Haşim Karpuz - Rize Kitabı (History of
Architecture)
Rize Monografisi
Rize (…) Liman olarak kuruluşunu MÖ. 6.
yüzyıla kadar indirebiliriz. Şehir ise MS. 6. yüzyılda bir kale ve yerleşme yeri
olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzun yıllar gelişmemiş, Bizans ve Osmanlı
dönemlerinde küçük bir şehir, nahiye ve kaza merkezi olmuştur.
Şehrin adı (…) tarihi kaynaklarda Rhizion,
Rhizus, Rhition, Riso, Risso, Risum olarak geçmektedir. Arrianus’un bahsettiği
Rizio Nehri Şehrin doğusundaki Taşlı Dere olmalıdır. Yunanca Rhizios “pirinç,” Rihiza
“dağ eteği” anlamına gelmektedir. Trabzon Tarihi yazarı Şakir Şevket, Rize’nin
doğusunda bulunan derenin etrafında pirinç ekilmekte olduğundan buraya “İriziyos”
adı verildiğini belirtir. Rize Farsça “dökülmüş, kırılmış, akmış kırıntı anlamına
gelmektedir. Şehir ayrıca Çoruh adını da almıştır.
Cumhuriyet döneminde (…) çay üretimine
geçildikten sonra fabrikaların kurulmasıyla şehirde sosyal ve ekonomik büyüme
yaşanmıştır.
Fatih Sultan Mehmet 1461 yılında Trabzon’u
fethedince Rize ve çevresi de Türk topraklarına katıldı. Rize il merkezinde fetih
öncesinden sadece kale kısmen günümüze gelebilmiştir. Osmanlı döneminde yapılan
camilerin hemen hepsi onarılmış, yenilenmiş olarak günümüze gelmişlerdir. (s.
1)
Bu araştırmanın esas amacı Rize ili
dahilinde yer alan bugüne kadar üzerinde hiç durulmamış olan anıtsal Türk devri
yapılarını incelemek onların mimarlık ve sanat belirlemektir. (s. 2-3)
Camilerde ahşap malzemeye bağlı olarak ahşap
süslemenin on plana çıktığını görüyoruz. Süslemelerin kompozisyon ve motifleri
incelendiğinde klasik özellikler ile mahalli özelliklerin başarılı bir
sentezinin yapıldığı, zengin bir repertuar oluşturulduğu görülür. (s. 3)
Coğrafya
Rize, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin doğu
kesiminde Fener Burnu’nun doğusunda mahfuz bir kıyı üzerinde kurulmuştur. Arka
kısımlarında dağlar yükseldiği için şehir dar bir kıyı şeridi üzerinde
genişlemiştir. Esas tarihi doku, Fener Burnu’undan doğuya doğru Kale, Çarşı
Mahallesi’ni içine almakta ve İslam Paşa Mahallesi’ne kadar uzanmaktadır.
Denize paralel olarak uzanan Rize Dağları
doğuda Kafkas Dağları ile birleşerek kapalı bir havza oluştururlar. Yüksek dağ
eteklerinde doğan akarsular birbirine paralel ve derin vadiler içinden akarak
denize ulaşırlar. (s. 4)
İl sınırları içindeki önemli yükseltiler
Kaçkar Dağı (3937 m), Verçenik Dağı (3711 m.) ve Hunut Dağı’dır (3560 m.).
Önemli akarsuları Abu Deresi (Çağlayan), Fırtına
Deresi, Pazar Deresi, Büyük Dere, Kıbledağ Deresi ve İyi Dere’dir.
Önemli yaylaları İkizdere’de Varda, Gölyayla,
Cimil, Ovit; Çayeli’nde Karos; Pazar’da Ambarlı, Varap; Çamlıhemşin’de Varoş,
Elevit, Trovit, Ovit, Paovit, Çiçekli, Ayder, Başhemşin, Salinov, Kavran;
Ardeşen’de Dutha; Fındıklı’da Taşlı yaylalarıdır.
Rize ve çevresi dört mevsim ılıman ve
yağışlı bir iklime sahiptir. İklimden dolayı şehir ve çevresinde zengin bir
bitki örtüsü mevcuttur. (s. 5)
Şehrin ekonomisinde tarım ve hayvancılık
önemli yer tutar. Tarımda başta çay olmak üzere mısır, fındık, meyve ve sebze
üretilmektedir. Hayvancılık daha çok ahır hayvancılığı şeklindir. Yaylalarda
arıcılık da önemli bir geçim kalemidir.
Kaplıca turizmi, yayla turizmi, dağcılık,
balıkçılık Rize için önemli ekonomik kaynaklardır.
Çay: Türkiye’de üretilen çayın büyük bir kısmı
Rize topraklarında yetişir. Çay tarımı, bölgede 1937 yılında başlamıştır. (s.
6)
Çay bitkisinin ana vatanı Çin’dir. 17.
yüzyılın başlarında Avrupa’ya, 19. yüzyılın sonlarında da Türkiye’ye
getirilmiştir. Türkiye’deki ilk ekim denemeleri Bursa’da yapılmış fakat verim
alınamamıştır.
1918 yılında Ali Rıza (Ertem) Bey Rize ve
çevresinde çay, limon, portakal, mandalina yetiştirilebileceğini belirtmiştir.
1924 yılında bu konuda 407 Sayılı Kanun
çıkarılmıştır.
1940 yılına kadar çay tarımının halka
benimsetilmesi yolunda çalışmalar yapıldı. Bu konuda halka önderlik eden isim,
Türkiye’de çay üretiminin kurucusu Zihni Derin’dir.
1940 yılında çıkan 3788 Sayılı Kanun’la
devlet çay yaprağını satın almakla görevlendirildi.
İlk çay fabrikası 1947 yılında üretime
geçmiştir.
1971 yılında ÇAYKUR kurulmuştur.
Tarih
Rize ve çevresinde yapılan arkeolojik
araştırmalar bölgenin Yontma Taş Çağından sonra iskân gördüğünü ortaya
koymuştur. Antik kaynaklardan Cholhis, Pontus olarak bilinen Rize ve çevresinde
çeşitli kavimlerin yaşadığını öğreniyoruz. (s. 7-8)
MÖ. 8. yüzyılda İskitlerden kaçan Kimmerler
Rize ve çevresine geldiler.
MÖ. 650 ila MÖ. 550 yılları arasında
Miletlilerin Karadeniz’de çok sayıda koloni kuruduğu, bu dönemde Rize’nin de
küçük bir liman ve Pazar yeriyle varlık gösterdiğini biliyoruz.
MÖ. 600 yılı civarında Doğu Karadeniz
Medler’in hâkimiyeti altındaydı. MÖ. 547 yılından sonra Anadolu’nun tamamı
Perslerin kontrolüne geçti. Bu dönemde Rize, Pont satraplığına bağlandı.
MÖ. 334’ten sonra Büyük İskender’in doğu
seferiyle birlikte bu bölgedeki Pers hâkimiyeti son buldu. Rize ve çevresi Pont
satraplığının devamı olan Pontus Devleti’nin içinde kaldı. MÖ. 63’te
Pompeius’un Pontus Kralı Mithridates’i yenmesinden sonra bölge Roma
İmparatorluğunun egemenliğine girdi. (s. 8)
Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Rize ve
çevresi Bizans hâkimiyetinde kaldı. Bizans dönemi boyunca Rize’de sürekli
olarak bir askeri garnizon bulunduruldu. 5 yüzyıldan sonra Hıristiyanlık bu
bölgede yayılmaya başladı. Hıristiyanlığın yayılmasında görev yapan Hagios
Orentius’un Rize’de öldüğüne ve Rize Kalesi’ndeki manastıra gömüldüğüne
inanılır.
6 yüzyılda Rize Kalesi genişletilerek
yeniden inşa edildi.
1204 yılında İstanbul, Haçlı Ordusu
tarafından yağmalanınca Kafkasya’ya kaçan Alexios Komnenos Gürcülerden yardım
alarak Trabzon’da bağımsız bir devlet kurdu. Trabzon Rum Devleti döneminde
(1204-1461) Rize ve çevresi bu devletin hâkimiyeti altında kaldı. (s. 9)
Bizans döneminde Rize’nin iç bölgelerine
Alan, Kıpçak ve Kuman Hıristiyan Türk kavimleri yerleşmişlerdi. Hemşin ve çevresinde
yaşayan bu Türkler belki de bir Ermeni mezhebine (Gregorian) mensuptu.
Akkoyunlular zamanında (1350-1502) Rize’nin
güney kesimlerine birçok Türk boyu yerleşmişti. Aşağı Çamlıca (Viçe) ve Ülküköy
koç heykelleri bunun en bariz delilleridir.
1461 yılında Rize ve çevresi Osmanlı
topraklarına katıldı. Rize, Osmanlı döneminde liman, nahiye ve kaza merkezi
olarak önemini korumuştur. (s. 10)
19. yüzyılda yaşanan Tuzcuoğlu isyanları
bölge tarihi açısından önemlidir.
3 Mart 1878’de imzalanan Berlin Antlaşmasıyla
Lazistan Sancağının merkezi Batum, Rusya’ya bırakılınca Rize sancak merkezi
oldu. (s. 11)
16 Kasım 1914’te Hopa Hudut Taburu ile Ali
Rıza Bey’in Milis Kuvvetleri Borçka üzerine yürüdüler. Türk Ordusu ve gönüllü
milisler başarılar sağladılar.
19 Şubat 1916’da kuvvetlerimiz Fırtına
Deresine kadar çekildi.
8 Mart 1916 tarihinde Ruslar Rize’yi işgal
ettiler. (s. 12)
Rus işgali 2 Mart 1918’e kadar sürdü. Rus
ordusunda bulunan Ermeniler birçok camiyi ve Rize Çarşısını ateşe verdiler.
Ardından silahlı Rum çeteleri ortaya çıktı.
Yaşanan bu gelişmeler neticesinde Trabzon’da
bütün Doğu Karadeniz bölgesini içine alan Trabzon Muhafaza-i Hukuku Milliye
Cemiyeti kuruldu. Cemiyetin bir şubesi de Rize’ye açıldı. 1919’da Erzurum’da
toplanan kongreye bu şubeden Hemşinli Necati Efendi ile Abaza Hakkı Efendi
delege olarak katıldı. (s. 13)
İstiklal Savaşı kazanılıp Türkiye
Cumhuriyeti kurulunca Rize bir ara Artvin ile birleştirilerek Çoruh vilayeti
adını aldı.
20 Nisan 1924’te Rize il oldu.
Kültür
Toprakların verimsizliği ve yetersizliği
yüzünden Rizeli denizci, gurbetçi olmuştur.
Rize ve çevresinin zengin bir halk edebiyatı
vardır. Türkü ve mani söyleme geleneği de yaygındır. Rize türkülerinde
karamsarlık ve hüzün yoktur. Zengin tabiat tasvirleriyle sevgiliye sesleniş
açık ve yalın bir şekilde ifade edilmiştir.
Rize’de birçok gelenek, inanış ve bunlarla
ilgili törenler vardır.
Düğünlerde kemençe ve tulum eşliğinde
horonlar oynanır. (s. 15)
Yaylalara çıkılırken ve dönerken büyük
şenlikler, törenler yapılır.
Rize’nin el sanatları arasında en önemlisi
el dokumacılığıdır. Dokuma
ürünü olan Rize bezinin hammaddesi kendir/kenevirdir.
Eserler
Bizans dönemi yapılarının hemen hepsi askeri
amaçlıdır. Bunların en önemlisi Rize Kalesidir.
Türk devri yapılarından İskender Paşa Cami
(İslam Paşa Cami) son cemaat yeri ve kubbeli harimi ile klasik devir yapısı
olarak dikkat çeker.
---
Karpuz, Haşim. Rize Kitabı (History of Architecture). Kültür Bakanlığı Yayınları.
1993
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder