Sinan
Başaran - Cumhuriyet Döneminde Sosyal Alanda Yapılan Bazı Devrimlerin Rize’deki
Yansımaları (1923-1950)
Cumhuriyet döneminin ilk yılları, ağırlıklı olarak batılı
tarzda yapılan devrimlerle geçmiştir.
Şapka İnkılabı sonrasında yurdun bazı bölgelerinde ciddi
olaylar yaşanmıştır.
Bu çalışmada Medreselerin kapatılması, Şapka İnkılabı, peçe,
çarşaf ve kafeslerin yasaklanması ile ezanın Türkçe okutulması düzenlemelerinin
Rize’de uygulanışına ve sonrasında yaşananlara değinilmiştir.
Çalışmanın sonucunda sosyal ve kültürel anlamda yapılan bu
devrimlerin Rize’de genel olarak iyi karşılanmadığı görülmüştür.
…ezanın Türkçe okunmaya başlaması; ibadet için halkın, cami
yerine evlerine yönelmelerine sebep olmuştur. Tüm bunlar CHP’yi kimi
Rizelilerin gözünde din karşıtlığıyla özdeşleştirmiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar varlığını devam ettiren
medreseler, Rize’de yaygın bir şekilde bulunuyordu. İl genelinde sayıları 30’u
bulan bu medreselerin bir kısmı 1914’teki seferberlik ilanı ile 1916’daki Rus
işgali sonrasında faaliyetlerine son vermişti. Geri kalan kısmı da 3 Mart
1924’te kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla kapatıldı.
…bu kurumlarda ders veren hocalar Mustafa Kemal Paşa’nın 18
Eylül 1924’teki Rize ziyareti sırasında: Mustafa Kemal Paşa’ya medreselerin
açılma talebini içeren bir dilekçe verdiler.
Gazi bu talebe kızdı ve sert tepki gösterdi. “…Şimdiye kadar
geri kalmamızda en büyük âmilin ne olduğunu bilmiyor musunuz? Hayır, medreseler
açılmayacak.”
Yaşananlara çok sinirlenen Mustafa Kemal Paşa, teftiş için
yöneldiği adliyeye girmeden hükümet binasından çıktı ve Hamidiye Gemisi’ne
binerek Rize’den ayrıldı. Olayın ardından Rize Müftüsü (Mehmet Hulusi Efendi) istifa
ettirildi.
Medreselerin kapatılması; bu kurumların, faaliyetlerini yurt
çapında gizli olarak yürütmelerine neden oldu. Bunun üzerine Hükümet, 4 Ocak
1932’de yayımladığı bir talimatnameyle Arap harfleriyle eğitim yapmak için
gizli veya aleni dershane açanların ve bu dershanelerde eğitimde bulunanların,
TCK’nin 526. maddesi gereğince üç aya kadar hapis veya 10 liradan 200 liraya
kadar para cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.
Tüm bu yasaklamalara rağmen Rize’de Kuran ve medrese eğitimi
gizli bir şekilde devam etti.
1933 yılı Ocak ayında çocukları Arap harfleriyle okuttuğu
anlaşılan Çarşı Mahallesi’nden Eskici Osman Bey’in eşi Mürüvvet Hanım ile
Yeniköy Mahallesi’nden Kukut Ali Efendi’nin eşi Zekiye Hanım zabıta tarafından
suçüstü yakalanmış ve ele geçirilen Arap harfli kitaplarla birlikte Adliyeye
sevk edilmişlerdi (Rize, 12 Kânûn-ı Sânî 1933).
Şapka Olayı
Merkezin dayattığı değerler sistemine verilen en büyük tepki
şapka giyilmesine dair çıkan kanunun ardından yaşanmıştır.
Mustafa Kemal Paşa’nın, 24 Ağustos 1925’te Kastamonu ve
İnebolu yöresine yaptığı ziyaret sırasında halka tanıttığı şapka, 25 Kasım
1925’te 671 No.lu Şapka İktisasî Kanunu adıyla Mecliste kabul edilmiş ve 28
Kasım 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girmiştir.
Kanun yürürlüğe girdikten sonra Kayseri’de, Maraş’ta ve
Giresun’da olaylar çıktı. Erzurum’da çıkan ayaklanma sonrasında bu ilde bir ay
süreli sıkıyönetim ilân edildi.
25 Kasım 1925 günü Rize’nin Güneysu bölgesinde Ulucami İmamı
Şaban Hoca ile Muhtar Yakup Ağa ve arkadaşları çevre köyleri Ulucami önünde
toplanmaya davet etti.
Burada, Şapka Kanunu’nun verdiği rahatsızlık dile
getirilerek halk hükümet aleyhinde kışkırtıldı. Galeyana gelenler, eşkıyaların
da verdiği destekle Güneysu karakolunu bastı. Altı jandarma esir alındı ve
bir jandarma vuruldu.
Jandarma onbaşısı da asılmak istendi.
Şaban Hoca, şeriatın korunması için Rize’nin basılıp
yağmalanmasını, hapishanenin boşaltılmasını, hükümet konağının ele
geçirilmesini teklif etti.
…yüz elli kadar silahlı kişi Rize üzerine harekete yeltendiyse
de sonucun nereye varacağını anlayan Islahiye köylüleri ve onlara katılan diğer
bazı köylüler, jandarmadan aldıkları silahları da geri vererek evlerine geri
döndüler.
Güneysu’da olaylar başladığında Rize’de de kıpırdanmalar
oldu. Vali Hurşit Bey’in Ankara’ya yaptığı; “Rize ayaklanmıştır. Acilen
tedbir!” uyarısı üzerine Hamidiye Kruvazörü Rize’ye geldi. Hamidiye’nin burada
halkı sindirmek için kurusıkı mermi attığı söylenir.
…isyancıların pek çoğu, sözü geçen kişilerin de araya
girmesi ve “Az bir ceza ile kurtulursunuz.” tavsiyeleri üzerine teslim oldular.
10 gün süren bu olay sonrasında 143 kişi tutuklandı.
10 Aralık 1925 günü İstiklâl Mahkemesi üyeleri Rize’ye
geldi.
Yargılamalar sırasında Rize Adliye Mahkemesi Başkâtibi
Rizeli Hafız Osman Zeki (Karadeniz) ile biraderi Avukat Hulusi (Karadeniz) Bey
ve Rize imamlarından Hafız Kamil’in fesadı çıkaran ilk kişiler olduğu,
İskilipli Atıf Hoca’nın Frenk Mukallitliği ve Şapka adlı eserinin kışkırtmada
etkili olduğu ve bu ayaklanmada İstanbul’daki gizli bir örgütün büyük rolü
bulunduğu tespiti yapıldı.
…isyana kumanda ettiği belirlenen Şaban Hoca, silahlı
asilerin kumandanı Yakup Çavuş, jandarma karakolunu basanlardan Bekçi Kadir
Ağa, asilerin elebaşlarından Hasan Ağa, Peçelioğullarından Muhammet, Kanburoğlu
Mahmut ve bunlarla birlikte isyanda rol alan Tarakçıoğlu Sabit ve Peçelioğlu
Aslan Çavuş olmak üzere 8 kişi idama mahkûm edildi.
İnfaz edilenlerin cenazeleri şehir merkezindeki sahile
defnedildi.
Olaylar nedeniyle hapse mahkûm edilenler, 1929 yılında serbest
bırakıldı.
Şapkaya verilen bu aşırı tepkinin bir başka nedenini Rıza
Nur’un şu sözleri açıklamaktadır:
Millî Mücadele Dönemi’nde halkın desteğini sağlamak için,
“Kuran’ı apteshane kâğıdı yapacaklar, size şapka giydirecekler” diyorduk. Bu
sözler halk üzerinde etkili oluyordu. Talihe bak ki, şapkayı sonunda Mustafa
Kemal’in elinden giydiler.
Peçe ve çarşafın toplumun genelinde yasaklanması ise şapkada
olduğu gibi hükümetin genel bir kanunuyla değil, yerel yönetimler düzeyinde
başladı.
1934’te de bazı vilayetlerde belediye encümen kararlarıyla
peçe ve çarşaf yasaklanmaya başladı.
23 Nisan 1937’den geçerli olmak üzere peçe, çarşaf, peştamal
ve emsali gayri medeni kıyafetlerin giyimi tümüyle yasaklandı.
Rize’de bu yöndeki ilk yasak, belediye encümenince 1934 yılı
Aralık ayında pencerelerdeki tüm kafeslerin kaldırılması kararıyla geldi.
Karara göre -genelde sahil boyundaki evlerde görülen- bu kafesleri bir hafta
içerisinde kaldırmayanlarınki belediyece sökülecek, hem masrafı o kişiden
alınacak hem de ceza olarak beş lira kesilecekti. 25 Şubat 1935’e gelindiğinde
belediye encümeni kararıyla peçe yasaklandı. Aynı kararla, kimi kadınların
çözüm olarak şemsiye kullanmaya başlamaları nedeniyle tesettür amaçlı şemsiye
kullanımına da yasak getirildi.
11 Şubat 1936’da Belediye Meclisinin aldığı bir başka
kararla çarşafın giyimi Rize’de yasaklandı.
11 Mayıs 1936 tarihinden itibaren ailesini çarşafla gezdiren
görevlilerin, işlerine son verilmesi kararlaştırıldı. Kararın uygulanmaya
başlamasıyla birlikte köylerden çarşıya gelen kadınların peştamalı zabıtalarca
açtırıldı.
Rize’de Türkçe ezan ilk kez 4 Şubat 1932 günü Çarşı
Camii’nde öğle ezanı olarak Hafız Hakkı Efendi tarafından okundu ve sonraki
günlerde de uygulama devam etti.
Camiye giden kişi sayısı düştü. Kapalı yerde ezanın Arapça
okunması suç değildi. Bu yüzden insanlar, namazlarını evlerinde Arapça ezan ve
kamet eşliğinde kılar oldu.
İlk yıllarda Arapça ezan okumaya kanunen bir ceza tayin
edilmemişti.
2 Haziran 1941’te cezai bir yaptırım getirildi.
Yasak 18 yıl sürdü. Arapça ezan okuma yasağı, 17 Haziran
1950 tarihinden geçerli olmak üzere iktidara gelen DP tarafından 5665 Sayılı
Kanun’la kaldırıldı.
…
Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Cilt: 4,
Sayı: 8, Yıl: 2017, s. 92-106
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder