Bilal
N. Şimşir - Lozan Günlüğü
Bu kitap, 1922-1923 Lozan Konferansı ve Barış Sürecinin
belgesel bir kronolojisidir.
Başkomutan Mustafa Kemal, “İlk hedefiniz Akdeniz’dir,
ileri!” demiş, Türk ordusu İzmir’e çıkmıştı. Şimdi, “İkinci hedefiniz...”
diyebilir ve muzaffer Türk orduları İstanbul ve Trakya üzerine yürüyebilirdi.
İsmet Paşa, İstanbul’da iki gün bazı temaslarda bulunduktan
ve görüşmeler yaptıktan sonra, 9 Kasım günü öğleyin, heyetiyle birlikte,
Sirkeci garından törenle uğurlandı.
Listede toplam 40 kişi
görünmektedir: 3 delege, 24 danışman,
8 kâtip, 2 asker, 3 gazeteci. Listede adları, rütbeleri görünmeyen, beş-altı
koruma görevlisi daha bulunduğu sanılmaktadır.
İsmet Paşa heyeti, 12 Kasım Pazar günü saat 22.00’de Lozan’a
vardı.
13 Kasım Pazartesi günü açılması gereken Barış Konferansı,
Türk tarafına bilgi bile verilmeden, son anda 20 Kasıma ertelenmişti.
O günlerde Türkiye'nin dış ilişkileri pek sınırlıydı. Dünya
Savaşı dolayısıyla düşman ülkelerle ilişkiler kesilmişti. Mondros Mütarekesi
üzerine Almanya, Avusturya gibi eski müttefik ülkelerle de ilişkiler
kesilmişti. Avrupa’da yalnız altı tarafsız ülke ile ilişkiler kesilmeden
kalmıştı; fakat o ülkeler de henüz Ankara Hükümeti ile resmi ilişki
kurmamışlardı. Ankara’da yalnız üç elçilik vardı: Sovyet Rusya, Azerbaycan ve
Afganistan
Yurtdışında da Ankara Hükümetinin Moskova’da ve Kâbil’de
elçilikleri; Bakü’de, Roma’da ve Paris’te Mümessillikleri vardı. Hepsi o
kadardı.
İsmet Paşa Lozan’da “kelle koltukta” görev yapmıştır.
Ermeni terörü Lozan’da İsmet Paşa’nın da peşindeydi.
Barış Andlaşması, 24 Temmuz 1923’te imzalanmıştır. 143
maddeli bir belgedir. Yugoslav delegeler bunu imzalamamışlardır.
Lozan ile Ankara arasında 1600 kadar telgraf gidip
gelmiştir. Bir o kadar de Lozan ile Londra arasında telgraf yazışması
yapılmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM
BÜYÜK ZAFERDEN LOZAN BARIŞ KONFERANSINA
(9 Eylül-19 Kasım 1922)
Lord Curzon’dan İstanbul’da Yüksek Komiser Rumbold’a tel,
10.9.1922
“Anadolu boşaltıldıktan sonra, çarpışan taraflar arasında
temas kesilecek ve Türklere Trakya’da ödün vermeye gerek kalmayacaktır.
Yunanlıların İstanbul’u işgal edecekleri korkusu Mustafa Kemal ile
müzakerelerde önemli bir koz olabilir. Bu bakımdan Yunanlıların Trakya’dan geri
çekilmeleri önerilerine karşıyız.” / s. 30
Hindistan Kral Naibinden Hindistan İşleri Bakanlığına
tel, 11.9.1922
“Türk zaferi, İslam dünyasında şiddetli yankılar yapacak ve
Hindistan’da güçlüklerimizi artıracaktır. Hindistan bakımından Majesteleri
Hükümetinin amacı eski Türk-İngiliz dostluğunu diriltmek olmalıdır. O zaman
Hindistan Müslümanları yatışacak, Afganistan sınırındaki güçlüğümüz azalacak;
Türkiye, Rusya’dan ayrılmış olacaktır. Türklerin zaferlerinin meyvelerini
ellerinden almaya kalkışmak ise İslam dünyasında fırtına koparacaktır.”
Yüksek Komiser Rumbold’dan Lor d Curzon’a tel, 14.9.1922
“Tezelden bir konferans toplanması önem taşımaktadır.
Savaşan tarafların artık birbirleriyle temasları kalmadı. Konferans çağrısı
için şimdi en uygun zamandır. Yoksa Mustafa Kemal rahat durmaz. Ordularına ‘İlk
hedefiniz Akdeniz’dir’ diyen Mustafa Kemal’in ikinci hedefi Trakya’dır.
Konferans olmazsa Trakya’ya geçmeye çalışacaktır. Gecikirsek güç durumda
kalırız. Konferansın amacı mütareke, Trakya, Boğazlar ve azınlık sorunları
olmalıdır.” / s. 31
Gazi M. Kemal’den “Daily Telegraph” muhabiri John
Clayton’a demeç, 27.9.1922
“…İngiltere tarafsız bir bölge ilan etti. Hâlbuki bölge tarafsız
değildir; bu husus Yunan ordusunun bakayasını (kalıntılarını) himaye için
hazırlanmış bir tertiptir. İngiliz hükümetinin, Çanakkale Boğazı’ndan serbest
geçişten bizi mahrum etme maksadının Yunanistan'ı himaye olduğu bir hakikattir.
İngiliz hükümetinin şimdiki tavrında iki maksat vardır;
birincisi, Yunan ordusunun bakayasını kurtarmak, İkincisi, hem Çanakkale
Boğazı’nı hem İstanbul’u tahakküm altında tutmak...” / s. 40
Lord Curzon’dan İstanbul’da Yüksek Komiser Rumbold’a tel,
1.10.1922
“Toplanacak Mudanya Konferansı konusunda yönerge:
1) Konferans sadece askeri konularla uğraşacak, Trakya’da
Yunan askerinin hangi hattın gerisine çekileceğini belirleyecek.
2) Mustafa Kemal, Paris görüşmelerinde kararlaştırılmış olan
esaslara uyacak, 3) Müttefik generaller siyasal konularda karar veremeyecekler
ve bu gibi konular ortaya atılınca Yüksek Komiserlere danışacaklardır. Doğu
Trakya’nın geçici yönetimi Müttefik hükümetlerce kararlaştırılacaktır.” / s. 43
M. Kemal Paşa, TMMM Gizli Oturumunda Açıklamalar yapıyor,
9.10.1922
“Müttefik devletlerin Mudanya Konferansını kabul etmeleri...
Bir hat tespit edilecek ve Yunan ordusu o hatta çekilecektir... Tespit edilmek
istenilen hat bizim tarafımızdan Edirne şehri ve Meriç batısıdır diye tespit
edilmiş idi... Onlar da bunu kabul eder gibi oluyorlar. Fakat son günlerde
bunun aldatıcı olduğunu anladık. Bize dediler ki, evet, tahliye söz konusudur,
fakat teslim söz konusu değildir... Bizim maksadımız, Trakya’yı muharebesiz
düşmandan, (düşmanın) ordu ve idaresinden tahliye ettirip TBMM idaresine
almaktır. Fakat (...) karşımıza İngiltere, Fransa, İtalya çıktı... ‘Daha
ileriye hareket edecek olursanız, Müttefik devletlere karşı harp ilan etmiş
kabul edileceksiniz’ dediler... Diğer taraftan şunu da arzeyim ki, Mudanya
Konferansını kabul ettiğimiz gün veyahut harekâtı durdurduk dediğimiz gün bizim
harekâtımız durmuş değildir. Harekât kesintisiz devam etmektedir... Yani istediğimiz
zamanda İstanbul’u, Boğazları derhal işgal edecek derecede muktedir bir
haldeyiz... Mudanya Konferansından sonra asıl barış konferansı olacak. Gerçi
biz ayın yirmisini kabul ettik. Onların yirmisini kabul edip etmeyeceklerini
bilmem... Bu konferans ne kadar devam edecek, onu da bilmem. Bu konferans
müddetince büyük ordularımızı böyle ayakta tutmak doğru bir şey değildir...
Yapılacak işler derhal barış konferansına dahil olmak ve orada diplomatik
vasıtalarla Misak-ı Milli gayelerine ulaşmaktır... Hedefimiz Misak-ı Milli’dir.
Fakat göğüslenemez zemin ve istikamete gitmeyelim...” / s. 47-48
Yüksek Komiser Rumbold’dan Curzon’a rapor, 17.10.1922
“Kemalistler Anadolu’da Yunanlıların hesabını gördükten
sonra, gelişmelerin ağırlık merkezi Boğazlara ve Trakya'ya kaydı ve Mudanya
Konferansına gidildi. Kemalistler savaşmadan Doğu Trakya’yı kazandılar,
karşılığında verdikleri ödün ise kalıcı değildir. Kemalistler Misak-ı Milli’den
ödün vermek niyetinde değillerdir. Ama karşılarında İngiltere vardır. Sevr
Antlaşması ölmüştür, ancak şimdi Müttefikler Misak-ı Milli ile boğuşmak
durumundadırlar. Sınırlar çizilirken Kemalistler Batı Trakya’da plebisit
isteyecekler, Musul’u geri almak isteyecekler, Suriye sınırında düzeltme
yapılsın diye direnecekler, Boğazlar sorununda İstanbul’un güvenliğini öne
sürecekler, mali ve ekonomik kontrole karşı çıkacaklar, kapitülasyonlar
konusunda hiç boyun eğmeyecekler ve ‘Türkiye egemen ve bağımsız olmalıdır’ diye
cevap vereceklerdir. Bu durumda İngiltere bu bölgedeki kuvvetlerini artırmalıdır...
Barış konferansından önce İstanbul hükümetinin sahneden çekilmesi belki hayırlı
olacaktır, yoksa Padişahın durumu ciddi sorun yaratacaktır.” / s. 52
Yusuf Kemal Bey Dışişleri Bakanlığından istifa etti,
25.10.1922
İsmet Paşa Dışişleri Bakanı oldu, 26.10.1922
Rusya hükümeti de Konferansa çağrıldı, 27.10.1922
İtilaf Devletleri, 27 Ekim 1922 günü Rusya’ya gönderdikleri
nota ile Boğazlar sorunu görüşülmesine katılmak üzere Rus hükümetinden Lozan’a
delegeler göndermesi istendi.
TBMM Saltanatı kaldırdı, 1.11.1922
4.11.1922 Dr. Fridtjof Nansen, Türk-Yunan nüfus mübadelesi
konusunda Milletler Cemiyeti’ne raporunu sundu.
“…İstanbul’daki Yüksek Komiserler bana nüfus mübadelesi için
bir anlaşma hazırlamamı tavsiye ettiler. 22 Ekimde Mustafa Kem al’den bir telgraf
aldım. Mübadelenin ilke olarak kabul edileceğini, ancak bu işin hükümetler
arasında görüşülmesi gerektiğini bildirdi…” / s. 80
İsmet Paşa, heyetiyle beraber Ankara’dan Lozan’a hareket
etti, 5.11.1922
Lord Curzon’dan Paris Büyükelçisi Lord Hardinge’e ve Roma
Büyükelçisi Sir R. Graham’a tel, 6.11.1922
“Lozan Konferansının 13 Kasımda toplanması pek güç olacak.
Konferansın 1922 Kasım ayı sonuna ertelenmesini gerekli görüyoruz. Çünkü: 1)
Türkiye’de kaygı verici ve nazik bir durum var, 2) Signor Mussolini de
ertelemeyi arzu etmektedir, 3) İngiltere’de genel seçimler yaklaşmıştır104 ve
4) Konferansa gitmeden önce Müttefiklerin kendi aralarında görüş alışverişinde
bulunmaları ve Türklere karşı birleşik bir cephe oluşturmaları gerekiyor.
Bunları M. Poincare’ye/Signor Mussolini’ye açıklayınız ve konferansın mesela 27
Kasım tarihine ertelenmesi hakkında hükümetlerinin görüşlerini öğrenip
bildiriniz. Yarın Lozan’a hareket edeceği anlaşılan İsmet Paşa’nın da
yolculuğunu ertelemesi için İstanbul’a telgraf çekiyorum.” / s. 81-82
Musul ve Süleymaniye temsilcilerinden Mustafa Kemal’e
tel, 9.11.1922
“Üç buçuk seneden beri antlaşmaya aykırı olarak İngilizlerin
işgalinde bulunan Musul ve havalisinin kurtarılmasını Zâtı Samilerinden
istirham eyleriz efendim. -Musullular namına eşraftan Şeyh Ahmet,
Süleymaniyeliler namına Seyid Ahmed Hüseyin.” / s. 93
Havas Ajansı’nın flaş haberi, 12.11.1922
Türk heyetini götüren Doğu Ekspresi İsviçre sınırına
yaklaştığı sırada, bomba gibi bir olay patlak verdi: Fransa, son dakikada İngiltere’nin
teklifini kabul etmiş, Lozan Konferansı geri bırakılmıştı. Konferans, 13
Kasımdan, 20 Kasıma, yani bir hafta geriye atılmıştı. 12 Kasım Pazar günü
Fransız Havas Ajansı Paris’ten flaş haberi verdi / s. 96
12 Kasım akşamı saat 22.00’de İsmet Paşa ve Türk heyeti,
Lozan’a vardı.
Basın, önemli bir haber kaynağıydı ve Türkiye’nin dış haber
kaynakları sınırlıydı. Bugünkü gibi beş kıtaya yayılmış elçiliklerimiz,
konsolosluklarımız, basın ataşeliklerimiz yoktu; olanlar da tam teşekküllü
değildi. Dış basını izlemek, genel havayı kavramak, Türkiye aleyhindeki
yayınlara cevap yetiştirmek gibi işler çoğu zaman Lozan’daki delegasyona
düşüyordu (s. 103-104).
13 Kasım sabahı Fransa’nın Bern Elçiliği Müsteşarı De
Lacroix Konferansın, İngiltere ve İtalya’nın iç durumları dolayısıyla küçük bir
gecikmeye uğradığını ve 20 Kasımda toplanacağını bildirdi ve İsmet Paşa’yı bu
süre zarfında Fransa’ya davet etti.
Lord Curzon’dan Paris Büyükelçisi Hardinge’e tel,
13.11.1922
Konferans arifesinde ve Türk iddialarına karşı birleşik
cephe (united front) halinde çıkabilmek, Fransa hükümetiyle kesin bir anlaşmaya
varmak için bizim her türlü çabayı sarfettiğimiz bir sırada, Türk temsilcisinin
Fransa Başbakanıyla ayrı görüşmeye girmesi katiyen doğru olmaz (s. 108).
“Ermeniler suikast için hazırlanmışlar!” Lozan’a varışının
daha ikinci gününde İsmet Paşa’ya ulaşan haberlerden biri buydu.
İsmet Paşa Lozan’da 48 saat kaldıktan sonra trenle Paris’e
gitti.
İsmet Paşa, Paris’e küçük bir grupla gidiyordu. Paris
temsilcisi Ferit Bey’den başka Türk heyetinin Genel Sekreteri Reşit Safvet
(Atabinen), Hukuk Danışmanı Münir (Ertegün), Askeri Danışman Yarbay Tevfik
(Bıyıldıoğlu), Yaver Binbaşı Atıf (Esenbel) İsmet Paşa’yla beraberdi. Tren,
saat 21.10’da Lozan’dan kalktı... / s. 111
Paris’te İsmet Paşa’yı ilk gören ve ziyaret boyunca yanından
ayrılmayan Dr. Nihat Reşat (Belger) Bey oldu. Ölüm yatağında Atatürk’ün
başucunda bulunan Dr. Nihat Reşat Bey, İstiklal Savaşı yıllarında Paris’teydi.
15 Kasım günü saat 17’de İsmet Paşa Fransa Başbakanı ve
Dışişleri Bakanı M. Poincar’yi ziyaret etti.
Ankara Hükümetinin Paris Temsilciliği ise “Türk Diplomatik
Mümessilliği” (Mission Diplomatique Turque) adını taşıyordu.
İsmet Paşa, Çeşitli ülkelerde bir düzineye yakın eski
Osmanlı temsilciliğini, geçici olarak, Paris Mümessili Ferit Bey’e (Tek)
bağladı.
Avrupa ve Amerika’daki son Osmanlı temsilciliklerinin,
Türkiye’nin Paris Temsilciliğine bağlanması, Ankara Hükümetine bağlanması
demekti (s. 124).
İsmet Paşa, bir gece yolculuğu yaparak 18 Kasım Cumartesi sabahı
Paris’ten Lozan’a döndü.
Türkiye’nin Roma temsilcisi Celâlettin Arif Bey de Lozan’a
gelmiş bulunuyordu.
M. Poincaré ile Lord Curzon Paris’te Mussolini ile
buluştular. Orada üçlü bir görüşme yaptılar.
Mösyö Poincaré mali kapitülasyonların kaldırılmasında müsait
davrandığı halde, adli kapitülasyonlar için kaçamaklı konuşuyordu... 'Bir
intikal (geçiş) devri lazımdır’ düşüncesindeydi.
İKİNCİ BÖLÜM
BİRİNCİ DÖNEM LOZAN BARIŞ KONFERANSI
(20 Kasım 1922-4 Şubat 1923) (s. 145 vd.)
Mors alfabesi Latin alfabesi esasına dayandığından, Türk
Yazı Devriminden önceki dönemde eski harflerle Türkçe uluslararası telgraf
çekilemiyor, bu yüzden ya çeviri yazısıyla ya da yabancı dilde telgraf
çekiliyordu (s. 150).
Lord Curzon’datı Foreign Office’de E. Crowe’a tel, 22.11.1922
(özet)
“Sınırlar Komisyonunun ilk toplantısı yapıldı. Toplantı,
Türklerin, savaş öncesi bütün Trakya sınırlarının değiştirilmesi ve Batı
Trakya’da plebisit yapılması istekleriyle açıldı. Venizelos, Batı Trakya’nın
bir parçası olan Karaağaç üçgeni konusunda Türklere gereken cevabı verdi.
Romanya adına Duca, Sırbistan adına da Ninçiç, bütün kalpleriyle Müttefiklerin
yanında yer aldılar. Müttefik delegelerle benim odamda önceden yarım saatlik
bir toplantı yaptık. ‘Trakya sınırlarıyla ilgili andlaşmaların yırtılıp
atılmasını reddetmeli ve Meriç sınırını kabul etmeliyiz’ dedim. Sapasağlam bir
müttefik cephe olduğumuzu Türklere gösterdik.” / s. 168
23 Kasım. Lozan’da, Trakya sınırı görüşüldüğü bir sırada,
Lord Curzon, Fransız ve İtalyan delegeleriyle beraber, İsmet Paşayı özel bir
görüşmeye davet ediyor.
Curzon, gayet nazik bir davranışla, İstanbul’daki durumun
huzuru kaçırdığından, (…) durumun kaygı verici biçimde devam etmesinin
Konferansın kesilmesine sebep olabileceği kaygısı dile getirildi.
Müttefiklerarası Komisyon ve Sağlık Komisyonu lağvedilmiş ve
iki Türk bir İngiliz askerini öldürmüş. Türklerin tutuklanmasına izin
vermemişiz.
Fransızın dediğine göre, okullar ve bankalar hakkında Ankara
yasaları sert ve kaba biçimde uygulanmakta ve aşamalı olarak uygulanmasına asla
uyulmuyor imiş
İtalyanın dediğine göre tüccar bazı yasak eşyayı daha önce
ısmarladıkları için getirmişler. Şimdi ne satabiliyor, ne de geri
göndermelerine müsaade olunuyormuş. Edremit’te bir miktar İtalyanın işine son
verilmiş ama seyahatlarına da müsaade olunmuyormuş. Curzon, ekleme yaparak,
Hıristiyanların zorla göç ettirilmelerine karar verildiği ve yolda bir milyon
insan bulunduğu hakkında emin bilgisi olduğunu ve yirmi bine yakın Ermeni
yetimin sınırdışı edildiğini bildirdiler (s. 175-176).
Bu görüşmenin ardından İngiliz, Fransız ve İtalyan
delegeleri, söylediklerini yazıya da döküp İsmet Paşaya iki muhtıra verdiler.
Birinci muhtırada, Müttefik çıkarlarına karşı eylemde bulunanların
tutuklanmaları ve yargılanmaları konusu üzerinde durulmaktadır.
İkinci muhtırada, TBMM’nin Anadolu’daki Hıristiyanları
sınırdışı etmeye karar verdiği, Hükümetin emri üzerine 12 bin Ermeni yetimin
Türkiye’yi terk ettiği iddia edilmektedir (s. 177).
Lord Curzon, hem Batı Trakya’da plebisit yapılmasına, hem de
Edirne’ye sadece 4 kilometre mesafedeki Karaağaç istasyonunun Türkiye’ye geri
verilmesine tekrar şiddetle karşı çıktı. Curzon, İsmet Paşayı isteklerinden
caydırmak için, kabaca gözdağı vermeyi de ihmal etmedi. Bu defa yalnız
Müttefiklerin birleşik cephesi değil, Balkan blokunun da topyekûn Türkiye’nin
karşısında bulunduğunu belirtti (s. 186).
İsmet Paşa, 26 Kasım akşamı Lord Curzon ile görüşmüş.
Akşam Lord Curzon ile Irak üzerine özel konuştuk. Musul
vilayetini istediğimizi söyledim. Fakat reddetti. Müttefiklerle (bu konuda)
tamamen mutabık olduğunu; Yunanlıları yendiğimizi fakat İngilizleri
yenmediğimizi söyledi…” / s. 193
(Curzon İsmet Paşa’ya) Türkiye eğer topraklarında oturan
Avrupalılara güvence vermezse, kendisi için de Avrupa’dan güvenceler bekleyemeyeceği
uyarısında bulundum (s. 195).
(Boğazlarla ilgili ilk oturuma dair Curzon’un
değerlendirmesi)
Türkiye, açıkça ve hiç gerek yokken, kendisini alçaltarak
Rusya’ya bağımlı bir duruma soktu; Rusya da Karadeniz’i tahkim edilmiş bir Rus
gölüne dönüştürmeyi ve Türkiye’yi de kendisine tâbi duruma sokmayı amaçlayan
gülünç bir plan ortaya attı (s. 247).
(Aralık ayının son günleri)
Curzon, görüşmelerin Büyük Britanya’nın yegâne ilgili taraf
olduğu bir konu yüzünden çıkmaza girmesindense, kendisi ve diğerlerinin
dünyanın sempatisini kazanabileceği kapitülasyonlar konusunda sekteye
uğramasını tercih etmişti.
Dış basından başlıklar, 29.12.1922
Dış basın da kapitülasyonlar, özellikle adli kapitülasyonlar
yüzünden Lozan Konferansının kesilebileceğini yazıyordu.
30.12.1922: Amerikan Delegesi Mr. Grew’un günlüğünden
Ermenilere bir yurt tahsis edilmesi hususundaki açıklamamızı
sunduk. (s. 321)
Gazi Paşa’nın Eskişehir konuşmasından, 15.1.1923
“…Lozan Konferansı, başlangıcı pek eski olan bir mücadelenin
derin safhalarını tahlil ederek, bunu neticeye bağlamaya çalışıyor.
Bu barışın teessüsü hem cihanın menfaati, hem de bizim
menfaatlerimiz içindir. Biz evvela kendi menfaatimize aykırı olan ve bütün
cihanın huzurunun bozulmasına sebep olan harbin devamına taraftar değiliz (s.
346).”
Lord Curzon’dan Foreign Office’de Sir E. Crowe’a tel,
15.1.1923
…kapitülasyonların kaldırıldığını antlaşmaya koymak
isterken; bunların yerine, Devletlerce onaylanacak ve Türk kanunlarında gerekli
reformlar tamamlanıncaya kadarki yıllarda geçerli olacak geçici bir hukuk
sistemi koymak zorundayız.
Yoksa bizim kendi hükümlerimizi antlaşmaya koymaktan ve
bunlara ya katılırsınız ya da katılmazsınız demekten başka bir seçeneğimiz
kalmaz (s. 349).
Gazi M. Kemal’in İzmit’te gazetecilere konuşmasından,
17.1.1923
“Batı Trakya hakkındaki maddeyi Misak-ı Milliye ithal
edenler hiçbir şey düşünmemişlerdir. Bunu koyan ben değilim. Bu madde sonradan
ithal edilmiştir... Batı Trakya'nın bize geçmesi kuvvet midir? Zaaf mıdır? Bunu
düşünmek icap eder...
Şimdi bu özetten bir mana çıkaralım. Görülüyor ki, bizce
esas olan kapitülasyonlar meselesinde bir ilerleme var. Boğazlar meselesinin
halli, bulunacak şekle bağlıdır. Musul’da ısrar ediyorlar, belli ki
vermeyeceklerdir. Karaağaç’ta ısrar ediyorlar, belki vermeyecekler...
Trakya’yı muhafaza için oraya ordular göndereceğimizi
düşünmemeliyiz. İstanbul iki parçadan ibarettir. Anadolu tarafındaki parçası
emniyetle müdafaa olunabilir. Diğer parçası Trakya üzerinde olduğu için
Trakya’nın mukadderatına tâbidir.
Musul bizim için çok kıymetlidir... Bununla beraber Musul’u
almamakla muharebeye devam mı edeceğiz? Hatta sizlere soruyorum: Her şey oldu
bitti. Musul için harbe devam makul bir şey midir?” s. 355 - 357
Amerikan Elçisi Grew’un günlüğünden, 18.1.1923
İsmet (Paşa), bizleri kolumuzdan yakalayarak gidişimize mani
oldu. Bunun yerine bizleri bitişikteki odaya soktu, yeşil chartreuse likörü
sipariş etti ve kadehleri daha önce benzerini görmediğim bir hız ve ritim ile
birbiri ardından yuvarlamaya koyuldu.
…her ikimizin de ellerimizden tuttu ve hayatın ne kadar
güzel olduğunu söyledi. İsmet, Amerika’yı görmek istediğini söylediğinde
çarpıcı ayrıntılar ile kendisini nasıl Paris ve Londra’ya götüreceğimizi,
ardından özel bir trenle bütün Birleşik Devletler’i gezdirerek, Niagara
şelalesini, Colorado Kanyonunu ve Beyaz Saray’ı göstereceğimizi söyledik. Bunun
için yapması gereken şey şu iki antlaşmayı imzalamaktan ibaretti.
Eğer antlaşmaları hazırlamış olsaydık büyük ihtimalle her
şeye imzayı basacak durumdaydı (s. 360).
İstanbul’da Y. Komiser V. Henderson’dan Curzon’a rapor,
20.1.1922
Barış yapılınca bugünkü TBMM feshedilecektir ve Gazi buna
hazırlanıyor. Seçim için en örgütlü olanlar İttihatçılardır; bunların başında
Kara Vasıf vardır ve Gazi’nin düşmanları da bunlar arasındadır. Gazi’nin kendi
partisi ise Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk örgütüdür ve birkaç hafta önce
bunun siyasi partiye dönüştürüleceği açıklandı (s. 366).
Gazi M. Kemal Paşa’nın Bursa konuşmasından, 22.1.1923
Lozan’da en fazla kapitülasyonlar üzerinde ısrar ediyorlar.
Din, hükümete esas olarak adaleti emretmiştir.
En medeni milletler derecesinde hukuki hükümlerimizi de
iyileştireceğiz. Yüz sene, beş yüz sene evvel yaşayan bir toplum için yapılan
kanunlarla, bugünkü toplumları idareye kalkışmak gaflettir, cehalettir... Bu
memlekette adli kapitülasyonların teşekkülü, bu gafletimizin, bu cehaletimizin
cezasıdır (s. 368).
Amerikan delegesi Grew’un günlüğünden, 28 Ocak 1923
Bugün sekretaryadan antlaşmanın 100 teksir sayfasından
oluşan 160 maddelik taslağının Fransızca metnini aldık. Bu metin dört ayrı
antlaşma düzenini içeriyordu… / s. 394
Amerikan delegesi Grew’un günlüğünden, 29.1.1923
Pazartesi
Türklere resmi bir yemek verdik. (…) Hasan Bey ile
konuşurken, Konferanstaki tavrımızdan heyet olarak son derece memnun olduğunu
söyledi. Kendilerini rencide eden yegâne açıklamamız, Ermeni Ulusal Yurdu ile
ilgili olandı ama bunu yapmaya mecbur kalışımızı da gayet iyi anlıyorlardı (s.
397).
Amerikan Delegesi Grew’un günlüğünden, 4.2.1923 Pazar
…müttefiklerin hazırlamış olduğu antlaşma taslağının
-Türkler imzalasın ya da imzalamasın- bugün öğleden sonra saat 4.00’te
konferans masasında olacağını ve sonuç ne olursa olsun Curzon’un saat 9.00
itibariyle gideceğine dair yemin ettiğini biliyoruz (s. 411).
Antlaşmanın imzalanmasını izlemek üzere çağrılma beklentisi
içersinde böylece bekledik durduk. Birdenbire saat 8.00’de üst kattaki kapının
açılma sesi geldi: Herkes ayağa kalkarak merdivenlere doğru yöneldi. Bir anda
İsmet göründü. Silindir şapkasını çıkardı, sağa ve sola doğru hafifçe eğilerek
lobideki kalabalığı selamladı ve olabildiğince gülümseyerek oteli terk etti.
Tabiatiyle böyle bir hadiseyi unutmam asla mümkün olmayacaktı. Konferans
başarısızlığa uğramıştı. İmzalama olmayacaktı... / s. 412
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ARA DÖNEMDE GELİŞMELER
(5 Şubat-22 Nisan 1923)
(s. 415 vd.)
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
BARIŞ KONFERANSININ İKİNCİ DÖNEMİ: ÇOK TARAFLI BARIŞ
ANTLAŞMASININ VE TÜRK-ABD ANTLAŞMASININ İMZALANMASI
(23 Nisan-8 Ağustos 1923)
İsmet Paşa’dan M. Venizelos’a mektup, 8.6.1923
“Karaağaç’tan her şeyin, hatta evlerin kapı ve pencerelerin
bile Yunanistan’a taşındığını haber aldım. Bu hareketlerin önlenmesi ve
götürülen eşyanın geri verilmesi için müdahalenizi rica ederim.”
M. Venizelos’tan İsmet Paşa’ya mektup, 8.6.1923
“Mektubunuzu Atina’ya telledim. Karaağaç halkının eşyalarını
yok etmesi onların aleyhinedir. Alıp götürüldüğü söylenen eşyalar konusuna
gelince, Yunan halkı kendi mallarını istediği gibi kullanabilir ve başka yere
taşıyabilir.” / s. 527-528
Yüksek Komiser Vekili Henderson’dan Lord Curzon’a rapor,
24.6.1923
“Türkiye kötüye gidiyor. İç ayrılıklar artıyor. Mustafa
Kemal’in sivil halk üzerindeki etkisi uçup gidiyor. Basın, İstanbul’daki milli
idareyi her Allah’ın günü sürekli eleştiriyor. Çerkez Ethem’in, milli idareyi
despot olarak gösteren, Türk ordusuna saldıran ve İttihat ve Terakki’yi öven
mektubu sansüre rağmen basında yayımlandı. Seçimler bir göz boyamadır; Müdafaai
Hukuk adayları, seçim özgürlüğü olmadığı için seçiliyorlar. Halk ve
Kemalist’ler özellikle doğu illerinde kendilerini güvende hissetmiyorlar.
Türkiye'nin gerçek güçsüzlüğü, ‘Ümid’ vapurundaki silahlara İngiliz
donanmasınca el konulması olayında açıkça ortaya çıktı. Üzerinden bir hafta
geçtiği halde Türkiye bu olayı hâlâ protesto bile edemedi. Fakat asıl tehlike
şurada yatmaktadır: Türkiye, mali ve ekonomik bağımsızlığına aykırı gördüğü bir
barış yapmaktansa Anadolu'ya çekilip gücünü burada toplamaya yönelmektedir.
Buna karşı Müttefikler Anadolu’da fiili tedbirler alamazlarsa, Türkler, borç
kuponlarını Sterlinle ödemeye razı olmaktansa barış antlaşmasını imzalamaktan
vazgeçerek Konferansı kesintiye uğratabilirler. Bu riski göğüsleyerek Türklerin
boyun eğmesini beklemek Müttefik Devletlerin takdirine kalmıştır. Bu takdirde
İstanbul’un işgalini sittin sene sürdürmek gerekecektir.” / s. 547
Gazi M. Kemal’den Bayram Dolayısıyla Halife Abdülmecid’e
tebrik telgrafı, 25.7.1923
“Şanlı bir barışın imza gününe tesadüf etmiş olarak idrak
ettiğimiz bayram dolayısıyla Zâtı akdesi Hazreti Hilafetpenahilerine en kalbi
özel tebriklerimi arz ve takdim ederim. -Gazi Mustafa Kemal” / s. 593
BEŞİNCİ BÖLÜM
LOZAN BARIŞININ YÜRÜRLÜĞE KONMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE
YAŞATILMASI
İstanbul’un kurtuluşu dolayısıyla Üsküdar’da mevlüt
okundu, 5.10.1923
İstanbul’un yabancı işgalinden kurtuluşu dolayısıyla, 5 Ekim
1923 Cuma günü, Üsküdar Yeni Camiinde, Türkiye şanlı ordusunun sağlık ve
güvenliği için dua edildi; şehitlerimizin ruhlarına bağışlanmak üzere hatim
indirildi ve mevlüt okundu (s. 656).
İngiltere Lozan Barış Antlaşması ve eklerini onayladı, 15.4.1924
İngiltere, İtalya ve Japonya’nın Lozan Antlaşması’nı onay
belgelerini sunmaları üzerine Lozan Barış Antlaşması yürürlüğe girdi, 6.8.1924
Fransa Hükümeti en son Lozan Barış Antlaşması’nı ve eklerini
onayladı, 27.8.1924
…
Bilgi Yayınları, İkinci Baskı, 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder