Francis
Bacon - Yeni Atlantis
Tam bir yıl kaldığımız Peru’dan ayrılarak, Pasifik Okyanusu
üzerinden Çin’e ve
Japonya’ya doğru yelken açtık.
Artık dünyanın uçsuz bucaksız sularının ortasında aç ve
susuz kalmıştık.
…karanın var olduğunu umut ettiğimiz tarafa doğru bütün gece
yol aldık.
…kentin güzel bir limanına girmiştik.
Tam karaya çıkmaya hazırlanıyorduk ki limanda eli değnekli
bir grup insan gördük.
…içinde yedi sekiz kişinin bulunduğu bir sandal bize doğru
gelmeye başladı.
Karaya çıkmayın, hiçbiriniz karaya çıkmasın, size kalmanız
için daha uzun bir süre verilmediği takdirde on altı gün içinde bu sahili terk
edin
Karaya çıkmamıza izin verilmemesi ve daha karaya yanaşır
yanaşmaz geri dönmemiz konusunda uyarılmamız bizi son derece hayal kırıklığına
uğratmıştı.
“Hıristiyan mısınız?” diye sordu.
“Evet Hıristiyanız,” cevabını verdik.
…son kırk gün içinde haklı veya haksız yere kan
dökmediğinize İsa’nın başı üzerine yemin ederseniz, karaya çıkmanıza izin
verebiliriz,” dedi.
…içimizden altı kişi onunla beraber karaya çıktı.
…bizim için hazırlanmış on dokuz odayı teker teker gösterdi.
…ona yirmi altın para uzattıksa da o güldü ve sadece, “Bu da
ne? İki defa ücret almayacağım ya!” diyerek yanımızdan ayrıldı.
…bizler, buraya dindar ve insancıl bir Hıristiyan halka
mensup insanlar olarak geldik. Bu yüzden, bu memleketin halkında ahlaksız veya
değersiz insanlar izlenimi bırakmayalım.
Adam bize dönerek şunları söyledi: “Ben bu yabancılar evinin
müdürlüğünü yürütüyorum…
Devletimiz, size bu topraklarda altı hafta kalma izni verdi.
…size son olarak şunu söylemeliyim ki özel izin almadan
şehrin surlarının bir karan’dan (onların ölçü birimince bir buçuk mil) fazla
uzağına gidemezsiniz.
…bu kadar uzak bir memleketin halkının nasıl olup da hak
dinini benimseyebileceğinin kafamızı karıştırdığını söyledik.
Kurtarıcımız İsa’nın göğe yükselişinden yaklaşık yirmi yıl
geçmişti; bulutlu ve sakin bir geceydi.
…denizden göğe doğru yükselen, keskin olmayan, ama bir direk
ya da silindir şeklinde büyük bir ışık sütunu
…ışık sütununun gövdesinden çok daha parlak ve göz
kamaştırıcı, nurdan bir haç görünüyordu.
…botların birinde de Süleyman’ın Evi Vakfı’nın bilgelerinden
biri varmış.
…bu zat, bir süre bu ışık sütununa ve üzerindeki parlak haça
tüm yüreğiyle ve tüm dikkatiyle baktıktan sonra (…) dua etmiş…
Duasını bitirdiği anda (…) kayığın sakin ve sessiz bir
biçimde ışığa doğru yaklaşmasını istedi.
…nurdan haç dağıldı, yıldızlı bir gökkubbe içine
atılmışçasına boşluğa saçıldı. Bu görüntü de bir süre sonra yok olarak, yerini
sedirden küçük bir kutuya veya sandığa benzer bir şeye bıraktı.
…sandığın kapağı kendiliğinden açıldı ve içinde, güzelce bir
parşömen üzerine yazılmış ve Hint kumaşlarına sarılı bir kitap ve bir mektup
olduğunu gördü.
Eski Ahit, Yeni Ahit ve Apokalips gibi dinimizin kutsal
eserleri
Mektupta ise şunlar yazılıydı:
‘Ulu Tanrı’nın hizmetkârı ve Yüce İsa’nın havarisi olan ben
Bartholomeus, görkemli görüntüsüyle gözümün önüne gelen bir melekten, bu
sandığı denizin dalgalarına atma emrini aldım…
…nasıl oluyor da sizden bu kadar uzakta olan medeniyetlerin
dilleri, kitapları ve yaptıkları hakkında bu kadar bilgi sahibi
olabiliyorsunuz, bunu bir türlü anlamıyoruz.
…bundan neredeyse üç bin yıl, hatta daha da önce dünyanın
denizcilikle keşfedilen alanı, özellikle de uzak bölgelerin keşfedilen alanı,
bugün bilinen alanlarından çok daha genişti.
…hakikat şudur ki bundan çok yıllar önce insanlar,
denizcilikte ve keşifte bugünkünden çok daha ileri durumdaydılar.
…şimdi Amerika dediğiniz büyük Atlantis’in o zaman büyük
büyük gemileri vardı.
Bu adada, 1900 yıl önce, anısı önünde halen saygıyla
eğildiğimiz bir kral hüküm sürerdi.
Adı Süleyman olan bu kralı memleketimizin kanun koyucusu
olarak görür, ona büyük saygı duyarız.
“Süleyman’ın Evi”
Bu vakıf, Tanrı’nın eserleri ve yarattıkları üzerinde
çalışma yürütme amacını taşımaktadır.
Sürekli olarak görmeye ve bağ kurmaya değer şeylerle
karşılaşıyorduk.
Tirsan / aile reisi / ziyafet…
Jaobin isminde biriyle tanıştım. Kendisi Yahudi’ydi ve
sünnetliydi.
…bu halk arasında ne randevu evleri, ne ahlaksızlık
barındıran yerler ne de benzerleri vardır.
İnsanlar bu tür arzularını kötü yollardan giderme fırsatını
elde ettikleri zaman evlilik kurumu varlık nedenini yitirmiş demektir.
Erkek erkeğe ilişkiye hiç girmezler, buna karşın aynı cins arasındaki
dostluklar o kadar içten ve sağlam dostluklardır ki! Dünyada bir eşine daha
rastlayamazsınız.
(doğal kaynakların kullanımı, teknik olanaklar hakkında
devam ediyor anlatı)
Anlattıklarımdan da çıkarabileceğiniz gibi, ülkemizde her
alanda çok büyük ilerlemeler kaydetmiş olan bizler için her şeyi süsleyip
püsleyip hile yapmak işten bile değildir, ancak herhangi bir kişi, doğal bir
eseri veya doğal bir şeyi abartılmış, şişirilmiş veya daha süslü göstererek
insanları aldatırsa maddi ve manevi cezaya çarptırılır.
Başka halklar da faydalanabilsin diye sana verdiğim bu
bilgileri dilediğince yayabilirsin.
…
Türkçeleştiren: Cenk Saraçoğlu
Bordo-Siyah Yayınları
ISTER AGLAT ISTER GULDUR ISTER YASAT ISTER OLDUR
YanıtlaSilASIKPASA SANA KULDUR KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS
KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS
CANA CEFA KIL YA VEFA
KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS
YA DERD GONDER YA DA DEVA
KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS
HOSTUR BANA SENDEN GELEN
YA HILAT-U YAHUT KEFEN
YA TAZE GUL YAHUT DIKEN
KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS
EY PADISAH-I LEMYEZEL
ZAT-I EBED HAYY-I EZEL
EY LUTFU BOL KAHRI GUZEL
KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS
Buldu hep derdine dermanini canlar bu gece
YanıtlaSil