İstiklâl
Mahkemeleri Sempozyumu - 10-11 Aralık 2015 / Adıyaman
Cumhuriyetin İlanından Önce Kurulmuş ve İlanından Sonra
Faaliyetlerine Devam Eden İstiklâl Mahkemeleri İle Günümüz Hukuk Sisteminde Yer
Alan Özel Görevli Mahkemelerin Hukuki Bakış Açısı İle Karşılaştırılması
Ayşegül Yıldızdoğan (s. 13-47)
…Cumhuriyet öncesi İstiklâl Mahkemelerinin kuruluş ve
işleyişini, görev ve yetki alanını belirleyen kanunların olayların yaşanmasının
ardından çıkarılmış olması oluşturur. Ordudan firar edenlerin sayısının günden
güne artması ve mevcut (olağan) harp divanlarının ve bidayet mahkemelerinin
bunu engellemede yetersiz kalması savaş halinin devam etmesi sebebiyle
kararların olabildiğince hızlı alınması gerekliliği olağanüstü yetkilerle
donatılmış olan mahkemelerin oluşturmasına sebep olmuştur. Zira bu mahkemelerde
temyiz hükümleri işlemiyor, zanlı savunmasını kendisi yapıyor ve cezalar derhal
infaz ediliyordu (s. 38).
İstiklâl Mahkemelerinin üyeleri mecliste görev yapan
mebuslardır.
Cumhuriyet Dönemi İstiklâl Mahkemelerinin kuruluş gayesini
de Meclisin otoritesinin sağlanması ve buna aykırı yapılmış olan hiçbir eylemin
cezasız bırakılmaması oluşturmaktadır.
…
Birinci Dönem İstiklâl Mahkemelerinin TBMM’deki Yansımaları
Salhadin Gök (s. 49-85)
Mahkemelerin bu sınırsız yetkiye sahip yapısı
milletvekillerinin tepkisini çekecektir.
İlk dönemlerden itibaren adliye mekanizmasının dışında
kurulmuş olan bu mahkemelerin sahip olduğu yapı milletvekilleri arasında
rahatsızlık meydana getirecek her fırsatta bu yetkileri kısıtlamak, üzerlerinde
bir denetim kurmak amacı ile harekete geçirecektir.
Milletvekilleri arasında İstiklâl Mahkemelerinde görülen
davalar hakkında bilgi sahibi olunmamasının bir tereddüt meydana getirdiği,
sağlıklı bir bilgilendirme ile bu olumsuzluğun ortadan kalkacağı ve var olan
yanlış anlamaların bu şekilde düzeltilebileceği yönünde bir kanaat vardır. Bu
amaçla günde bir meclisin, bu mahkemelerin faaliyetleri hakkında
bilgilendirilmesi teklif edilecek, milletvekilleri bunu kabul edecektir. Bu
düzenleme kabul edilmesine rağmen daha sonraki görüşmelerde bilgilerin meclise
gönderildiği fakat milletvekillerinin bilgilendirilmediği anlaşılmaktadır (s.
69).
Muhalif milletvekilleri İstiklâl Mahkemelerinin asker kaçağı
sorununa çözüm bulmak amacı ile kurulduğunu fakat süreç içerisinde hükümetin
bütün çalışmalarını bu mahkemeler eliyle yürütecek şekilde yetkilerinin
genişletildiği, bunda da Fevzi Paşa’nın meclisin ordu konusundaki hassasiyetini
kullanarak sağladığı belirtilecektir. Zamanla mahkemelerin el uzatmadığı
durumun kalmadığı, her türlü davaya baktığı, hatta tüm hükümet çalışmalarını
ele alarak, meclis adına kararlar vermesini eleştireceklerdir.
İstiklâl Mahkemelerinin yaptığı çalışmalarda
milletvekillerini rahatsız eden en önemli konu işlenen suçların şahsilikten
çıkartılarak şahsi hürriyetleri çiğneyecek şekilde ailelerinin cezalandırılma
yoluna gidilmesidir. Özellikle “Vesek” uygulaması ön plana çıkacaktır. Rehin
alma olayına verilen isimdir. Askeri firar olaylarında yakınlık derecesine göre
akrabalarından bir tanesini cezalandırma yoluna gidilmiştir. Suç işleyen teslim
olmazsa sırası ile babası, kardeşleri, amcası, dayısı, amcazadesi, dayızadesi,
eniştesi… gibi bir sıralamaya tabi tutulan akrabaları tutuklanacaktır. Rehin
alınan bu kimse, silahlı veya silahsız hizmetlerde yani cephe veya cephe
gerisinde kendisinden faydalanılacak şekilde cezalandırılma yoluna gidilmiştir.
Hem bu uygulama hem de bu hizmetlerde kullanılmayacak kadar yaşlı kimselerin
hapsedilerek cezalandırılmış olması tepki çekecektir (s. 71)…
Suça verilecek cezada suç işleyene yönelik uygulamalar hiç
itiraz görmezken, hatta ödetilecek bedelin daha da ağırlaştırılması
istenilirken, evlerin yıkılması, aile bireylerine zarar verilmesi uygulaması
kabul görmeyecek vatana ihanet olarak değerlendirilecektir.
…
İstiklâl Mahkemeleri Belgelerinin Kamuoyuna Açılma Sürecinde
TBMM Arşivi
Mukaddes Arslan (s. 87-108)
16 maddeden müteşekkil, 249 no’lu İstiklâl Mahkemeleri
Kanunu, 31.7.1922’de kabul edilmiştir.
TBMM Arşivinde: Amasya, Ankara-1, Ankara-2, Elcezire,
Eskişehir, Isparta, İstanbul, Kastamonu, Konya, Pozantı, Şark ve Yozgat
İstiklâl Mahkemeleri belgeleri olmak üzere toplam 12 mahkemenin evrakı
bulunmaktadır.
TBMM Arşivinde bu mahkemelere ait: 874 klasör, 1471 dosya,
158 defter olmak üzere toplam 914 bin 695 sayfa evrak mevcuttur.
Arşivde bulunan 12 İstiklâl Mahkemesine ait 26 karar defteri
Osmanlıcadan günümüz Türkçesine çevrilmiştir.
Bu belgeler TBMM internet ortamında “İstiklâl Mahkemeleri
Kataloğu” adı ile erişime ve hizmete açılmıştır.
…
Kara Kemal ve İstiklâl Mahkemeleri
Savaş Sertel - Şahin Yedek
(s. 109-122)
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin eski yöneticilerinden olan
Ahmet Kemal Bey teşkilatta “Küçük Efendi” ve “Kara Kemal” lakabıyla
bilinmekteydi. İttihat ve Terakki teşkilatında iki Kemal olduğundan dolayı
lakabı Kara Kemal olmuştur. Diğer Kemal ise “Sarı Kemal” olarak bilinen Mustafa
Kemal’dir. Teşkilatta Talat Paşa’ya “Büyük Efendi” dendiğinden Kara Kemal’e de
“Küçük Efendi” denmiştir.
1926 yılında İzmir’de Atatürk’e yapılan suikast girişiminden
dolayı bazı İttihatçılarla beraber Kara Kemal de İstiklâl Mahkemesinde
yargılanmış ve gıyaben idam cezasına çarptırılmıştır. Yargılaması devam ederken
polis tarafından İstanbul’daki evinde sıkıştırılmış şüpheli bir şekilde intihar
etmiştir.
Mahkemede kendinden en çok söz edilenlerden biri olan Eski
İaşe Nazırı Küçük Efendi Kara Kemal’in büyük bir komitacı ve tek başına bir
hükümeti devirebilecek zekâ ve kabiliyette olduğu, ayrıca İzmir suikastında adı
geçen Eski Maarif Nazırı Şükrü Bey ise 1908 Meşrutiyetinde suikastlar tertip
eden hususi komitenin başında oldğu iddia edilmiştir (s. 114).
Görünürde İzmir suikastı konusunda Kara Kemal’e isnat
edilecek bir suç bulunmamaktadır
Mahkeme 26 Haziran 1926’da duruşmalara başlamış, 13 Temmuz
1926’da kararını açıklamıştır. Karara göre kaçak olan Kara Kemal gıyabında
olmak üzere on beş kişi idama mahkum olmuş ve aynı gün on üç mahkum İzmir’de
idam edilmişlerdir.
…kaldığı ev 27 Temmuz 1926 günü sarılınca Kara Kemal
saklandığı evin bahçesindeki kümese gizlenmiş, yakalanacağını anlayınca da Gold
marka tabancası ile intihar etmiştir
Ankara İstiklâl Mahkemesi’nin savcısı olan Necip Ali Küçüka
iddianamesinde en büyük fail olarak Kara Kemal’i ön plana çıkarmıştır. Ancak bu
konuda ortaya konmuş somut bir veri bulunmamaktadır.
Bazı iddialara göre Kemal Bey polis tarafından
öldürülmüştür. Cesedinde pek çok kurşun yarası olduğu da söylenmiştir.
…
Vaiz İbrahim Edhem Efendi’nin İstiklâl Mahkemelerinde
Yargılanması ve İdamı
Şaban Ortak (s. 253-297)
Ankaralı Hacı Dedezade Hasan oğlu İbrahim Edhem “Devletin
emniyet-i dahiliyesini ihlal ile kavanîn ve nizâmât-ı devlete halkı adem-i
itâ’ata sevk” cürmünden dolayı İstanbul İstiklâl Mahkemesine sevk edilmiştir.
Suçlamalara sebep olan “İslamiyet’te Ahlâk ve Kadınlarda Tesettür” isimli bir
risale yazması, Ayasofya ve Fatih Camilerinde konuşmalar yapmasıdır.
Yaptığı yayınla ve konuşmalarla ahlaksızlığa karşı yasal
düzenlemeler yapılmasına dikkat çekmek istediğini belirten İbrahim Edhem
Efendi; kendisinin mürteci olmadığını, vatanını seven, maarif ve teceddüd
yanlısı olduğunu, halkı ifsada değil irşada çalıştığını anlatmıştır.
Yargılama sonucunda; “milletin hürmet ettiği muhterem
kisvenin bahşettiği manevi nüfuz ve kudreti suistimal ile halkı yanlış yollara
sevk eden” İbrahim Edhem Efendi’nin suça uyan Ceza Kanunu’nun 66. maddesi
gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir (7 Ocak
1923).
13 Şubat 1924 tarihinde çıkarılan kanunla affedilen İbrahim
Edhem Efendi, 43 günlük bir hapisten sonra tahliye edilmiştir.
4-5 Temmuz 1925 tarihlerinde Urfa’da Mahkeme Binası olarak
kullanılan İdadi (Lise) binasında yargılanan İbrahim Edhem Bey’e isyana teşvik,
tahrik ve fiilen iştirak suçlarından dolayı idam cezası verilmiş ve bu hüküm
Urfa Hükümet Konağı önünde 7 Temmuz’da asılarak infaz edilmiştir.
Şeyh Sait İsyanı dolayısıyla oluşturulan Şark İstiklâl
Mahkemesi Diyarbakır başta olmak üzere bölgedeki çeşitli illerde yargılamalar
yapmıştır.
İbrahim Edhem Efendi’nin muhakemesine 4 Temmuz 1925’te
mahkeme faaliyetleri için tahsis edilen Urfa Lisesinde hazırlanan salonda
başlanmıştır.
(Mahkeme) İbrahim Edhem Efendi’nin isyanın âmil ve
tahrikçilerinden olduğunu söylemiş ve buna göre cezalandırılmasını talep
etmiştir.
İstiklâl Mahkemeleri hukuk mahkemeleri olmayıp, dönemin
şartlarının bir neticesi olarak kurulan siyasi mahkemelerdir.
…
…
Yayına Hazırlayan: Aynur Yavuz Akengin, Atatürk Kültür, Dil
ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara - 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder