3 Ocak 2017 Salı

Yuval Noah Harari - Homo Deus & Yarının Kısa Bir Tarihi

Yuval Noah Harari - Homo Deus & Yarının Kısa Bir Tarihi


1
İnsanın Yeni Gündemi

"Bakalım gündemimizde bugün neler varmış?"
Bu sorunun cevabı binlerce yıl boyunca değişmemiştir.
…kıtlık, salgın ve savaşlar

Yaşadığımız felaketlerde verdiğimiz kayıplar her geçen gün azalıyor. Tarihte ilk defa çok yemekten ölen insan sayısı, gıdasızlıktan ölen insan sayısından daha fazla.

Bundan sonra neyle oyalanacağız?

Dünyada artık doğal kıtlıklar kalmadı, sadece siyasi kıtlıklar var. Eğer Suriye, Sudan ya da Somali'de insanlar açlıktan ölüyorsa, bu bazı siyasetçiler böyle istediği için oluyor.

Kara Veba olarak da bilinen meşhur salgın (…) 75 ila 200 milyon arasında insanı öldürmüştü.
Avrupalıların ayak basmasıyla Amerika, Avustralya ve Pasifik Adaları'nı çok daha beter salgınlar vurdu.
…bu hastalıklar yerel nüfusun yüzde 90'ının hayatını kaybetmesine yol açtı (sağ kalanları da Avrupalılar yok etmeye devam etti).

Ocak 1918'de askerler kuzey Fransa'daki siperlerinde dirençli bir grip türü olan "İspanyol gribi" yüzünden ölmeye başladı.
Salgın bir yıldan kısa sürede, toplamda 50 ila 100 milyona yakın insanın canına mal oldu. Oysa 1914-1918 tarihleri arasındaki 1. Dünya Savaşı'nda 40 milyon insan ölmüştü.

Anton Çehov'un meşhur sözündeki gibi ilk sahnede görünen silahın üçüncü sahnede patlaması kaçınılmazdır.

İnsanları sadece ve sadece tek bir şey memnun edebilir; bedensel hazlar.

Beyninizin derinlikleri futbol ya da iş arasındaki ayrımı bilmez. Sadece duyumları bilir.

Bu hazlar geçici ve anlamsız titreşimlerdir. Sonuçta tatmine ulaşılamayacağı gibi yeni deneyimler sadece daha fazla arzuya neden olacaktır.

Davranışı değiştirmeyen bilgi işe yaramaz…

I. Kısım
Homo Sapiens Dünyayı Fethediyor

2
Antroposen
Çoğu Sami dilinde Havva'nın karşılığı olan "Eve" yılan, hatta "dişi yılan" demektir. Atalarımızın İncil'deki annesinin adı arkaik animist bir miti, yılanların düşmanımız değil atamız olduğu fikrini barındırıyor. Birçok animist kültür, insanların yılanlar ve sürüngenler dahil çeşitli hayvanlardan dönüştüğüne inanır.

Bir algoritma kurmak, sorun çözmek ve karara varmak amacıyla kullanılan bir dizi metodolojik adımdır.

Tarım Devrimi teist dinlerin doğmasına neden olurken Bilimsel Devrim de tanrıların yerine insanların geçtiği hümanist dinleri yarattı. Teist dinler Yunancada tanrı anlamına gelen theos'a taparken hümanistler insana taparlar. Liberalizm, komünizm ve Nazizm gibi hümanist dinlerin temelinde, Homo sapiens'in evreni anlamlandıran ve ona hükmeden özgün ve kutsal özüne duyulan inanç yatar.

3
İnsanın Alametifarikası
Evrim teorisi yeterince kavrandığında ruhun olmadığı gerçeğini kabullenmek kaçınılmazdır.

Karşımızdakinin bilinçli olduğunu varsaysak bile bundan emin olamayız. Belki de ben kainatın tamamında bir şeyler hisseden tek varlığımdır…

Bildiğimiz kadarıyla sadece Sapiens sayısız yabancıyla esnek ilişkiler kurabiliyor. Ebedi bir ruha ya da özel bir tür bilince sahip olduğumuz iddiasının aksine, elle tutulur bu yeteneğimiz Dünya'daki hükümranlığımızı açıklamaya yetiyor.

Araştırmalar Sapiens'in 150'den fazla bireyle (aşk ya da nefret olması fark etmez) yakın ilişki kuramayacağını ortaya koyar. Samimi ilişkiler insanların kitleler halinde işbirliği yapabilmesini sağlamaz.

II. Kısım
Homo Sapiens Dünyayı Anlamlandırıyor
4
Hikaye Anlatıcılar
İnsanların sözlerine itibar etmeyen yetkililer, belgelere derin bir saygı duyar.

Gerçeklikle çok fazla oynarsanız zayıf düşer ve ileri görüşlü rakiplerinizle mücadele edemezsiniz. Diğer yandan, kurgulanmış mitlere biraz da olsa sırtınızı yaslamadan insan kitlelerini etkin bir şekilde organize etmek mümkün değildir.

Kurgu kötü değil, hayati bir olgudur. Para, devlet ya da şirket gibi ortaklaşa kabul ettiğimiz hikayeler olmadan hiçbir karmaşık insan toplumu işleyemez.
Ancak bu hikayeler sadece araçlardır. Hedeflerimiz ya da değerlerimiz haline gelmemelidir. Sadece kurgu olduklarını unuttuğumuz anda gerçeklikle bağımızı kaybederiz.

5
Tuhaf İkili
Bilim ve din

1600'lerde Kahire'ye ya da İstanbul'a seyahat ettiğinizde çokkültürlü ve hoşgörülü metropollerle karşılaşırdınız…
Yine de Bilimsel Devrim, Kahire veya İstanbul yerine Londra ve Paris'te başladı.

6
Modern Sözleşme
MODERNİTE BİR SÖZLEŞMEDİR.  Doğduğumuzda imzaladığımız bu sözleşme, öldüğümüz güne dek yaşamımızı düzenler. Çok az kişi bu sözleşmeyi feshedebilir. Bu sözleşme yediklerimizi, işimizi, hayallerimizi şekillendirir; nerede yaşayacağımızı, kimi seveceğimizi, nasıl öleceğimizi belirler.

…dünyada üç tür kaynak bulunur: Hammadde, enerji ve bilgi. Hammadde ve enerji tükenebilir, elinizdekiler kullanıldıkça azalacaktır. Bilgiyse aksine büyüyen bir kaynaktır, ne kadar kullanırsanız elinizdeki o kadar artar.

7
Hümanist Devrim
Eğer Tanrı'ya inanıyorsam sonuçta inanmak da benim seçimim.
Eğer Tanrı'nın varlığını artık hissetmiyorsam kalbim bir anda Tanrı'nın olmadığını söylemeye başlıyor ve inanmayı bırakıyorum. Her iki durumda da tek otorite hislerimdir.

Ortaçağ Avrupa'sında bilginin temel formülü belliydi: Bilgi = Kutsal Metinler x Mantık.

Bilimsel Devrim bambaşka bir bilgi formülü sundu: Bilgi = Ampirik Veriler x Matematik.

Ancak hümanizm bambaşka bir seçenek sunuyordu. İnsanların kendilerine güveni arttıkça etik bilgiye ulaşmak için yeni bir formül doğdu:  Bilgi =  Deneyimler x Hassasiyetler.

(Tanrı’nın ölümünün ilanından sonra hümanizm dünyaya hakim olabilmek çeşitli yollar denedi, bu süreçte kendi içinde mezheplere ayrıldı; liberaller, evrimciler ve sosyalistler. 20. yüzyılın neredeyse tamamı hümanist mezheplerin hakimiyet savaşlarıyla geçti. 21. Yüzyıla geldiğimizde liberalizmin karşısında artık ciddi bir rakip görünmüyor.)

III. Kısım
Homo Sapiens Kontrolü Kaybediyor
8
Laboratuvardaki Saatli Bomba
İsteklerimi tercih etmem,  onları sadece hisseder ve bu hislere göre davranırım.

Havva yılanın sunduğu yasak meyveyi neden yemek istedi? Bu istek ona zorla dayatıldı mı? Tamamen tesadüfen, bir anda içi bu istekle mi doldu? Yoksa "özgür" bir tercih mi yaptı? Tercihi tamamen özgür değilse yaptıklarının sonucunda neden cezalandırıldı?

Deneyimleyen benlik & Anlatıcı benlik
Anlatıcı benlik ne zaman deneyimlerimizi değerlendirse, sürelerini ihmal ederek "doruk-son kuralını" benimser; sadece doruktaki ve sonraki anları hatırlayarak tüm deneyimi bu ikisinin ortalaması üzerinden değerlendirir.

Anlatıcı benlik bir elinde keskin bir makas, diğerinde kalın uçlu siyah bir kalemle anılarımızla oynar. En korkunç anları sansürlerken mutlu sonla biten hikâyelerimizi arşivler.

Istıraba anlam verdiği için bir fanteziyle yaşamak gerçeklikten çok daha kolaydır.

…benlik de tıpkı uluslar, tanrılar ve para gibi hayali bir kurgudur.

9
Büyük Kopuş
İnsan haklarını savunmak gerekir çünkü demokratik ülkelerdeki işçilerin ve askerlerin performansı, diktatörlüklerdeki işçilerin ve askerlerin performansından daha yüksektir.

Zekâ mı yoksa bilinç mi daha önemlidir?

Organizmalar birer algoritmadır ve insanlar bölünemez bireyler değildir. Pek çok farklı algoritmanın bir araya gelmesiyle ortaya çıkan insanların tek bir iç sesi ve tek bir benliği yoktur.
İnsanı meydana getiren algoritmalar özgür değildir. Genler ve çevresel baskılarla şekillenir, deterministik ya da rastlantısal kararlar verirler ancak özgür değildirler.
Buradan yola çıkacak olursak, teoride benim dışımda bir algoritmanın beni benden daha iyi bilmesi ve anlaması mümkün olabilir. Bedenimi ve beynimi oluşturan her sistemi denetleyen bir algoritma tam olarak kim olduğumu, ne hissettiğimi ve ne istediğimi bilebilir.

…Amazon, Kindle gibi cihazlar kullanan okurlar sayesinde veri toplayabiliyor. Örneğin kitabın hangi kısımlarını hızlı, hangi kısımlarını yavaş okuduğunuzu, hangi bölümde ara verdiğinizi, hangi cümlede kitabı bir daha elinize almamak üzere bıraktığınızı takip edebiliyor…

21. yüzyılın yeni teknolojileri, insanı sahip olduğu otoriteden mahrum bırakıp algoritmaları yetkilendirerek hümanist devrimin çarklarını geriye çevirebilir.

10
Bilinç Okyanusu
Yeni tekno-dinler temelde ikiye ayrılabilir: Tekno-hümanizm ve veri dini. Veri dini insanların kozmik görevlerini tamamladığını ve artık meşaleyi yeni oluşumlara devretmesi gerektiğini öne sürer.
Tekno-hümanizm Homo sapiens'in tarihsel görevini yerine getirdiğini ve gelecekte bir yeri olmadığını onaylarken, daha üstün bir insan modeli olan Homo
deus'u yaratmak için teknolojiyi kullanmamız gerektiği sonucuna varır.

Ses ve ışık spektrumunun insanların duyularını aşacak kadar geniş olması gibi, zihinsel durumların spektrumu da ortalama bir insanın farkında olduğundan çok daha geniştir.
İnsanlar elektromanyetik spektrumun çok sınırlı bir kısmını algılayabiliyor. Spektrumun tamamı, görülebilen ışık aralığından tam on trilyon kat daha geniştir.
…zihinsel durumların spektrumu da sonsuz olabilecekken, bilim henüz sadece iki küçücük kesiti inceleyebilmiştir: norm-altı ve WEIRD (Bu terim, psikoloji deneylerinde denekleri oluşturan grupların ortak özelliklerini nitelemektedir).

İnsanlar iradelerini yeniden yaratmayı ve şekillendirmeyi başardıkları anda, iradeyi anlamın ve otoritenin kaynağı olarak görmeyi bırakacağız.

11
Veri Dini
DATAİZM, EVRENİN VERİ AKIŞINDAN meydana geldiğini ve her olgunun ya da varlığın değerinin veri işleme sürecine yaptığı katkıyla belirlendiğini öne sürer.
Dataizm, elektronik algoritmaların bir noktada biyokimyasal algoritmaların sırrını çözeceğine inandı, dahası elektronik algoritmaların biyokimyasal algoritmaların tüm sırlarını çözerek onlardan üstün hale geleceği günü beklemeye başladı.

Geleneksel dinler bireylerin her eyleminin büyük kozmik bir planın parçası olduğunu, Tanrı'nın her an hepimizi izlediğini ve duygu ve düşüncelerimizle tek tek ilgilendiğini söylüyordu. Şimdi de veri dini her sözün ve her eylemin devasa veri akışının bir parçası olduğunu, algoritmaların bizi aralıksız izlediğini, her türlü duygu ve düşüncemizle tek tek ilgilendiğini buyuruyor.

…hümanistler, "Tanrı insanın hayal gücünün bir ürünüdür," diyordu. Dataizm, hümanizmi kendi silahıyla vuruyor: "Tanrı'nın insanın hayal gücünün bir ürünü olduğu doğru, ancak insanın hayal gücü de biyokimyasal algoritmaların bir ürünü."

Zekâ bilinçle yollarını ayırıyor.

---
Homo Deus  - A Brief History of Tomorrow
Türkçeleştiren: Poyzan Nur Taneli
Kolektif Yayınları

Aralık 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder