29 Eylül 2017 Cuma

Rize Kültür (dergi)

Rize Kültür

Rize Mualimler Birliği Tarafından Yayınlanır
Aylık Dergi
Sayı: 1, 2 Mart 1958

Sulhi Türkselçi - Rize’nin Kurtuluşu

Neriman Rakıcıoğlu - Rize ve Rizeli

Ziya Emiroğlu - Rize’de Milli Oyunlar
Ekseriye oyunlar yirmişer, kırkar kişilik kadınlı erkekli kafilelerle oynandığı gibi (…) bir şair kadınla bir erkek şair arasında söz atışması suretiyle oynanan horonlar da vardır.
Bu oyunlar santur denilen bir çalgı ile oynanır. Bu oyunlara ayak oyunları adı verilir.
Sıksaray, kol kola, el ele oynanır. Oynarken içlerinden birinin (uçalım uçalım) demesiyle hep beraber coşarlar.
Millet oyunu, eller hep aynı zaviyelere müteveccih, kafalar yere doğru eğilir. …kemençecinin (ha uşaklar) demesiyle coşulur.
Acabat, bu oyun iki bazen bört kişiyle oynanır. Kemençe sesine türkü ile iştirak edilir.
Hemşin oyunu, gayda (tulum) ile oynanır. Ayaklar adeta santimle atılır ve çekilir.
İki ayak oyunu, Bir erkek bir kadın bir cephe karşısında oynar. Hareketler öne ve arkaya parmak uçlarında dönerler. Bu oyun Gürcülerde de vardır.
Titremeler, oyun titremelerden ibarettir.
Bıçak oyunu, oyuncular ortaya atılıp kamalarını çekerler. Maç talimi yapar gibi çatışarak oyuna devam ederler.
Bazen bıçak havaya atılır. Dişleri ile tutarlar. Bazen de havada bıçağa takla attırırlar. Bu suretle devam eden oyun, birinin diğerini bastırmasıyla son bulur.
Sallama, Rize’nin tam bir hususiyet taşıyan oyunudur. (s. 4)

İsmet Zeki Eyüboğlu - Kara Zıpkalı Uşaklar Destanı
Kan gövdeyi götürmüş,
Çakı gibi uşaklar serilmiş boylu boyunca,
Ölüleri kurtarmış Anadolu toprağını,
Su yerine kan içilmiş,
Takalar vızır vızır,
Top yüklü tüfek yüklü takalar,
Nârâ atar deniz kurdu dizi dizi tayfalar,
“Of Sürmene, Arakli - Yanaştık Trabzon’a”
Barut koklamış Allah Allah demişler,
Boztepe kıpkızıl olmuş, toplar yığılı Kanboz’a,
Ayet ayet dudaklarda zafer,
Türkü üstüne türkü,
“Trabzon’dan çıktı başım selamet,
Çavuşluya geldim koptu kıyamet,”
Dağlar buyur ettiler sarı gâvuru,
Kara zıpkalı Karadeniz uşakları,
Sözü dağlarda geçerdi uşakların.
Trablus kuşak üstüne mermi yüklendi,
Püsküllü kaytan sardı kanayaklılar,
Mezar mezar üstüne er yanına er kefensiz,
İntikam almak kurardı sarı gâvurdan,
En büyük efkârlıydı altmışlık Emine’nin,
“Bubam afkursun” demiş, “gayri unutmam bunu”
Hey Allahım Hornefterin günü müdür,
Karaptalda dernek mi var?
At bindiler, kılıç kuşandılar kara zıpkalılar,
Kıyasıya vuruştular günlerce,
Bire on veren başak misali kırıldı Urus, Uru, Ermeni.
Hendek boyu süngülenmiş iki canlılar,
Yediden yetmişe, eşikten beşiğe cana kıydılar,
Böyle olur gâvurun da kahpesi,
Kara zıpkalılar Allah Allah dağlar bizimdir dedi,
Kanıma kan diye sesler yükseldi,
“Dağ başını duman almış” Fadime’m,
“Askere gideni gelmez mi sandın.”
Dağlar dereler aşıldı,
Ziganaya yel - yepelek ulaşıldı,
İçinde atlar kişnedi uşakların,
Dörtnala doludizgin giden atlar,
Alnı beyaz akıtmalı al atlar,
Doratlar, kıratlar, yağız atlar,
Şahlandı altında uşakların,
Çerkez eğerli atları,
Gündüz ışıkla, gece karanlıkla yarışan atlar.
Tozu dumana katıp dörtnala giden atlar.
Bir ana-baba günüydü dağ-dağ,
Tütün kıyarcasına gâvur kıymış,
Altı ayda altı adım gidemedi ileri,
Ekmeğin özüne, güneşin gözüne bakan kahpe Urus askeri. (s. 5)

Hüseyin Mataracı - Rize’de Tarihi Eserler

Aziz Gözaçan - Öğretmen ve Sevgi
Kemal Ferah - Güzel Hemşin
Hemşinli ya okur, veya on iki yaşından sonra gurbet yolcusudur, orta yaşına doğru mutlaka patrondur. (s. 11)

Fuat Şehirlan - Öğretmen

Nazmi Gürsoy - Okumanın Değeri

M. Zeki Özer - Cennetten Bir Köşe: Fındıklı
Sosyal seviye birçok büyük şehirlerimize parmak ısırtacak kadar yüksektir. Fındıklı’da en çok çalışan, en çok eğlenen ve hareketli olan kadındır. Fındıklı giyimine çok düşkündür. (s. 13)

F. W. Foorster - Meslek Aşkı

Abdürrahim Gündüz - Rize Lisesi

Halit Köksel - Rize’de Okul Beslenme İşleri ve Beslenme Eğitim Faaliyetleri

Kâzım Aktaş - Rize ve Yapı Enstitüsü

Necati Sayılgan - Ekonomi Kültür Gelişim Düzeyi ve Öğretmenlerin Maddi Durumu

Ali Haydar Taner - Milli Terbiye Nedir?

Fener Gençlik Kulübü
Rizeli sağlam ve çevik vücuduyla hayatı boyunca spor yapar. Dik yamaçlara tırmanarak, denizde çalışarak ihtiyaçlarını temin etmek zorundadır. (s. 31)
---

Rize Kültür
Rize Mualimler Birliği Tarafından Yayınlanır
Aylık Dergi
Sayı: 2, 1 Nisan 1958

Hikmet Gürsoy - Kültür Alanındaki İhtiyaçlarımız

Sulhi Türkselçi - 2 Mart Rize’nin Kurtuluşu

Kahraman Karadeniz Uşakları (Doğu Karadeniz Muharebeleri)

Ziya Emiroğlu - Tarih
Milattan 12 yüzyıl önce Torlar, Tunayı aşarak şimdiki Yunanistan’ı işgal etmişlerdi.
Akalar, Torlarla ihtilatı kabul etmediklerinden yavaş yavaş göç etmeye başladılar.
Denizci olan Akalar (…) İzmir ve Çanakkale havalisine yerleşerek buralarda İyon medeniyetini kurdular.
Karadeniz sahilleri boyunca aralıklı ve küçük küçük merkezler kurdular.
Milattan 8 yüzyıl öncelerine doğru da Akalar, Sinop, Trabzon gibi büyük şehirleri inşa ettiler.
…halen Taşlıdere dediğimiz Akaroz vadisinde kuru ve yaş yer pirinci yetiştirildiği için buraya Yunancada pirinç manasına gelen (riyizus) denildiği ve bundan da Rize manası çıkarıldığı söylentisi vardır. (s. 4)

Enis Naci Kepenek - Kurtuluş Münasebetiyle

Nazım Kurtiş - 23 Nisan Bayramı ve Çocuklarımız

M. Zeki Özer - Fındıklı’nın Kurtuluşu
Sene 1914, Ocak ayının 24.cü günü. Düşman Fındıklı üzerinden taarruza geçiyor.
Fındıklı’nın Aksu sırtlarına gelinerek Çağlıyan deresi boyunca hattı müdafaa teşkil ediliyor.
Burada 18 gün ölüm kalım savaşı olmuş, düşman bir türlü Aksu’yu ele geçirememiştir. (s. 9)
Süngü ile hücum emri veriliyor. Çarpışmada askerlerimizin tamamına yakını şehit oldu. Neticede müdafaa hattımız Fırtına deresine çekilmek zorunda kaldı.

Aziz Gözaçan - Bir Münazara Münasebetiyle

Mustafa Sabuncu - 16 Mart ve Öğretmen Okulları
16 Mart 1848’de (…) ilk öğretmen okulu açıldı. (s. 12)

Abdurrahman Gündüz - Okul Aile Birlikleri

Kemal Ferah - Hemşin
Hemşin’de bir veya birkaç köyün müşterek bir yaylası vardır.
Hemşinli eğlenme yeri olarak buraları seçmiştir.
Ağustos başında köylünün ekserisi (…) yaylaya eğlenmeye gider. …yanlarına meşhur tulumcularından birini de alarak kona-göçe, oynaya söyleye yaylaya varırlar. Buna bir eğlence panayırı, nevi şahsına münhasır bir karnavaldır diyebiliriz. Hemşinli ise Vartivor der buna.
Asgari bir hafta geceli gündüzlü çılgınca bir eğlence devam eder.
Vartivor müddetince dertler, kederler, yorgunluklar unutulur. (s. 16)

Mustafa Tuğ - Einstein’in Harika Formülü

Hüseyin Mataracı - Atatürk Rize’de

M. Necati Sayılgan - Öğretmenden İstenen ve Öğretmenin İstedikleri

Burhan Beksaç - Rize’de Verem ve Verem Savaşı

Nihat Aktan - Çocuk Terbiyesinde Dikkat Edeceğimiz Hususlar

Ahmet Topaloğlu - Eğitim Meseleleri

Halit Köksal - Çevreden Derlemeler

Kanı ile Kıbrıs Haritası Çizen Çocuk
Mahiye Morgül’den söz ediliyor. (s. 34)

---
Rize Kültür
Rize Mualimler Birliği Tarafından Yayınlanır
Aylık Dergi
Sayı: 3, Mayıs 1958

Hikmet Gürsoy - İlk Öğretim ve Halk Eğitimi

Ziya Emiroğlu - Rize Tarihi
(Fetihten sonra) Yavuz Sultan’ın anası olan Gülbahar Sultanın adaklarının kabulü dolayısıyla Rize’de Gülbahar adıyla bir cami inşa ettirilmiş ve mahalleye de Gülbahar adı verilmiştir.
Rize Osmanlılara geçtikten sonra 1835 yılına kadar zeametle idare olunmuştur.
1835’te Trabzon vilayetine bağlı Kurayiseba kazasına bağlı bir nahiye olmuştur.
1877’de Rize’de kaza teşkilatı kuruldu ve bir müddet sonra Batum’a bağlandı.
Batum Ruslara terk edildikten sonra Rize merkez olmak üzere Lazistan sancağı kuruldu.
1924’te vilayet haline geldi.
1933’te Çoruh vilayeti adıyla genişlediyse de 1936’da küçülerek tekrar Rize adıyla vilayet olmuştur. (s. 2)

Enis Naci Kepenek - Manevi Kalkınmamız
Bugün Rizemizin suçların mütekasif olduğu mıntıkaları okuldan ve kültürden uzak kalan yerleridir. Karadere, Salarha, Güneysu, Hemşin gibi yerlerde kurulacak ortaokullar jandarma karakolundan veya tek hakimli mahkemeden daha çok önemlidir. (s. 3)

Sabri Bayraktar - Çayeli Kazası Genel Durumu

Akif Güven - Fındıklı Ortaokulu

Azmi Kandemir - Şirin Güneysu

Fuat Şehirlan - Gerçek Eğitim Yolu

Niyazi Saruhan - Kore Cephesinde Bir Gece Keşfi

---
Rize Kültür
Rize Mualimler Birliği Tarafından Yayınlanır
Aylık Dergi
Sayı: 4, Ekim 1958

Ziya Emiroğlu - Yollarımız

Hikmet Gürsoy - Rize’de Çıkan İlk Dergi Yeni Ay
“Yeni Ay” 1926 yılının Kasım ayında Rize’de yayınlanmıştır.
Dergiyi çıkaran Hüseyin Avni Eyüboğlu (…) dergiyi yayınladığı sıralarda şehrimizde ilk tedrisat müfettişliği vazifesini yapıyordu.
…İstanbul’da bir matbaa ile anlaşarak ilk sayıyı çıkardı. 
Ne çare ki mali sebepler yüzünden derginin ikinci sayısını çıkarması kabil olmadı.
Dergi 16 sayfa olarak tertip edilmiş olup tamamen Hüseyin Avni Eyüboğlu tarafından hazırlanmıştır. (s. 4)

Seher Sözeri - Öğretim Davamız

Ahmet Topaloğlu - İmtihanlarımız ve Testler

Kemal Ferah - Hemşin, Evlenme ve Düğün
Ailenin bir kız çocuğuna mukabil erkek çocuğu yoksao ocak (aile ocağı) batmış (sönmüş) telakki edilir.
Hemşin’de evlenme iktisadi bakımdan da çok önemlidir. Zira tarla ve bahçe işlerinin azamisi kadınların omuzlarındadır.
…aileler arasında seçim işinde kat’iyetle zorlanan yoktur. Tarafeynin rızası esastır.
Kızın ailesi mutlaka başlık alır.
Zaten fakir olan ailede çalışan bir şahsın eksilmesi o ailenin sarsılmasını icap ettirir.
Bugün aile zengin de olsa o parayı alır.
Para alınması kızın izzeti nefsi meselesi bakımından da mühimdir. Falanca kız için şu kadar başlık ödenmiş de bu kız için neden ödenmesin mi?
Nişan yapılır. Nişan olarak kıza yüzük, küpe, bilezik, kolye, elbiselik, ayakkabı, tuvalet takımı vs. gönderilir. Nişan bozulursa bunlar aynen iade edilir.
Düğünler yaz aylarında yapılır. Çünkü bu aylarda aile bir araya toplanmıştır.
Erkek tarafından 50’den ziyade topluluk kızın evine gider. Öğle yemeği orada yenir. İkindiye yakın hareket edilir. Kız normal sokak kıyafetine göre giydirilmiştir. Damadın babası veya yakın bir erkek akrabası kızın bulunduğu oda kapısına gelir. İçeride de kızın en yakın erkek akrabasından biri gelini kapıyı getirir:
“Bu kızın şimdiye kadar olan günahları bana olsun. Bundan sonrakilere size kabul, kendisine yapılabilecek eziyetleri karşılamayı kabul ediyor musunuz?”
“Kabul ediyorum” diyerek gelini teslim alır. O anda geline takı takmak ve kızı teslim edene bir miktar para vermek usuldendir.
Oda kapısının başına bir bıçak saplanır ve kız bu bıçağın altından geçer.
Düğün alayı hareket eder.
Gelin ekseriya at üstündedir. Gelinin bütün ihtiyaç ve hareketleriyle alakadar olacak bir yardımcısı vardır ki buna gelinin “yengesi” denir. Yol boyunca tuben çalınır.
Erkek evi görününce birkaç el silah atılarak gelindiği haber verilir.
Eve 20-30 m kala düğün alayı durur.
Alaydan ayrılan 2-3 kişi eve girer. Mutfakta sallanan zinciri yakalar ve türkü ile bahşiş ister. Buna “Selim Çekme” denir. Bu kişilere birer çorap verilir.
Alay dışarına nazlanarak eve yaklaşır. Yoldan şikâyet ederler ve halı döşenmesini isterler. Karşı taraf diller dökerek güya yolları düzeltir. En kıymetli halı olan eğrelti atlasını yola serer. Bu nazlanma sırasında bütün dilekler yerine getirilmelidir. Aksi halde düğün alayı geri dönebilir.
Kapıya varıldığında eldeki mermiler ateşlenir. Evin saçakları kalbura çevrilir. Bundan sonra bir uşak istenir. Bu evden uşak mı istenir, istedikleri beyefendi olsa ne âlâ! Bey üzerinde mutabık kalınır ve damat arz-ı endam eder. Misafirleri selamlar. Bekleyenlere para dağıtır. Gelini alıp odasına götürür.
Sofra başı eğlencesinde gelin de hazır bulunur. Akla gelmedik yiyecekler istenir. İstenenler temin edilir (10-15 koyun kesildiği, 50-100 ayrı sofra kurulduğu olur). Sonunda damat bey sofraya davet edilir. Damat yanında bir arkadaşıyla gelir. Soru sorulursa arkadaşı cevap verir.
Yemeğe başlanır. Damadın iki lokma aldıktan sonra kaçması gerekir. Yoksa başına çorap örülür; düşürülür, ıslatılır, mahcup edilir.

Ertesi gün gelin, babasının evine götürülür. Sofra başı istekleri bu defa erkek tarafının hakkıdır.
Kız, babasının evinde 3-4 gün kalır ve ardından damadın evine götürülür. (s. 37)

Hikmet Gürsoy - Rizeli Bestekâr Ekrem Karadeniz

Denizciler Yatağı Güneysu
Potomya ismiyle ilgili bir efsane: Evvelce bu derenin kenarlarında putlar vardı. Sonradan putları bir kilisede topladılar. Bundan ötürü buralara puthane ve ondan telmihen de Potomya dediler. (s. 26)

Cahit Babiloğlu - Pazar Kazası
Türkiye’nin en güzel elmasını yetiştiren Pazar’da kurulan elma fabrikası, harp dolayısıyla ihracat yapamamış ve bu yüzden de kapanmıştır.
Puro tütünü Pazar’a has bir mahsul (…) Türkiye’de yalnız Pazar’da yetişir. (s. 28)

Sami Oral - Vilayetimizin Öğretici Film İşleri

---
Rize Kültür
Rize Mualimler Birliği Tarafından Yayınlanır
Aylık Dergi
Sayı: 5-6, Kasım - Aralık 1958

Hikmet Gürsoy - Okul ve Öğretmen

Ziya Emiroğlu - Geçmiş Günler

Enis Naci Kepenek - Bayrağın Şerefi

Neşat Karsan - Öğrenme Nedir

Cemal Asan - İngilizce Öğretim Köşesi

Rize’de Spor Faaliyetlerinin Tarihçesi
Rize’de ilk spor kulübü 1337 (1921) yılında İdman Yurdu namıyla kuruldu.
Kurucuları Suphi Bey ile İsmail Kentay’dır.
Futbol ve aletsiz jimnastik dallarında faaliyet gösterdi.
Kulüp bünyesinde bir de müzik koku açılmış ve bu daha sonra şehir bandosunun nüvesini oluşturmuştur. (s. 30)

---
Rize Kültür
Rize Mualimler Birliği Tarafından Yayınlanır
Aylık Dergi
Sayı: 7-8, Ocak - Şubat 1959

Hikmet Gürsoy - Öğretmen Yetiştirme

Erol Osmanoğlu - Şarkın Büyük Mütefekkir ve Terbiyecisi, Şirazi

Ziya Emiroğlu - Kalplerimizde Ebedilik Sırrına Eren Bir Varlık

Nurettin Dekelli - Rize’de Kültür Faaliyetleri

C. Tayyar Tuzcu - Şairlerin Kaderi

İbrahim Eren - Turistler Gözüyle Rize

---

Rize Kültür
Rize Mualimler Birliği Tarafından Yayınlanır
Aylık Dergi
Sayı: 9, 10, 11 Mart - Nisan - Mayıs 1959

Sabri Tatoğlu - Meslek Tesanütü

İbrahim Eren - Rize’de Dokumacılık
Rize vilayeti dahilinde (…) el tezgâhlarıyla pamuklu dokumacılık sanatı vardır. Bu tezgahlarda peştamal, çarşaf ve muhtelif desenlerde Rize bezi adı verilen iç ve dış çamaşırlıklar dokunmaktadır.
Halen Rize’de 1300 kadar elle çalışan tezgâh vardır. Bu tezgâhlarda münhasıran kadınlar çalışır. Dokunan mamullerin büyük bir kısmı mahallen istihlak edilip bir kısmı da dış pazarlara sevk olunur.
…çay ziraatının müspet inkişafı karşısında (…) dokumacılık geçmiş yıllara nazaran azalmağa yüz tutmuş durumdadır. (s. 28)

---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder