14 Eylül 2019 Cumartesi

Mustafa Kemal Kesici - Medine Müdâfii Fahreddin Paşa


Mustafa Kemal Kesici - Medine Müdâfii Fahreddin Paşa

Mezuniyet Tezi, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, İstanbul, 2016

Fahreddin Paşa, I. Cihan Harbinde Suriye-Filistin cephesinde vazife görmüş, muhtemel Şerif Hüseyin ayaklanmasına binaen Medine’ye gönderilmiş ve buradaki müdafaasıyla şöhret kazanmıştır. Paşa, cehennemî çöl sıcakları altında, silah ve erzak yetersizliği gibi imkânsızlar içinde -iki buçuk sene- direnmiş ve nihayet yanındaki bazı neferlerin, âsiler tarafına geçmesi yüzünden teslime mecbur olmuştur.
Doğumu
Fahreddin Paşa’nın asıl adı Ömer’dir. Kuzey Bulgaristan’da yer alan Rusçuk’da
1868’de dünyaya gelmiştir.
Babası Mehmed Nahid 1833 senesinde İstanbul, Cihangir’de doğmuştur.
Ömer Fahreddin’in annesi Rusçuklu Fatma Âdile Hanım (ölm. 1887) Mohaç Meydan Muharebesi’nin (29 Ağustos 1526) kazanılmasında mühim payı olan Akıncı Bali Bey (Balioğulları) soyundan gelmektedir (s. 4).

Tahsili
…tahsiline Rusçuk’ta başlamıştır.
İstanbul’da Harp Okuluna kaydolmuş ve 1888’de buradan birincilikte Süvari Mülazımı (Teğmen) olarak mezun olmuştur. Daha sonra Erkan-ı Harbiye Mektebini başarıyla ikmal etmiş ve Saray’a takdim edilmiştir. Saray’ın tasdikiyle Başkumandanlık kendisine mülazım-ı evvellik (üstteğmen) rütbesini tevcih etmiştir.
24 Mayıs 1891’de Erkan-ı Harp (Kurmay) Yüzbaşısı olarak mezun olmuştur.

21 Temmuz 1892’de kolağası rütbesine yükselmiş,
1 Ocak 1894’de IV. Ordu Erkan-ı Harbiyesine gönderilmiştir,
19 Kasım 1901’de binbaşı olmuş ve 12 Ekim 1903’de Birinci Hudud Komiserliği’ne tayin edilmiştir,
15 Kasım 1897’de Kaimmakam olmuş,
27 Ocak 1908’de 7. Tümen’de vazifeli iken IV. Ordu Erkan-ı Harbiyesi’ne nakledilmiş ve aynı yılın 25 Temmuzunda hudud nişan taşları tayinine memur edilmiştir.
Balkan Harbi’ne (1912-13) bu vazifede iken Hurşid Paşa’nın 10. Kolordusuna bağlı olarak (…) Edirne’nin geri alınmasında mühim bir rol oynamıştır,
17 Ağustos 1914’de IV. Ordu’ya bağlı 12. Kolordu Kumandanlığına tayin edildi. Bu sırada miralay rütbesinde bulunan Fahri Bey, 25 Kasım 1914’de mirlivalığa terfi ettirilmiştir,
26 Ocak 1915’de 12. Kolordu Kumandanlığına ilaveten bir de 4. Ordu Kumandan vekilliği vazifesi verilmiştir. Bu sırada 4. Ordu kumandanı Cemal Paşa’ydı.

(Tehcirde) Ermeniler bilhassa IV. Ordu sahasındaki Suriye’ye tehcir edildiler. (26 Mayıs 1915) Buna mukabil bazı Ermeni isyanları zuhur etmiştir. Fahri Paşa da IV. Ordu Kumanda vekilliğine getirildiği zaman bir yandan tehcir edilen Ermenilerin iskânıyla uğraşmış diğer yandan Urfa, Zeytun, Haçin, Musadağı gibi Ermeni ayaklanmalarını bastırmıştır.

Bu dönemde İngilizlerle işbirliği yapan Şerif Hüseyin’in isyan çıkarması ihtimaline karşı Medine’ye gönderildi.
Fahreddin Paşa 23 Mayıs 1916 tarihli bir emirle geçici ve gizli olarak Medine’ye gitme emrini aldı.

Paşa Medine’deki birliklerin kumandasını ele alır ve 4. Ordu’dan da acilen takviye kuvvetler gönderilmesini ister. Gelen yeni takviye kuvvetler de mevcut birliklere ilave edilerek Hicaz Kuvve-i Seferiyye’si teşkil edildi.
Asiler Medine ile Suriye’nin irtibatını koparmak için demiryoluna saldırırlar. 3-5 Haziran arasında Hediye-Medine, Ebu’n-Naam-Cidde arasındaki demiryolunu tahrip etmişlerdir.

…âsiler Medine etrafındaki bazı stratejik mevkileri ele geçirmeye çalışırlar,
Paşa hemen harekete geçerek Biriali, El-ilave, Birimaşi, mevkilerindeki asileri mağlup eder (27 Haziran 1916).
Fahreddin Paşa bu başarılarından dolayı 15 Temmuz 1916 tarihinde Hicaz Kuvve-i Seferiyyesi Kumandanlığına tayin edilmiştir.

10 Haziran’da isyan Cidde, Mekke ve Taif’e yayıldı. Bu yerler arasındaki telgraf telleri İngilizler tarafından kesilmişti. Yedi günlük kuşatma neticesinde Cidde (16 Haziran 1916), iki gün sonra Mekke (12 Haziran 1916) ve bir müddet mukavemet edildikten sonra (20 Eylül 1916) Taif düşmüştür.
Fahreddin Paşa’nın müdafaa ettiği Medine haricindeki hemen hemen bütün büyük bölgeler asilerin eline geçmişti. Paşa elindeki imkanlarla Medine’yi iki yıl yedi ay müdafaa etti. Evvela Medine ve çevresinde bir güvenlik hattı oluşturmak için Aşar Boğazı, Biriderviş, Biriabbas ve Birireha mevkilerini asilerden temizledi. 29 Ağustos 1916’da Medine çevresinde 100 kilometrelik bir emniyet şeridi meydana getirilmiş oldu.
…hükümet Hicaz’ı boşaltma kararı aldı. Paşa bunun üzerine Harem-i Şerif’te bulunan Mukaddes Emanetlerin, İngilizlerin veya âsilerin eline geçmesi ihtimaline binaen tedbir olarak İstanbul’a nakledilmesini teklif etti.
Paşa mukaddes emanetleri 2000 askerin koruması altında İstanbul’a gönderir. Eşyalar 25 Mayıs 1917’de payitahta ulaşır,
İngiliz casusu Lawrence demiryolu boyunca dolaşarak rayları dinamitle parçalatıyordu.

Şehrin kuşatması uzadıkça erzak sıkıntısı daha da hissedilmeye başlanmıştı. Paşa, cehennemî sıcaklar altında her türlü fedakârlığı gösteren Müdafiilerin, muhasara psikolojisinden uzaklaşıp, zihnini meşgul etmek için günlük emirler çıkartıp, muhtelif müsabakalar tertip ediyordu.
Paşa, müdafaa süresince Medine’nin imarıyla da meşgul olmuştur. Yeni su kuyuları açmış, demiryolundan Harem-i Şerif’e kadar uzanan düz ve geniş bir yol yaptırmıştır.

Fahreddin Paşa’nın şehrin teslim edilmesi çağrısına karşı âsilere:
“Malumunuz olsun ki, kahraman askerlerim İslamlığın gözbebeği olan Medine’yi son fişeğine, son damla kanına, son nefesine kadar muhafaza ve müdâfaaya memurdur. Buna, askerce and içmiştir. Bu asker Medine’nin enkazı içinde ve nihayet Ravza-i Mutahhara’nın altında kan ve ateşten örülmüş kızıl bir kefenle gömülmedikçe, Medine kalesinin burçlarından ve Mescid-i Saadet minarelerinden Türk’ün albayrağı alınmayacaktır!..”

Fahreddin Paşa (…) mücadele ederken, Osmanlı devleti Mondros Mütarekesi’ni imzalamak mecburiyetinde kalmıştı.
Mütarekenin 16. maddesine göre şehri teslime mecbur olan Paşa buna yanaşmadı.
Fahri Paşa imkânlarının sonuna kadar direnmeye, müdafaaya devam etmeye kararlıydı. Fakat yanındaki bir takım subayların ihanetiyle karşılaştı ve teslime mecbur oldu.
…kendisiyle görüşmeye gelen Necib Bey ve etrafındakiler tarafından tutulup Haşimi karargâhında hazır olan çadıra götürüldü (10 Şubat 1919).

Paşa yapılan antlaşma gereğince 10 Ocak 1919’da asilere teslim edildi.
27 Ocak 1919’da bir İngiliz destroyeriyle Kahire’ye gönderildi.
İngilizler Paşa’yı Kasr-ı Nil kışlasına hapsettiler.
Yedi ay burada kalan Paşa’nın daha sonra harp suçlusu olarak Malta’ya sürgün edildi.
Paşa burada tutuklu bulunurken İstanbul’da işgalci devlet tarafından tesis edilen ve reisinden ötürü Nemrud Mustafa Divanıharbi denilen askerî mahkemede ölüme mahkûm edilmiştir.

7 Mart 1921’de Ankara Hükümeti ile İngiltere arasında Londra Antlaşması imzalandı.
Bu anlaşma ile Fahreddin Paşa 8 Nisan 1921’de serbest bırakıldı.

Paşa Toronto üzerinden Almanya’ya geçerek Berlin’e gelir. Burada Talat, Enver ve Cemal Paşa’lar ile görüşür. Enver Paşa’nın davetiyle Moskova’ya geçer. Burada İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı Kongresi’ne katılır.
Daha sonra Milli Mücadele’ye iştirak gayesiyle Batum’a gelir. Batum’dan 2 Ağustos 1921’de Kars’a gelir.
Sakarya muharebesine yetişemeyen Paşa 24 Eylül’de Ankara’ya gelip Mustafa Kemal’le görüşür.
1 Mart 1921’de Moskova’da Afgan heyeti ile Türk sefaret heyeti arasından imzalanan Türk-Afgan ittifakı gereğince bir müddet sonra TBMM’nin Kabil Sefirliğine tayin edildi (9 Kasım 1921). Paşa bu sırada İnebolu’da bulunuyordu. Davet neticesinde işlerini yarım bırakarak Ankara geldi (13 Aralık 1921).
Fahreddin Paşa’nın asıl arzusu ordu içinde hizmet etmekti. Bunu Yenigün gazetesinin Paşa’yla yaptığı bir mülakattan anlıyoruz (6 Kanun-i Evvel, 1921). Paşa bu mülakatta şöyle diyor: Hastalığım askerî faaliyetime mani olsa bile, velev bir saka neferi sıfatıyla olsun bütün mevcudiyetimle orduda çalışmayı istiyordum. Fakat Afganistan’a tayinimi tensib etmişler.”

Paşa 19 Mart pazar günü hareket eder ve 28 Mart’ta Kastamonu’ya uğradıktan sonra 12 Nisan’da Kabil’e yola çıkar.
Paşa bütün hoşnutsuzluğuna rağmen Kabil sefirliğini 12 Mayıs 1926’ya kadar devam ettirmiştir.
31 Aralık 1932’de Divan-ı Askeri Temyiz azalığına, 3 Ocak 1932’de ise Askeri Temyiz reisliğine tayin edilmiştir. Kanunî hizmet süresini doldurduktan sonra 5 Şubat 1936’da tekaüd oldu.

Ailesi
Fahreddin Paşa, Süvari Fariki Ahmed Sıdkı Paşa’nın kızı Ayşe Sıdıka Hanım (1884-1959) ile 1900 yılında evlenmiştir.
Bu evlilikten dört çocuk sahibi olmuşlardır. Fahreddin Paşa, soyadı kanunundan sonra “Türkkan” soyadını almıştır. 22 Kasım 1948’de vefat ederek vasiyeti üzerine Rumeli Hisarına defnedilmiştir.

Fahreddin Paşa hatırat yazmamıştır.
…ondan kalan notlarını ihtiva eden iki defterin olduğu sabittir. Fakat bunlar henüz gün yüzüne çıkmamıştır.
Paşa’nın Medine ve çevresinde çektiği 250 kadar fotoğraf IRCICA’ya bağışlanmıştır.
Paşa’nın terekesini İBB Taksim Atatürk Kitaplığı tarafından satın alınmıştır (2016).


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder