İlimiz Rize
Rize oldukça dağlık bir bölgedir.
Buna rağmen topraklarının büyük bir kısmı
tarıma elverişlidir.
Dağlarla deniz arasındaki kısım oldukça
yüksektir.
Arazinin meyilli olması sebebiyle
akarsuların akışı hızlı ve düzensizdir. (s. 8)
Dağlık kesimde küçük krater gölleri
oluşmuştur. Turizm açısından bu göller önemlidir.
Rize’de önemli büyük bir ova yoktur. Sadece
akarsuların denize döküldüğü yerlerde küçük ovacıklar görülür. (s. 10)
Yazın çokça esen kuzey rüzgârları Rize’ye
bol yağış getirir. (s. 12)
Rize ilinin adı
1- Rize ismi Rhisos’tan gelir. Pirinç anlamında
Yunanca bir sözcüktür.
2- Dağ eteği manasındaki Rumca “Riza” sözünden
gelir.
3- Osmanlıca bir lügatte “dökülmüş, akmış,
kırıntı” manalarına geldiği yazılıdır. (s. 13)
Bölgenin
Tarihi
MÖ. 3000-2000 Huriler
MÖ. 1200 Kimmerler, onlardan İskitler
bölgeye egemen oldular. Bu iki kavim, kıyı yerleşmeleriyle ilgilenmediler. Bu
nedenle Yunan topraklarından gelen Ionlar, bölgede koloni kurmakta
zorlanmadılar.
MÖ. 670 Miletoslular
MÖ. 550 Persler (s. 14)
MÖ. 331 Büyük İskender
MÖ. 323 Pers - Selevkoslar
MÖ. 281 Pontus
MÖ. 129 Romalılar
MS. 395 Doğu Roma - Bizans
1204 Trabzon Rum İmparatorluğu (s. 15)
1461 Osmanlılar
1817 Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın isyanı
Rize dolayları 1835 yılına kadar zeamet
olarak idare edilmiştir.
1878 Berlin Barışı ile Batum Rusya’ya
bırakılınca Lazistan sancağının merkezi Rize olmuştur.
1916 Rus işgali başladı
1918 İşgal sona erdi, Rize düşmandan
kurtarıldı.
1924’te Rize vilayet oldu.
1933’te yeni kurulan Çoruh vilayetine bağlandı.
1936’da tekrar Rize adıyla il oldu. (s. 17)
Ekonomi
Rize ekonomisi çay tarımına dayalıdır. Çay
dışında kayda değer bir tarım ürünü yoktur.
Çay uzun ömürlü bir bitkidir. Dikildikten
4-5 yıl sonra ürün vermeye başlar. 50 yaşına kadar verim artar, 100 yıllık
ömürden sonra verim azalmaya başlar. (s. 24)
Çay bahçeleri eğimli alanlarda düzenli
setler yapılarak kurulur. Setlerin kurulması, hasat, bakım, gübreleme gibi
işlerin kolaylaşmasını sağlar.
Dikiminden 3 yıl sonra 20 cm yüksekliğe
ulaşan fidanların budaması yapılır. 4. yılında 50 cm’yi aşan sürgünlerin 2,5-3
yapraklı uçları kesilerek ilk ürün alınır. (s. 25)
Rize’de çay tarımı gelişmeden önce mısır,
tahıl ekim alanlarının %90’ının kaplıyordu. Kalan küçük bölümlerde de buğday ve
pirinç ekiliyordu.
İlde genellikle bodur mısır türü ekilir. (s.
30)
Rize’de baklagillerden yalnızca fasulye
yetiştirilmektedir.
Rize’de her aile kendi ihtiyacını karşılamak
üzere sebze eker. Bu nedenle sebzecilik fazla gelişmemiştir. Küçük alanlarda
karalahana, fasulye, kabak ve hıyar az miktarda da domates, biber ve patlıcan
yetiştirilir.
