13 Aralık 2019 Cuma

Yeni Atlantis


Francis Bacon - Yeni Atlantis

Tam bir yıl kaldığımız Peru’dan ayrılarak, Pasifik Okyanusu üzerinden Çin’e ve
Japonya’ya doğru yelken açtık.

Artık dünyanın uçsuz bucaksız sularının ortasında aç ve susuz kalmıştık.

…karanın var olduğunu umut ettiğimiz tarafa doğru bütün gece yol aldık.
…kentin güzel bir limanına girmiştik.

Tam karaya çıkmaya hazırlanıyorduk ki limanda eli değnekli bir grup insan gördük.
…içinde yedi sekiz kişinin bulunduğu bir sandal bize doğru gelmeye başladı.

Karaya çıkmayın, hiçbiriniz karaya çıkmasın, size kalmanız için daha uzun bir süre verilmediği takdirde on altı gün içinde bu sahili terk edin

Karaya çıkmamıza izin verilmemesi ve daha karaya yanaşır yanaşmaz geri dönmemiz konusunda uyarılmamız bizi son derece hayal kırıklığına uğratmıştı.

“Hıristiyan mısınız?” diye sordu.
“Evet Hıristiyanız,” cevabını verdik.
…son kırk gün içinde haklı veya haksız yere kan dökmediğinize İsa’nın başı üzerine yemin ederseniz, karaya çıkmanıza izin verebiliriz,” dedi.

…içimizden altı kişi onunla beraber karaya çıktı.

…bizim için hazırlanmış on dokuz odayı teker teker gösterdi.
…ona yirmi altın para uzattıksa da o güldü ve sadece, “Bu da ne? İki defa ücret almayacağım ya!” diyerek yanımızdan ayrıldı.

…bizler, buraya dindar ve insancıl bir Hıristiyan halka mensup insanlar olarak geldik. Bu yüzden, bu memleketin halkında ahlaksız veya değersiz insanlar izlenimi bırakmayalım.

Adam bize dönerek şunları söyledi: “Ben bu yabancılar evinin müdürlüğünü yürütüyorum…
Devletimiz, size bu topraklarda altı hafta kalma izni verdi.
…size son olarak şunu söylemeliyim ki özel izin almadan şehrin surlarının bir karan’dan (onların ölçü birimince bir buçuk mil) fazla uzağına gidemezsiniz.

…bu kadar uzak bir memleketin halkının nasıl olup da hak dinini benimseyebileceğinin kafamızı karıştırdığını söyledik.

Kurtarıcımız İsa’nın göğe yükselişinden yaklaşık yirmi yıl geçmişti; bulutlu ve sakin bir geceydi.
…denizden göğe doğru yükselen, keskin olmayan, ama bir direk ya da silindir şeklinde büyük bir ışık sütunu
…ışık sütununun gövdesinden çok daha parlak ve göz kamaştırıcı, nurdan bir haç görünüyordu.
…botların birinde de Süleyman’ın Evi Vakfı’nın bilgelerinden biri varmış.
…bu zat, bir süre bu ışık sütununa ve üzerindeki parlak haça tüm yüreğiyle ve tüm dikkatiyle baktıktan sonra (…) dua etmiş…

Duasını bitirdiği anda (…) kayığın sakin ve sessiz bir biçimde ışığa doğru yaklaşmasını istedi.

…nurdan haç dağıldı, yıldızlı bir gökkubbe içine atılmışçasına boşluğa saçıldı. Bu görüntü de bir süre sonra yok olarak, yerini sedirden küçük bir kutuya veya sandığa benzer bir şeye bıraktı.
…sandığın kapağı kendiliğinden açıldı ve içinde, güzelce bir parşömen üzerine yazılmış ve Hint kumaşlarına sarılı bir kitap ve bir mektup olduğunu gördü.
Eski Ahit, Yeni Ahit ve Apokalips gibi dinimizin kutsal eserleri
Mektupta ise şunlar yazılıydı:
‘Ulu Tanrı’nın hizmetkârı ve Yüce İsa’nın havarisi olan ben Bartholomeus, görkemli görüntüsüyle gözümün önüne gelen bir melekten, bu sandığı denizin dalgalarına atma emrini aldım…

…nasıl oluyor da sizden bu kadar uzakta olan medeniyetlerin dilleri, kitapları ve yaptıkları hakkında bu kadar bilgi sahibi olabiliyorsunuz, bunu bir türlü anlamıyoruz.

…bundan neredeyse üç bin yıl, hatta daha da önce dünyanın denizcilikle keşfedilen alanı, özellikle de uzak bölgelerin keşfedilen alanı, bugün bilinen alanlarından çok daha genişti.
…hakikat şudur ki bundan çok yıllar önce insanlar, denizcilikte ve keşifte bugünkünden çok daha ileri durumdaydılar.
…şimdi Amerika dediğiniz büyük Atlantis’in o zaman büyük büyük gemileri vardı.

Bu adada, 1900 yıl önce, anısı önünde halen saygıyla eğildiğimiz bir kral hüküm sürerdi.
Adı Süleyman olan bu kralı memleketimizin kanun koyucusu olarak görür, ona büyük saygı duyarız.

“Süleyman’ın Evi”
Bu vakıf, Tanrı’nın eserleri ve yarattıkları üzerinde çalışma yürütme amacını taşımaktadır.

Sürekli olarak görmeye ve bağ kurmaya değer şeylerle karşılaşıyorduk.

Tirsan / aile reisi / ziyafet…

Jaobin isminde biriyle tanıştım. Kendisi Yahudi’ydi ve sünnetliydi.

…bu halk arasında ne randevu evleri, ne ahlaksızlık barındıran yerler ne de benzerleri vardır.
İnsanlar bu tür arzularını kötü yollardan giderme fırsatını elde ettikleri zaman evlilik kurumu varlık nedenini yitirmiş demektir.
Erkek erkeğe ilişkiye hiç girmezler, buna karşın aynı cins arasındaki dostluklar o kadar içten ve sağlam dostluklardır ki! Dünyada bir eşine daha rastlayamazsınız.

(doğal kaynakların kullanımı, teknik olanaklar hakkında devam ediyor anlatı)

Anlattıklarımdan da çıkarabileceğiniz gibi, ülkemizde her alanda çok büyük ilerlemeler kaydetmiş olan bizler için her şeyi süsleyip püsleyip hile yapmak işten bile değildir, ancak herhangi bir kişi, doğal bir eseri veya doğal bir şeyi abartılmış, şişirilmiş veya daha süslü göstererek insanları aldatırsa maddi ve manevi cezaya çarptırılır.

Başka halklar da faydalanabilsin diye sana verdiğim bu bilgileri dilediğince yayabilirsin.

Türkçeleştiren: Cenk Saraçoğlu
Bordo-Siyah Yayınları


2 yorum:

  1. ISTER AGLAT ISTER GULDUR ISTER YASAT ISTER OLDUR
    ASIKPASA SANA KULDUR KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS
    KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS

    CANA CEFA KIL YA VEFA
    KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS
    YA DERD GONDER YA DA DEVA
    KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS

    HOSTUR BANA SENDEN GELEN
    YA HILAT-U YAHUT KEFEN
    YA TAZE GUL YAHUT DIKEN
    KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS

    EY PADISAH-I LEMYEZEL
    ZAT-I EBED HAYY-I EZEL
    EY LUTFU BOL KAHRI GUZEL
    KAHRIN DA HOS LUTFUN DA HOS

    YanıtlaSil
  2. Buldu hep derdine dermanini canlar bu gece

    YanıtlaSil