6 Ekim 2011 Perşembe

Giorgio Agamben – Açıklık

Giorgio Agamben – Açıklık
İnsan ve Hayvan


Hayat, olmanın özel bir durumudur, ama hayat, esasen sadece Dasein’da anlaşılabilir hale gelen özelliktedir.
Hayat, safi bir mevcut oluş olmadığı gibi, Dasein da değildir. Öte yandan Dasein, hayat olarak ele alınıp (ontolojik olarak belirsiz) sonra da üzerine başka şey eklemlenebilecek şekilde ontolojik anlamda belirlenebilir değildir hiçbir zaman.

Taş dünyasızdır, hayvan dünya yoksunudur, insan dünyaya biçim verendir.

Hayvanın, uyaranla olan ilişkisini belirleyen kendine has var olanla varolma hali, tutulmadır.
Hayvan, kendi uyaranında esas itibariyle tutulmuş ve tamamen içe alınmış halde olduğu için gerçek anlamda eyleyemez ya da uyarana yönelik bir tutumda bulunamaz: Yapabileceği sadece davranmaktır.

Hayvan ancak kendi tutulma halinde olduğu için, davranabilir…
Tutulma, hayvanın kendi özü gereğince, bir çevrede davranabildiği, ama bir dünyada asla davranamadığı olasılık şartıdır.

Varlık hayvana kapalıdır diyemeyiz. Bu ancak, asgari bir açıklık ihtimali olması halinde gerçekleşebilirdi. Hayvanın tutulması ise hayvanı varlığın kendisine aralık ya da kapalı olması ihtimalinin dışında bırakır.

…yani hayvan, yoksunluk ve yokluk aracılığıyla tanımlanabilmektedir.

Her varlığın özgürlüğe kavuştuğu açıklık, olmanın kendisidir.

Varlığın perdesinin kalkışını ifade eden açılığı ancak insan, daha doğrusu sadece özgün düşüncenin asli bakışı görebilir. Hayvan ise bunun aksine bu açıklığı asla göremez.

Heidegger’in derin sıkıntı çözümlemesi ->
Sıkıntı, aşama aşama derin sıkıntı halini alıyor ->
Derin sıkıntıya giden üç biçim -> sıkıntının özünü belirleyen iki özellikte ya da yapı anlarında birleşir ->
Bunlardan ilki -> boş-bırakılmış-olma (boşluğa terk oluştur).

Beklemek halindeyken ırf zamanı tüketmek üzere kendimizi oyaladığımız hallerin tasvirini yapan Heidegger, bu durumu şeyler tarafından içe alınmış hatta onlar da yitmiş, çoğu zaman da onlar tarafından tutulmuş halde olmak şeklinde tanımlar.


Bir şeyden sıkılarak, biz sıkıcı olan tarafından sabit halde sıkıca rapt ediliriz, onun gitmesine izin vermeyiz ya da bir nedenle, ona mecburuzdur ve onun tarafından engellenmişizdir.

Sıkıntının temel bir stimmung olarak Dasein’ın kurucu öğesi olarak belirmesi tam de bu noktada olur.

…ikinci yapı anı (ilkine, boş-bırakılmaya sıkı sıkıya bağlıdır) asılı-tutulmaktır.

Asılı tutulanlar (atıl yatanlar)…Dasein’ın bunu ya da şunu yapabilmesidir.

Lichtung / Nichtung
Işık, aydınlık / Hiç, hiçlik

İnsan ile hayvan, dünya ile çevre arasındaki ilişki Heidegger’e göre, sanat eserinde bulunan dünya ile toprak arasındaki mahrem çatışmayı çağrıştırır.

Heidegger’in yorumuna göre, hayvan kendi uyaranına ne bir var olan ne de bir var olmayan olarak yönelebilir; çünkü uyaran sadece insan söz konusu olduğunda, ilk olarak, olduğu gibi olmaya bırakılmıştır ve sadece insanla, varlık gibi bir şey olabilir ve bir var olan erişilir ve görünür hale gelebilir.

Heidegger’in ontolojisinin en yüksek kategorisi işte bu nedenle, olmaya bırakmak olarak açıklanır. Tasarıda insan kendini olanaklı olan için özgür kılar ve kendini olanaklı olana teslim ederek, dünyayı ve var olanları oldukları gibi olmaya bırakır.

Çeviren: Meryem Mine Çilingiroğlu
Yapı Kredi Yayınları, Şubat 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder