Mustafa Kemal Kesici - Medine Müdâfii Fahreddin Paşa
Mezuniyet Tezi, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat
Fakültesi, Tarih Bölümü, İstanbul, 2016
Fahreddin Paşa, I. Cihan Harbinde Suriye-Filistin cephesinde
vazife görmüş, muhtemel Şerif Hüseyin ayaklanmasına binaen Medine’ye
gönderilmiş ve buradaki müdafaasıyla şöhret kazanmıştır. Paşa, cehennemî çöl
sıcakları altında, silah ve erzak yetersizliği gibi imkânsızlar içinde -iki
buçuk sene- direnmiş ve nihayet yanındaki bazı neferlerin, âsiler tarafına
geçmesi yüzünden teslime mecbur olmuştur.
Doğumu
Fahreddin Paşa’nın asıl adı Ömer’dir. Kuzey Bulgaristan’da
yer alan Rusçuk’da
1868’de dünyaya gelmiştir.
Babası Mehmed Nahid 1833 senesinde İstanbul, Cihangir’de
doğmuştur.
Ömer Fahreddin’in annesi Rusçuklu Fatma Âdile Hanım (ölm.
1887) Mohaç Meydan Muharebesi’nin (29 Ağustos 1526) kazanılmasında mühim payı
olan Akıncı Bali Bey (Balioğulları) soyundan gelmektedir (s. 4).
Tahsili
…tahsiline Rusçuk’ta başlamıştır.
İstanbul’da Harp Okuluna kaydolmuş ve 1888’de buradan birincilikte
Süvari Mülazımı (Teğmen) olarak mezun olmuştur. Daha sonra Erkan-ı Harbiye
Mektebini başarıyla ikmal etmiş ve Saray’a takdim edilmiştir. Saray’ın
tasdikiyle Başkumandanlık kendisine mülazım-ı evvellik (üstteğmen) rütbesini
tevcih etmiştir.
24 Mayıs 1891’de Erkan-ı Harp (Kurmay) Yüzbaşısı olarak
mezun olmuştur.
21 Temmuz 1892’de kolağası rütbesine yükselmiş,
1 Ocak 1894’de IV. Ordu Erkan-ı Harbiyesine gönderilmiştir,
19 Kasım 1901’de binbaşı olmuş ve 12 Ekim 1903’de Birinci
Hudud Komiserliği’ne tayin edilmiştir,
15 Kasım 1897’de Kaimmakam olmuş,
27 Ocak 1908’de 7. Tümen’de vazifeli iken IV. Ordu Erkan-ı
Harbiyesi’ne nakledilmiş ve aynı yılın 25 Temmuzunda hudud nişan taşları
tayinine memur edilmiştir.
Balkan Harbi’ne (1912-13) bu vazifede iken Hurşid Paşa’nın
10. Kolordusuna bağlı olarak (…) Edirne’nin geri alınmasında mühim bir rol
oynamıştır,
17 Ağustos 1914’de IV. Ordu’ya bağlı 12. Kolordu
Kumandanlığına tayin edildi. Bu sırada miralay rütbesinde bulunan Fahri Bey, 25
Kasım 1914’de mirlivalığa terfi ettirilmiştir,
26 Ocak 1915’de 12. Kolordu Kumandanlığına ilaveten bir de
4. Ordu Kumandan vekilliği vazifesi verilmiştir. Bu sırada 4. Ordu kumandanı
Cemal Paşa’ydı.
(Tehcirde) Ermeniler bilhassa IV. Ordu sahasındaki Suriye’ye
tehcir edildiler. (26 Mayıs 1915) Buna mukabil bazı Ermeni isyanları zuhur
etmiştir. Fahri Paşa da IV. Ordu Kumanda vekilliğine getirildiği zaman bir
yandan tehcir edilen Ermenilerin iskânıyla uğraşmış diğer yandan Urfa, Zeytun,
Haçin, Musadağı gibi Ermeni ayaklanmalarını bastırmıştır.
Bu dönemde İngilizlerle işbirliği yapan Şerif Hüseyin’in
isyan çıkarması ihtimaline karşı Medine’ye gönderildi.
Fahreddin Paşa 23 Mayıs 1916 tarihli bir emirle geçici ve
gizli olarak Medine’ye gitme emrini aldı.
Paşa Medine’deki birliklerin kumandasını ele alır ve 4.
Ordu’dan da acilen takviye kuvvetler gönderilmesini ister. Gelen yeni takviye
kuvvetler de mevcut birliklere ilave edilerek Hicaz Kuvve-i Seferiyye’si teşkil
edildi.
Asiler Medine ile Suriye’nin irtibatını koparmak için
demiryoluna saldırırlar. 3-5 Haziran arasında Hediye-Medine, Ebu’n-Naam-Cidde
arasındaki demiryolunu tahrip etmişlerdir.
…âsiler Medine etrafındaki bazı stratejik mevkileri ele
geçirmeye çalışırlar,
Paşa hemen harekete geçerek Biriali, El-ilave, Birimaşi,
mevkilerindeki asileri mağlup eder (27 Haziran 1916).
Fahreddin Paşa bu başarılarından dolayı 15 Temmuz 1916
tarihinde Hicaz Kuvve-i Seferiyyesi Kumandanlığına tayin edilmiştir.
10 Haziran’da isyan Cidde, Mekke ve Taif’e yayıldı. Bu
yerler arasındaki telgraf telleri İngilizler tarafından kesilmişti. Yedi günlük
kuşatma neticesinde Cidde (16 Haziran 1916), iki gün sonra Mekke (12 Haziran
1916) ve bir müddet mukavemet edildikten sonra (20 Eylül 1916) Taif düşmüştür.
Fahreddin Paşa’nın müdafaa ettiği Medine haricindeki hemen
hemen bütün büyük bölgeler asilerin eline geçmişti. Paşa elindeki imkanlarla
Medine’yi iki yıl yedi ay müdafaa etti. Evvela Medine ve çevresinde bir
güvenlik hattı oluşturmak için Aşar Boğazı, Biriderviş, Biriabbas ve Birireha
mevkilerini asilerden temizledi. 29 Ağustos 1916’da Medine çevresinde 100
kilometrelik bir emniyet şeridi meydana getirilmiş oldu.
…hükümet Hicaz’ı boşaltma kararı aldı. Paşa bunun üzerine
Harem-i Şerif’te bulunan Mukaddes Emanetlerin, İngilizlerin veya âsilerin eline
geçmesi ihtimaline binaen tedbir olarak İstanbul’a nakledilmesini teklif etti.
Paşa mukaddes emanetleri 2000 askerin koruması altında
İstanbul’a gönderir. Eşyalar 25 Mayıs 1917’de payitahta ulaşır,
İngiliz casusu Lawrence demiryolu boyunca dolaşarak rayları
dinamitle parçalatıyordu.
Şehrin kuşatması uzadıkça erzak sıkıntısı daha da
hissedilmeye başlanmıştı. Paşa, cehennemî sıcaklar altında her türlü
fedakârlığı gösteren Müdafiilerin,
muhasara psikolojisinden uzaklaşıp,
zihnini meşgul etmek için günlük emirler çıkartıp, muhtelif müsabakalar tertip
ediyordu.
Paşa, müdafaa süresince Medine’nin imarıyla da meşgul
olmuştur. Yeni su kuyuları açmış, demiryolundan Harem-i Şerif’e kadar uzanan
düz ve geniş bir yol yaptırmıştır.
Fahreddin Paşa’nın şehrin teslim edilmesi çağrısına karşı
âsilere:
“Malumunuz olsun ki, kahraman askerlerim İslamlığın
gözbebeği olan Medine’yi son fişeğine, son damla kanına, son nefesine kadar
muhafaza ve müdâfaaya memurdur. Buna, askerce and içmiştir. Bu asker Medine’nin
enkazı içinde ve nihayet Ravza-i Mutahhara’nın altında kan ve ateşten örülmüş
kızıl bir kefenle gömülmedikçe, Medine kalesinin burçlarından ve Mescid-i
Saadet minarelerinden Türk’ün albayrağı alınmayacaktır!..”
Fahreddin Paşa (…) mücadele ederken, Osmanlı devleti Mondros
Mütarekesi’ni imzalamak mecburiyetinde kalmıştı.
Mütarekenin 16. maddesine göre şehri teslime mecbur olan
Paşa buna yanaşmadı.
Fahri Paşa imkânlarının sonuna kadar direnmeye, müdafaaya
devam etmeye kararlıydı. Fakat yanındaki bir takım subayların ihanetiyle
karşılaştı ve teslime mecbur oldu.
…kendisiyle görüşmeye gelen Necib Bey ve etrafındakiler
tarafından tutulup Haşimi karargâhında hazır olan çadıra götürüldü (10 Şubat
1919).
Paşa yapılan antlaşma gereğince 10 Ocak 1919’da asilere
teslim edildi.
27 Ocak 1919’da bir İngiliz
destroyeriyle Kahire’ye gönderildi.
İngilizler Paşa’yı Kasr-ı Nil kışlasına hapsettiler.
Yedi ay burada kalan Paşa’nın daha sonra harp suçlusu olarak
Malta’ya sürgün edildi.
Paşa burada tutuklu bulunurken İstanbul’da işgalci devlet
tarafından tesis edilen ve reisinden ötürü Nemrud Mustafa Divanıharbi denilen
askerî mahkemede ölüme mahkûm edilmiştir.
7 Mart 1921’de Ankara Hükümeti ile İngiltere arasında Londra
Antlaşması imzalandı.
Bu anlaşma ile Fahreddin Paşa 8 Nisan 1921’de serbest
bırakıldı.
Paşa Toronto üzerinden Almanya’ya geçerek Berlin’e gelir.
Burada Talat, Enver ve Cemal Paşa’lar ile görüşür. Enver Paşa’nın davetiyle
Moskova’ya geçer. Burada İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı Kongresi’ne
katılır.
Daha sonra Milli Mücadele’ye iştirak gayesiyle Batum’a
gelir. Batum’dan 2 Ağustos 1921’de Kars’a gelir.
Sakarya muharebesine yetişemeyen Paşa 24 Eylül’de Ankara’ya
gelip Mustafa Kemal’le görüşür.
1 Mart 1921’de Moskova’da Afgan heyeti ile Türk sefaret
heyeti arasından imzalanan Türk-Afgan ittifakı gereğince bir müddet sonra
TBMM’nin Kabil Sefirliğine tayin edildi (9 Kasım 1921). Paşa bu sırada
İnebolu’da bulunuyordu. Davet neticesinde işlerini yarım bırakarak Ankara geldi
(13 Aralık 1921).
Fahreddin Paşa’nın asıl arzusu ordu içinde hizmet etmekti.
Bunu Yenigün gazetesinin Paşa’yla yaptığı bir mülakattan anlıyoruz (6 Kanun-i
Evvel, 1921). Paşa bu mülakatta şöyle diyor: “Hastalığım askerî
faaliyetime mani olsa bile, velev bir saka neferi sıfatıyla
olsun bütün mevcudiyetimle orduda çalışmayı istiyordum. Fakat Afganistan’a
tayinimi tensib etmişler.”
Paşa 19 Mart pazar günü hareket eder ve 28 Mart’ta
Kastamonu’ya uğradıktan sonra 12 Nisan’da Kabil’e yola çıkar.
Paşa bütün hoşnutsuzluğuna rağmen Kabil sefirliğini 12 Mayıs
1926’ya kadar devam ettirmiştir.
31 Aralık 1932’de Divan-ı Askeri Temyiz azalığına, 3 Ocak
1932’de ise Askeri Temyiz reisliğine tayin edilmiştir. Kanunî hizmet süresini
doldurduktan sonra 5 Şubat 1936’da tekaüd oldu.
Ailesi
Fahreddin Paşa, Süvari Fariki Ahmed Sıdkı Paşa’nın kızı Ayşe
Sıdıka Hanım (1884-1959) ile 1900 yılında evlenmiştir.
Bu evlilikten dört çocuk sahibi olmuşlardır. Fahreddin Paşa,
soyadı kanunundan sonra “Türkkan” soyadını almıştır. 22 Kasım 1948’de vefat
ederek vasiyeti üzerine Rumeli Hisarına defnedilmiştir.
Fahreddin Paşa hatırat yazmamıştır.
…ondan kalan notlarını ihtiva eden iki defterin olduğu
sabittir. Fakat bunlar henüz gün yüzüne çıkmamıştır.
Paşa’nın Medine ve çevresinde çektiği 250 kadar fotoğraf
IRCICA’ya bağışlanmıştır.
Paşa’nın terekesini İBB Taksim Atatürk Kitaplığı tarafından
satın alınmıştır (2016).
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder