Ian McEwan – Masumiyet
Ya da Özel İlişki
Karakterler
Berlin Tüneli ya da “Altın Operasyon”, CIA ile MI6’nın ortak projesiydi.
Operasyon Nisan 1956’da sona ermişti.
McEwan’ın baş karakteri 25 yaşındaki Leonard, operasyonda görevli bir MI6 ajanıdır.
Leonard’ın sevgilisi Maria’nın kaldığı apartmanda yaşayan George Blake, operasyonu Sovyet subaylarına ihbar eden kişi olarak tarihte yerini almış bir başka karakterdir.
(Notlar)
Toplantıyı yöneten Teğmen Lofting’di.
Sorun Amerikalılar. Hiçbir şey bildikleri yok.
Posta Servisi memuru Leonard Marnham.
Leonard’ın dairesi üçüncü kattaydı.
Eckneipe / İçerisi gürültülüydü. Altmış yaşın altıda kimse yoktu.
Glass yaklaşık 1,65 boyunda, Leonard’dan yirmi santim kadar kısaydı.
(Leonard) Kente esas varoluş nedenini kazandıran gizli kaymak tabakasının üyesiydi.
(Glass) “Neva Hotel’e gidiyoruz.”(Leonard ile Maira, burada tanışacaklar.)
Asansör ağır ağır iniyordu.
Barda otuz kırk kişi sessizce içkilerini içiyorlardı.
(Glass anlatıyor) Kızılların satmaya çalıştığı şey sefalet.
Şimdi zorla ihraç ediyorlar. Adamlar mutluluğu asgariye indirmenin yolunu bulmuş yahu!
Hepimiz bütün gün bir arada aynı şeyleri yapardık. Sürüler halinde yaşardık. Bu yüzden de dile gerek yoktu.
Biri tek başına kalmak isteyip de sürüden ayrılırsa ne olur?
Artık diğerlerinde olmayan bir şeyi vardır, bir sırrı vardır, bu da bireyciliğinin, bilincinin başlangıcıdır. Sırrını paylaşmak isterse dili icat etmesi gerekir. (s. 41)
(bir not) “Sevgiler, 89 numaralı masa”
Leonard hayatının değişmek üzere olduğunu düşündü, yanılmıyordu da.
Adı Maria Louise Eckdorf, otuz yaşındaydı. (s. 42)
Oto tamirhanesinde daktilo ve tercüman olarak çalışıyordu.
Otto adında bir eski kocası vardı. (s. 43)
Leonard, günde on beş saat çalışıyordu.
Kışkırtıcı bir hafiflikle öpüştüler.
(Maria) “Gitmeni istiyorum. Evine dönmeni istiyorum.” (s. 87)
Daha yarım saat önce kol kola yürüyorlardı. O noktaya nasıl geri dönecekti?
Onun bir anısı vardı… daha ağırdı. (s. 88)
Leonard ertesi gün işten çıktığında çiçek alıp Maria’ya gitti ama onu bulamadı. (s. 89)
Otto, Maria’nın yüzüne bütün gücünü kullanarak yumruk atmıştı. (s. 118)
(Glass) Leonard ve Maria on yıl önce savaş halinde olan iki ülkenin evledı. Nişanlanmak suretiyle uluslarına kendilerince kendi barışlarını sunuyorlar. (s. 129)
Dolapta biri var. (s. 136)
Adam yerde, oturur pozisyonda, dizleri yukarı çekili uyuyordu. (s. 138)
(Otto, iyice/sarhoş olana kadar içtikten sonra Maria evde değilken onun kaldığı daireye gelir, yatak odasındaki dolaba girip saklanır, tabii daha sonra sızıp uyuyakalır. Nişanlı çiftlerin ilk gecesi böyle bir sürprizle başlayacaklar, sevgililer Otto'yu fark ettikten kısa bir süre sonra Otto kendine gelir/uyanır ve kavga başlar.)
Ben bu domuzla evliydim. (s. 140)
(Maria) Otto’nun ne istediğini söyleyeyim sana.
Otto’yla ilk tanıştığımda iyi bir adamdı.
İlk anda iyi kalpliydi.
Sonra bu iyi kalpliliğin sahiplenme olduğunu anladım.
Kıskanıyordu, sonra beni dövmeye başladı, hikâyeler uydurmaya başladı, ben ve başka erkeklerle ilgili hikâyeler.
Berlin’in yarısının benimle yattığını, diğer yarısının da sırasını beklediğini zannediyordu.
Bu olayı, benimle başka bir erkeği o istiyor. Öfkeleniyor ama istiyor.
Tahrik ediyor bu onu. (s. 141) (McEwan'ın "Solar" isimli romanında da Otto'nun karakteristik saçmalığına/sapıklığına göndermeler var)
Otto’nun yüzünü bütün gücüyle ısırdı.
Kavgadan sonra on dakika boyunca dişlerini fırçalamıştı. Sonra cesedin üstüne bir battaniye örtmüşlerdi. (s. 151)
Hiçbir hata yapmamalıyız.
Birlikte hareket etmeliyiz, demişti Leonard. (s. 162)
Bavullardan birini açtı.
Bir muşamba, kesme bıçağı, bir testere ve bir balta çıkarıp bir kenara koydu. (s. 165)
Maria, marangozluktan anlıyordu. (s. 168)
Maria, açık bavulların başında tahta bir iskemlede oturuyordu. Eski kocasının her bir parçasını kucağına alıyor, sabırla, neredeyse anaç bir özenle sarıyor, yapıştırıyor ve dikkatle diğerlerinin yanına yerleştiriyordu. O anda kafayı paketlemekteydi. İyi bir kadındı, becerikliydi, iyi kalpliydi. (s. 171)
Köpek hırlayıp inlemeye başlamıştı. Bavulun bir köşesini dişlemeye çalışıyordu. (s. 178)
(Leonard, iki bavul dolusu ceset parçasıyla birlikte, operasyonun devam ettiği tünele/karargaha gider)
Asker, bavulun kapağını kaldırdı.
Bu adamlar son derece hassas malzemeyi elliyorlar.
Bu aramanın durdurulmasını istiyorum.
Sen bayağı büyük bir sır taşıyormuşsun meğer yanında. (s. 192/193)
MacNamee, Leonard’ın ne gibi bir malzemeyi ele geçirdiğini öğrenmek için yanıp tutuşarak stadyumdan depoya doğru yola çıkmış olmalıydı. (s. 194)
(bavulu açılıp, ceset parçaları ortaya çıkarsa Leonard ve Maria cinayet suçundan mahkûm olacaklardı, bu kaçınılmazdı. Leonard, bunu önlemek için operasyonla ilgili bilgileri Suvyet subaylarına ihbar eder, böylece Sovyet askerleri tüneli basacak, karargâhtaki subayların bavul açmaya ihtimali ortadan kalkacaktı.)
Nedir elinizdeki?
Elimdeki Sovyet ordusunu ilgilendiriyor.
Schönefelder Chaussee’nin doğu yakasında, Altgleinicke’deki şu mezarlığın hemen kuzeyindeki telefon hatları dinleniyor. Bağlantılar şu hendek boyunca uzanıyor. Bakmaları gereken yeri işaretledim.
Bu … imkansız.
İnanmaları gerekmiyor, gidip bakmaları yeterli. (s. 197)
Tanrım!
Buldular bizi. Bağlantı odasına girdiler. (s. 199)
“Pekala”, dedi MacNamee. “Anlat bakalım”
Boş zamanlarımda bir cihaz imal etmeye giriştim.
Sizi boş yere umutlandırdıysam özür dilerim.
Nelson’un aletinin bir uyarlamasını bulduğunu sandım. (s. 202)
Maria’ya Cumartesi öğleden sonraki uçuşunun ayrıntılarını belirttiği bir kart gönderdi. (s. 210)
Lofting, Leonard’ın kapının yanında duran bavullarını işaret etti. “Çocukların bunları aşağı taşımasını ister misin?”
“Evet,” dedi Leonard, “Çok memnun olurum.” (s. 211)
İşitme cihazları parçaları imal eden küçük bir şirketin sahibi olan Leonard Marnham, Haziran 1987’de tekrar Berlin’e gitti. (s. 217)
Mektubu açıp bir kez daha okudu. (s. 223)
(Maria'nın mektubu) Bob geldi ve birkaç şey sormak istediğini söyledi.
Sonra, bir de baktım, hikâyeyi baştan sona anlatıyorum.
Bob, olayı örtbas etti ve soruşturmadan vazgeçildi. (s. 224/225)
Bob’la … Temmuz 1957’de New York’ta evlendik. (s. 226)
Çeviren: Roza Hakmen
Yapı Kredi Yayınları, Ocak 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder