29 Eylül 2017 Cuma

Rize'de El Sanatları

Rize'de El Sanatları

Kendir Dokumacılığı
…el sanatları ürünlerine her zaman talep olacaktır.
Evliya Çelebi ve Kâtip Çelebi’nin bahsettikleri forotiko, önemini 1950-1960 yıllarına kadar korumuş, Rize’den top top ihraç edilen kendir dokuma artık tarihe kavuşmuştur.
…bu dokumacılık (…) makinesel gelişmeye yenilmiştir.
…kendir Rize’nin en verimsiz arazisinde yetişebildiği halde forotiko dokumacılığının yeniden yaygınlaştırılması için ilgi gösteren olmamıştır.

Forotiko Dokumanın Evreleri
1-    Genellikle Nisan mayıs aylarında ekilen tohumlar 5 ay sonra (Ağustos, Eylül aylarında) olgunluğa erer. Kendir bitkisinin boyu 1,5-3 m arasında değişir. Olgunlaşan kendir bitkileri koparılır. Tohumluk olarak bırakılan (kuvel) olgunlaşması için bir müddet daha koparılmadan saklanırdı.
2-    Kendir bitkisinin kökleri kesilir. Dal, yaprak ve başları temizlenerek açık havada serilir. Güneş ve yağmura maruz kalan bitkinin liflerinin odunsu kısmından ayrılması sağlanır.
3-    Kendirler elle kırılarak lifleri ayrılır. Kol kalınlığındaki life bağ, 40 adet bağa da yumak denir.
4-    Kendir yumakları tokmakla alt üst çevrilerek dövme usulü ile liflerin ayrılarak ince tanecikler haline gelmesi sağlanır.
5-    Dövülmüş yumaklar kofta ile kesilerek (uskuli) küçük yumaklar haline getirilir.
6-    Küçük yumaklar önce vuçi ile sonra ince odun tarakla taranarak iyisi (ros), kötüsü (ifale) ayrılır.
7-    Ros ve ifale lifler roçeye sarılır. Üstüne rokaat bağlanır. Roçe bir değneğin başına konur, değnek beldeki kuşağa sokulur. Yığ ve elle işlenerek iplik haline getirilir.
8-    İplikler kelepçeye çözülerek iplik yumağı (şina) haline getirilir.
9-    Şinalar kazana atılarak odun külü ve kaynar sudan yapılan kül suyu ile ağartılır.
10- Ağartılan şinalar kendir lif vermesin diye 12 saat kadar mısır unundan yapılan hamurda bekletilir.
11- Hamurdan çıkarılan iplikler yıkanır. Yıkanan iplikler anemiraya sarılarak sağra yardımı ile kalam ve masuralara sarılır.
12- Kalama sarılan iplikler forotiko tezgâhına ros olarak sergilenir.
13- Masuraya sarılan iplikle makoç haline konur. Tezgâha konan tek, çift ros ipliklerin arasında makoç bir sağa bir sola atılır. Her atıştan sonra atılan iplik tarakla sıkıştırılır. Bu işleme devam edilerek dokuma işi yapılır.
14- Dokunan forotiko bezi çeşitli yöntemlerle ağartılarak kullanılacak hale getirilir.

Forotiko bezi en, 45 cm olacak şekilde dokunur. Şile bezine göre çok daha kaliteli ve dayanıklıdır.
Bir forotiko gömleği 20-30 yıl giyilebilir. Bu kadar dayanıklı bezin bir benzeri yoktur. Bütün bezler yıkandıkça solarken forotiko yıkandıkça beyazlar.
Sağlık yönünden; gözenekli yapısıyla vücudun hava almasını sağlar.
Usta bir forotiko dokumacısı günde iki donluk yani 40 bitemi (pitemi) dokuyabilir. Bunun yaklaşık uzunluğu 40x45 = 1800 cm’dir.
Forotiko iç giysi, gömlek, sargı, boyama ile şalvar, dolaylık, peşkir ve çarşaf olarak kullanılabilir.
Mustafa Karadağ - İkizdere

Ek
1817’de Rize’ye gelen bir seyyahın notlarından:
Rize’de güzel limon ve portakal bahçeleri vardır. Burada yetişen ince ve çok iyi cins kenevir de her yerde tanınmıştır.
Kendir bezi dokumalarda çözgü kendir veya tire ipliği olur. Atkı ipliği tire, kendir veya ipek olabilir.
Forotiko tezgâhında dokunan kendir bezi peşkirler başa sarılır veya ev havlusu olarak kullanılırdı. Peşkire mahalli dilde yoluk denirdi. Peşkir dokuması Rize’nin Kalkandere ve Güneysu ilçelerinde bilinmektedir.
Peşkir dokunurken nakışlanır, kilim dokuma tekniği ile peşkire renk verilir ve motifler çıkarılır.
Her genç kızın çeyizinde 40 ila 120 arasında peşkir bulunurdu. Gelin el öpme töreninde erkek tarafı yakınlarına peşkir verirdi.
Kendircilik, kendir ekimi, kendirin kesimi, liflerinin soyulması, taranması safhalarında komşularla birlikte ve yardımlaşma ile yapılırdı.
İmece usulü yapılan işlerde türkü söylemek, bilmece sormak, fıkra anlatmak, horon etmek yapılagelen çeşitli eğlencelerdi.
Kendiri yumuşak hale getirmek için kopali denen değirmende döverlerdi.
Düzgün ve ince iplik eğirme işi ile dokuma işi ustalık isterdi. Forotiko tezgâhını kullanamayan kız beceriksiz sayılırdı.

Rize Bezleri
Tarihi çok eski değildir. II. Dünya Savaşı yıllarında yayılmaya başlamıştır. O yıllarda üç evden birinde el dokuma tezgâhı bulunurdu.
Deseni orijinaldir. Desenler oluşturulurken mahalli motifler kullanılır.
İpliği, sentetik karışmamış merserizedir.
Sıhhat yönünden ter çekici ve serin tutucudur.
Cm2’sinde 18 çözgü 20 atkı ipliği vardır.

1960 yılına kadar Rize’de az da olsa ipekböcekçiliği yapılıyordu. Rize’nin iklimi ipekböcekçiliğine çok elverişlidir.
Orhan Naci Ak

Forotiko Terimleri
Ağrışak (Alamadi): Yığın al kısmına konan madeni ağırlık
Anemira: Kalam yapmada kullanılan araç
Bitemi: Uzunluk ölçüsü birimi. Uzunluğu 45 cm olup sadece en ölçüsü olarak kullanılır
Çul kurunu: Forotiko ağartmada kullanılan sepet benzeri araç
Çifalora: Forotiko tezgâhında ipliklerin takıldığı yer
Halayiça: İplik eğirme yığının üst kısmındaki madeni halka
Hasır: Kendir ipliklerinin daldırılıp bekletildiği, arpa veya mısır unundan yapılan bulamaç
İfale: Sergilenen kendir ipliklerine verilen ad
İstarina: Tezgâh işçisinin oturduğu yer
Kalam: Bobin görevi gören, üzerine kendir ipliği sarılan araç
Kasar: Kendir bitkisini güneş altında bekletmek
Kasarlama: Forotiko bezini ağartma
Kaskarina: Kendir dokuma tezgâhında son düzenek
Kelepçe: İplik sarmaya yarayan haç şeklinde bir araç
Kofte: Kendir liflerini kesmek için kullanılan ağzı kör eğri bıçak
Kulinçap: Mitar taraklarının takıldığı düzenek
Kunzu (Kunçi): Kendirin lifleri alındıktan sonra geriye kalan odunsu kısmı
Kuvel: Hasat zamanı tohumluk bırakılan kendir
Mitar (Mitari): Dokuma tezgâhında tarağı aşağı yukarı çeken araç
Makoç: Kayık şeklinde, içine masur konulan araç
Masur (Masura): Kunzilardan bobin boyu kesilerek üzerine iplik sarılan araç
Rokaat: Roçe üzerine sarılan deri örtü
Sırma: Taranmış kendir
Sami: Sırma kendir yumağı
Sağra: Masuraya iplik sarmaya yarayan araç
Saylama bezi: Ağartılacak bezlerin üstüne konulan ve küllerle ağaracak bezleri ayıran bez
Şinokopi: Kendir ipliklerini silkme, ayırma işi
Şina: Kendir ipliğini yumak haline getirme
Şina ağartması: Şina halindeki ipliklerin kül suyunda beyazlatılması
Tomar: Diz üzerine konan, üzerinde kendir taramaya yarayan deri
Tuş kazanı: İplik ve forotiko bezinin ağartılması işi için kullanılan kazan
Ustupi: Tarandıktan sonra geriye kalan kendir lifleri
Uskuli: Kofta ile kesilmiş, taranmaya hazır kendir lifleri
Vurçi: Fırça şeklindeki kendir tarama aracı
Yığ: Dokunan ipliğin sarıldığı araç

Ağaç İşleri (Ardeşen Halk Eğitim Merkezi)

Kalati (Çay sepeti)
Sepet örücülüğünce kestane ve fındık çubuklarının 2-3 yıllık filizleri kullanılır.
Bu filizlerden 1-5 cm genişliğinde, birkaç mm kalınlığında yarmalar alınır.
Bu yarmalardan sepetin iskeleti kurulur.
Sepetin geniş kısmından başlanarak aynı yarmalarla sepet örülür.
Sepetin ayak kısmına yaklaşıldıkça sepet oval şekil verilerek daraltılır.
Ayak kısımları sert bir ağaçtan örülerek bağlanır.
Sepet genellikle taşımacılıkta kullanılır.

Toka: Sapı yoktur, hafif yükler için taşımacılıkta kullanılır. Toka ile bele bağlandığı için bu isimle anılır.

Garnal: Yaygın şekilde kullanılan el sepetidir. Kola takılarak taşınır. Yöreye göre “karnal, ğençkeli” gibi isimlerle de anılır.

Gudeli: Daha çok yüksek boylu ağaçlardan meyve toplamada kullanılır. İnce ve uzun yapısıyla dalların arasından rahatça geçer.

Çalı sepeti: Ardeşen ve çevresinde kullanılır. Hayvan altlığı olarak kullanılacak ağaç yapraklarını toplamak için kullanılır.

Koppa (kepçe): Odun kaşıktan biraz daha büyüktür. Sulu yemeklerin karıştırılmasında kullanılır. Yapımında daha çok şimşir ağacı tercih edilir.

Ozaşe (ezmelik): Pişirilen lahana yemeklerini ezmek üzere kullanılır. Korza adıyla da anılır.

Tepuri / Yemek sofrası: Ceviz veya kestane tahtalarının birleştirilip daire şekline getirilmesiyle yapılır. Hamur açmada da kullanılır.

İskemle (kuli): Evin fertlerine göre farklı boylarda yapılırlar.

Kuleği: Yayla köylerinde tereyağı, peynir ve süzme bulundurmak / saklamak için kullanılan kaptır.
Kestane ağaçlarının yaş kısmından geniş yarıklar halinde ince şeritler hazırlanır. Genişlemesine, halka haline getirilir. Uçları çıta ile çivilenir. Alt kısmına yuvarlak tahtadan tapa hazırlanıp monte edilir. Yayvan veya derin gibi çeşitleri vardır. Derin olanları daha çok yağ için kullanılır.
Sarğa (tekne): Eskiden hamur yoğurmak için kullanılırdı. Yerini bakır ve alüminyum kaplara bıraktı.

Mangana: İki kasnak arasına yerleştirilen “L” biçiminde sert bir ağaçtan yapılır. Daha çok mısırı koçanından ayırmak ya da pirinci çeltiğinden ayırmak için kullanılır.

Parpakani: Halka ve sap olmak üzere iki kısımdır. Yün ve ipliklerin eğirmesinde kullanılır. Dip kısmında ipliği takmak için yarım ay şeklinde bir halka bulunur.

Eğğeni: Parpakaniden daha küçük, sapı da daha incedir. Yün ve tiftiği eğirip iplik haline getirmede kullanılır. Parmaklar arasında sıkıştırılarak döndürülür ve bu şekilde tiftiğin dönüp sarılması sağlanır.

Anamidi: Eğirilen yünleri birbirine katıp ayırmada kullanılır. Altında veya üstünde çapraz olarak çakılan çıtaların uçlarından birbirine sabitlenmiştir. Ortasında dikey bir mil uzanır. Kasnak bu mil üzerinde döner ve etrafına geçirilen yumak açılır.

Apğa: Halı ve kilim tezgâhlarında germe ipliklerini aralamak için kullanılan bir araçtır.

Zemci: Dokuma tezgâhında iplikleri aralamak için kullanılan bir araçtır.

Makoç: Halı ve kilim tezgâhında ipliklerin geçirildiği mekiktir. Karın kısmı şişkin balığa benzer.

Kayık: Yörede amatör balıkçılar tarafından kullanılır. İskelet yapımında kestane ağaçlarından hazırlanan malzemeler kullanılır. İskelet, üzerine çakılan tahtalarla şeklini alır. Kayığın alt kısmına sürtünmeye dirençli, sert ağaçtan kayak eklenir. Arka kısmına takılan manivelalı tahta, kayığın yönünü tayin etmesini sağlar.

Örgü Koltuk: Örgü iskemle, sandalye ve koltuklar Pazar ve Ardeşen ilçelerinde daha yaygındır. Örgü olarak yapılanlarda mısır yaprağı (şokali, çonçi) ya da sarmaşık kullanılır.
Ayak kısımları çeşitli ağaçlardan yapılabilir. Genellikle şimşir ve fındık ağaçları tercih edilir.

Konsol: Ceviz ağacından yapılır. Yaklaşık 1-1,5 m yüksek olur. Üst kısmında iki yanlı sürmeleri olur. Alta doğru genişlemesine sürmeleri olur. Geniş olan sürmeler giysiler için, küçük olanlar takı vb. süs eşyaları için kullanılır.

Sandık: Gelin gidecek kızlara çeyizleri için sandık yapılır. Ceviz vb. sert, sağlam ağaçlardan yapılır.

Beşik: Bebek uyutmak için yapılan beşikler oyuncak olarak da kullanılır. Kestane ve ceviz ağaçlarından yapılırlar.

Süsleme ve Oymalar
Daha çok nayla ve bazı köy evlerinin ön cephelerinde süslemelere rastlanır. Süsleme ve oymacılık ustalık olarak yörede en üst seviyede, bazı ahşap camilerde görülür. Özellikle minber işçiliğinde sanat değeri yüksek örnekler bulmak mümkündür.

Serender (nayla): Küçük bir ev görünümündeki naylalar, Ardeşen’de yaygın şekilde kullanılır. Naylayı işinin ehli ustaları, bir yerden başka yere nakledebilmek için çivi kullanmadan, ahşap geçme usulüyle inşa ederler.
---

Hemşin Çorabı (Çamlıhemşin Halk Eğitim Merkezi)
Yörede çorap önceleri tamamen koyun yününden işlenerek ve dört şişle yapılmakta idi. İlk zamanlarda tek iplikle yapılan bu çoraplar sadece tek ve düz desen üzerinde idi. Zamanla desende süslemeler gelişti, nakışlı çoraplar dahi üretildi.
Yörede keşfettikleri bir bitkiden kök boya elde ederek yünleri boyadı ve desenlere renk kattılar.
Tek iplikten iki ayrı ipliğe geçildi.
İlk zamanlarda çam dalı denen örnek dokundu.
Çam dalı çoraba iki ayrı ip ve beş çorap şişiyle başlanır. Bir miktar örüldükten sonra topuk ayarlanır. Yukarı doğru devam edilerek çorap tamamlanır. Çorabın uzunluğu zevke göre değişir.
Eğrili: Desene bu isim, Hemşin’in inişli çıkışlı ve zikzaklı patika yollarına benzetilerek yakıştırılmıştır.
Titer (kelebek): Kelebeğin haraketliliği ile yöre insanının hareketliliği arasında bir yakıştırma kurulmuş ve bu desen yaygın şekilde kullanılmıştır.
Çorap desenlerinin sarmaşık, bukma (burgu), oluk, kiraz, sepet gibi çeşitleri de vardır.

Bazı çoraplara püskül ilave edilir. Bu püskül çoraplarda adeta jartiyer vazifesi görür.
İkizdere ile Kabahor (Gölyayla) çorabı meşhurdur.
Dokuma çoraplar 1990’lı yıllardan itibaren seyrekleşmeye başlamıştır.
---

Bakırcılık (Fehmi Rasim Çelik)
Anadolu topraklarında bakırın mazisi 9 bin yıl gerilere kadar uzanır.
Rize’de bakır işlemeciliği 19. yüzyılın sonlarına kadar yerli Rumların tekelindeydi. Bakırcılık sanatını Rumlardan ilk öğrenenler Salarhalı ustalardır.

Rize bakırcılar çarşısı 20. yüzyılın başlarında kuruldu. En haraketli zamanını 1950-1960 yıllarında yaşadı. Bakırcı ustaları geçim sıkıntısıyla başka işlere yöneldikçe çarşıdaki çekiç sesleri azalmaya başladı. 1990’lı yıllara gelindiğinde çarşıda sadece 5-6 dükkân kaldı.

Rize bakır dövmeciliği daha fazla işçilik isteyen ince çekiç dövmeciliğine dayanır. Trabzon bakır dövmeciliği iri çekiç darbeli ve çekiç araları daha açık mesafeli dövmeciliğe dayanır.
Rize’de yapılan güğüm, kazan ve ibrik gibi eşyaların alt bağlantı yerleri geçme-dövme şeklinde daha dayanıklı yapılır.

Kalaysız bakır eşya kullanımı çok azdır.
Kalaycılık da bakırcılığa paralel olarak canlı bir dönem yaşamıştır.

Bakırcılığın yok olma nedenleri:
Bakır mutfak eşyalarının yerini alüminyum, krom nikel gibi madenlerden yapılan eşyaların alması,
Zor ve çok emek isteyen bir meslek olması,
Geliri düşük olduğu için yeni kuşakların mesleğe ilgi duymaması

Çayeli ilçesinde çok zengin bakır madeni yatakları vardır.

Bakırcılıkta Kullanılan Araç-Gereçler
Bakır, çelik veya demirden yapılan örs üzerinde dövülür. Örsler, yapılan eşyaya göre isim alırlar.
Karbua (beden örsü) üzerinde güğümün bedeni çekilir.
Güğümün bedeni daha sonra beden çekiçleme örsünde dövülür.
Dip örsünde güğümün dibi çekiçlenir.
Piçev örsü ile güğümün ek yerleri dövülür.
Omuz örsü, güğümün omuzlarını ve eğri yerlerini doğrultmak için kullanılır.
Dirsek örsünde güğümün boğaz kısmı yapılır.
Kazan, tencere, sahan, tas, tava ve ibrikler için de farklı örsler kullanılır.

Kullanılan çekiçler ve makaslar da kullanım amacına göre çeşitlenmektedir.

Testere kaynağı; makas ile kesilemeyen bakır levhaların kesilmesinde kullanılır.

Bakır kaynağı; çinko, sarı alaşımıyla karıştırılır. Daha sonra dövülüp ince toz haline getirilir. Boraksla karıştırılarak elde edilen bu karışım ısıtılır ve bakır eşyaların ek yerlerini yapıştırmak için kullanılır.

Kalaycılık
Çelik tel; Bakır kapları kalaydan önce temizlemek için kullanılır.
Soda; bakırı su ile beraber temizleyip kalaylanacak hale getirmek için kullanılır.
Neşadir; bakırı temizlemeye ve kalayı sulandırmaya yarar.
Pamuk; kalayı kabın üzerine düzgün şekilde sürmek için kullanılır.

Bakırcılıkta Üretilen Sanat Ürünleri
Güğüm, istemi (büyük güğüm), ibrik, maşrapa, el leğeni, bakraç, sağacak, süzgeç, çamaşır leğeni, hamur teknesi, lahmi kazanı (ineklere yiyecek ğişirilen büyük kazan), tava, tencere, pekmez tavası, sahan, lenger (yayvan büyük sahan), tas, sini, tepsi, çaydanlık ve cezve…
---
Sepet Örücülüğü (Çayeli Halk Eğitim Merkezi)
Sepet bir dönem Karadeniz kadınının ayrılmaz parçası idi. Köyler, uzak mesafeler yola kavuştukça önce taşındığı mesafeler kısaldı sepetlerin sonra da hızla kaybolmaya başladılar.

Çubuklar kesildikten sonra bir hafta kadar bekletilir. Sonra bir çentik açılarak dizde eğilmek suretiyle tomaç (temeçi) denilen şeritler elde edilir. Şeritlerin bazısının bir tarafı bazısının iki tarafı kabuğundan tamamen soyulur, beyazlatılır. İki tarafı beyaz olanlara diyoçi ve istami denir. Bunlar sepetin boyuna, dikme olarak kullanılır. Tek tarafı beyazlaştırılanlara tomeçi veya ifadi denir. Bunlar da enine kullanılır.
Sepet yapmaya ağız için adet kalınca çubukla başlanır. Bunlara merali denir. Bunlar yan yana uzatılıp dikmeler üzerine örülerek sıralanır. Sonra daire haline getirilir ve dikmelere tomeçiler bir alt bir üst şekilde örülür. Dibe doğru sepet daraltılır. İki adet çatallı komar odunu dip kısma karşılıklı olarak yerleştirilir. Bunlara topuk denir. Omuzlara geçirilecek iplerin bir ucu sepetin yarıdan biraz yukarısında, sonmeral denilen çubukla sağlamlaştırılmış kısma bağlanır. İplerin diğer uçları topuklara sabitlenir.
Sepetler boyutlarına ve kullanım amaçlarına göre farklı şekillerde ve boylarda üretilirler.
Çocukların da kullandığı meyve sepetlerine bazı yerlerde dingina denir.
Çok büyük boydaki sepetlere kilelik de denir. Kile, dört kot yani iki tenekelik bir ölçü birimiydi. Bu ölçüler ağırlıkla mısır tartmada kullanılırdı.

Tiyeter: Uzun ve ince bir sepettir. Dip tarafı sivridir. Daha çok üzüm toplamak için kullanılır.
Kuviça: Küçük saplı, topuksuz, kadınların el işlerini taşımak veya tohumluk taşımak için kullandıkları bir sepettir.
Karnali: Elips biçiminde, fazla derin olmayan, elipsin iki ucunda köprü biçiminde çubuktan sapı olan bir sepettir. Hamsinin suyunu süzmek için kullanılır.
Yaprak sepeti (hergel): Taze fındık çubukları hiç yontulmadan, geniş aralıklarla dizerek örülür. Kuru yaprak taşımada kullanılır.

Pilekicilik (Çayeli Halk Eğitim Merkezi)
Pileki, ekmek, hamsili ekmek ve hamsi pişirmek için kullanılır. Yapılması zor olan pileki, teknolojinin gelişmesiyle birlikte kullanımdan düşmüştür. Eksiz olarak üretilen pileki, ateşe dayanıklı, kolay işlenebilen karataştan yapılır.
Hamsi pilekilerinin dip kısımlarında, pişen balığın fazla yağının sızdırılması için delik açılır.

Sarmaşık Örücülüğü (Güneysu Halk Eğitim Merkezi)
Doğu Karadeniz’de yetişen sarmaşığın Rize dışında işlendiğine rastlanmamıştır.
Toplanan sarmaşıkların yaprak ve dalları temizlenir. Büyük kazanlarda suda pişirilir. Pişirildikçe üst zarı soyulmaya başlar. Zarı soyulan sarmaşıklar kazandan çıkarılır. Zarları temizlenir. Sonra ortadan ikiye bölünür. Gövde çok kalınsa üçe de bölünebilir.
Pişirilip kurutulan sarmaşıklar işlenmeye hazırdırlar.
Güve tutmayan sarmaşık bu özelliğinden dolayı örücülükte tercih edilmiştir.
Güneysu - Ortaköy’de Davut Mamuş ve Ulucami mahallesinde Hüseyin Çakmakçı, sarmaşık örücüsü ustalardır.
Naylon ipler çıktıktan sonra sarmaşıktan örülen ürünler kaybolmaya başlamıştır.
Çay tarım alanlarının yaygınlaşası, sarmaşığın seyrekleşmesine yol açmıştır.

Mısır Kapçığı Örücülüğü
Suda kaynatılarak yumuşatılan mısır kapçıkları dar şeritler halinde bölünürler. Saç örgüsü de denen üçlü örgüyle örülüp ip haline getirilirler. İp haline getirilen kapçıklardan iskemle, koltuk, kazan ve tencere altlığı, şapka, çanta, zembil, el sepeti ve çamaşır sepeti örülürdü.

Mısır Sapı Örücülüğü
Mısır tarlalarından daha iyi verim alabilmek için 25-40 cm büyüyen mısırlar seyrekleştirilir. Bu işleme rokopi denir.
Koparılan mısır fideleri güneş altında kurutulur. Boyu örücülüğe uygun olanlar seçilir. Seçilen mısır fideleri suda pişirilir. Pişirilen mısır sapları kurutulur. İyice kuruduktan sonra ip şeklini almaları için birbirlerine sarılarak çevrilirler. Bu şekilde ip oluşturulur.
Mısır saplarından paspas, hasır, tava-tencere altlığı gibi eşyalar üretilirdi.

Demircilik (Pazar Halk Eğitim Merkezi)
Önceleri her yerleşim biriminde mutlaka bir demirci bulunurdu. Geçimini topraktan elde eden insanlar kazmaya, baltaya, çapaya vs. aletlere ihtiyaç duyarlardı.
Körük ve örs demirci atölyesinin bel kemiğidir. Çeşitli boylarda çekiçler, kızgın demiri tutmaya yarayan kıskaç ve maşa, pürüz gideren törpü, keski, makas gibi aletler demircinin eli ayağıdır.

Demire su verme, yapılacak alete göre değişik usullerde yapılır. Kızdırılan demire çekiç darbeleriyle istenilen şekil verildikten sonra tam korlaşmadan suya veya yağa daldırılıp söndürülerek su verilir. Bu işlem üç defa tekrar edilir. İlk denemede çok kızdırılırsa alet ters olur ve atar. Son su vermede tuz veya potas da kullanılır. Sebebi ise demir tavında iken hava ile temasını kesmektir.

Kıl Örücülüğü
Oğlaklar doğuştan kıllı olurlar. 1-1,5 yaşına geldiklerinde kılları kırkılır. Keçi ve tekeler mart-nisan aylarında kırkılır. Kırkılan kıllar genellikle örücülükte kullanılır.
Keçi kılından çorap, kazak, başlık, eldiven, süt süzgeci gibi eşyalar örülür.

Keçi kılları düz ve kıvrımsızdır. Sert keçi kılları, örüldükleri zaman kar ve su tutmaz. Böylece içeriye kar, ıslaklık ve nem sirayet etmez.

Kırkılan kıllar güneşe serilir. İçlerinden yumuşak olanlar seçilir. Genç hayvanların kılları yumuşak, yaşlıların ki sert olur. Seçilen kıllar taranarak uzunlamasına yan yana getirilmiş olurlar. Taranan kıllar iplik haline getirilir. Keçi kılından yapılan ip ne kadar ince ise o kadar değerlidir.

Taranmış olan kıllar 20-25 gram ağırlığında parçalara ayrılır. Bu parçalara tapul denir.
Boyu 30-35 cm olan, ora kısmı şişman, uçları ince, odundan yapılmış yığ, tapulları iplik haline getirmek için kullanılır. Tapullar yığa takılır ve yığ döndürülür. Yığ döndürüldükçe tapullar ipe dönüşür.
Yığın ucuna risel denen bir parça takılır. Yine odundan yapılan risel, huni biçimindedir. Yığın alt ucu risele geçirilir. Böylece yığın gövdesine dolanan ip aşağıya düşmez. Risel ayrıca yığın düz bir eksende döndürülmesine yardımcı olur.

Yığ ve risel yardımıyla oluşturulan iplikler, podes denen bir alet yardımıyla daha kalın hale getirilebilirler.


(Kaynak: Recep Koyuncu arşivi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder