Rize'de El Sanatları
Kendir Dokumacılığı
…el sanatları ürünlerine her zaman talep
olacaktır.
Evliya Çelebi ve Kâtip Çelebi’nin
bahsettikleri forotiko, önemini 1950-1960 yıllarına kadar korumuş, Rize’den top
top ihraç edilen kendir dokuma artık tarihe kavuşmuştur.
…bu dokumacılık (…) makinesel gelişmeye
yenilmiştir.
…kendir Rize’nin en verimsiz arazisinde
yetişebildiği halde forotiko dokumacılığının yeniden yaygınlaştırılması için
ilgi gösteren olmamıştır.
Forotiko
Dokumanın Evreleri
1- Genellikle Nisan mayıs aylarında ekilen
tohumlar 5 ay sonra (Ağustos, Eylül aylarında) olgunluğa erer. Kendir
bitkisinin boyu 1,5-3 m arasında değişir. Olgunlaşan kendir bitkileri
koparılır. Tohumluk olarak bırakılan (kuvel) olgunlaşması için bir müddet daha
koparılmadan saklanırdı.
2- Kendir bitkisinin kökleri kesilir. Dal,
yaprak ve başları temizlenerek açık havada serilir. Güneş ve yağmura maruz
kalan bitkinin liflerinin odunsu kısmından ayrılması sağlanır.
3- Kendirler elle kırılarak lifleri ayrılır. Kol
kalınlığındaki life bağ, 40 adet bağa da yumak denir.
4- Kendir yumakları tokmakla alt üst çevrilerek
dövme usulü ile liflerin ayrılarak ince tanecikler haline gelmesi sağlanır.
5- Dövülmüş yumaklar kofta ile kesilerek
(uskuli) küçük yumaklar haline getirilir.
6- Küçük yumaklar önce vuçi ile sonra ince odun
tarakla taranarak iyisi (ros), kötüsü (ifale) ayrılır.
7- Ros ve ifale lifler roçeye sarılır. Üstüne
rokaat bağlanır. Roçe bir değneğin başına konur, değnek beldeki kuşağa sokulur.
Yığ ve elle işlenerek iplik haline getirilir.
8- İplikler kelepçeye çözülerek iplik yumağı
(şina) haline getirilir.
9- Şinalar kazana atılarak odun külü ve kaynar
sudan yapılan kül suyu ile ağartılır.
10- Ağartılan şinalar kendir lif vermesin diye
12 saat kadar mısır unundan yapılan hamurda bekletilir.
11- Hamurdan çıkarılan iplikler yıkanır. Yıkanan
iplikler anemiraya sarılarak sağra yardımı ile kalam ve masuralara sarılır.
12- Kalama sarılan iplikler forotiko tezgâhına
ros olarak sergilenir.
13- Masuraya sarılan iplikle makoç haline konur.
Tezgâha konan tek, çift ros ipliklerin arasında makoç bir sağa bir sola atılır.
Her atıştan sonra atılan iplik tarakla sıkıştırılır. Bu işleme devam edilerek
dokuma işi yapılır.
14- Dokunan forotiko bezi çeşitli yöntemlerle
ağartılarak kullanılacak hale getirilir.
Forotiko bezi en, 45 cm olacak şekilde
dokunur. Şile bezine göre çok daha kaliteli ve dayanıklıdır.
Bir forotiko gömleği 20-30 yıl giyilebilir. Bu
kadar dayanıklı bezin bir benzeri yoktur. Bütün bezler yıkandıkça solarken
forotiko yıkandıkça beyazlar.
Sağlık yönünden; gözenekli yapısıyla vücudun
hava almasını sağlar.
Usta bir forotiko dokumacısı günde iki
donluk yani 40 bitemi (pitemi) dokuyabilir. Bunun yaklaşık uzunluğu 40x45 =
1800 cm’dir.
Forotiko iç giysi, gömlek, sargı, boyama ile
şalvar, dolaylık, peşkir ve çarşaf olarak kullanılabilir.
Mustafa Karadağ - İkizdere
Ek
1817’de Rize’ye gelen bir seyyahın
notlarından:
Rize’de güzel limon ve portakal bahçeleri
vardır. Burada yetişen ince ve çok iyi cins kenevir de her yerde tanınmıştır.
Kendir bezi dokumalarda çözgü kendir veya
tire ipliği olur. Atkı ipliği tire, kendir veya ipek olabilir.
Forotiko tezgâhında dokunan kendir bezi
peşkirler başa sarılır veya ev havlusu olarak kullanılırdı. Peşkire mahalli
dilde yoluk denirdi. Peşkir dokuması Rize’nin Kalkandere ve Güneysu ilçelerinde
bilinmektedir.
Peşkir dokunurken nakışlanır, kilim dokuma
tekniği ile peşkire renk verilir ve motifler çıkarılır.
Her genç kızın çeyizinde 40 ila 120 arasında
peşkir bulunurdu. Gelin el öpme töreninde erkek tarafı yakınlarına peşkir
verirdi.
Kendircilik, kendir ekimi, kendirin kesimi,
liflerinin soyulması, taranması safhalarında komşularla birlikte ve yardımlaşma
ile yapılırdı.
İmece usulü yapılan işlerde türkü söylemek,
bilmece sormak, fıkra anlatmak, horon etmek yapılagelen çeşitli eğlencelerdi.
Kendiri yumuşak hale getirmek için kopali
denen değirmende döverlerdi.
Düzgün ve ince iplik eğirme işi ile dokuma
işi ustalık isterdi. Forotiko tezgâhını kullanamayan kız beceriksiz sayılırdı.
Rize
Bezleri
Tarihi çok eski değildir. II. Dünya Savaşı
yıllarında yayılmaya başlamıştır. O yıllarda üç evden birinde el dokuma tezgâhı
bulunurdu.
Deseni orijinaldir. Desenler oluşturulurken
mahalli motifler kullanılır.
İpliği, sentetik karışmamış merserizedir.
Sıhhat yönünden ter çekici ve serin
tutucudur.
Cm2’sinde 18 çözgü 20 atkı ipliği
vardır.
1960 yılına kadar Rize’de az da olsa
ipekböcekçiliği yapılıyordu. Rize’nin iklimi ipekböcekçiliğine çok
elverişlidir.
Orhan
Naci Ak
Forotiko
Terimleri
Ağrışak (Alamadi): Yığın al kısmına konan
madeni ağırlık
Anemira: Kalam yapmada kullanılan araç
Bitemi: Uzunluk ölçüsü birimi. Uzunluğu 45
cm olup sadece en ölçüsü olarak kullanılır
Çul kurunu: Forotiko ağartmada kullanılan
sepet benzeri araç
Çifalora: Forotiko tezgâhında ipliklerin
takıldığı yer
Halayiça: İplik eğirme yığının üst
kısmındaki madeni halka
Hasır: Kendir ipliklerinin daldırılıp
bekletildiği, arpa veya mısır unundan yapılan bulamaç
İfale: Sergilenen kendir ipliklerine verilen
ad
İstarina: Tezgâh işçisinin oturduğu yer
Kalam: Bobin görevi gören, üzerine kendir
ipliği sarılan araç
Kasar: Kendir bitkisini güneş altında
bekletmek
Kasarlama: Forotiko bezini ağartma
Kaskarina: Kendir dokuma tezgâhında son
düzenek
Kelepçe: İplik sarmaya yarayan haç şeklinde
bir araç
Kofte: Kendir liflerini kesmek için
kullanılan ağzı kör eğri bıçak
Kulinçap: Mitar taraklarının takıldığı
düzenek
Kunzu (Kunçi): Kendirin lifleri alındıktan
sonra geriye kalan odunsu kısmı
Kuvel: Hasat zamanı tohumluk bırakılan
kendir
Mitar (Mitari): Dokuma tezgâhında tarağı
aşağı yukarı çeken araç
Makoç: Kayık şeklinde, içine masur konulan
araç
Masur (Masura): Kunzilardan bobin boyu
kesilerek üzerine iplik sarılan araç
Rokaat: Roçe üzerine sarılan deri örtü
Sırma: Taranmış kendir
Sami: Sırma kendir yumağı
Sağra: Masuraya iplik sarmaya yarayan araç
Saylama bezi: Ağartılacak bezlerin üstüne
konulan ve küllerle ağaracak bezleri ayıran bez
Şinokopi: Kendir ipliklerini silkme, ayırma
işi
Şina: Kendir ipliğini yumak haline getirme
Şina ağartması: Şina halindeki ipliklerin
kül suyunda beyazlatılması
Tomar: Diz üzerine konan, üzerinde kendir
taramaya yarayan deri
Tuş kazanı: İplik ve forotiko bezinin
ağartılması işi için kullanılan kazan
Ustupi: Tarandıktan sonra geriye kalan
kendir lifleri
Uskuli: Kofta ile kesilmiş, taranmaya hazır
kendir lifleri
Vurçi: Fırça şeklindeki kendir tarama aracı
Yığ: Dokunan ipliğin sarıldığı araç
Ağaç İşleri (Ardeşen
Halk Eğitim Merkezi)
Kalati
(Çay sepeti)
Sepet örücülüğünce kestane ve fındık
çubuklarının 2-3 yıllık filizleri kullanılır.
Bu filizlerden 1-5 cm genişliğinde, birkaç mm
kalınlığında yarmalar alınır.
Bu yarmalardan sepetin iskeleti kurulur.
Sepetin geniş kısmından başlanarak aynı
yarmalarla sepet örülür.
Sepetin ayak kısmına yaklaşıldıkça sepet
oval şekil verilerek daraltılır.
Ayak kısımları sert bir ağaçtan örülerek bağlanır.
Sepet genellikle taşımacılıkta kullanılır.
Toka: Sapı yoktur, hafif yükler için
taşımacılıkta kullanılır. Toka ile bele bağlandığı için bu isimle anılır.
Garnal: Yaygın şekilde kullanılan el sepetidir. Kola
takılarak taşınır. Yöreye göre “karnal, ğençkeli” gibi isimlerle de anılır.
Gudeli: Daha çok yüksek boylu ağaçlardan meyve
toplamada kullanılır. İnce ve uzun yapısıyla dalların arasından rahatça geçer.
Çalı
sepeti: Ardeşen ve çevresinde
kullanılır. Hayvan altlığı olarak kullanılacak ağaç yapraklarını toplamak için
kullanılır.
Koppa
(kepçe): Odun kaşıktan biraz daha
büyüktür. Sulu yemeklerin karıştırılmasında kullanılır. Yapımında daha çok
şimşir ağacı tercih edilir.
Ozaşe
(ezmelik): Pişirilen lahana
yemeklerini ezmek üzere kullanılır. Korza adıyla da anılır.
Tepuri
/ Yemek sofrası: Ceviz veya
kestane tahtalarının birleştirilip daire şekline getirilmesiyle yapılır. Hamur
açmada da kullanılır.
İskemle
(kuli): Evin fertlerine göre
farklı boylarda yapılırlar.
Kuleği: Yayla köylerinde tereyağı, peynir ve süzme
bulundurmak / saklamak için kullanılan kaptır.
Kestane ağaçlarının yaş kısmından geniş
yarıklar halinde ince şeritler hazırlanır. Genişlemesine, halka haline
getirilir. Uçları çıta ile çivilenir. Alt kısmına yuvarlak tahtadan tapa
hazırlanıp monte edilir. Yayvan veya derin gibi çeşitleri vardır. Derin
olanları daha çok yağ için kullanılır.
Sarğa
(tekne): Eskiden hamur yoğurmak
için kullanılırdı. Yerini bakır ve alüminyum kaplara bıraktı.
Mangana: İki
kasnak arasına yerleştirilen “L” biçiminde sert bir ağaçtan yapılır. Daha çok
mısırı koçanından ayırmak ya da pirinci çeltiğinden ayırmak için kullanılır.
Parpakani: Halka
ve sap olmak üzere iki kısımdır. Yün ve ipliklerin eğirmesinde kullanılır. Dip
kısmında ipliği takmak için yarım ay şeklinde bir halka bulunur.
Eğğeni: Parpakaniden
daha küçük, sapı da daha incedir. Yün ve tiftiği eğirip iplik haline getirmede
kullanılır. Parmaklar arasında sıkıştırılarak döndürülür ve bu şekilde tiftiğin
dönüp sarılması sağlanır.
Anamidi: Eğirilen
yünleri birbirine katıp ayırmada kullanılır. Altında veya üstünde çapraz olarak
çakılan çıtaların uçlarından birbirine sabitlenmiştir. Ortasında dikey bir mil
uzanır. Kasnak bu mil üzerinde döner ve etrafına geçirilen yumak açılır.
Apğa: Halı ve
kilim tezgâhlarında germe ipliklerini aralamak için kullanılan bir araçtır.
Zemci: Dokuma
tezgâhında iplikleri aralamak için kullanılan bir araçtır.
Makoç: Halı ve
kilim tezgâhında ipliklerin geçirildiği mekiktir. Karın kısmı şişkin balığa
benzer.
Kayık: Yörede amatör balıkçılar tarafından
kullanılır. İskelet yapımında kestane ağaçlarından hazırlanan malzemeler
kullanılır. İskelet, üzerine çakılan tahtalarla şeklini alır. Kayığın alt
kısmına sürtünmeye dirençli, sert ağaçtan kayak eklenir. Arka kısmına takılan
manivelalı tahta, kayığın yönünü tayin etmesini sağlar.
Örgü
Koltuk: Örgü iskemle, sandalye ve
koltuklar Pazar ve Ardeşen ilçelerinde daha yaygındır. Örgü olarak yapılanlarda
mısır yaprağı (şokali, çonçi) ya da sarmaşık kullanılır.
Ayak kısımları çeşitli ağaçlardan
yapılabilir. Genellikle şimşir ve fındık ağaçları tercih edilir.
Konsol: Ceviz ağacından yapılır. Yaklaşık 1-1,5 m
yüksek olur. Üst kısmında iki yanlı sürmeleri olur. Alta doğru genişlemesine
sürmeleri olur. Geniş olan sürmeler giysiler için, küçük olanlar
takı vb. süs eşyaları için kullanılır.
Sandık: Gelin gidecek kızlara çeyizleri
için sandık yapılır. Ceviz vb. sert, sağlam ağaçlardan yapılır.
Beşik: Bebek
uyutmak için yapılan beşikler oyuncak olarak da kullanılır. Kestane ve ceviz
ağaçlarından yapılırlar.
Süsleme ve Oymalar
Daha
çok nayla ve bazı köy evlerinin ön cephelerinde süslemelere rastlanır. Süsleme
ve oymacılık ustalık olarak yörede en üst seviyede, bazı ahşap camilerde
görülür. Özellikle minber işçiliğinde sanat değeri yüksek örnekler bulmak
mümkündür.
Serender
(nayla): Küçük bir ev görünümündeki
naylalar, Ardeşen’de yaygın şekilde kullanılır. Naylayı işinin ehli ustaları, bir
yerden başka yere nakledebilmek için çivi kullanmadan, ahşap geçme usulüyle inşa
ederler.
---
Hemşin Çorabı (Çamlıhemşin
Halk Eğitim Merkezi)
Yörede çorap önceleri tamamen koyun yününden
işlenerek ve dört şişle yapılmakta idi. İlk zamanlarda tek iplikle yapılan bu
çoraplar sadece tek ve düz desen üzerinde idi. Zamanla desende süslemeler
gelişti, nakışlı çoraplar dahi üretildi.
Yörede keşfettikleri bir bitkiden kök boya
elde ederek yünleri boyadı ve desenlere renk kattılar.
Tek iplikten iki ayrı ipliğe geçildi.
İlk zamanlarda çam dalı denen örnek dokundu.
Çam dalı çoraba iki ayrı ip ve beş çorap
şişiyle başlanır. Bir miktar örüldükten sonra topuk ayarlanır. Yukarı doğru
devam edilerek çorap tamamlanır. Çorabın uzunluğu zevke göre değişir.
Eğrili: Desene bu isim, Hemşin’in inişli çıkışlı
ve zikzaklı patika yollarına benzetilerek yakıştırılmıştır.
Titer
(kelebek): Kelebeğin haraketliliği
ile yöre insanının hareketliliği arasında bir yakıştırma kurulmuş ve bu desen
yaygın şekilde kullanılmıştır.
Çorap desenlerinin sarmaşık, bukma (burgu),
oluk, kiraz, sepet gibi çeşitleri de vardır.
Bazı çoraplara püskül ilave edilir. Bu
püskül çoraplarda adeta jartiyer vazifesi görür.
İkizdere ile Kabahor (Gölyayla) çorabı
meşhurdur.
Dokuma çoraplar 1990’lı yıllardan itibaren
seyrekleşmeye başlamıştır.
---
Bakırcılık (Fehmi
Rasim Çelik)
Anadolu topraklarında bakırın mazisi 9 bin
yıl gerilere kadar uzanır.
Rize’de bakır işlemeciliği 19. yüzyılın
sonlarına kadar yerli Rumların tekelindeydi. Bakırcılık sanatını Rumlardan ilk
öğrenenler Salarhalı ustalardır.
Rize bakırcılar çarşısı 20. yüzyılın
başlarında kuruldu. En haraketli zamanını 1950-1960 yıllarında yaşadı. Bakırcı
ustaları geçim sıkıntısıyla başka işlere yöneldikçe çarşıdaki çekiç sesleri
azalmaya başladı. 1990’lı yıllara gelindiğinde çarşıda sadece 5-6 dükkân kaldı.
Rize bakır dövmeciliği daha fazla işçilik
isteyen ince çekiç dövmeciliğine dayanır. Trabzon bakır dövmeciliği iri çekiç
darbeli ve çekiç araları daha açık mesafeli dövmeciliğe dayanır.
Rize’de yapılan güğüm, kazan ve ibrik gibi
eşyaların alt bağlantı yerleri geçme-dövme şeklinde daha dayanıklı yapılır.
Kalaysız bakır eşya kullanımı çok azdır.
Kalaycılık da bakırcılığa paralel olarak
canlı bir dönem yaşamıştır.
Bakırcılığın yok olma nedenleri:
Bakır mutfak eşyalarının yerini alüminyum,
krom nikel gibi madenlerden yapılan eşyaların alması,
Zor ve çok emek isteyen bir meslek olması,
Geliri düşük olduğu için yeni kuşakların
mesleğe ilgi duymaması
Çayeli ilçesinde çok zengin bakır madeni
yatakları vardır.
Bakırcılıkta
Kullanılan Araç-Gereçler
Bakır, çelik veya demirden yapılan örs
üzerinde dövülür. Örsler, yapılan eşyaya göre isim alırlar.
Karbua (beden örsü) üzerinde güğümün bedeni
çekilir.
Güğümün bedeni daha sonra beden çekiçleme
örsünde dövülür.
Dip örsünde güğümün dibi çekiçlenir.
Piçev örsü ile güğümün ek yerleri dövülür.
Omuz örsü, güğümün omuzlarını ve eğri
yerlerini doğrultmak için kullanılır.
Dirsek örsünde güğümün boğaz kısmı yapılır.
Kazan, tencere, sahan, tas, tava ve ibrikler
için de farklı örsler kullanılır.
Kullanılan çekiçler ve makaslar da kullanım
amacına göre çeşitlenmektedir.
Testere kaynağı; makas ile kesilemeyen bakır
levhaların kesilmesinde kullanılır.
Bakır kaynağı; çinko, sarı alaşımıyla
karıştırılır. Daha sonra dövülüp ince toz haline getirilir. Boraksla
karıştırılarak elde edilen bu karışım ısıtılır ve bakır eşyaların ek yerlerini
yapıştırmak için kullanılır.
Kalaycılık
Çelik tel; Bakır kapları kalaydan önce
temizlemek için kullanılır.
Soda; bakırı su ile beraber temizleyip
kalaylanacak hale getirmek için kullanılır.
Neşadir; bakırı temizlemeye ve kalayı
sulandırmaya yarar.
Pamuk; kalayı kabın üzerine düzgün şekilde
sürmek için kullanılır.
Bakırcılıkta
Üretilen Sanat Ürünleri
Güğüm, istemi (büyük güğüm), ibrik, maşrapa,
el leğeni, bakraç, sağacak, süzgeç, çamaşır leğeni, hamur teknesi, lahmi kazanı
(ineklere yiyecek ğişirilen büyük kazan), tava, tencere, pekmez tavası, sahan, lenger
(yayvan büyük sahan), tas, sini, tepsi, çaydanlık ve cezve…
---
Sepet Örücülüğü (Çayeli Halk Eğitim Merkezi)
Sepet bir dönem Karadeniz kadınının ayrılmaz
parçası idi. Köyler, uzak mesafeler yola kavuştukça önce taşındığı mesafeler
kısaldı sepetlerin sonra da hızla kaybolmaya başladılar.
Çubuklar kesildikten sonra bir hafta kadar
bekletilir. Sonra bir çentik açılarak dizde eğilmek suretiyle tomaç (temeçi) denilen
şeritler elde edilir. Şeritlerin bazısının bir tarafı bazısının iki tarafı kabuğundan
tamamen soyulur, beyazlatılır. İki tarafı beyaz olanlara diyoçi ve istami
denir. Bunlar sepetin boyuna, dikme olarak kullanılır. Tek tarafı
beyazlaştırılanlara tomeçi veya ifadi denir. Bunlar da enine kullanılır.
Sepet yapmaya ağız için adet kalınca çubukla
başlanır. Bunlara merali denir. Bunlar yan yana uzatılıp dikmeler üzerine
örülerek sıralanır. Sonra daire haline getirilir ve dikmelere tomeçiler bir alt
bir üst şekilde örülür. Dibe doğru sepet daraltılır. İki adet çatallı komar
odunu dip kısma karşılıklı olarak yerleştirilir. Bunlara topuk denir. Omuzlara
geçirilecek iplerin bir ucu sepetin yarıdan biraz yukarısında, sonmeral denilen
çubukla sağlamlaştırılmış kısma bağlanır. İplerin diğer uçları topuklara
sabitlenir.
Sepetler boyutlarına ve kullanım amaçlarına
göre farklı şekillerde ve boylarda üretilirler.
Çocukların da kullandığı meyve sepetlerine
bazı yerlerde dingina denir.
Çok büyük boydaki sepetlere kilelik de
denir. Kile, dört kot yani iki tenekelik bir ölçü birimiydi. Bu ölçüler
ağırlıkla mısır tartmada kullanılırdı.
Tiyeter: Uzun ve ince bir sepettir. Dip
tarafı sivridir. Daha çok üzüm toplamak için kullanılır.
Kuviça: Küçük saplı, topuksuz, kadınların el
işlerini taşımak veya tohumluk taşımak için kullandıkları bir sepettir.
Karnali: Elips biçiminde, fazla derin
olmayan, elipsin iki ucunda köprü biçiminde çubuktan sapı olan bir sepettir.
Hamsinin suyunu süzmek için kullanılır.
Yaprak sepeti (hergel): Taze fındık
çubukları hiç yontulmadan, geniş aralıklarla dizerek örülür. Kuru yaprak
taşımada kullanılır.
Pilekicilik (Çayeli
Halk Eğitim Merkezi)
Pileki, ekmek, hamsili ekmek ve hamsi
pişirmek için kullanılır. Yapılması zor olan pileki, teknolojinin gelişmesiyle
birlikte kullanımdan düşmüştür. Eksiz olarak üretilen pileki, ateşe dayanıklı,
kolay işlenebilen karataştan yapılır.
Hamsi pilekilerinin dip kısımlarında, pişen
balığın fazla yağının sızdırılması için delik açılır.
Sarmaşık Örücülüğü (Güneysu
Halk Eğitim Merkezi)
Doğu Karadeniz’de yetişen sarmaşığın Rize
dışında işlendiğine rastlanmamıştır.
Toplanan sarmaşıkların yaprak ve dalları
temizlenir. Büyük kazanlarda suda pişirilir. Pişirildikçe üst zarı soyulmaya
başlar. Zarı soyulan sarmaşıklar kazandan çıkarılır. Zarları temizlenir. Sonra
ortadan ikiye bölünür. Gövde çok kalınsa üçe de bölünebilir.
Pişirilip kurutulan sarmaşıklar işlenmeye
hazırdırlar.
Güve tutmayan sarmaşık bu özelliğinden
dolayı örücülükte tercih edilmiştir.
Güneysu - Ortaköy’de Davut Mamuş ve Ulucami mahallesinde Hüseyin Çakmakçı, sarmaşık örücüsü ustalardır.
Naylon ipler çıktıktan sonra sarmaşıktan
örülen ürünler kaybolmaya başlamıştır.
Çay tarım alanlarının yaygınlaşası,
sarmaşığın seyrekleşmesine yol açmıştır.
Mısır
Kapçığı Örücülüğü
Suda kaynatılarak yumuşatılan mısır
kapçıkları dar şeritler halinde bölünürler. Saç örgüsü de denen üçlü örgüyle
örülüp ip haline getirilirler. İp haline getirilen kapçıklardan iskemle, koltuk,
kazan ve tencere altlığı, şapka, çanta, zembil, el sepeti ve çamaşır sepeti
örülürdü.
Mısır
Sapı Örücülüğü
Mısır tarlalarından daha iyi verim alabilmek
için 25-40 cm büyüyen mısırlar seyrekleştirilir. Bu işleme rokopi denir.
Koparılan mısır fideleri güneş altında
kurutulur. Boyu örücülüğe uygun olanlar seçilir. Seçilen mısır fideleri suda
pişirilir. Pişirilen mısır sapları kurutulur. İyice kuruduktan sonra ip şeklini
almaları için birbirlerine sarılarak çevrilirler. Bu şekilde ip oluşturulur.
Mısır saplarından paspas, hasır,
tava-tencere altlığı gibi eşyalar üretilirdi.
Demircilik (Pazar Halk Eğitim Merkezi)
Önceleri her yerleşim biriminde mutlaka bir
demirci bulunurdu. Geçimini topraktan elde eden insanlar kazmaya, baltaya,
çapaya vs. aletlere ihtiyaç duyarlardı.
Körük ve örs demirci atölyesinin bel
kemiğidir. Çeşitli boylarda çekiçler, kızgın demiri tutmaya yarayan kıskaç ve
maşa, pürüz gideren törpü, keski, makas gibi aletler demircinin eli ayağıdır.
Demire su verme, yapılacak alete göre
değişik usullerde yapılır. Kızdırılan demire çekiç darbeleriyle istenilen şekil
verildikten sonra tam korlaşmadan suya veya yağa daldırılıp söndürülerek su
verilir. Bu işlem üç defa tekrar edilir. İlk denemede çok kızdırılırsa alet
ters olur ve atar. Son su vermede tuz veya potas da kullanılır. Sebebi ise
demir tavında iken hava ile temasını kesmektir.
Kıl Örücülüğü
Oğlaklar doğuştan kıllı olurlar. 1-1,5 yaşına
geldiklerinde kılları kırkılır. Keçi ve tekeler mart-nisan aylarında kırkılır. Kırkılan
kıllar genellikle örücülükte kullanılır.
Keçi kılından çorap, kazak, başlık, eldiven,
süt süzgeci gibi eşyalar örülür.
Keçi kılları düz ve kıvrımsızdır. Sert keçi
kılları, örüldükleri zaman kar ve su tutmaz. Böylece içeriye kar, ıslaklık ve
nem sirayet etmez.
Kırkılan kıllar güneşe serilir. İçlerinden
yumuşak olanlar seçilir. Genç hayvanların kılları yumuşak, yaşlıların ki sert
olur. Seçilen kıllar taranarak uzunlamasına yan yana getirilmiş olurlar.
Taranan kıllar iplik haline getirilir. Keçi kılından yapılan ip ne kadar ince
ise o kadar değerlidir.
Taranmış olan kıllar 20-25 gram ağırlığında
parçalara ayrılır. Bu parçalara tapul denir.
Boyu 30-35 cm olan, ora kısmı şişman, uçları
ince, odundan yapılmış yığ, tapulları iplik haline getirmek için kullanılır. Tapullar
yığa takılır ve yığ döndürülür. Yığ döndürüldükçe tapullar ipe dönüşür.
Yığın ucuna risel denen bir parça takılır.
Yine odundan yapılan risel, huni biçimindedir. Yığın alt ucu risele geçirilir.
Böylece yığın gövdesine dolanan ip aşağıya düşmez. Risel ayrıca yığın düz bir
eksende döndürülmesine yardımcı olur.
Yığ ve risel yardımıyla oluşturulan iplikler,
podes denen bir alet yardımıyla daha kalın hale getirilebilirler.
(Kaynak: Recep Koyuncu arşivi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder