F. H. Yalçın Kaya - Ankebut
Kur'an-ı Kerim'in Issız Derinliği
Tasavvufta "Kur'an'ın özü Fatiha Suresi, Fatiha'nın özü
Besmele'dir. Besmele'nin de özünü ararsan 'Be' harfinin altındaki
noktadır" denir. Hatta Hz. Ali bir sözünde şöyle der: "İLİM BİR
NOKTADAN İBARETTİ ONU CAHİLLER ÇOĞALTTI"
…kitap, önce Besmele'nin / daha sonra altı surenin yani;
Kur'an'ın ilk suresi olan
Alak Suresi, Tarık Süresi, İbrahim Suresi, Neml Suresi, Ra'd
Suresi ve Kehf Süresi'nin açıklamaları ile devam etmektedir.
BESMELE
Adem de İblis de birer hata yapmışlar, İblis af dilememiş,
Adem, af dilemiştir.
Semamz yani evreninizdeki tüm bilinç toplulukları -ki bunlar
galaksilerdir.
Her biri bir logos, bir bilinç taşır. Yani her biri Allah'ın
isimlerinden birinin düzeniyle yaşar.
…dünya, içinde tüm evrendeki bilinçlerin tamamını barındıran
fevkalade bir bilinç (logos) topluluğudur.
(yalan) "Bismillah" dediğinizde "Allah'ın
bana verdiği sema ile ve barındırdığı isimler ile hareket ederim"
demektesiniz.
"bismi" kelimesi "akıl", Rahman
"Ruh", Rahim ise "Beden"dir.
(yalan) Nübüvvetten sonra "tasavvuf" denilen ilme
hiç aldırış etmeyenlerin de başaramayacağı sonucuna varabiliriz.
Adem cennette yasak meyve yedi.
o yasak meyve nefsi oluşturdu.
…varlık rahmetten oluşmuştur. İşte insan da merhameti
ölçüsünde insandır.
"Be" harfinin noktası Allah'ın birliğini ve bütün
kainatın ve kainatların tek bir noktadan halk olunduğunu işaret
(Küfür) "be" "sin" ile birleştiğinde
teklikten sonra çift yönlü var oluşla Teslis'i (üçleme) yani Cenabı Hakk'ın üç yönünü
temsil eder.
"Be" harfi Rabbin gizli batın tekliği,
"Sin"i yani çift yönlü mahluku, eril ve dişil gücü
olan idrak
Sonra onu gören gönül, düşünen akıl eyledi ki bunun temsili
"mim" dir.
Karia Süresi / s. 47
İnsanların dağılmış kelebekler gibi olması, her ferdin kendi
zevkinin peşine dağılması, birbirini düşünmez bencillere dönüşmesidir.
Çölde serap gördüğünde, gerçek görünene kadar serabı
anlayamazsın.
(Yalan) Yaptığın, olan olay, eylem yani amel değil niyettir
gerçeklik.
Alak Suresi / s. 83
"Alak", kelime anlamı olarak alaka ile aynı kökten
gelir.
İnsan alakadan yaratıldı. Maddi ve manevi alaka...
"salla" kelimesi İslam'dan sonra namaz olmuş,
ondan evvel "bir şeyin pişmesi için ateşe koymak" gibi bir manaya
geliyor.
Tarık Suresi
Tarık, semanın işlevlerinin dünyada gerçekleşmesini
sağlayandır.
Burada "biz" denmesinin nedeni Rabbin insanı
yaratmada sebepler yani bilinçli varlıklar kullanmasıdır.
"Melek" kelimesi Arapçada "elk" kökünden
gelir. "Elk", atın ağzındaki gemi çiğnemesine denir. Aynı kökten
gelen "eluk" ise "risalet'' manasınadır. Zira risalet de ağızla,
yani dille yerine getirilir.
Tarık bir yıldız daha doğrusu bir gezegen ve O ne zaman
dünya semasında görünse büyük bir bilinç atlaması gerçekleşir.
Nasıl ki her gezegenin bir yörüngesi var.
sizde gezegenler gibi bir kadere sahipsiniz.
Süreyya yıldızı karanlıkta yolunu kaybedenlerin yolunu
bulmasına yardım eden yıldızdır. Çöl de kaybolanlar bile yönlerini bu yıldızla
bulurlar.
İbrahim Suresi / s. 133
Elif, Lam, Ra Kitap'la ilgili onu temsil eden harflerdir.
Zamanda yolculuk, uzayı aşarak mümkündür. Uzayın sakladığı
zamandır.
Neml Suresi / s. 207
Ta Sin harfleri, arşta bulunan mahlûkların temsili resmidir.
Musa, "mesa" kökünden türemiş bir kelime olup
Allah'ın eliyle yani müdahalesiyle kötülük ortamından iyilik ortamına
çıkarılmış, kurtarılmış kişi demektir.
Dualar giriş parolası gibidir.
Doğru dua dünyadaki bütün değerlerden daha değerlidir.
Neyi neyden üstün tutarsan o senin taptığındır.
dokuz kişi / yeryüzünde bozgunculuk yapıyor:
güçlü zenginler.
fiskosçular
hırsız, katil takımı
aydın/lar
yönetim
asayişi sağlayanlar
hukuk adamları
popüler kişiler
askerler
Ra'd Süresi / s. 274
Kehf Süresi / s. 369
Yahudilerin gelip Resullullah'a Zülkarneyni sormaları
Onlar bunu Resullullah'ın bilemiyeceğini ve onu mahcup edip
Yahudiliğin üstünlüğünü ispatlayacaklarını umdular.
Zülkarneyn iki devrin, iki vaktin, iki zamanın sahibi
demektir. Geçmişin ve geleceğin yani. O, zamanda yolculuk edebilen dünyalı
fakat başka bir gezegende büyümüş, çeşitli güçler kazanmış olağanüstü bir
adamdı.
O, önce geleceğine seyahat etmiş dünyanın en son gün
batımını görmek istemiş. Güneşin en son battığı yer orasıdır. Orada bir de
bakar ki güneşin kendisi de bir balçık kara göze giriyor, kaybolmak üzere. Yani
kara deliğe doğru gidiyor, güneş sisteminin kıyameti kopuyor.
Sonra zamanın ilk başlangıç anına yani güneşin ilk doğumuna,
yeryüzüne ışığını gönderdiği ilk noktaya gitti.
…
Şira Yayınları, Mayıs 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder