değil nezaket olarak tanımlanmalıdır

Japonya’nın Çelişkisi
Çalışmanın gerçek değeri özverinin gücünde yatar.

Japonlar yalnızca hızlı çalışmakla kalmaz aynı zamanda çok da çalışırlar. Tatillerden kaçınır ve emeklilikten korkarlar.

Hız geleneksel Japon kültüründe epey saygı gören bir erdemdir. Yavaş hareket eden kişinin bir ahmak olduğu söylenir. Temel biyolojik ihtiyaçlar için bile zamanı boşa geçirmek hoş görülmez.

Kontrolden çıkmış gibi görünen hıza karşın, Japonya’da koroner kalp hastalığından genel ölüm oranları epey düşüktür.

“Giri” ya da diğerlerine karşı yükümlülük ilkesi

Hız Değiştirmek
Zaman Okuryazarlığı
Yabancı bir kültürün zamanı kullanma(?) pratikleri nasıl gözlenir?
Dakiklik
İş zamanı ve sosyal zaman arasındaki çizgiyi anlamak
Beklemek halleri… Kimin kimi, hangi koşullar altında ve ne kadar süre beklemesi gerekiyor?
Hiçbir şey yapmamak halleri… duraklamalarda, sessizliklerde ya da hiçbir şey yapılmadığı zamanlarda nasıl davranıyor?
Sıralamalar / öncelikler… Oyundan önce iş mi, yoksa tersi mi?
İnsanlar saat zamanında mı, yoksa olay zamanında mı?

Zamanınızı Düşünmek, Düşüncenizi Zamanlamak
Ve tüm keşfin sonu başladığımız yere dönmekle olacak

...
A Geography of Time
Türkçeleştiren: Özgür Umut Hoşafçı
Maya Kitap, İstanbul, 2013

1 yorum:

  1. Kitap, geneli itibarıyla, sanayileşmiş toplumlara güzelleme maksadıyla yazılmış (zamana dair yazabilmek için de böyle olması gerekir), bununla birlikte, kitabın bir yerinde yardım etmek hakkında bir kaç paragraflık malumat var ve içeriği oldukça güzel; yardım veya nezaket... Yardım eylemi nasıl adlandırılır? Bu bir nezaket midir? Sanayileşmiş toplumlarda bir başkasına yardım etmenin nezaket veya sosyal sorumluk dışında bir kaynağı/dayanağı olamıyor...

    YanıtlaSil