29 Eylül 2017 Cuma

Orhan Özgüner - Köyde Mimari Doğu Karadeniz

Orhan Özgüner - Köyde Mimari Doğu Karadeniz

Köy evi dönüp dolaşıp neticede bir sosyal düzenin en iyi yansıtıcısı olarak kabul edilmiş…

…bölgede tarihin seyrinden ötürü Selçuklu eseri yoktur, Trabzon hariç diğer illerde birkaç kale dışında kayda değer Osmanlı eserine de pek rastlanmaz. Kahve, dükkân, han gibi yapı türlerinin plan yönünden bir özellikleri yoktur.
Camilere gelince: bunların mimari yönden herhangi bir katkıları yoktur (…) bu camiler hâlâ eski Bizans mimarisi etkisinde yapılmış… (s. 5)

Her yerde her devirde ve bilhassa Türk kültüründe konut, mimarlar için esas konu olmuştur. Mimarların ev, sosyoloğun aile üzerine eğilmeleri aynı anlamdadır, aynı derinliktedir.

Serender ayrı bir yapı olmasına rağmen aslında evin bir parçasıdır ve onun yanında anlam kazanır.

Batı Anadolu’nun güneş ve denizine karşılık Doğu Anadolu’nun dağları var. Fakat dağ ve kış sporlarının gelişmesi için ekonomik problemlerin çözümü yeterli değil, belirli bir kültür düzeyinin de aşılmış olması lazım. (s. 6)

Doğu Karadeniz daha çok Ordu ile Artvin arasındaki bölgeyi kapsamaktadır. (s. 13)

Yaylalar ve odalar isimlerini bulundukları mevkiden veya ait oldukları köy ve köylülerden alırlar. (s. 14)

Doğu Karadeniz’e has yerleşme tarzı dağınık yerleşmedir. Bir köyün evleri arasında bazen bir iki kilometre mesafe olabilir. (s. 16)

Samsun tarafları hariç Doğu Karadeniz engebelidir (…) düzlükler azdır.

Doğu Karadeniz’de köylü tarlasının başında olmayı başka bir deyimle çalıştığı yerde yatmayı tercih eder.
…her evde ve herkeste bir silah olduğunu söylemek hiç de mübalağa olmayacaktır. (s. 18)

Meydan, cami ve kahvehane dağınık yerleşmiş evlerinden kalkıp gelen erkeklerin boş zamanlarını kıymetlendirdikleri ve her türlü konuyu tartıştıkları toplantı mahalleridir.

Düğün, bayram gibi olaylar bir yana bırakılırsa ve yukarıda saydığımız toplanma mahallerine kadın gidemeyeceğine göre, geriye Pazar yerleri kalıyor.
Pazar yerlerinde köylü kadınların çokluğu göze çarpar. (s. 20)

Malzeme, Yapım
Ahşap malzemesinin zenginliği ve kullanılışı sadece yapıda değil fakat köprülerde, irili ufaklı teknelerin yapımında, iç mimaride ve el sanatlarında da gözükmektedir.

Ahşap çeşitleri arasında kestane ilk sırayı işgal ediyor. Yağmura, rutubete karşı dayanıklı, kolay kolay alev almaz ve kurt işlemeyecek kadar serttir. Ancak, kestane pahalıdır ve zamanla kararmaktadır.
…ceviz, mobilya yapımında ve bilhassa sandık yapımında kullanılmaktadır.
Kızılağaç bilhassa kabuğu ile birlikte kullanıldığında suya karşı son derece dayanıklıdır.
Pelit, çam, köknar ise kestanenin temin edilemediği yerlerde onu yerini almaktadır.

Bölgede taş yer yer bulunmakta ise de daima ikinci derecede bir yapı malzemesidir. (s. 22)

Taşıyıcı olarak taş, daha çok Giresun ve Trabzon yörelerinde gözükmektedir. Taşıyıcı olarak kerpiç Samsun’un iç taraflarındaki bazı köyler hariç hiç kullanılmamaktadır. Taşıyıcı olarak tuğla yine sadece Samsun’un bazı köylerinde gözükmektedir. Diğer bölgelerde yok denecek kadar azdır.

Bilhassa ucuzluğundan ve taşıma kolaylığından ötürü briket son zamanlarda pek revaçtadır. (s. 23)

Evlerin çatıları çoğunlukla meyillidir. Yağmur ve karın yanı sıra çatı konstrüksiyonunun ahşap olması meyilli sağlamaktadır.
Örtü malzemesi, levha halinde tahta veya alaturka kiremittir. Köknar, ladin, veya meşe olursa bir santimetreye kadar, kestane olursa iki santimetreye kadar kalınlıktaki tahtalardan bindirme usulü ile yapılan çatı örtüsüne hartama denilmektedir. Hartamanın kalınına yarma denilmektedir. Yusufeli, Ardanuç, Şavşat gibi Artvin ilçelerinde aynı tarz örtü için pedavra tabiri kullanılmaktadır. (s. 24)

…hafif konstrüksiyonlar için çit, teminin temini gayet kolay bir yapı örgüsüdür. Merek, çöten gibi depo vazifesi gören küçük yapılarda, bilhassa havalandırmanın gerekli olduğu yerlerde kullanılır. Yörede sergen denen örgüyle yapılan pano konstrüksiyonlara Dedeli, Ören, Güce, Ordu’nun köyleri ve Çarşamba ovasında rastlanmaktadır. (s. 26)

Çatma dikmeler ile çepeçevre taban kirişi üzerine oturtulmaktadır. Köşelerde geçme detayı için kare kesitler tercih edilir. Bu dikmeler ufkî veya çapraz parçalar ile birbirine başlanır. Ufkî bağlantı yapıldığı takdirde ortaya kare şeklinde göz göz bir desen çıkar. Buna göz dolması denir. Bağlantılar çapraz olduğu takdirde üçgen şekiller ortaya çıkar buna da muskalı deniyor. (s. 28)

Karkas çatmada dikmeler yaklaşık 80 cm aralıklarla taban kirişi üzerine oturtulmaktadır. Köşeler daima yan çalmalarla takviye edilir. Çatmada dikmeler sık konulduğu zaman kesitler narin ve dolgu malzemesi azdır; karkasta kesitler daha kabadır ve dolgu malzemesi fazladır. (s. 31)

Ahşap yığma; 2 ila 5 cm kalınlıktaki tahtaların veya kütüklerin köşelerde birbirleri üzerine kurt boğazı geçme ile bindirilmeleri suretiyle yapılan duvar örgüsüdür. Tahta yığma Trabzon’dan doğuya doğru taraba tabir edilmektedir. Taraba esasen yığma, dolma, kanat anlamına gelir. (s. 32)

Tamamen çivisiz veya az çivi kullanılarak yapılan tahta yığma ve dolma binalar sökülerek başka bir yerde tekrar kurulabilmektedir. (s. 35)

Dağ köylerinde evler daima meyilde kurulmak zorunluluğundadır. Çatıdan gelecek yağmur ve kar sularının temele gitmemesi için bayır yukarı kısma bakan çatı sadece iki yana meyilli yapılır ve sular yanlara verilir.
Meyilde yapılan evlerin çatıları semer veya üç omuzdur. Serenderler genellikle semer çatıdır. (s. 37)

Çok basit köy evlerinde baca yapılmamaktadır, yanan ateşin dumanı çatı arasında bulacağı boşluklardan çıkar. Bu yüzden tahtalar isten kararır. (s. 38)

Ev ve Çevresi
Muhtelif fonksiyonlar için yardımcı binalar evin yanı sıra inşa edilir. Serender, dam, çöten, merek, meydan odası, ocak, vagon gibi irili ufaklı yapılar evin etrafında kullanıştaki kolaylığa ve araziye uyarak sıralanır.
Bodrum katı ahır, tavan arası samanlık olarak kullanılsa bile evin dışında yardımcı bir iki dam yapılır.
Evin yönlendirilmesine manzara ve güneşten çok arazinin meyli tesir eder. (s. 42)

Serin, havadar yer manasına gelen serender adlında fındık ve mısır gibi ürünlerin saklandığı, muhafaza edildiği ambardır. En güzel örnekleri Trabzon, Rize ve Artvin’de görülür. Giresun’dan Samsun’a doğru yerini merek, çöten ve çit alır. (s. 50)

Bir ev yapan usta yeni ve değişik bir plan çizmeyi düşünmez, iç düzen asırlardır denenmiş ve mükemmelleştirilmiş bir şema üzerine kurulur. (s. 59)

Doğu Karadeniz’de bütün köy evleri birinde hayat, diğerinde ise salon esas olmak üzere iki ana şema üzerine düzenlenmektedir.
Hayat, bir şehrin meydanı gibi ev halkını bir araya getirir, eve girilince karşılanan ilk kapalı mekân burasıdır. Ocak buradadır, pişirme ve yemek ve bunlara bağlı ambar, kiler gibi depolar buraya açılır. Evin diğer kısımlarına gitmek için hayattan geçilir. Bütün aile sofra etrafında burada toplanır. (s. 60)

Dış çardak umumiyetle kış rüzgârının, salon ise serin yaz rüzgârının estiği yöne dönüktür. Mutfak ayrı bir mekân olmakla beraber yazın salonda da yemek yenir, oturulur ev işleri görülür. İlave dilen üçüncü oda misafir oturma ve yatma odası olarak kullanılabilir. Üç oda ve bir salon Giresun, Ordu ve Samsun köylerinde daima rastlanan bir plandır. (s. 70)

Trabzon’dan itibaren Samsun’a kadar olan bölgede çatı tepe noktalarında ışık ve havalandırma için güvercinlik tabir edilen bir pencere vardır. (s. 71)

El Sanatları
Doğu Karadeniz’de, örneğin Kayseri ve çevrelerinde dokunan kilim ve halıların şöhretinde geniş halıcılık yoktur. Köylü sadece kendisinin veya akrabalarının kullanacağı dastar, şal ve bezlerin bir ticaret malı olabileceğini takdir edemez…

…köylünün her yaptığı güzel değildir ve işe yaramaz. Aranılan, hoş, enteresan, değişiklikten ziyade, katıksız fonksiyonel güzel olmalıdır. Köylüden alınacak eşya şehirde aynı veya değişik gayeler ile de kullanılabilir. İçinde çökelek, mısır ekmeği taşınan çenti, şehirde bir kız öğrencinin çantası olabilir. (s. 76) Bir dastar otel ve öğrenci yurtlarında döşemeye serilebilir.

Dokumacılık dendiği zaman köylünün aklına hemen halıcılık gelir, çünkü dastarı şalı, peştamalı dokumadan saymazlar. (s. 77)

Dastar bir nevi kilimdir, koyun yününden renkli olarak ve bilhassa Giresun, Ordu ve Çarşamba’ya kadar olan bölgede yer yer dokunur.
…bitmişi kabaca 1,20x2,40 ebadındadır. Hafiftir, kolayca bir yerden bir yere taşınabilir ve silkelenebilir… (s. 78)


Şal: büyüklüğü dastar gibidir ve Samsun’un iç köylerinde Çivril ve Kavak’ta dokunur.

Giresun, Ordu ve Çarşamba’ya kadar olan bölgede dokunan çoban çantası çenti, fakir torbası camadan ve at sırtında bakliyat naklinde kullanılan çuvalı ilave edebiliriz. Çenti camadan ve çuval renk ve desen bakımından düz çizgili dastara çok yakındır. (s. 78)

Gerek Trabzon gerekse Rize’deki dokuma tezgâhları için yeni nakışlar ve yeni kullanma sahaları bulmak lazımdır. Sofra örtüsü peşkir, peçete, perde, döşemelik gibi çeşitler iyi bir örgütleme ile canlandırılabilir. (s. 79)

Tabaka tabaka yontulmuş fındık dalları, kurutulmuş mısır püskülleri ve sarmaşık ile sepet ve sandalye örülmektedir. Köylünün hareket noktası daima fonksiyondur ve sepetler de görecekleri vazifeye göre şekillenirler.
Sepetler arasında en güzeli Trabzon garnalıdır. Kola takılarak taşındığı için orta kısmında bir boğum yapar, bu boğum bel hizasında kalçaya hafifçe yaslanır, böylece sepetin şekli yürüyüş ritmine uyar. (s. 80)

Örgü malzemeleri arasında en güzeli daha çok Artvin dağ köylerinden getirilen sarmaşık tabir edilen bir nevi köktür. Az da olsa renk karıştırılarak örgüye muhtelif desenler verilir.
Çocuklar, büyükler, ihtiyarlar ve kahvehaneler için farklı nispetlerde iskemle ve sandalye yapılır.
Pazarlarda daha çok iskemle satılır.
Trabzon tarafında dikdörtgen Artvin ve Rize’de ise daha çok kare şeklinde olanlar yapılmaktadır. (s. 81)

---
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Yayın No: 13
Ankara, 1970


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder