Anatolya Efsaneleri
Tolkien’in dünyaca ünlü romanı Yüzüklerin Efendisi’nin dilimize kazandırılmasından sonra fantastik edebiyata gösterilen ilgi ülkemizde de artarak devam etti. Serhan Vural’ın yazdığı Anatolya Efsaneleri adlı roman bu türün dilimizde yazılmış başarılı bir örneği.
Serhan Vural’ın kurguladığı hayali dünyada yer alan anakaranın ismidir Anatolya. Tanrıların yönetimi altında binlerce yıl boyunca zulümle yönetilmiş Anatolya toprakları. Baskı altında yaşayan insanlar Tolya Hatun’un liderliğinde, tanrıların zorbalıklarına isyan ederler. İnsanların Ak Ana dedikleri Tolya Hatun, tanrıların kanunları olan kadim töreyi yıkıp yerine yeni töreyi kurarak Anatolya’ya huzuru getirir.
Anatolya topraklarındaki bu huzur ortamı, dindar bir topluluk olan Alacakaranlık Kardeşliği tarafından tehdit altına girer. Romanın atmosferi Alacakaranlık Kardeşliği’nin Anatolya’yı ele geçirme planları etrafında şekillenmeye başlar. Anatolya’nın en büyük imparatorluğunu ele geçiren Alacakaranlık Kardeşliği, ölümcül bir hastalık olan ateş vebasını iyileştiren bir ilaçla insanların karşısına çıkarlar. Ak su adlı bu ilacı içen insanlar hastalıktan kurtuluyorlar ancak ilacın asıl etkisi, içen insanları köleleştiriyor olmasıdır. İnsanların hastalık karşısındaki çaresizliklerinden faydalanan Alacakaranlık Kardeşliği, ilacı içen insanları kendilerine köle yaparlar. Ak suyu içmek istemeyen insanları ise öldürerek ilerlemeye devam ederler. Alacakaranlık Kardeşliği, bütün insanları köleleştirerek kadim töreyi geri getirip, yeniden tanrıların hakimiyetini kurmayı amaçlamaktadır.
Romanın renkli karakterlerinden olan Sahire Peri Hatun, büyü yapabilen bir sahire olarak karşımıza çıkar. Alacakaranlık Kardeşliği, Unutulmuş Diyar’ı ele geçirmeden önce yaklaşmakta olan tehlikeye karşı, oradaki insanları uyarmak için yola koyulur. Sahirenin diğer bir amacı da, yıllardır görmediği, Unutulmuş Diyarda olduğunu öğrendiği kardeşini bulmaktır.
Unutulmuş Diyar’daki küçük bir kasabada yaşayan Serkis romanın asıl kahramanıdır. Aklı ve sağduyusu dışında hiçbir şeye inanmayan Serkis, Anatolya Efsaneleri’nin renkli ve eğlenceli yüzüdür. Serkis’in annesi ise bir cadıdır. Annesinin cadı olması Serkis’e insanüstü güçler kazandırmıştır. Serkis’in bir roya (cadı oğlu) olduğu herkesten saklanan bir sırdır. Çünkü binlerce yıldır bir roya dünyaya gelmemiştir.
Alacakaranlık Kardeşliği Serkis’in yaşadığı kasabaya gelir. Kasaba halkını bir meydana toplayıp ak suyu içmeleri için konuşma yapmaya başlarlar. Serkis de dinleyenler arasındadır. Sahire Peri Hatun’da aynı zamanda kasabaya gelir. Alacakaranlık Kardeşliği’nin vaazı devam ederken Serkis öne çıkar ve kendisine uzatılan suyu içer.
Alacakaranlık Kardeşliği’nin Anatolya’nın tamamına hakim olma çabaları ve onların hain planlarına karşı çıkan bir gurup kahramanın mücadelesi etrafında romanın çatısı kuruluyor. Cadı oğlu olan roya hakkındaki kehanetler, Alacakaranlık Kerdeşliği’ne karşı mücadele eden kahramanlarımızı Yazgı Tacı’nı bulmaya sevk eder. Anatolya Efsaneleri’nin düğüm noktası olan Yazgı Tacı, Serkis’in peşine düşen Hünkârkatili ve Sahire Peri’nin Serkis’e olan aşkı, romanın alt metinlerini oluşturuyor.
Piyasada birçok fantastik kitap var hepsinde de kral, lord, düşes ve prenses gibi tiplemeler var. Türk yazarların yazdıklarına baktığımızda da durum pek değişmiyor. Türk yazarların yazdığı fantastik kurgularda da çoğunlukla yabancı kökenli isimleri tercih ediyor. Kilişeleşmiş romanlara özenerek yazılan, orijinallerinin basit birer kopyası olarak algılanan kitaplar okurların ilgisinden de uzak kalıyor. Serhan Vural, romanında bu konuya dikkat etmiş. Anatolya Efsaneleri’nde Türk ve doğu kültüründen izler görmek mümkün. Unvanlar ve kullanılan isimlerin çoğunluğu Türkçe. Tanrıların isimleri ve romandaki bazı yaratıkların isimleri Türk mitolojisinden, Türk efsanelerinden alınmış; Ak Ana, Kara'Han, Mergen, Kızagan vb.
Anatolya Efsaneleri
Gümüş Roya ve Yazgı Tacı
Serhan Vural, Cinius Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder