İsmail
Kara - Müftü Mehmet Hulusi Efendi
Medreseleri kapatan 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat
Kanunu çıkalı henüz 6,5 ay olmuştu.
17 Eylül’de Mustafa Kemal Rize’dedir.
Paşa geceyi Mataracı Mehmet Bey’in evinde geçirdi.
Rize’den ayrılmak üzere Hükümet Konağı’ndan çıkarken, Rize
müftüsü, yanında şehrin kaza müftüleri olduğu halde kendilerine bir istida
(dilekçe) takdim ettiler.
Gazi, medreselerin açılmasını [veya medreselerden de
istifade edilmesini] isteyen bu istidadan hiç memnun kalmadı
Cumhuriyet gazetesi, hadiseden iki
gün sonraki nüshasında, vakayı "İki müftinin garip bir istidası”
arabaşlığıyla veriyor: … Reisicumhur hazretleri istida muhteviyatına muttali
olunca asabileşmişler…
İaşenizi [geçiminizi] mi
düşünüyorsunuz?
Bu adamlar burasını İran gibi mi yapmak istiyorlar…
…muhtemelen Cumhuriyet’in kurguladığı “İaşenizi mi
düşünüyorsunuz?” ile “Bu adamlar burasını İran gibi mi yapmak istiyorlar?” soru
cümleleri…
…memleketi geri bırakan en önemli etkenlerden birinin
medreseler ve ilmiye sınıfı olduğuna işaret ediliyor…
Trabzon’da çıkan İstikbal gazetesindeki haber dikkatli ve
soğukkanlı bir şekilde verilmiştir.
Sebilürreşad, açıkça söylememekle beraber olayın bu kadar
abartılmasının bir komplo şüphesi doğurduğunu ihsas etmektedir.
…olayın üzerinden henüz bir yıl geçmeden, yarıresmi bir
eserde (Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin Sonbahar Seyahatleri)
“Rize ve Atina müftüsü” yerine “hoca heyeti” deniyor…
Cumhuriyet devrinde yazılmış en önemli lise tarih ders
kitaplarında,
“hoca heyeti” / “softa heyeti”ne dönüşür…
Mahmut Esat Bozkurt: “…medreselerin açılması için kendisine
müracaat eden hocalara; hiddet ve şiddetle ve herkesin önünde ‘Para
istiyorsanız, size millet yetecek kadar verecektir. Açsanız, kamınızı
doyuracaktır. Medreseler bir daha açılmayacaktır anladınız mı?’ diye bağırdı.
Laikliğe doğru pratik ilk adımlar atılmıştı…”
Bozkurt’un ifadeleri içinde yer alan “medreseler
açılmıyacaktır” cümlesi dışta tutulursa diğerlerinin Gazi’ye atfen kendisi
tarafından kurgulandığı açıktır.
Olayın Kahramanı Müftü Mehmet Hulusi Efendi
Alemdaroğlu (Bayraktaroğlu) [Abdül]Vahid Efendi ile
Gülizar’m oğlu olarak 1295
(1879) senesinde Rize’nin Kurâ-yı Seb’a (şimdi İkizdere)
nahiyesinin Varda (sonra Hacı Şeyh, şimdi Güneyce) köyünde doğdu.
Sipahioğlu Yusuf Efendi’den hafızlığını tamamladı.
İstanbul’a gitti, Çarşambalı Ahmet Hamdi Efendi’nin
derslerine devam etti.
Adalar (İstanbul) kazası müftü ve müderrisliğine tayin
edildi.
Rus işgalinden sonra izinli olarak Rize’ye gitti. Mataracı
Hacı Hafız’dan Rize müftülüğü teklifini aldı.
Mataracının teklifini kabul etti ve izni bittiği halde geri
dönmeyerek Rize’de kaldı.
1919 yazında, Mataracı Mehmet Efendi’nin reisliğinde kurulan
Rize Müdafaa-yı
Hukuk Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı
Müftülük görevi 18 Eylül 1340 (1924) tarihinde vukubulan
“istida meselesi”ne kadar devam etti.
…istifa ettikten sonra arda köyüne gitti ve izini
kaybettirmeye çalıştı.
Vardalı Şeyh Osman Niyazi Efendi’nin damadı olması nedeniyle
üzerindeki şüpheler daha da arttı
…takip ve gizli soruşturmalara rağmen müftü efendi hakkında
mahkemeye intikal eden bir dava ve yargılama sözkonusu olmamıştır.
1. TBMM’de Lazistan mebusu Esat. Bey’in (Özoğuz, Öl. 1954)
delâletiyle ikinci mesleği, hâkimlik mesleğine geçti. Mapavri, Viçe, Tercan,
Zile, Giresun adliyelerinde görev yaptı.
Temmuz 1944’te emekli oldu.
Emekli olduktan sonra Rize’ye yerleşti ve ömrünün sonuna
kadar serbest avukatlık yaptı.
1957 seçimlerinde DP’den İl Genel Encümeni üyeliğine
seçildi.
16 Mart 1959'da vefat etti
Müftü efendinin kardeşi merhum Akif Alemdar’ın bize
aktardığına göre dilekçede medreselerin açılması değil yeni maarif sistemi
içinde medreselerden de istifade edilmesi; binalarının, hocalarının, kütüphanelerinin
bir şekilde devreye sokulması istenmekte imiş.
…
Tarih ve Toplum Dergisi, Sayı: 194, Şubat 2000, (s. 35-41)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder