Chuck
Palahniuk - Gösteri Peygamberi
Deneme, deneme. Bir, iki, üç.
Bu belki çalışıyordur. Bilmiyorum. Beni duyabilecek misiniz,
bunu da bilmiyorum.
Ama duyabiliyorsanız, dinleyin. Ve eğer dinliyorsanız
bulduğunuz, yolunda gitmeyen her şeyin hikâyesidir.
Tekrarlamaya devam edeceğim, ama bu kesinlikle doğru. Ben
katil değilim.
…uçağın kokpitinde yalnız olduğumu bilmelisiniz.
Pilot, sırasıyla bütün motorların duracağını söyledi.
Saniyede otuz iki fitle yere doğru iniş. O buna nihai hız
diyor; bu hızda aynı kütleye sahip tüm nesneler aynı hızda hareket ederler.
Silahı sıkı sıkı kavramaktan artık hissizleştim.
Hikâyemi anlatmak için birkaç saatim var.
…
Yaşam tarzımdan ötürü, dana pirzolasını galeta ununa bulamak
benim için başlı başına zor bir iş.
Bu gece gürültülü bir dans kulübünden kızın biri aradı.
Bazıları ölmek istiyor ama önce benden izin almak için
arıyorlar.
Dans kulübündeki bu kızla bir yere varamayacağımı
düşünüyorum, o yüzden “Öldür kendini,” diyorum.
Gerçek şu ki, bu berbat bir dünya ve ben onun acılarına son
verdim.
Gerçek bir kriz hattı için ilan veren bir gazetenin fikriydi
bu.
...insanlar gece gündüz beni arayıp problemlerini anlatmaya
başladılar.
Bir zamanlar az kalsın McDonald’s’ta işe giriyordum. Oraya
sadece genç kızlarla tanışmak için başvurmuştum.
Bu, kızlarla sokakta tanışmaktan daha güvenliydi.
Bazı geceler karanlıkta seslerini duymak bana ilaç gibi
gelirdi.
İlanlar çarpıcı olmalıydı.
İlanda;
“Kendinize ve Hayatınıza Bir Şans Daha Tanıyın. Yardım İçin
Beni Arayın,” yazıyordu. Ardından da telefon numaram.
İkinci seçeneğim şuydu:
“Alkol Problemi Olan ve Cinsel Açıdan Sorumsuz Genç Kızlar,
İhtiyacınız Olan Yardım Burada.” Sonra da telefon numaram yazıyordu.
Bana seks avcısı diyebilirsiniz, ama (…) Bizimki avcı-av
ilişkisi değil.
…telefondaki yeni kız ağlıyordu.
Kızı sakinleştirmek ve dinlemesini sağlamak için balığımın
hikâyesini anlatıyorum. Bu ömür boyu sahip olduğum altı yüz kırk birinci balık.
Sahip olduğum altı yüz kırk balıktan sonra öğrendiğim tek
şey, insanın sevdiği her şeyin bir gün öleceği oldu.
…
Dışarıdaki dünyada kadınlar saç renklerini değiştirme gücüne
sahipler, dedi. Ve göz renklerini. Ve dudak renklerini.
Dışarıdaki dünyada insanlar kuşları evlerinde tutuyorlar,
dedi
Dışarıdaki dünyada televizyon denilen ruhlar insanları
evlerinde ziyaret ediyor, dedi
Bir arada olmaktan nefret ettikleri ama yalnız kalmaktan da
korktukları için insanlar telefon denilen bir alet kullanıyorlarmış.
Dışarıdaki dünyada gerçek sessizlik yok, dedi
Dışarıya çıkınca vazgeçmen gereken nimetlerden bir tanesi de
karanlıktır, dedi
Kilise doktrinine göre sadece ailenin ilk erkek çocuğunun,
yani Adam’ın, evlenip kilise topraklarında yaşlanmaya hakkı vardı. Geri kalan
çocuklarsa, yani ben, yedi erkek ve beş kız kardeşim, on yedi yaşına basar
basmaz kilise yerleşimini terk edip çalışmaya başlayacaktık.
Kaderimizin bütün derinliği bundan ibaretti.
Dış dünyada otomobillere güç vermek ve uçakları gökte
uçurmak için şeytanla pazarlık yapılıyor, dedi Adam. İnsanları tembelleştirmek
için elektrik tellerinden kötülük geçiyormuş.
Dışarıdaki kiliseler, dev dinlerin uzaktaki fabrikalarında
üretilen yalanları insanlara satan mağazalardır, dedi Adam.
Evi terk ettiğimde on yedi yaşımdaydım.
Adam’a bakmak aynaya bakmak gibiydi. Üç dakika ve otuz
saniyeyle benim ağabeyimdi
…
Emrinde çalıştığım insanlar sürprizlerden hoşlanmıyorlar.
Temizliğini de yaptığım evde yaşayan çift hiçbir zaman evde
olmuyor.
Acaba alır mıyım diye beni denemek için şifoniyerin arkasına
kazayla düşürülmüş süsü verilen paralar asla elli dolardan az değil.
İki nokta arasındaki en kısa mesafe bir zaman dilimidir,
Yapacaklarınızı kâğıt üstünde görünce, yaşam süreniz
konusunda her zaman karamsarlığa kapılırsınız.
…öğrendiğim çoğu şeyi bu insanların temizlemem için bana
bıraktıkları pisliklerden öğrendim.
Kürkteki kan lekesi nasıl çıkarılır, sorun bana.
…
Benim bir canavar olmadığımı anlamalısınız.
Kitabı Mukaddes’te seks ve yemek benzetmesine çok sık
rastlanır.
…
…adımla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum. Tender
Branson. Bu aslında gerçek bir isim değil.
Adam dışarıdaki dünyada insanların hayvanlar gibi pervasız
olduklarını ve sokaklarda tanımadıkları insanlarla zina yaptıklarını
söylemişti.
Hiç tanımadığım insanlar yüzüme bakıp bakir olup olmadığımı
sorarlar.
Bilmiyorum. Unuttum.
Tender’lar hayal kurmazdı.
…
Bu gece yine her zamanki
telefonlar geliyor. Gökyüzünde dolunay var. İnsanlar okulda aldıkları düşük
notlar yüzünden ölmeye hazırlar.
Kızın biri arayıp “Ölmek insanın canını çok yakar mı?” diye
soruyor.
“…Sen iyi bir dinleyicisin,” diyor. “Çok etkilendim. Tipin
nasıl?”
Şimdi telefonu kapatıyorum, diyorum. Ama kapatmıyorum.
“Beni istiyorsun, sen de biliyorsun,” diyor Fertility.
…
Kitabı Mukaddes’te anlatılan insanlar sürekli bir yerden bir
yere koşturup dururlar.
…bir plan yaptım. Hem benden nefret edip hem de bana âşık
olması için korkunç bir plan yaptım. Planım onu baştan çıkarmamak. Çekici
olmamak.
…
…678 sayılı mezarın önünde duran Fertility Hollis’i
görüyorum.
…
O gece tekrar telefonlara cevap vermeye başlıyorum.
Her görüşmemizde sosyal danışman bende başka bir hastalık
olabileceğini söylüyor ve belirtilerinin ne olduğunu öğrenmem için bana farklı
kitaplar veriyordu.
Danışman beni gerçek olmayan yüzlerce sendromdan kurtarmış
ve sonunda da aklımın başımda olduğunu açıklamıştı.
…
Öldürülmek fikri o kadar da kötü gelmiyor. Sırtım ağrıyor.
Gözlerimde sanki jiletle açılmışlar gibi bir yanma hissi var. Giyinip işe
gidiyorum.
“Amerika’da her gün insanlar kendilerini öldürüyorlar. Senin
çoğunu tanıyor olman durumu daha kötü yapmıyor,” diyor.
…
Her gün bir yabancının pisliğini temizleyerek geçen bir
hayatın nasıl olacağını hiçbirimiz düşünmemiştik.
Sonsuza kadar bulaşık yıkamak.
Sonsuza kadar gümüşleri parlatmak.
Çimleri kesmek.
Tekrar.
Abim dimdik durmamı ve gülümsemeden, temiz bir sesle sorduğu
sorulara cevap vermemi istemişti.
Dış dünyada buna pazarlama deniyor.
…
Üçüncü buluşmamızda Fertility ile birlikte otobüste
tanımadığımız bir herifin önünde oturuyoruz ve yaptığı esprileri duyuyoruz.
Herif fısıldıyor, “Cenaze arabası geçerken bir Creedish ne
diye bağırır?”
Taksi!
…
İnsanların hayatlarını kurtarabilmek için yapmam gereken şey
Fertility’ye gerçeği, yani kardeşini öldürenin ben olduğumu söylemek, ama bunu
yapmıyorum.
İnsanlara gerçeği söyleseniz bile gözleriyle görmeden asla
size inanmazlar. O zaman da çok geç olur. Bu arada söyledikleriniz onları
kızdırmaktan başka işe yaramaz ve sizin de başınızı derde sokar.
…
Danışman kilise müritlerinin hepsinin öldüğünü filan
söyleyince ilk yaptığım şey sigaraya başlamak oldu. Şimdiye kadar yaptığım en
akıllıca şey sigaraya başlamak.
Sigaranın dumanı içimde sıcak ve yoğun bir his bırakıyor.
Bir ruhum olsa böyle hissederdim herhalde.
…
Polislere masum olduğumu söylüyorum.
Ben kimseyi öldürmedim.
Bilgi Çağı’nın Endüstri Devrimi’nden hemen sonra gelmesi
planlanmıştı. Sonra Postmodern Çağ başlayacaktı. Sonra da Mahşerin Dört Atlısı.
Kıtlık. Tamam. Salgın. Tamam. Savaş.
İşinden nefret eden ve bütün hastalarını kaybeden danışmana
ne denir?
Ölü.
…
İnsanların neden uyuşturucu kullandıklarını anlamaya
başlıyorum. Çünkü zamanın sınırlı olduğu, kanunlar ve emirlerle dolu ve
mülkiyete dayalı bu dünyada insanların yaşayabilecekleri tek gerçek kişisel
macera bu.
Sadece uyuşturucu ve ölümde yeni bir şeyler tecrübe etme
şansına sahibiz ve maalesef ölümün hâkimiyeti fazla kuvvetli.
Eğer yaptıklarınızı kimse fark etmiyorsa, hayatınız koca bir
sıfırdan ibarettir. Boştur. Anlamsızdır.
…
1665 yılında bazı rahipler küçük gruplar halinde kendilerini
yakarak intihar etmeye başladılar.
1997 yılında Cennetin Kapıları toplu intiharında otuz dokuz
kişi öldü.
Creedish kilisesi olayı bu kültürün içinde küçücük bir
noktaydı,” diyor.
Madem o kadar uzmansın, intihar eden insanların arasında
öldürülüp de intihar süsü verilenler oldu mu hiç, diye soruyorum. Diğer
dinlerde kurtulanları öldüren birileri oldu mu, diyorum.
…
Gündelik Dualar Kitabı
Kitabın içinde, insanların benim yazdığımı sandıkları dualar
vardı:
Orgazmı Geciktirme Duası.
Zayıflama Duası.
Sigarayı Bırakma Duası.
Küf Lekelerini Çıkarma Duası
Saç Dökülmesini Önleme Duası
Park Cezalarım Önleme Duası
Tesisat Sızıntılarını Önleme Duası…
…
Katil arılar beklediğimiz kadar başarılı olamadı. Kimseyi
öldürmediler ama çok ilgi çektiler.
…
Ünlü bir ruhani lider olmanın en zor yanı insanların düşük
beklentilerini karşılamaya çalışmak.
Amerika zengin ve ünlü insanlarla dolu ama benim az bulunur
türden bir kombinasyon sergilemem gerekiyor: Meşhur ama aptal, ünlü ama
mütevazı, saf ama zengin.
…
Yarın Superdome stadında Süper Kupa maçı var ve maçın devre
arasında ben evleniyor olacağım.
…
Colt’ların maçı kazanacağını söylediğim anda Superdome
stadındaki herkes sahaya inmişti bile.
…
Kanada’yı ve kaçmanın sorunları çözüp çözmeyeceğini
düşünüyorum.
…
Denver, Colorado’daki bir kamyon durağında Fertility’yi kaybediyoruz.
…
Adam konuşuyor.
“İnsanları iğdiş ederek köleleştirmeyen kültürler, onların
beyinlerini iğdiş ederler. Seksin son derece kirli, kötü ve tehlikeli olduğunu
insanların beynine öyle bir kazırlar ki, kişi cinsel ilişkiye girmenin ne kadar
zevkli olduğunu bilse bile, yine de yapmaz.”
…
(Kazadan sonra) Eskiden sol gözünün bulunduğu yerden, Tender
Branson maskotunun kanlı küçük plastik ayakları çıkıyor.
Adam hem gülüyor hem de bağırıyor “Bu benim cezam!”
…
…bütün hayatımın üstüne lokal anestezik sürülmesini
istiyorum.
Taksi sesimi duyurabileceğim bir mesafede duruyor. Arkadan
Fertility inip el sallıyor.
Adam’ı gömmekle uğraştığım üç saat, hayatımda işsiz
geçildiğim en uzun süre oldu.
…
Güneş tepemizdeki gökyüzünden aynı hataları tekrarlayıp
duran bizi izliyor. Yaşadığımız onca şeye rağmen gökyüzü hâlâ aynı. Yeni olan
hiçbir şey yok. Hiçbir şey şaşırtmıyor.
…
Küçük bir köle olarak yetiştirilmiş, eğitilmiş ve satılmış
olmanın ruhuyla, temizlik yapmak üzere işe koyuluyorum.
Tek yeteneğinizin gerçeği gizlemek olduğunu fark etmenin
nasıl bir duygu olduğunu görmezlikten gelin. Sizin korkunç bir günah işlemek
için Tanrı vergisi bir hüneriniz var. Bu sizin yazgınız. İnkâr yeteneği size
doğuştan ihsan edilmiş. Bir lütuf gibi.
…
“Sidney’e sabah sekizde uçuşunuz var mı?”
Nereye gidiyorsun, diye soruyorum.
“Sidney’e” diyor.
“Bir sebebi yok.”
“Bunu çok radikal bir kürtaj yöntemi gibi düşün,”
Fertility’nin ajandasını kaptığım gibi kaçmaya başlıyorum.
Ajandayı karıştırıp bugünün tarihini buluyorum ve aradığım cevap
karşıma çıkıyor.
Bugün öğleden sonra saat 13:25’te, direkt Sidney’e uçan 2039
sayılı uçak bir manyak tarafından kaçırılacak ve uçak Avustralya’nın iç
kısımlarında bir yere düşecek.
…
“Kardeşimin küllerini uçakta yanımda taşımak istiyorum.
Sorun olur mu?” diye soruyor.
Güvenlik görevlileri etrafımızı sardığı sırada kavanozun
kapağı açılıyor. Trevor Hollis’in ölümlü bedeninden geri kalanlar etrafa
saçılıyor.
Kimse kıpırdamasın, diye bağırıyorum.
Yolcuların hepsi uçağın arkasına toplanmış, yere çökerek
elleriyle kafalarını örtmüşler.
Kimsenin canını yakacak değilim ama ülkeyi terk etmem
gerekiyor. Bu uçak kalkmalı. Sonra Amerika’yla Avustralya arasında emniyetli
herhangi bir yere inebiliriz. Sonra herkes uçaktan inebilir.
Yanımda kahkahalarla gülen Fertility’ye “Sen de ineceksin,”
diyorum.
…
Dört motor da durdu ve kontrollü inişe geçtim, yani yere
burun üstü çakılıyorum.
…
Türkçeleştiren: Funda Uncu Irklı
Ayrıntı Yayınları, 2002
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder