15 Ocak 2017 Pazar

Türk Sosyologları: Mehmet Ali Şevki Sevündük ve İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu

Mehmet Ali Şevki Sevündük ve İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
Mehmet Ali Şevki Sevündük
1882 yılında İstanbul’da doğdu. 1907 yılında Hukuk Mektebi’nden mezun oldu. 1903-1908 yıllarında Maliye Düyunu Umumiye Kalemleri Kâtipliği, ardından Kavala İdadi Hayriyesi Ders Nazırlığı ve Muallimliği yaptı. 1918’de Darüleytam Müdürü Umumi Muavinliği’ne, 1924 yılında da Çamlıca Kız Orta Mektebi Müdürlüğü’ne getirildi. Mehmet Ali Şevki Bey, 1930’lu yıllarda ise sırası ile Kadıköy Erkek Mektebi Tarih-Coğrafya Muallimliği, Vefa Lisesi Coğrafya Öğretmenliği ve 1938-1940 yıllarında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tecrübi Sosyoloji Okutmanlığı yaptı. Bu görevinden hastalığı nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı ve 1963’te öldü.

Science Sociale ekolünü ülkemize taşıyan isim Prens Sabahattin; ekolün çizgisinde alan araştırmaları yürüten isim de Mehmet Ali Şevki Sevündük’tür. Ona göre, sosyolojinin basma kalıp ilkelerinin karşısına gözleme ve deneye dayalı bir yöntem konulmalıdır. Gözlem, anket ve monografi teknikleri sosyolojiye pozitivist ve pragmatik bir özellik kazandırmıştır. Sosyolojinin objesi tarih değil, insan gruplarıdır. Bunun için monografik ankete başvurulur. Olaylar yerinde ve yaşarken gözlemlenir. 1918’den itibaren, Meslek-i İçtimai dergisiyle Science Sociale ekolünü canlandırmayı, etkili hale getirmeyi dener. Köy sosyolojisini merkeze alan çalışmalar planlar.
Mehmet Ali Şevki Sevündük’ün tüm çalışmaları, “Osmanlı Tarihinin Sosyal Bilimle Açıklanması” adlı bir kitapta toplanmıştır.

Köy Sosyolojisi
Sosyolojik içerikli ve fiili köy çalışmaları, 1930’larda Mehmet Ali Şevki Bey tarafından Kurna Köyü Monografisi ile gerçekleştirilmiştir. Kurna köyü çalışmasında isim yapma dışında ciddi veri ve değerlendirmelere rastlamak olanaksızdır.

Eğitim Sosyolojisi
Ülkemizin, ekonominin her alanında gereksinim duyduğu girişken iş adamları yetiştirecek bireyci bir eğitim felsefesine ihtiyacı vardır. Devlet müdahalesinin olduğu her yerde kadrolar tekdüze yetiştirilir.

Aile Sosyolojisi
Bireyci ve çağdaş aile, bu yapıya uygun bir eğitimle birlikte donatılmış, bağımsız ve girişken bireyler yetiştirir. Çağdaş Batı uygarlığını Kuzeybatı Avrupa çevresinde oluşmuş bireyci ailenin yetiştirdiği bağımsız ve girişken bireylerin ürünü sayan Sevündük, ülkemizin temel sorunlarını bireyi bu özelliklerden yoksun bırakan aile eğitimine bağlamaktadır.

Osmanlı Tarihini Açıklama Çabaları
Türklerin ana yurdu olan Orta Asya göçebe yaşam biçimine elverişlidir ve kamucu tipte toplumları ortaya çıkarırlar.
Anadolu yaylası doğu ile batıyı birbirine bağlayan yolların da kesiştiği bir yerdedir. Anadolu içlerinde yaşayanlar kamucu kurallara bağlı kaldıkları halde, kıyıda yaşayanlar ticaretle uğraştıkları için kamucu kuralları gevşeterek ilerleme ve gelişme yolunu tutabilmişlerdir.
Orta Asya steplerinden göç eden Türklerin bir kısmı İran üzerinden Anadolu’ya gelmişlerdir. Buralara gelen Türk göçebe çobanlar tarıma elverişli yerlerin meydana getirdiği tarımcı toplumlarla çatışmışlar ve sonunda yerli tarımcıları vergiye bağlayarak devletleşme yolunu tutmuşlardır. Yerli tarımcıların üzerine kılıcının hakkıyla konan aşiret başbuğu, bunun ardından tımarlı sipahi olmuştur.
Sipahiler fethettikleri toprakları tımar, zeamet ve has adıyla üç sınıfa ayırmıştır. Tımar ve zeamet sipahilere, has şehzadelere, vezirlere, beylerbeyine dağıtıldıktan sonra geriye kalanı “has-ı humayun” adıyla padişaha kalmıştır. Tımar ve zeamet sahipleri de bu toprakların mülkiyetine değil, sadece yönetimine memur kimselerdir. Aslında bu toprakların hepsi devletindir

Sevündük’e göre, Osmanlı siyasal birliği kuruluşunda, yönetici grubu Müslüman ve Müslüman olmayan “reaya” üzerinde kurduğu bir devlettir.
Sevündük’e göre, toplumsal değişmenin itici gücünü dinde değil, toplumsal yapıda aramak gerekir. Osmanlı toplumunun geri karılışının temel nedeni, öteki Asya Türk toplumları gibi üzerinde yaşadıkları coğrafya koşulları gereği, kamucu toplum tipine girmeleridir. Bu tür coğrafi yapının yarattığı durağanlık Osmanlı için de geçerlidir.

İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
1886 yılında İstanbul’da doğdu. 1908 yılında Darülfünun’dan mezun oldu. Öğrenciliği sırasında bazı memurluklarda bulundu. Eğitimle ilgili incelemeler yapmak üzere Avrupa’ya gönderildi. Ardından Darülfünun’a hoca olarak atandı. 1917’de Ziya Gökalp’in önerisi üzerine Eğitim Sosyolojisi dersleri vermeye başladı. Öğretim üyeliği sırasında, 1918’de Orta Öğretim Genel Müdürlüğü ve 1919’da Teftiş Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundu. Bir süre Edebiyat Fakültesi Dekanlığı ve 1923’ten itibaren bir dönem İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü yaptı. 1927-1930 yıllarında Gazi Terbiye Enstitüsü Müdürlüğü görevinde bulundu. 1933 Üniversite reformu sırasında kadro dışı bırakıldı. 1941 yılında tekrar üniversiteye dönen, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Pedagoji Profesörlüğüne atanan Baltacıoğlu, 1943-1950 yıllarında iki dönem milletvekilliği yaptı. 1950 yılında emekliye ayrılmasına karşın bilimsel çalışmalarına devam eden Baltacıoğlu, 1978 yılında Ankara’da öldü.
II. Meşrutiyet döneminin milliyetçi ve modernist aydınlarından biridir. Eğitim alanında J. J. Rousseau, felsefe alanında H. Bergson ve sosyoloji alanında E. Durkheim’in etkisi altındadır. Ona göre, Durkheim Okulu, sosyolojinin ulaştığı son aşamadır. Toplumları şekillendiren üç kuvvet bulunmaktadır. Yeryüzündeki tüm toplumlar dinsiz, dilsiz, sanatsız olmadığı gibi, bunlarsız ne bilim, ne ekonomi, ne teknik, hiçbir sosyal kurum, kültür ve uygarlık olamaz, gelişemez.

Din Sosyolojisi
Dinsiz bireyler olabilir ama dinsiz toplum olmaz. Anormal olan dinin kendisi değil, din yaşayışının anormal şekilleridir. Din ile bilim de çatışmaz. Bu çatışma yarım aydınların kafalarında mevcuttur. Baltacıoğlu, toplumsal kurumların ve toplumsal ilişkilerin temeline dini yerleştirir.
Baltacıoğlu, din konusunda milliyetçi ve reformist bir anlayışa sahiptir. Ona göre, dini yok saymak onu gerici güçlerin tekeline bırakmak demektir. Oysa dinde reform yapmak ve herkesin dini ile ilgili içeriği anlamasını sağlamak gerekir. Bunun yolu da, Kuran’ın Türkçe’ye çevrilmesi ve Türk halkının dinini aracısız anlamasını sağlamaktır.
Baltacıoğlu, din ve millet ayrımına şiddetle karşı çıkar. Ona göre din ile millet etle tırnak gibidir.
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, milleti, toplumsal evrimin ulaştığı son aşama olarak ele alır. Toplumların evrimini kabile, aşiret, derebeylik, site ve millet şeklinde sıralar.
Bir milleti millet yapan ırk, toprak, kültür birliği gibi tezleri reddeden Baltacıoğlu, bu tezlerin yerine gelenek birliğini koymaktadır.
Uygarlık uluslararasıdır. Avrupa uygarlığı deyince, Avrupa’da bu uygarlığın öbeğine giren uluslarda ortaklaşa olan teknikleri anlamamız gerekir. Medeniyet teknikten ibarettir.
Baltacıoğlu, Batı’dan kültür değil uygarlığın alınması gerektiğini belirtir.
Irk kuramını reddeden Baltacoğlu, millet kuramından yanadır. Irk biyolojik bir gerçekliktir. Irkın taşıyıcısı kalıtımdır. Milliyet, ahlaki bir olgudur. Bir millet farklı ırkları içine alan ahlaki bir birliktir.

Eğitim Sosyolojisi
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, Türk eğitim tarihinin en önemli düşünürü ve eylem insanıdır. Ziya Gökalp’in sosyoloji alanında yerine getirdiği işlevleri, eğitim alanında Baltacıoğlu yerine getirmiştir.
Ezberciliğe dayalı bir eğitim anlayışının yerine uygulamalı eğitime dönük bir anlayış geliştirmiştir.
Eğitim öncelikle çocuğun içerisinde yaşadığı toplumun değerlerini, kültürünü ve uygarlığın gereksinimlerini ona kazandırmalıdır. Eğitimin görevi toplumun istediği insanı yetiştirmektir. Baltacıoğlu, teorik eğitim anlayışını reddederek uygulamalı eğitim anlayışını, yaratıcı bireyi yetiştirecek olan eğitim anlayışını savunur.
Geleneğe dayanmayan eğitim millî olamaz. Gelenekten kopan kültür ise soysuzlaşır.

Kalkınma Anlayışı
Dinsiz milliyetçilik olamayacağı gibi dinsiz kalkınma da olamaz. Batı dinde reform yaptıktan sonra demokrasiye ulaşıp kalkınmayı başlatmıştır.
Kalkınmanın birinci ilkesi gelenekler, ikinci ilkesi nüfus yoğunluğu, üçüncü ilkesi de eğitimdir. Başka bir anlatımla, kalkınmak için gelenekleri tanımak ve korumak; nüfusu artırmak, sıklaştırmak, ülkeyi köy yığını olmaktan kurtarmak; ticaret, tarım, endüstri kişiliği yaratan bir eğitim tekniği bulmak; mekanik toplum yapısından organik toplum yapısına geçmek ve Batılı toplumlara benzemek gerekir. Bir toplumda iş bölümü ne kadar ileri giderse medeniyet de o kadar ileri gitmiş demektir.
Nüfus artışını teşvik eden, destekleyen Baltacıoğlu nüfusunun artırılması için yasal, toplumsal ve ekonomik önerilerde bulunur.

Sanat Sosyolojisi
Baltacıoğlu, sanatın hemen hemen her dalı ile uğraşmış; roman, piyes, sahne eserleri kaleme almıştır. Baltacıoğlu, yaşamı boyunca uğraş verdiği alanların hem teorisi ve hem de pratiği ile uğraşmıştır.
Sanata, “sanat toplum içindir” tezi ile yaklaşan Baltacıoğlu, sanatın kökeninde toplumun bulunduğunu belirtir. Sanat toplumdan kaynaklandığı ve toplum için üretildiğine göre, sanatçının görüşü de halkın tümünün görüşünden ayrılamaz.

Ona göre, vicdan kaynaklı olan her şey Türk’e doğru, akıl kaynaklı olan her şey Batı’ya doğru olmalıdır.

---
Türk Sosyologları
Editör: Prof. Dr. M. Çağatay Özdemir
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2915
2. Baskı, Ağustos 2015

1 yorum:

  1. Mehmet Ali Şevki Sevündük
    1882’de İstanbul’da doğdu. Science Sociale ekolünün Prens Sabahattin’den sonraki temsilcisidir. Gözlem, deney ve anket gibi yöntemlerin öne çıktığı sosyoloji pozitivist ve pragmatist bir çizgiye evrilir. Köy monografileri yapmasının nedeni de gözlem verileri derlemek istemesidir. Kurna Köyü monografisi türünün ilk örneklerindendir.
    Osmanlı toplum yapısı üzerinde çalışmalar yaptı ve toprak mülkiyetinin devlet tekelinde olmasının geri kalmışlığın tetikleyicisi/dinamosu olduğu sonucuna varmıştır.
    Eserleri:
    Osmanlı Tarihinin Sosyal Bilimle Açıklanması

    İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
    1886’da İstanbul’da doğdu. Eğitim odaklı çalışmalar yaptı. Durkheim’in etkisi altındadır. Eğitimin görevi toplumun istediği insanı yetiştirmektir. Dil, din ve sanatın toplumları oluşturan üç ana kaide olduğunu söyler. Toplumsal kurumların temelinde din vardır. Dinde modernleşmeden yanadır. Toplumun evrimi; kabile, aşiret, derebeylik, site ve nihayet millettir.
    Eserleri:
    Edebiyattan, tiyatroya çok çeşitli alanlarda eserler verdi.
    Maarifte Siyâset
    Târih ve Terbiye
    Türk’e Doğru
    Batı’ya Doğru

    YanıtlaSil