Rize’de çok çeşitli meyve yetiştirilir.
Bunlardan en önemlileri fındık, mandalina ve elmadır. Fındık ve turunçgiller
toplu bahçeler halinde yetiştirilir. Diğer meyve türleri ise mısır ve çay
bahçelerinin içinde dağınık olarak dikilmiştir.
En çok “Rize mandalinası” adıyla anılan ince
kabuklu, çekirdeksiz, sadsuma cinsinden bir mandalina yetiştirilir.
Rize’de hemen her evin bahçesinde armut
yetiştirilir. Genellikle Rus armudu türü yaygındır. (s. 31)
İlin doğal şartları nedeniyle hayvancılık
fazla gelişmemiştir. Mısır üretiminin azalmasıyla birlikte hayvancılık önemini
yitirmiştir.
Özellikle Çamlıhemşin, Kaptanpaşa ve Ortaköy
sığırcılığın önemli olduğu yerlerdir.
Koyun yetiştiren aile sayısı azdır.
Çoğunluğu kılkeçiden oluşan keçi varlığı
hızla azalmaktadır.
Tavukçuluk, aile tavukçuluğu şeklinde
sürdürülmektedir.
Arıcılık özellikle ilin dağ köylerinde
yapılır. Rize’de modern kovan sayısı çok azdır. Anzer adı verilen değişik
çiçeklerden elde edilen bal, İkizdere ilçesinde üretilmektedir. Son derece az
üretildiği için yüksek fiyata satılmaktadır.
Rize genelinde çay üretimi başlıca geçim
kaynağı olduğu için balıkçılıkla yeterince ilgilenilmemektedir.
Balıkçılık, küçük tekneler ve geleneksel
yöntemlerle yapıldığı için verim düşüktür.
Kıyı balıkçılığında en çok avlanan türler
hamsi, istavrit, kefal, palamut, barbunya, zargana ve kalkandır.
İldeki akarsularda alabalık, kayabalığı,
inci kefali gibi türler avlanmaktadır. (s. 34)
Rize dağlarının etekleri sık bitki örtüsü ve
ormanlarla kaplıdır. Ormanları oluşturan ağaç türleri ladin, köknar, sarıçam ve
kayındır.
Rize ormanlarının ağaç serveti ve artım
değerleri ülke ortalamasının çok altındadır. Bunun nedeni ise alanın sarp ve
engebeli olmasıdır. Yaşlanmış ağaçlar, arazi koşulları nedeniyle kesilip
değerlendirilememekte, genç ağaçların güneşten ve besin maddelerinden
yararlanmalarını önlemektedirler. (s. 35)
Sanayi
Rize’de sanayi tarıma dayalıdır ve fazla
gelişmemiştir. Çay işletme sanayinin yanı sıra dokumacılık, orman ürünleri ve
gıda alanında küçük sanayi işletmeleri vardır. Çayın önem kazanmasından sonra
diğer sanayi kolları gerilemiştir. (s. 36)
Çay tarımından sağlanan sermaye birikimi
sanayiden çok ticaret ve inşaat dallarında kullanılmıştır.
Madencilik
İlde zaman zaman işletilmiş olan manganez
yatakları ile pirit, çinko, kurşun damarları ve daha çok taşa toprağa dayalı
sanayinin hammaddesi olan madenler vardır.
Çayeli ilçesinde büyük bir bakır rezervi
tespit edilmiştir. (s. 38)
MTA’nın araştırmalarına göre porselen ve
fayans yapımına en elverişli kaolin Rize’dedir.
Çayeli’nin 1,5 mil açığında deniz dibinde
petrol bulunduğu tespit edilmiştir. (s. 39)
İlin en önemli karayolu bağlantısı Karadeniz
kıyı yoludur.
Rize-İspir yolu, ilin tek güney
bağlantısıdır. (s. 40)
Eğitim
- Kültür
İnsan davranışının büyük bölümü öğrenilmiş
davranışlardır. Eskilerden, başkalarından aldığımız bilgi ve görgülere
kendimizinkileri katarak bizden sonraki nesillere öğretiriz. Öğrenilen bu
bilgi, toplumun kültürünü ortaya koyar. (s. 45)
Rize insanı açık sözlü, hareketli ve ani
düşünceleriyle, doğruluğu ve dostlarına karşı sadakati ile milli kültürümüzde
yerini almıştır.
Ancak çay ürününün hızlı bir gelişme ile
sağladığı büyük ekonomik imkânlar bölge insanının tavır ve davranışlarında bir
değişikliğin meydana gelmesine neden olmuştur. Bazı yöre adetleri unutulmaya
yüz tutmuştur.
Çaycılık ve gurbetçilikle biçimlenen kıyı
hayatından Çayeli ve Pazar ilçeleri farklılık gösterir. Bu ilçelerin köylerinde
yaylacılık geleneği vardır. İç kısımlarda kalan ilçelerde ise tarla tarımı ve
hayvancılık yapılmaktadır.
Çaycılığın gelişmesi (…) şehirleşme sürecini
hızlandırmıştır.
Engebeli arazi nedeniyle köylerde evler çok
dağınık olarak serpilmiştir.
Eskiden köy hayatında önemli bir yeri olan
imece (evratluk) halkın ekonomik gücü arttıkça önemini yitirmekte ve tarihe
karışmaktadır.
Giyim
Kuşam
Rize bezi ve keten dokumalar yöreye hastır.
Ak ipek veya poplinden yapılan içlik gömleklerin yakası omuzdan yana
çekilmektedir. 20. yüzyıl başlarında bu yaka biçimi değişmiş ve önden yakalı
gömlekler yaygınlaşmıştır. Karadeniz’e has olan gömlekle yeleğin bir arada
kullanılması Rize’de de görülür.
Bazı kesimlerde cepken yaygındır. Bele
pamuklu kumaş sarılır. Bu kuşak, ağ kısmı bol, paçaları dar olan zıpkayı bele
tutturmaya yarar. İlin değişik yerlerinde zıpka, kösüklü, kaytanlı gibi adlarla
anılır. Zangal denilen kıl çorap, fortlu çizme ilin geleneksel giysileridir.
Altı ince köseleden çizmelere sabuk denir. (s. 46)
Kadın giyiminde çarşaf kalktıktan sonra
bunun yerini atkı ve peştamal almıştır. Rize geleneksel kadın giyiminde, ham ve
has takım olmak üzere iki tür giyim vardır. Günlük kullanılan ham takım
pamukludan, özel günlerde giyilen has takım ipeklidendir.
Evlenme
Rize’de evlenme daha çok görücü usulüne
dayanır.
Rize’de özellikle köylerde akraba evliliği
de yaygındır.
Evlenme çağındaki erkek istediği kızı doğrudan
veya bir aracı vasıtasıyla anasına bildirir. Kız tarafına eve gelineceği haber
verilir. İki tarafın büyükleri kız evinde toplanırlar. Bu görüşmede kız ve
erkek babası konuşmaz. Erkek tarafından vekil dileklerini açar. Kız tarafı
teklifi uygun görürse, takı, kıyafet ve çeyiz üzerine konuşur. Misafirlere
sofra kurulur. Yemek duasında evliliğin hayırlı olması temenni edilir. Yemek ve
dua söz kesme anlamına gelir. Yemekten sonra silah atılarak damat adayına müjde
verilir.
Nişan töreni pek görülmez.
Söz kesiminden kısa bir süre sonra giysi ve
takımlar için çarşıya çıkılır. Genel olarak yatak odası takımını kız tarafı,
düğün giderlerini erkek tarafı karşılar. Güvey evi tarafından hazırlanan
sandık, düğün evinin haftasında kız evine gönderilir. Sandığın içinde gelin
tacı, beşibirlik, bilezik, yüzük ve benzeri takılar, giysiler, terlik, papuç,
gelinin yakınları için bohçalar bulunur.
Davetiyeler gönderilerek düğün günü
yakınlara duyurulur.
Bu davette lokum adı verilen kurabiye
gönderilmesi yöreye has bir gelenektir.
Düğünden önceki akşam kız evinde kına gecesi
yapılır. Düğün alayı sabah erken saatlerde yola çıkar. Yol boyunca, kemençe,
tulum ve zurna çalınır. Silahlar atılır. Kız evinde yemekler hazırlanır. Gelen
düğün alayı karşılanır. Gelin alınacağı zaman kapıda tulumla, gelin çıkarma
havası, yola çıkıldığında da yol havası çalınır.
Düğün alayı gelini alıp döndüğünde gelin
inmeden güvey çağrılır. Tulum eşliğinde gelinin başı üstünden para ve çerez
serpilir. Oyunlar oynanır, horon tutulur. Atma türküler söylenir. Akşam
namazından sonra gelin ve damadın vekilleri ve iki şahitle birlikte dini nikâh
kıyılır. Düğünden üç gün sonra gelin, damat ve yakınları kız evine yemeğe
çağrılır. Bu davetten sonra erkek evi de kız tarafını davet eder. (s. 47)
Yemekler
Yörenin en karakteristik yemeği muhlama ve
tavalidir.
Rize’de ağıta “sayı” denir. Eski Türklerde
buna “sagu” denirdi.
Yörenin meşhur türküleri:
Bir
Türkü Diyeceğim
Kiremite
Su Düştü
Ayağına
Yemeni
Hey
Rizeli
Ha
Buranın Ekini
Yenge
Kız Şişmanoğlu
Kerez
Çiçek Açıyor
Çayeli’nden
Öteye
Ufacak
Bucağından
Annen
Kurdu Sofrayı
Neren
Ağrır Neren
Pazar
Destanı
Hava
Yağıyor (s. 49)
Rize’de maniye “türki” denir. (s. 50)
Mani atışmalarına yörede atma türki, kesme
türki, karşıberi denir. (s. 51)
Atasözleri
Eşek, eşeğin gerdanını yalar
Deyimler
Aldı beni yürekten: sonucundan kaygı duyulan
Bacak germek: Bir işin olmaması için inat
etmek
Demonu yerinde olmak: İşleri yolunda olmak
Dudaklarından kan patlamak: Çok sıkıntı
çekmek
Fesi kızarmak: Çok utanmak (s. 52)
Bilmece
Bir beyaz sarayda
Oturur sarı gelin (elma kurdu) (s. 53)
Efsane
(Rize’nin ismi ile ilgili efsane)
Yıllar önce yörede güzelliği, zenginliği ve
yardımseverliğiyle halkın sevgisini kazanmış bir kadın yaşamaktadır. Raziye ya
da Roza adlı bu kadın bir gün sevgilisi Ali Reis’i Karadeniz dalgaları arasında
yitirir. O günden sonra yamaçtaki ormana yaptırdığı bir köşkte yalnız yaşamaya
başlar. Gözleri Ali Reis’in yolunu gözlemektedir. Acılarını türkülere döker. Köylüler
de onun bu türküleri ile yasa bürünür. Bir gün Raziye görünmez, türküleri
duyulmaz olur. Köylüler köşke koşar fakat bir türlü Raziye’yi bulamaz. Sadece,
“bütün varımı yoğumu yoksullara dağıtın, gelip buraya ev bark kurun, beni de
aranızda yaşatın” yazılı notu bulurlar.
Kısa sürede köşkün çevresinde bir kent
kurulur, adına da Raziye ya da Roza denir. Bu ad zamanla Rize’ye dönüşür. Rize’nin
ardı arkası kesilmeyen yağmurları Raziye’nin gözyaşlarıdır.
---
Özgül Yayınları
Isparta (1982)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder